Nurettin Topçu ve Erzurum

Erzurum’dan İstanbul’a göç etmiş olan celep (canlı hayvan) tüccarı Erzurumlu Topçuzâde Ahmet 

Efendi (1856-1922) ve Eğinli Fatma Hanımın (1876- 1979) ikinci çocukları olan Nurettin Topçu, 20 

Kasım 1909 İstanbul’da doğdu.

Nurettin Topçu, (Osman Nuri) 1916 yılında Bezmialem Valide Sultan İlk Mektebi ûlâ kısmında 

başlamıştır.1918 yılında iki yıllık kısmı bitirdikten sonra Reşit Paşa Numune Mektebi’ne geçmiş 

ve 1922 yılında da bu okulu birincilikle bitirmiştir. Babası vefat ettiğinde, Topçu, ortaokul 

birinci sınıf talebesidir. 1924 yılında Vefa Ortaokulu’ndan, 1927-1928 ders yılında ise İstanbul 

Erkek Lisesi Edebiyat bölümünden pekiyi derece ile mezun olan Topçu 1928 yılında Fransa’ya 

yükseköğrenim için gitmiş 1934 ‘Conformisme et Revolte/İsyan Ahlâkı’ adlı tezi ile yurt dışında 

felsefe doktorası yapan ilk Türk talebe olmuştur.

Yurda döndükten sonra ilk görevi 1934 yılında Galatasaray Lisesi’nde felsefe muallimliği (felsefi 

stajyeri) olmuştur.  Fransa’da doktora yapmış olan Nurettin Topçu, 1947-1948 yıllarında İstanbul 

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Hilmi Ziya Ülken ’in kürsüsünde ‘Bergson’ konusunda doçentlik 

tezi hazırladı.

Nurettin Topçu 08 Ekim 1956 yılında tayin edildiği İstanbul Erkek Lisesinden 20 Eylül 1974 

tarihinde emekli oldu. 40 yıl maarifin hizmetinde bulunan Nurettin Topçu emekliliğinden kısa bir 

süre sonra hastalandı. Yapılan ameliyatla pankreas kanseri olduğu anlaşıldı. 10 Temmuz 1975 günü 

vefat etti. İstanbul’da Kozlu Mezarlığı’na defnedildi.

Nurettin Topçu Erzurumlu ailenin çocuğu olmasına rağmen Erzurum’a hiç gelmemiştir. Bir fikir ve 

mücadele adamı olan Topçu’nun Erzurum’a olan ilgisi ve neden gelemediği hakkında ipuçlarını 

öğrencisi Orhan Okay  ile mektuplaşmalarında bulabiliriz.

Nurettin Topçu, Orhan Okay’ın Atatürk Üniversitesinde görev alma isteğine 11 Kasım 1958 tarihli 

mektubunda; “Erzurum Üniversitesi’ne girme teşebbüsün beni sevindirdi. Bilirsin ki memleketimi 

severim. Sen oraya mutlaka gitmelisin. İnsanını çok seveceksin.”  Cümleleri ile öğrencisine 

destek verirken memleket sevgisini ve aidiyet duygusunu kuvvetli bir şekilde dile getirmiştir.

Şaban Karataş 1968 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesidekanı olduğunda açmayı 

düşündüğü Felsefe Bölümü’ne Nurettin Topçu’yu getirmek istediğini Orhan Okay’a bildirmiş ve bu 

hususta kendisinden aracı olmasını istemiştir.

Nurettin Topçu Dekan Şaban Karataş’ın Orhan Okay vasıtası ile Atatürk Üniversitesine davetini 

mektup (15 Mayıs 1968) samimiyeti içerisinde cevaplandırırken artık İstanbul’dan ayrılmasının 

mümkün olmadığını dile getiriyordu. Nurettin Topçu mektubunda Orhan Okay’a hitaben: “Erzurum’a 

gelmemi istemeniz beni mütehassıs etti. Dekanın iyi niyeti de bana haz verdi. Gıyabi dostluğuna 

müteşekkirim. Teklifinizi vazifeye davet olarak karşıladım. Bu davete icabet edemeyişimle 

kendimdeki eksiği, bir bakıma idealdeki yorgunluğumu kabul ettim. Evet, ümitlerin azalması, belki 

de yaşın ilerlemiş olması, sana müspet cevap vermeme mani oluyor. Erzurum’a ve Erzurumlulara 

gönülden bağlılığım, içimde ki arzu. Sanki süresiz olarak arzu ve istek halinde kalmak suretiyle, 

bütün bu davete koşamıyorum. Beni mazur görün. Evet, zahiri sebeplerin hepsi itibaridir, belki 

bir bahane olabilir. Asıl gönül kararı veriyor. Hayatım, ruh dünyasının imarına hasretmekten zevk 

aldığım gençliğime bir bakıma eskisinden daha az ümitlerle bağlıyım. Dekan Şaban Bey’e de 

hürmetlerimi ve şimdilik böyle bir naklin mümkün olmadığını söyle. Galibe nispeten geniş bir 

faaliyet sahnesinin içinde oyalanmaya ihtiyacım var. Belki de buralarda ölmem mukadderdir.”

Nurettin Topçu’nun Atatürk Üniversitesine daveti hususunda yaşananların tanığı Orhan Okay şöyle 

naklediyordu. “1968’de Erzurum’da Şaban Karataş Fen-Edebiyat Fakültesi’nin dekanı olmuştu. 

Fakültede açmayı düşündüğü Felsefe Bölümü’ne Nurettin Topçu’yu getirmek istediğini ve bunu 

kendisine teklif etmem için bana söyledi. Ben de mektubumda durumu hocama anlattım. Sorbonne’dan 

doktorasını başarıyla vermiş olarak dönen Topçu, İstanbul Üniversitesi’ne kabul edilmez ve uzun 

yıllar lise öğretmeni olarak çalışır.1948’de Bergson üzerine hazırladığı bir tezle doçent 

unvanını alır ve bir süre Felsefe Bölümü’nde “eylemsiz doçent” sıfatıyla ders verir. O tarihten 

sonra fakültedeki bazı arkadaşlarının (Mümtaz Turhan, Mehmet Kaplan gibi) tavsiyeleriyle bir veya 

birkaç defa doçentlik için başvurmuşsa da üniversitelerimizde her zaman oynanan ayak oyunlarıyla 

her defasında reddedilmiştir. Şaban Karataş’ın teklifi hocayı tanıyanlar arasında memnuniyetle 

telakki edildiyse de mektubunda ileri sürdüğü sebeplerle kabule yanaşmadı. Bunlara belki ilave 

edilecek bir diğer bir sebep de yıllardır beraber yaşadıkları yaşlı annesinden ayrılmak istememiş 

olmasıdır.” 

Topçu’nun mektuplarından ve talebesi Orhan Okay’ın anlattıklarından anlaşılıyor ki; 
Nurettin Topçu annesini yalnız bırakmak istememiştir. 

Yine yaşının ilerlemiş olması artık bu tür görevleri kabul etmesine engeldir. 

Kültürel faaliyetlerini daha geniş sahada devam ettirme arzusunu açıkça belirtmiştir. 

Bazı öğrencilerinin ve arkadaşlarının  anlatımlarıyla “Hocam  bana burada görev verdi.” Şeklinde 

ifade ettiği görev şuuru ve hocasına bağlılığı ve belki geçmiş yıllarda birçok kez istemiş 

olmasına rağmen üniversiteye kabul edilmemesinin küskünlüğü ile Atatürk Üniversitesine görev alma 

teklifine olumlu cevap verememiştir.  

Nurettin Topçu’nun yaşamında önemli yer tutan Eğin’e birçok defa gittiği ve orada kaldığı 

bilinmektedir. Aslında Erzurum’a seyahat Eğin’e seyahatten daha meşakkatsiz ve rahat iken 

birçoköğrencisininde bulunduğu baba ocağınıziyaret etmemesi muammadır.

Sonuç olarak Anadolucuların önemli bir düşünce adamı Nurettin Topçu Anadolu’nun Önsözüne hiç 

girmemiştir. 

Nurettin Topçu’nun Mektupları, M. Orhan Okay, Cümle Yayınları 2015, S 162
Nurettin Topçu’nun Mektupları, M. Orhan Okay, Cümle Yayınları 2015, S 161
Sırrı Tüzeer/Nurettin Topçu’nun çocukluktan arkadaşı (Erzurumlu Öğrencisi Necati Fazlıoğlu ifadesidir.) Abdülaziz Bekkine Hz.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.