Hüseyin Avni Ulaş, yıllar önce 15 Temmuz'u haber vermişti

Şair Nefi, ZiyaPaşa, Aşık Reyhani gibi isyan ruhlu dadaşlardan biri olan Hüseyin Avni Ulaş, Milli Mücadele tarihinde ve Türk siyasi hayatında ismi hafızalarda kalan numune-i misal kişilerden biridir.

Dürüst, baş eğmeyen ,haksızlık karşısında susmayan, doğru bildiği yoldan dönmeyen, cesur, vatansever  ve aydın bir kişilik olan Hüseyin Avni Bey, demokrasi tarihimizin ilk demokrat milletvekilleri arasında  en ön sıradadır.

Gençağazade Musa Bey’in oğlu olan Hüseyin Avni Bey , 1887 yılında Erzurum’un merkeze bağlı Kümbet köyü’nde doğmuş ,eğitimini Erzurum Mülkiye İdadisi ve Ziraat Mektebi’nde sürdürmüş, daha sonra İstanbul’a giderek Vefa Sultanisi’ni  ve Hukuk Mektebi’ni bitirmiştir.

Bir müddet İstanbul’da avukatlık yapan H.Avni Bey, Birinci Dünya Harbi’nin başlaması üzerine Kafkas Cephesi’nde dört yıl savaşmıştır.

Erzurum mebusu olarak, son  Osmanlı Mebusan Meclisi’nde yer alan H.AvniBey ,Milli Mücadelede önemli bir rol oynayan Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almış, 17 Haziran 1919 yılında yapılan Erzurum Vilayet Kongresi’nin hazırlanmasında rol oynamıştır.

Tarihin dönüm noktalarından biri olan ve Milli Mücadele’de kararlılığın dünyaya haykırıldığı  23 Temmuz Erzurum Kongresi’ne delege olarak  katılmış, bilahare 23 Nisan 1920’de açılan I.BMM ‘de Erzurum milletvekili olarak görev yapmıştır.

Meclis kürsüsünü,” Kabe-i Millet” olarak tanımlayan H.Avni Bey, mecliste yapmış olduğu muhalefet ile  yılmaz bir demokrasi savaşçısı olarak mücadele etmiş, Meclis’teki İkinci Grup’un önderi olmuştur.

Tek arkadaşının Mehmet Akif Ersoy olması onun karakter yapısını ve düşünce dünyasını yansıtması açısından çok önemlidir.

Fikir ve mücadele insanı olan H.Avni Bey,  dün olduğu gibi, bu günde millet olarak  ihtiyacımız olan siyasi ahlak, hukuk, demokrasi, cumhuriyet ,vicdan ,egemenlik, milli irade ,vatanseverlik ,temel insan hakları gibi değerlerin korunması ve yıpratılmaması için yoğun bir mücadele vermiş bu konularda asla taviz vermemiştir.

Muhalefeti ve isyanı ,üzerinde hassasiyetle durduğu değerleri korumak için olmuş, bu konuyla ilgili kendini eleştirenlere “Evet, ben yirmi beş senedir muhalifim ama, neye? Haksızlığa, kanunsuzluğa ve istibdata muhalifim.” diyerek cevap vermiştir.

Bu isyan ruhlu ,muhalif dadaş, II. Meclis’e girememiş, bunun üzerine  İstanbul’a  giderek evlenmiş, 1935 yılındaki seçimlere Erzurum’dan bağımsız  aday olarak girmiş ama seçimi kazanamamıştır.

Tekrar  İstanbul’a dönen H.AvnBey , 5 Noter olarak çalışmaya başlamış, 1945 yılındaNuri Demirağ’la birlikte  Milli Kalkınma Partisi’ni  kurmuş ama, buradaki heyecanı ancak üç ay sürmüştür.

Meclis’in en iyi hatiplerinden biri olan H.Avni Ulaş’ın, bazı konularla ilgili görüşleri sanki günümüz Türkiye’si için söylenmiş gibidir.

Onun, gençlere yönelik; “Ey Türk genci ! Saadeti, sağ- sol tasnifinde değil, vicdan ve aklı selimde ara!” sözleri , gelecek için önemli bir ikaz niteliğindedir.

H.Avni Ulaş, 1968 yılında gençlik hareketleriyle başlayan ve ülkeyi sağ -sol diye kutuplara ayırıp, kardeş kavgasına götüren ve binlerce gencin ölmesine, yaralanıp sakat kalmasına,  zindanlara düşmesine  yol açan olayları bu konuşmasıyla sanki önceden haber vermiştir.

1923 yılında Meclis kürsüsünde yaptığı bir başka konuşmasında ki “Malum âlinizdir ki ordu her türlü cereyandan azâde olmalıdır. Fırkalara intisap gibi akide-i siyasiye tanınırsa o, orduluktançıkar.Orduyaşirazesizlik girer. Fırkacılık girer ve ordunun yıkılmasına yegane amil bu olur. Yoksa bu zabıtamızın vatanla alâkasını ketletmekdeğildir.Onları daha salim yoldan yürütmek içindir. Yegane gayemiz memleketin refah ve saadeti ve selâmeti ve masuniyeti için onlara rehber olacaktır. “  Sözleri ile  Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik muhtemel tehlikeler ile ilgili kaygılarını dile getirmiştir. 15 Temmuz 2016 günü yapılan darbe girişimi ile ortaya çıkan durum, Hüseyin Avni Bey’in bu düşüncesini haklı çıkarmıştır.

15.Temmuz 2016 tarihinde  milliİradeye ve Türk Milleti’nin bekâsına  karşı girişilen darbe girişimi ile Türk Milleti’nin göz bebeği, gururu ve güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine düştüğü durum tam da H.Avni Bey’in tarif ettiği gibi olmuştur. Dünyanın en disiplinli ordusu sayılan Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki hiyerarşik yapı kırılmış, liyâkat, yetenek, gibi unsurlar göz ardı edilmiş, özetle Silahlı Kuvvetleri’n genleriyle oynanmıştır.

Bu yiğit dadaş, ömrünün sonuna kadar inandığı ilkelerden asla taviz vermemiş,defalarca önünün kesilmesine rağmen asla pes etmemiştir.

Son yıllarını geçirdiği İstanbul’da günlerinin  çok sıkıcı geçtiğini belirten H:Avni Bey:

“Ben mert ve kahraman bir insandım, cesur ve samimi bir Türk oğluydum. Erzurum’un temiz engin havası, ilahi ruhu bana yakışan bir alemdi. Birinci Meclis’in umman gibi çalkalanan ruhu benim ruhumdu. Beni buraya bu riyakar ve süfli insanların arasına kim getirdi.? İstanbul’un bu kirli, bu kadın ,bu karanlık çukurunda benim ne işim var?” dediği İstanbul’da 1948 yılında vefat etmiştir.

Kaynakça:

Konukçu Enver,Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, ETSO Yardım, Araştırma ve Geliştirme Vakfı,Ankara,1992

Dursunoğlu Cevat,Milli Mücadele’de Erzurum,Erzurum Kitaplığı,İstanbul,1998

Çelik Muammer,Erzurum’un Yüzleri Hüseyin Avni Ulaş,Atatürk Üniversitesi,Erzurum,2015

Çelik Muammer,Hüseyin Avni Ulaş,Erzurum Kitaplığı,İstanbul,1996
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.