Milletimizin kaderinde; Erzurum Kongresi...

"Erzurum çarşı pazar
İçinde Mustafa Kemal gezer.
Belinde kılınç, elinde kalem
Dertlere derman yazar."

Evet bugün 23 Temmuz; Atatürk'ün başkanlığında toplanan Erzurum Kongresi'nin yıldönümü...

Atatürk'ün Kongre'nin kapanışında "Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydecektir." sözleriyle, öz biçimde değerlendirdiği Erzurum Kongresi, Millì Mücâdele'ye ve bağımsızlığa giden yolda, atılan ilk adım ve ilk kilometre taşı..Erzurum; kuruluşta da, kurtuluşta da var olan ve vatanlaşma yolunda, kutlu ve kadim bir mekân...

Bu tarihì günde; daha fazla bir şeyler yazmadan, gelin bu tarihî Kongre'nin özünü ve ülkemizin manzarasını, "Erzurum'u türkülerinden tanırım" diyen Nâzım Hikmet'in, Kurtuluş Savaşı'nı bölümler halinde anlattıği, o muhteşem "Kuva-i Milliye Destânı"nından izleyelim ve değerlendirelim...

Erzurum ve Kongre; ancak bu kadar mükemmel resmedilerek anlatılabilir.

Erzurum üzerine, bugüne kadar yazılmış en güzel şiir sanırım...

Erzurum'un kışı zorludur balam, 
tandırında tezek yakar Erzurum, 
buz tutar yiğitlerinin bıyığı 
ve geceleyin karlı ovada 
kaskatı katılaşmış, donmuş görürsün karanlığı.

Erzurum'da kavaklar, balam, 
Erzurum'da kavaklar tane tane, 
kavaklarda tane tane yapraklar. 
Ve terden ve toz dumandan ve sinekten geçilmez 
Erzurum'da yaz gelip de bastı mıydı sıcaklar.

Erzurum'un düzdür, topraktır damı. 
Erzurum güzelleri giyer, balam, 
incecik ak yünden ehrâmı. 
Yürek boynun büker, balam, 
Erzurumlu türkülere. 
Halim selimdir Erzurum'un adamı 
ve lâkin dönmesin gözü bir kerre!...

Erzurum'da on dört gün sürdü Kongre : 
orda, mazlum milletlerden bahsedildi 
bütün mazlum milletlerden 
ve emperyalizme karşı dövüşlerinden onların.

Orda, bir Şûrayı Millî'den bahsedildi, 
İrade-i Milliyeye müstenit bir Şûrayı Millî'den.

«Bütün aksâm-ı vatan bir küldür» denildi. 
«Kabul olunmaz,» denildi, 
«Manda ve Himaye...»

Buna rağmen, 
İstanbul'da bazı hanımlar, beyler, paşalar, 
Türk halkından kesmişlerdi umudu. 
Yağdırıldı telgraflar Erzurum'a : 
«Amerikan mandası altına girelim,» diye. 
«İstiklâl, diyorlardı, şâyanı arzu ve tercihtir, amma 
bugün bu, diyorlardı, mümkün değil, 
birkaç vilâyet, diyorlardı, kalacak elde, 
şu halde, diyorlardı, şu halde, 
Memâliki Osmaniye'nin cümlesine şâmil 
Amerikan mandaterliğini talep etmeği 
memleketimiz için en nâf'i 
bir şekli hal kabul ediyoruz.»

Ak koyunla kara koyunun, geçitte belli oldu günlerdi, o günler.

Fakat bu şekli halli kabul etmedi Erzurumlu. 
Erzurum'un kışı zorludur balam, 
buz tutar yiğitlerin bıyığı. 
Erzurum'da kaskatı, dimdik ölür adam, 
kabullenmez yılgınlığı...

İstanbul'da hanımlar, beyler, paşalar, 
tül perdeler, kravatlar, apoletler, şişeler, 
çıtı pıtı dilleri ve pamuk gibi elleri 
ve biçare telgraf telleri 
devretmek için Amerika'ya Anadolu'yu

şöyle diyorlardı Erzurum'dakilere : 
«Bizi bir başımıza bıraksalar, 
tarafgirlik, cehalet 
ve çok konuşmaktan başka müspet 
bir hayat kuramayız. 
İşte bu yüzden Amerika çok işimize geliyor. 
Filipin gibi vahşi bir memleketi adam etti Amerika. 
Ne olacak, 
Biz de on beş, yirmi sene zahmet çekeriz, 
sonra Yeni Dünya'nın sayesinde 
İstiklâli kafasında ve cebinde taşıyan 
bir Türkiye vücuda geliverir.

Amerika, içine girdiği memleket ve millet hayrına 
nasıl bir idare kurduğunu 
Avrupa'ya göstermek ister. 
Hem artık işi uzatmağa gelmez. 
Çok tehlikeli anlar yaşıyoruz. 
Sergüzeşt ve cidâl devri geçmiştir : 
Türkiye'yi, geniş kafalı birkaç kişi belki kurtarabilir.»

Kongre'nın toplanmasını sağlayan ve gerçekleştiren, başta Atatürk ve Kâzım Karabekir olmak üzere, tüm kahramanlarımızın hâtıralarını saygı ve minnetle anarken; Kongre'ye ev sahipliği yaparak destek veren Erzurumluların da, bu tarihî gününü tebrik ediyorum...
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.