Portekiz İzlenimleri 3. Bölüm

Roma döneminden kalma  bir şehir olan Porto’ya  geldiğimizde ilk işimiz panoramik şehir turu yapmak oldu.

Porto’da ,Douro Nehri geçiyordu  ve bu nehrin üzerinde altı tane köprü bulunuyordu bu köprülerden en önemlisi Dom Luis Köprüsü’ydü.

Parlamento Binası ve istasyon meydanı ile buradaki Se Katedrali’ni gördük. Nehrin ilerisinde ki meşhur Porto Stadyumu gruptaki futbol  meraklılarını bir hayli heyecanlandırdı.

Yürüyerek Batalha Meydanı’na geldik  burada Misericordia Kilisesi’ni gördük.

Yolumuz üzerindeki bir mağazanın “Reis” yazılı levhası hepimizin dikkatini çektik. Rehberimiz bu kelimenin “Krallar Mağazası” manasına geldiğini söyledi.

Catherina Caddesi’ndeki  tarihi “Majestik Cafe” son derece şık bir mekandı.

Akşam karanlığında bu mekanları detayıyla görmesek bile bu panoramik gezi  en azından ertesi gün yapacağımız şehir  ziyaretimiz için öncü bir bilgi olmuştu.

Bu arada Bolhao isimli sebze pazarına geldik. Kapalı olan bu pazarı ertesi gün ancak gezebildik.

Porto futbol takımının forma ve eşofmanlarının satıldığı mağazalar çok renkliydi. Etrafta çılgınca dans eden gençler özgürlüğün tadını çıkarıyorlardı.

Devam eden yürüyüşümüz bizi Aliados Meydanı’na getirdi. Burada belediye meclis binası  ve bankalar vardı.

Aklımızda kolay kalsın diye bu alana “ bankalar caddesi “ismini verdik. At üstündeki IV. Do Pedro’nun heykeli muhteşem görünüyordu.

Biraz ilerledikten sonra Sao Bento Tren İstasyonu’na geldik. içeride seramiklerin üzerine çizilmiş  savaş ve dini içerikli  resimleri vardı. Bu resimler içerisinde şarap yapımını anlatan ve denizci Henrique’nin fetihlerini gösteren resimlerde bulunuyordu.

İstasyonun solunda Se Katedralini  bir kez daha  gördük. Parayla girişi olan Lellok isimli kitapçı dükkanı çok ilginçti.

Vakit epeyce geçmiş grupta yorgunluk alametleri başlamıştı ki ünlü Borsa Binasına geldik. 19 yy yapılmış olan bu bina kırmızı bir yapıydı.

Borsa binasının batısında denizci Henrique ‘nin denizi gösteren heykeli sanat şaheseriydi.

Dar bir sokaktan yürüyüp sahile indik .Douro  Nehri muhteşem güzellikteydi. Bir banka oturup bu doyumsuz manzarayı izledik. Arkamız da Roma devrinden kalma sur kalıntıları vardı. Işıklandırılmış   üzerinden yayaları yürüdüğü, tramvayların geçtiği Demir aksamlı Dom Luis Köprüsü  harika görünüyordu 

Karşımızda ki  teleferik ,mutlu yolcularıyla ortama farklı bir görüntü veriyordu.

Bu manzaraları sabah daha yakından görmek düşüncesiyle   otelimize gitmek üzere aracımıza yöneldik .Yolumuzun üzerindeki Porto Stadyumu’nda maç vardı .Stadın içini otobüsten görüyorduk. Tribünler doluydu ve skor levhasında  Porto’nun 1-0  galip olduğu yazıyordu.

02.11.2017 Sabah 09 00 da Braga’ya gitmek için yola çıktık. Havanın yağmurlu olması moralimizi bozmuş olsa son gününün keyfini çıkarmakta kararlıydık.

09.45 de ,kiliselerinin çokluğu ile bilinen 170 000 nüfuslu Braga’ya geldik. Evler iki katlı ve bahçeliydi. Manzara sayfiye yerlerini hatırlatıyordu.

Meydan da fıskiyeli büyük bir havuz vardı. Bu arada  bir seyyar satıcıdan aldığım şemsiye epeyce işimize yaradı. Yağmur altında biraz yürüdükten sonra aracımıza binip Hz.İsa’nın çarmıha gerilme sürecinin anlatıldığı heykelleri ile meşhur Bom Jesus Kilisesi’ne doğru  yol aldık.

Yolumuz üzerinde  orman yangınından dolayı  kömür haline gelmiş ağaçları gördüğümüzde  içimiz sızladı.

650 basamakla çıkılan Kiliseye bazı dindar Hristiyanların dizleri üzerinde tırmanmaları çok ilgimizi çekti. Su basıncıyla çalışan teleferik sistemi ise harikaydı. Kilisenin içerisine girdiğimizde karşımızda Hz.İsa’nın çarmıha gerilmiş bir resmi vardı. Sağ tarafta Portekizli azizlerin heykelleri ile Aziz Clement’in mumyası bulunuyordu. Sol tarafta günah çıkarma odası yer alıyordu

BOM JESUS KİLİSESİ

Yağmurun  etkisiyle burada fazla kalmadık ve Portekiz’in eski başkenti  Guimaraes’e  doğru yola çıktık.

Unesco tarafından koruma altına alınan  Guimaraes’in güzel bir kalesi vardı .Eski yapılar, hobi bahçeleri ve katedral dikkat çekiciydi.

12 yy’den kalma eski şehir meydanına geldik. Modern sanatın yansımaları olan heykeller çok güzeldi. Sur duvarlarının üstünde “Portekiz’in doğduğu yer” yazılıydı.

Surların ilerisinde Kraliyet  Sarayı’na geldik. Çatısında yüksek bacalar vardı  ve arkasında ise anayasa mahkemesi bulunuyordu.

Eski şehrin meydanına doğru yürürken dar sokaklardan geçtik ve karşımıza  kümbet biçiminde anıtsal bir yapı çıktı. Meydan da ellerinde içki şişeleri ile kendilerinden geçmiş fanatik Marsilya taraftarları çılgınca eğleniyorlardı. Katedrali gezdikten sonra  Porto’ya geri döndük.

Rehberimizin verdiği serbest zamanı değerlendirmek için bir gün önce  Porto’da  akşam karanlığında gördüğümüz yerleri  gündüz  gezmeye karar verdik. Yolumuzun üzerinde gördüğümüz İstanbul Lokantası’nda karnımızı doyurup Douro Nehri’nin  kıyısına geldik.

Sahil çok renkliydi. Eşimle birlikte meşhur Dom Luis köprüsünden  yürüyüp karşı sahile geçtik. Bu tarafta içki imalathaneleri ve restoranlar vardı. Turistler, küçük sandallar ile karşı sahile gidip geliyorlardı.

Teleferik yolcularını taşıyordu. Kısa bir müddet gezdikten sonra tekrar sahile döndük, hediyelik eşya satan dükkânları gezdikten sonra  buluşma yerimize gidip otelimize döndük.

Ertesi gün ülkemize döneceğimizden eşyalarımızı topladık ve sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra aracımıza binip tekrar sahile geldik. Uçağımız öğleden sonra kalkacağı için biraz zamanımız vardı ve bu kısa süreyi değerlendirmek için Atlas Okyanusu sahillerini son kez görmek için güzel bir gezi yaptık.

Vakit gelmişti. Arkamızda güzel hatıralar bırakarak uçağımıza bindik ve  gece geç vakitlerde vatanımıza döndük. SON.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.