Erzurum 'Beladiye' takımı!

İlk önce baştan şunu bir söyleyeyeyim, içimde kalmasın. Bu takım geçen sezonki takımdan hem iyi hem kötü!

***

İçeride mağlup olmuş, dışarıda yenmiş bir takımı ilk defa seyredecektim. Son bir aydır 'BB Erzurumspor bu sezon ne yapar?' sorusuna hazırlık maçları da dahil hiç bir maçını izleyemediğim için cevap veremediğimden üzüldüğüm gibi, 'nasıl bir takım beni bekliyor?' diye de sabırsız ve heyecanlıydım. Hele hele yeni transferler Yılmaz Can, Mikail ve Cebrail ile ilgili de çok övücü sözler söylenmişti, onları da merak ediyordum. Lig aslında bir bakıma benim için yeni başlıyordu!

***

Daha önce de bir kaç kez gittiğim olmuştu seyircisiz maça. Ne yalan söyleyeyim ilk defa oyuncuların saha içerisinde o kadar çok konuştuklarına ve bağırdıklarına şahit oldum. Maşallah her biri de borazan gibi. Oyuncu bu, saha içerisinde elbette arkadaşlarına filan bağırıp, çağıracak ama ya protokol tribünündekilere ne oluyor? Vali Yardımcısı ve Emniyet Müdürünün de oturduğu protokol tribününde çoğu yönetici de değil, kim olduklarını çözemediğim bazı tiplerin hakeme veya rakip oyunculara bağırmaları bana çok itici geldi. Hoş bir durum değildi anlayacağınız. Hem o protokol tribünün hali neydi öyle Allah aşkına. Duyan gelmiş, duyan gelmiş! (Bir ara seyircisiz maç cezası sadece karşı tribün için mi uygulanmış diye düşünmedim de değil!).

***

BB Erzurumspor geçen yılki kadrosundan farklı 8 yeni oyuncusu ile çıktı sahaya. Yeni bir takım olduğu, atak organizasyonu ve paslarda bellim oluyordu! Dört tane adam akıllı bir kanat organizasyonu seyredemediğim gibi, çoğu oyuncunun nerede oynadığını filan da çözemedim. Çoğu bir orada bir buradaydı. Fizik ve teknik kapasitesi bir hayli yüksek olan ve birbirlerine çok alışık oyuncu topluluğundan oluştuğunu gözlemlediğim rakip Balçova'nın aksine, sahada ezbere oynayan bir takım görüntüsü verdi Erzurum takımı. Beraberlik belki bu takım için kötü oldu ama galibiyet de bayağı bir lüks olurdu! Belki Sefer ve de seyirci olsaydı çok daha farklı bir maç izleyebilirdik diye de düşünmüyor değilim. Ama nihayetinde bazılarına yıldız gözü ile bakılan oyuncular, bir şekilde maçın hakkını da vermeliydiler. Ama göklere çıkartılan ne Mikail'i ne Cebrail'i ne İsrafil'i (pardon) İsmail'i ve Yılmaz Can'ı bu maçta çok iyi görmedim. Golcü Deniz desen, ne denizi, göl dü göl! Yakaladığı bir iki pozisyonda da topu kaleciyi nişanlarken aslında yönetimin ne diye harıl harıl o günler onun yanında illa da alternatif bir golcü transfer etmek istedikllerine de hak vermiş oldum!

***

Erzurum takımı hem kolay kazanabilecek hem de kolay puan kaybedecek bir takım görüntüsü verdi. Bana oynadığı futbol çok istikrarlı gelmedi. Son üç maçtaki saha sonuçları da bunu ortaya koyuyor zaten. Mesela sahanın en kısa boylu oyuncusu Yasin'in hem de kafa vuruşu ile olmadık bir anda gol bulan Erzurum, aynı oyuncunun tercih hatası sebebiyle belki de bol gollü bir galibiyetten mahrum bırakıldı! Yasin'in 26'ncı dakikada müsait durumdayken kendisi vurup skoru 2-0 yapması an meselesiyken topu Deniz'e çıkartması, takımının puan kaybetmesine de sebebiyet verdi. Bana göre ev sahibi ekip bu maçta 2 puanı o dakikada bıraktı. Daha sonra o 2 puanın peşine çok düştü ama iş işten geçmiş, atı alan çoktan Üsküdar'ı geçmişti. İnanılası zor gereksiz panik hali de mavi-beyazlı ekibin puan kaybetmesinde önemli etkendi.

***

İçimden geçeni söylemeden geçemeyeceğim. Tamam, kötü bir takım değil ama Erzurum takımı çok iyi bir takım da değil. Olmayacak bir şey değil. Erzurum takımı eğer bu ligden günün birinde birinci olarak çıkarsa bilinki rakipleri kötü de ondan çıktı.  Ama eğer her rakibi böyle Balçova gibiyse o iş de zor. Balçova takımının oyuncularına mavi-beyazlı formaları giydirseydiler çok daha iyi bir takım oluşturulduğunu rahatlıkla söylerdim. Bir defa çok organize bir takımlardı. Herkes verilen görevini yaptı. İsabetli pas yüzdelerindeki fazlalık, rakip takımın sanki 10 yıldır beraber oynadıklarını hissettiriyordu. Ekonomik oynadıkları yetmiyor gibi sürekli top kazanmanın, meşin yuvarlağın genelde kendilerinde olmasının derdindeydiler. Hatta şöyle de diyebilirim, eğer bu Balçova'ya kesin galibiyet gerekseydi onu da alırlardı. Ne de olsa Erzurum'dan 1 puan alacaktı, fazlası için kendini çok kasmadı. Erzurum eğer bu gruptan şampiyon olarak çıkmak istiyorsa bana göre öncelikle Balçova gibi oynamasını bilecek. Biraz futbolu futbol gibi oynayacak! Ve iki maçta 5 puan kaybetmişsin ve bu puanları da evinde kaybetmişsin. Bu hovardalık karşısında kimse sana bırak zirveyi, ilk 5'i de fazla koklatmaz, 'Belediye' takımından çok seyircisi için 'Bela'diye takımı olacağını sevgili Güngör Taşkın hocamın dikkatine sunarım.

***

Sözlerimi çok sevdiğim kızıldereli atasözlerinden biriyle bitiriyorum: Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak!

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • gürsel günaşdı 01 Ocak 1970 02:00

    ERZURUM SPOR hocaların umuduna bırakılmış,Çünkü futbol oynamış veya futbolu bilen kaç tane yönetici var ki?ERZURUM`DA bu işi bilen kişilerden yönetime niye alınmaz ki? Yoksa sermayeye ortak istemiyorlar mı.