Hava serin, mevzu derin

Teyzemin kızı Yıldız ablamın eşi Nihat Kabanlı güreşte ilk Avrupa Şampiyonu olduğunda henüz 4 yaşındayım. Aklım kesmiyordu ama Erzurumlu milli bir güreşçinin Avrupa şampiyona olmasından dolayı tüm Türkiye’de olduğu gibi Erzurum’da da yer yerinden oynamıştı, çok iyi biliyorum. Paşalar Caddesi’ndeki evi o gün bayram yerine dönmüştü. Günlerce tebrik ziyaretine gelenlerle evinin dolup taştığını hayal meyal hatırlıyorum. Ama Reşit Karabacak’ın Erzurum’a ikinci defa Avrupa şampiyonluğu mutluluk ve gururunu yaşattığı 1983 yılındaki o gün dün gibi aklımda. Tıpkı Nihat amcamda olduğu gibi Reşit Karabacak’ın şampiyonluğunda da gelişini hatırlıyorum, havaalanında omuzlarda karşılanmış, şehir turu atmış, yine Erzurum’da yer yerinden oynamıştı. Bir zamanlar ‘güreşin beşiği’ olarak bilinen Erzurum’da ne yazık ki o Reşit Karabacak’tan sonra da bir türlü ne Dünya ve Olimpiyat şampiyonluğu ne de Avrupa şampiyonluğu hiç yaşamadık. Erzurum’un ilk Avrupa şampiyonu Nihat Kabanlı ise son şampiyonu da Reşit Karabacak oldu ve hep öyle kaldı..

***
Aktif güreşi bıraktıktan sonra Bursa’ya yerleşen Reşit Karabacak hiçbir zaman doğduğu şehri unutmadı. Her yıl olmasa dahi fırsat buldukça şehrine gelir, sıla-i rahim yapar. Bugünlerde buralarda yine. Genelde güreş dünyasından dostlarıyla beraber ziyaretler yapıyor, sohbetler ediyor. En son 10 yıl önce İstanbul Atatürk havaalanından Aksaray’a beraber metrodaseyahatımız olmuştu, o günden sonra da görüşememiştik. Dün yine biraya geldik. Tabi Karabacak ile biraraya geldiğinde de havadan sudan bahsedecek halin yok. Yine kendisi gibi bir güreşçi olan Murtaza Kabanlı’nın Aspava’sında güreş konuştuk bol bol. Hava serin, mevzumuz derindi..İşte Milli güreş hakemi Yunus Korkmaz ile işletmenin ortağı İshak ağabeyinin de olduğu ortamda Türk güreşinin marka isimlerinden Karabacak’ın anlattıklarından satırbaşları:

***
-Bir zamanlar Şekerspor, Karayolları, DSİ gibi güçlü kulüplerin olduğu Erzurum’da güreşte arzu edilen yerde değiliz. Bugün başta Büyükşehir olmak üzere bir iki kurumun dışında ilgilenen yok. Geçmişten bugüne atasporu güreşe Fransız kalan yöneticilerin bu şehirde yatacak yeri yok!

-Güreşin yönetimini seçenler genelde güreşçiler olmuyormaaledef. Özellikle son 10 yıldır uydur kaydır adamlarla federasyon yönetimleri oluşuyor. Mesela düşünebiliyor musunuz, ben eski bir Avrupa şampiyonu olmama rağmen seçimlerde oy kullanamıyorum.

-Güreş tutarken neredeyse yenmediğim Rus kalmamıştı. Zaten Avrupa şampiyonluğunu da rus rakibimi yenerek elde etmiştim. Benden sonra güreşte rus hegemonyası oluştu.

-68 kiloda başladığım güreşte ağırda da yarıştım. Yağlı, karakucak, grekoromen, serbest, her kategoride güreş tuttum.

-Adımın herhangi bir yere verilmemiş olmasını önemsemiyorum. Nasıl olsa bu şehirde bazı değerlere öldükten sonra önem veriliyor. Esasında ben yaşarken böyle bir jest ile anılmıyorsam öldükten sonra olsa ne olur, olmasa ne olur!

-Kadınların güreş tutmasına karşı değilim. Hatta ben kadınların güreşlerinin artık erkeklerin güreşlerinden daha iyi ve ilgi çekici olduğunu düşünüyorum.

-Bir defa Avrupa şampiyonu olurken, 4 Avrupa Kulüpler, 2 defa Akdeniz Oyunları , 3 kez de Balkan Şampiyonluğum var. Bir sürü önemli ikincilik ve üçüncülüklerim var,doğrusu onların da sayısını unuttum.

-Türkiye’de gelinen noktada maalesef güreş o kadar yetim kaldı ki badminton diye bize yabancı ve hiçbir özelliği olmayan bir branşın daha revaçta olmasına ve buna yatırım yapılmasına aklım ermiyor.

-Bir defa Bursa’da İl Genel bir defa da Belediye meclis üyesi oldum. Siyaset benim işim değil, onu anladım. Zaman zaman yaşadığım Bursa’da belediye başkanlığına adaylığım koymam isteniyor, ama ben hep hayır diyorum. 65 yaşına geldim ve artık hiçbir şey ile ilgilenmek istemiyorum. Artık o sayfaları kapattım.

-Belediye meclis üyesi iken yaptığım en iyi işlerden birisi Yıldırım Belediyesi ile temasa geçip rahmetli Yaşar Reyhani’ye bir anıt mezar yaptırmam oldu.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.