Erzurum'da kar bacaları...

Yeni yerleşim yerlerinin açılmadığı kooperatiflerin yapılmaybaşlanmadığı, Erzurum'da dar sokakların işgal ettiği yıllar. Tek ve iki katlı toprak bacalı eyvan evlerin olduğu zamanlar..Kış aylarına girildiğinde o toprak bacaların yemyeşil görünümünü, beyaz kar örtüsüne bıraktığı zamanlar.. Kış aylarında aileler ekonomik durumlarına göre, her evde bir veya  iki sobaların kurulduğu,. Tek veya çift soba bacalarının, tahta ve tuğladan yapılı tandır kepenklerin olduğu zamanlar...Baca kepenklerinden çıkan dumanların birbirlerine kısas yapar gibi kıvrıla kıvrıla sarmaş dolaş gökyüzüne doğru yükseldiği zamanlar.. Dışarıdan görünümünü seyretmenin verdiği güzelliklerin yanı sıra yağan kar yığıntıları ile sıkıntılı günlerin bacalarda başladığı zaman... Yağan karların ev bacalarında insan boyunu aştığı zamanlar.. Yağan karın bacalardan kürenemez olduğu, üstüne yağan ikinci bir  karda bacalarda buzlanma meydana geldiği zamanlar.. Ev bacalarına binen kar yığıntısının ağırlığı ile,  iki türlü zararın verildiği ev tavanının damlamasına ve çökmesine sebep olduğu zamanlar.. Kar yığınlarının bacalardan kürünmediği (temizlenmesi) zamanlarda çekilen zorlukların olduğu zaman.. Karın  soğuk ve güneşsiz havada kürüyenlerle,  güneşli havada karın kırıstalize olmuş  hali ile küründüğü zamanlar..

 

     Evet işte bu zorluklarla mücadele ederek bacalardan karın kürenmesinin yapıldığı zaman.. Evde genç veya gençler varsa onların, gençleri yoksa hanenin beylerinin,  hane sahibi esnaf ise onun çırak ve kalfalarının müşterek bacaları kürüdüğü zamanlarda bunlardan yoksun olan yaşlı, hasta komşular varsa bunların bacalarının ortaklaşa  küründüğü zamanlar..

Birde küreme işini meslek edinen, omuzların da, kar tutmayan odun kürekle sokak aralarında "baca kürunür" diye gezinen ücretli kürüyücülerin olduğu zaman.. Kürünen baca karlarının, bacalarda kalan kısmının da seğğevül denilen süpürgelerle süpürüldüğü zaman.. Tüm kürüme işlerini yapanlara o ev sahipleri sıcak çay, yanında kavurma , peynir, bal, yağlı  kahvaltı ve gavurga (sıcak buğday danelerinden yapılan)  kuru tut,  ceviz içi, pestilini de eksik edilmediği, kürüme işini  bacalarda yapanlara gönderildiği zaman....

            Meslek edinen kar kürcülerinin vücutlarında pek hamlamalarının olmadığı, diğer kürüyenlerin vücut hamlamalarının en  az  bir haftaya zor geçtiği zamanlardı.. İşte kar yığınlarının kürünme işlemi için Erzurumlu şair Hüseyin Kotan ve rahmetli Şeref Hamamcı şöyle mısralarına döktüğü zaman....

 

Guzziğimiz çıktı baca gar-i dökmekten

İmanımız gevredi vele hevle çekmekten

Ahan bahar gelecek hep yolları gözledik.

Ferik, bılık, culuk kalmadı hepsini yedik.

Atın eşeğin kurigin alafı bitti?. 

                                    Hüseyin Kotan

Hiç toprak baca kürümemişsen,

Kürüdüğün kar'a atlamamışsan,

Şiveni değişip, sosyete olmuşsan,

DADAŞ'lık senin nerende?....

                              Şeref Hamamcı

 

           Kürünen kar yığıntıları dar sokakları geçilmez hale getirdiği zamanlar. Sokak aralarında bacalar boyu kar yığıntısı olduğu, ev kapılarının bile  zor açıldığı zamanlar.. Ev kapılarının önü girip çıkılması için zorlukla açıldığı zamanlar. Sokak aralarında baca hizasında olan karların üzerinde insanlar geçtiği zamanlar... Bazı insanların düşüp el veya ayaklarını kırdıkları zamanlar. Kar yığınlarının arasından tüneller açıldığı zamanlar... Açılan tünel karlarının ev duvar diplerine yığılmamasına da özen gösterildiği zamanlar...

            Belki bu anlatılanların bugünkü neslin hayal bile edemediği zamanlar..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.