Engelli yaşam ve gerçekler

Aşık Veysel’in, “iki kapılı han” diye tarif ettiği dünyadan, yolcu misali gelip geçmekteyiz. 

İnsanların  bu yolculuğu, eşit şartlarda  yapıp, yapmadığı  tartışılır bir konudur.

Kimi sırça saraylarda doğarken ,kimi varoşların teneke evlerinde dünyaya merhaba demektedir.

Kimi yeşil ışıklarda yoluna  devam ederken, kimi kırmızı ışıklarda durup kalkmaktadır. 

Kimi hayat standartlarının yüksek olduğu bir ülkede gözünü açarken, bir başkası yoksulluk ve terörün kol gezdiği bir ülkede dünyaya gelmektedir.

Kimi,  hastalıklara dirençli genetik bir yapıyla doğarken, bir başkası onun tam tersi bir genetik yapıyla yaşama adım atmaktadır.

Kimi dünya üzerinde uzun ve rahat bir hayat sürerken ,  kimi kısa bir ömürle dünyaya veda etmektedir.

Kimi çile ile yoğrulurken, kimi zevk ve sefa içerisinde yaşayıp gitmektedir.

Kimi yaşam yarışında emin adımlarla koşarken; kimileri, yarışa birkaç adım geriden başlamaktadır.
 
Kimi için hayat, nefes alıp vermek kadar kolay  kimileri için can vermek kadar zordur!

Kimi dünyaya engelli olarak gelirken, kimi engellerle dolu bir yaşam mücadelesinin ortasında kendisini bulmakta ,  kimi de engelsiz bir hayatın zevkini  yaşamaktadır.

Velhasıl, insanoğlu kendisine biçilen rolü bu dünya sahnesinde oynayıp giderken, akılla izah edilmesi  güç olan bu tabloyu  kader olarak kabullenip, şikayetini  feleğe yükleyerek teselli bulmaktadır. 

Ömer Hayyam bu yaşam öyküsünü “  Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz/ Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz/Oyuna çıkıyoruz, birer ikişer / Bitti mi oyun sandıktayız hepimiz” diye izah etmektedir.

İstatistikler, dünya üzerinde bir milyar. ülkemizde ise  8 milyon  civarında engellinin olduğunu söylemektedir.

Bilindiği üzere ;3 Aralık Dünya Engelliler Günü’idi. 

Bu günde, engelli insanların yaşama tutunma mücadeleleri,  günlük hayat içinde karşılaştıkları zorluklar, psikolojik durumları  ile onları yaşama bağlı tutacak, hayatlarını  kolaylaştıracak  konular gündeme taşınmakta  ve bir farkındalık oluşturulmaktadır.

Bu anlamlı günde konuyla ilgili olarak Erzurum Lisesi’nde de güzel bir etkinlik yapıldı.

Sunuculuğunu engelli bir gencimizin yaptığı bu programda,  tekerlekli sandalye kullanan kardeşlerimizin sahneye çıkmaları için bir rampa konulmuştu. Bazı engelli kardeşlerimizin bu rampayı, destek almalarına rağmen çıkamamaları   Dünya Engelliler Günü’ndeki en mânidar tabloydu.

İstiklâl Marşı ,saygı duruşu ve açılış konuşmalarının ardından ,gençlerin okuduğu “ Hayat bayram olsa “ isimli şarkı, ortama sevgi ve mutluluk duyguları yaydı.

Türkiye Sakatlar Derneği Erzurum Şubesi Başkanı Sadullah Efe’nin  bilgi yüklü konuşması , engelliler konusundaki  her şeyi özetler nitelikteydi.

Engelli kavramını ,”Kişinin doğuştan veya sonradan herhangi bir uzvunu kullanamaması” olarak tanımlayan Efe, vatandaşların engelli birini gördüklerinde ona, merhamet ve acıma hissiyle bakmamalarını, engellilerin hayatlarını kolaylaştırıcı girişimlerde bulunmalarını, kalplerinden ve hissi duygulardan kendilerini çıkarıp, birlikte yaşamanın bilinciyle yaklaşımlarını sürdürmelerini ve her şeyden önce empati kurmalarını vurguladı.

Lakin güne iki çocuk annesi bedensel engelli Züleyha Bingöl’ün, kendisinden dinlediğimiz hayat öyküsü damgasını vurdu. Bu azimli genç annenin verdiği eşsiz mücadele ve hayata tutunma gayreti hepimizi büyüledi diyebilirim. Eşi ve iki çocuğuyla mutlu bir hayat süren bu kızımız, 2009 yılında geçirdiği bir kazadan sonra yürüme yeteneğini kaybetmiş ve tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş.Zaman içerisinde eşi kendisini terk etmiş. O da iki çocuğuyla hayat denizinin azgın dalgalarıyla boğuşmaya başlamış.

İlk önce içinde bulunduğu durumu kabullenmek için sabırla mücadele etmiş, hayata tutunması gerektiğine inanmış ve bu inanç doğrultusunda okumaya karar vermiş. Dışardan ortaokul ve liseyi bitirmiş. Bununla da yetinmeyip üniversiteyi kazanmış.  Hayat enerjisini kaybetmeyen bu genç kızımız, 2013 yılında Tekerlekli Curling Milli  Takımı’nda sporcu olma başarısını yakalamış ve yurt dışındaki müsabakalara katılmış. Hayatın her türlü olumsuzluklarına rağmen,” Yıkılmadım ,ayaktayım” diyen bu kardeşimize karşı büyük bir saygı ve gurur duyduğumuzu belirtmeliyim.

Görme engelli öğrencilerden oluşan koronun söylediği Erzurumlu Haydar Telhüner’e ait, “ Şafak söktü yine Sunam uyanmaz” adlı türkü, belli ki  özel seçilmişti. Bu parçanın arasındaki “Hiç kimse bilmez halimden /Uyan Sunam uyan derin uykudan”  sözleri ise engelliler konusunda uyuyanlara mesaj niteliğindeydi.

Erzurum Lisesi öğrencilerinin hazırladığı kermesten elde edilecek gelirin Sakatlar Derneğine hediye edilmesi  ise engelleri birlikte aşmanın ifadesiydi.

Erzurum Lisesi Müdürü Sn. Selami Güneş ve öğretmenlerinin hazırladığı bu anlamlı programın , engelli kardeşlerimizin sorunlarına tercüman olmasını ve bir farkındalık oluşturmasını temenni ediyor, bu konuda başta yetkililer olmak üzere hepimize büyük sorumluluklar düştüğünü  tekrar hatırlatmak istiyorum.

“ Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim ,sevilelim
Dünya kimseye kalmaz “ 

Yunus Emre
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.