Eskiden Erzurumluyduk...

Şairin ifadesiyle 'yolun yarısı' na merdiven dayamış biri olarak arkamda bıraktığım yıllara şöyle bir baktığımda;  geçen her yılın, dilimden   Erzurum ağzından birçok kelimeyi götürdüğünü üzülürek görmekteyim.

Artık sabahları uyandığımda elimi ve yüzümü peşkirle kurulamıyorum.

Oturduğum kahvaltı sofrasında akşamdan kalan kerti ekmek yok. Çayı karıştırmak için mablağ da.

Guymak da silindi hafızamdan, hıngel de...

Kavutu, lobiyayı, haşılı sormayın lütfen.

Kala kala bir kartol kaldı ki onun da eli kulağındadır çekilmek için aramızdan.

Guşganayla yerdik yemeği tencereler girmemişken hayatımıza.

Sımışkamız vardı bizim, godi da beşe yer, maşabadan su içerdik.

Ezemizin, bibimizin, emicemizin elini öperdik bayramlarda.

Birbirimizin gardaşıydık kankaya inat.

Emioğlu, dayıkızı, ezekızı vardı kuzen girmeden dilimize.

Sokaklarımızda gudikler, cücükler, pisikler, culuklar gezerdi.

Holla çelik oynardık, itti bittiydi saklambaçın adı.

Fırfırik çevirirdik bizler.

Top oynarken fısalırdı topumuz o zamanlar. Ve fenikirdi topu patlayan arkadaşımız.

Telisle alırdık kışlık erzağımızı, yakacağımızı.

Gociğimiz vardı bizim, dalımıza giydiğimiz.

Kulliğimiz vardı başımıza geçirdiğimiz.

Haftada bir çimerdik biz eskiden, duş almak yoktu o zamanlar.

Aramızda devamsızlar da vardı, saggal delileri de.

Hele cıfıtlarımız, cırbağalarımız saymakla bitmezdi herslendiğimizde.

Zöhöre kalkardık ramazanlarda, harafalık toplanırdı bayramdan önce.

Çocuklar oyun oynarken birbirlerine kızdıklarında 'cığızlık yapma' derlerdi eskiden.

İş kavgaya döndüğünde ise mehlenin kadınları girerdi araya.

Kadınlarımız yaşmak bağlardı, ola ahılli diye seslenirdi bizlere.

Hacı babamız vardı bizim büyük babaya inat,  her akşam bize  mesel anlatan.

Bebeklerimiz dadahla büyürdü. Kokorla da korkutulurdu yaramaz çocuklarımız.

Berberlerde saçlarımızı dıbıza vurdururduk geçmişte,  kuaförler açılmamıştı daha.

Tanko tanko gezenimiz de vardı, salahane dolaşanımızda.

Hele bir Limone hastanemizle Eller bankamız vardı ki analarımızın dilinden düşmeyen sormayın gitsin.

Sözün özü bir Erzurumluluk vardı eskiden, Erzurum ağzını 'celirem, cidirem' saçmalığına hapsetmeyecek kadar ağzına sahip çıkan,  koruyan.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ömer Faruk 01 Ocak 1970 02:00

    Ermeni ve Ruslar bizim komşumuz olmuş, illa ki kelimeler paylaşılacak. Bunu Türkçe'nin kirlenmesi olarak değil, aksine zenginleşmesi olarak algılamalıyız. Erzurum'a gönülden sevgi ve selamlarımla..

  • Prof.Dr.Recai ÇINAR 01 Ocak 1970 02:00

    Değerli kardeşim Ahmet bey, Duygularınızı çok iyi anlıyorum. Ancak, Erzurum sevginizi ve özleminizi belirtirken kullandığınız kavramların çoğu Ermenice ve Rusça. Dildeki yabancılaşma ve kirlilik maalesef gittikçe artmaktadır.Oysa Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir. Öyle ise dilimizi bilinçle kullanmak zorundayız. Esenlik dileklerimle selamlarımı sunarım.

  • Dadas2 01 Ocak 1970 02:00

    Cok hoş sagolun ama valla huzunlendim

  • Dadaş 01 Ocak 1970 02:00

    Elen sağlık gardaş. Benimde Ağlıma İlicede çermikde dummaca oyuni geldi :)

  • GÜRSEL ÖZCAN 01 Ocak 1970 02:00

    Galmadı gardaş galmadı heçbiri Hani Köroğlu ne demiş : DELİKLİ DEMİR ÇIKTI MERTLİK BOZULDU. Para , çıkar, menfaat öne çıktı. İnsanlığı, dostluğu, arkadaşlığı, komşuluğu öldürdü. KISACASI İMAN VE MİLLİ DEĞERLER KÖRELDİKÇE İNSANLIKTA KÖRELİYOR

  • Hİlalkent Çetebaşı 01 Ocak 1970 02:00

    Çocukluğumu anımsadım ve yüzümde tebessüm oluştu okurken...Ancak şu da var ki, o dönemki sözcüklerin bir kısmı Rusça Ermeniceden dilimize saplanmış sözcüklerdi (sımışka vb.)...Bazıları ise daha da öz Türkçeydi (kargış vs.)...Her şeye rağmen güzel günlerdi...

  • İrfan 01 Ocak 1970 02:00

    elen Golan sağlık gardaş çok güzel yazı yazmışsın.