Sağlık Haber Girişi : 19 Mayıs 2020 23:15

Horlama basit bir sağlık sorunu olmayabilir

Horlama basit bir sağlık sorunu olmayabilir
Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, horlamaya neden olan sağlık sorunları hakkında bilgi verdi.
Erzurumajans-Erişkinlerin en az yarısında, çocukların ise önemli bir kısmında görülen uyku bozukluğu durumu olan horlamanın basit bir sağlık sorunu olmadığına dikkat çeken Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, horlamaya neden olan sağlık sorunları hakkında bilgi verdi.

Erişkinlerde horlamanın en sık nedeninin burun tıkanıklığı olduğunu söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, aynı zamanda kemik eğrilikleri, burun eti büyümeleri, allerji ve kronik sinüzitin de horlamayı etkileyen en sık nedenler arasında olduğunu belirtti. Bu sorunlara eşlik eden yumuşak damak, küçük dilin normalden fazla büyümesi ve sarkması gibi sağlık sorunlarının mevcut tabloyu ağırlaştıran nedenler olarak gösterilebileceğini söyleyen Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, burundan ses tellerine kadar üst hava yolunu daraltan alerjik nezle, normalden büyük bademcikler, alt ve üst çenedeki yapısal anomalilikler, dilin aşırı büyük olması gibi problemlerin de horlamaya sebep olabileceğini belirtti.

“Çocuklarda horlama geniz etine işaret”

Kişisel faktörlerin de horlamaya katkıda bulunabileceğini söyleyen Kazıkdaş, şişmanlığın, aşırı alkol ve sigara kullanımının, midede reflü hastalığının, yaşlanma, depresyon ve bunun gibi hastalıklardan dolayı kullanılan ilaçların, uyku hijyeni eksikliğinin ve vardiyalı çalışma şartlarının horlamaya neden olan faktörler arasında yer aldığını belirttiği açıklamalarına şöyle devam etti; “Çocuklarda ise horlama sıklıkla bademcik ya da geniz eti belirtisine işarettir. Çocuklarda horlama hava yolundaki daralmanın göstergesidir. Eğer daralma çok ciddi ise hava yolu tamamen kapanabilir. Bu da apne olarak adlandırılan uykuda solunum duraklaması ile sonuçlanır.”

Horlama hangi durumlarda önemlidir?

Her horlamanın sürekli ya da düzenli olmadığını ve dolayısıyla sorun oluşturmadığını belirten Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, tıbbi açıdan ele alınması gereken horlamanın kişinin her gece gürültülü bir şekilde horlaması olduğunu söyleyerek, “Ayrıca kişi uykuda apne olarak adlandırdığımız solunum duraklamaları yaşıyorsa, uykusunu alamadan uyanıyorsa ya da gündüzleri de uyuklama ve konsantrasyon bozukluğundan yakınıyorsa bir an önce uzman bir hekime başvurmalıdır. Horlama sesi sizden çok, yatağınızı ya da odanızı, hatta aynı çatıyı paylaştığınız kişileri rahatsız eder. Yakınlarda yapılmış bir araştırmaya göre horlayan kişi eşinin uyku süresinde ortalama bir saat azalmaya yol açmakta ve eşini uykusuz bırakmaktadır. Bunun yanı sıra horlama uykuda solunum duraklamaları hastalığının da bir belirtisi olabilir.”

“Horlama tehlikeli olabilir”

Horlamanın sabahları yorgun kalkma, gündüzleri uyuklama ve işte konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlara neden olduğunu söyleyen Kazıkdaş, bütün bunların iş güvenliğini tehdit ettiğini ve dikkat bozukluklarına neden olduğunu belirtti. Bunun yanında apne olarak adlandırılan uykuda on saniyeden fazla süren solunum duraklamalarının kalp ve beyin açısından daha ciddi sağlık sorunlarının sebebi olduğunu da söyleyen Kazıkdaş, aslında uykunun, salınan hormonlar itibarıyla vücudun kendini tamir edip yenilediği ve yeni güne hazırlık yaptığı bir süreç olduğunu belirtti. Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş sözlerine şöyle devam etti: “Gündüzleri uyanık iken üst solunum yolunu çevreleyen bütün kaslar çalışır ve hava yolunu açık tutarlar. Ancak uykuda, diğer bütün sistemlerde olduğu gibi bu kaslar da gevşer. Hava yolunda, kısmi ya da tam tıkanıklığa sebep olur. Kısmi darlıklarda, hastalar, horlamadan şikayet ederler, soluk duraklamaları ise pek olağan değildir. Hava yolu tamamen bloke olup, soluk alışverişi durunca, kanda oksijen seviyesi azalır. Maalesef bu durum uzun süreli hale geldiğinde, kilo artışı, depresyon, tansiyon yüksekliği, kalp ve akciğer yetmezliği, kalp ritim ve beyin dolaşım bozuklukları ile erkeklerde iktidarsızlık gibi pek çok hastalığın davetçisidir.”

Tedavi ve tanı yöntemleri

Horlama şikayeti ile doktora başvuran hastalar için öncelikle detaylı hastalık hikayesi alınması gerektiğini söyleyen Kazıkdaş, mümkünse evde horlamaya şahit olan kişilerden bilgi alınmasının tanıda ilk basamak olduğunu belirtti. Özellikle hastaların eşlerinden alınan bilgilerin tedavi için çok yararlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. K. Çağdaş Kazıkdaş, ardından gerçekleştirilen ayrıntılı endoskopik ve kulak, burun boğaz muayenesi ile önceden bahsedilen ve solunum yolunda darlık oluşturan sorunların tespit edilebildiğini belirterek, “Hastanemizde horlama ve eşlik edebilen apne konusunda, şu an güncel literatürde kabul görmüş, en sağlıklı ve başarılı tanı koyma yöntemi olan uyku endoskopisi uygulanmaktadır. Bu işlem sırasında hastalarımızda oluşturduğumuz yapay uyku, kısa süreli olarak gece uykusunu taklit etmekte ve bize hastanın gece boyunca horlama ile ilgili nasıl bir sorunla karşılaştığını gözlemleme imkanı sağlamaktadır. Alternatif olarak akıllı telefonlara yüklenebilen uyku takip programları ile de ev ortamında uyku kalitenizi ölçebiliyoruz. Bu tür programlar özellikle son yıllarda hastalıkları anlamamızda bize oldukça yardımcı olmaktadır. Gururla söyleyebilirim ki Amerikan tıp dergilerinde bu konuda üniversitemiz adına gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalarımız basılmıştır” dedi.

Horlama cerrahisinde kullanılan yöntemler

Burundan ses tellerine kadar üst hava yolunu daraltan bütün problemlerin horlamaya sebep olduğunu söyleyen Kazıkdaş, sorunu oluşturan bölge veya bölgelerin tespit edildiğinde havayolunu açmaya yardımcı olacak her türlü cerrahi girişimin gerçekleştirilebileceğini söyleyerek, “En önemlisi doğru tanıyı koymak ve gereken cerrahi girişimi uygulamaktır. Çünkü sadece damak ve küçük dil cerrahisi için bile bilimsel olarak tanımlanmış 100'den fazla cerrahi yöntem mevcuttur. Bu da bize horlama cerrahisi konusunda tek bir doğru olmadığını, her bireye özel doğru cerrahi yöntem seçiminin de başarıda büyük önem taşıdığını göstermektedir” ifadelerinde bulundu.

İyileşme süresi

Başarılı bir burun cerrahisi sonrası iyileşme süresinin ortalama 2 veya 3 hafta, yumuşak dokuya yönelik damak, dil ve küçük dil cerrahilerinde ise 2 veya 3 ay olabileceğini kaydeden Kazıkdaş, “Kliniğimizde kombine cerrahi olarak adlandırılan çoklu bölgeye müdahaleler gerçekleştirildiğinden horlama konusundaki operasyon başarısı yaklaşık olarak 2. haftadan itibaren hastalarımız tarafından gözlenmektedir” şeklinde konuştu.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.