Protokol camileri

İslâm'ın sembolü olan camiler, müminlerin bir araya geldikleri,huzur ve güven buldukları,şefkat ve merhamet duygularını yaşadıkları ,Allaha en yakın oldukları, kutsal mekânlardır.

Zengin ile fakirin,ağa ile marabanın,amir ile memurun,nefer ile komutanın,işçi ile patronun ,velhasıl makamı ve mevkii ne olursa olsun her müminin , omuz omuza aynı safta durduğu camiler; bu özellikleri ile insanlara kul olduklarını hatırlatır, statüsü ne olursa olsun insanların  Allah'ın huzurunda  eşit olduklarını, üstünlüğün ancak takvada olduğunu anlatırlar.

Eli kalem tutan ile silah tutanın,yöneten ve yönetilenin yan yana oldukları camilerde liyakate ve statüye göre bir protokol esası asla yoktur.

Irkından ve renginden dolayı insanların aşağılandıkları ,hor görüldükleri bir ortam da ortaya çıkan İslâm,insanların bir tarağın dişleri gibi eşit  olduğu mesajını vererek mazlumların,hor görülenlerin gönüllerini fethetmişti.

Ebu Cehil  gibi egemenlerin hoşuna gitmeyen bu durum, zamanla tüm nefsani putları yıkıp,  hiç kimsenin ,parasından ,makamından ,renginden,ırkından,ailesinden dolayı üstün olmadığını dünyaya duyurmuştu.

İşte camiler, günde beş vakit namaza gelenlere bu hakikati unutmamalarını, müminlerin ancak kardeş olduklarını tekrar tekrar hatırlatır ve Allah'ın huzurunda makam ve mevkiinin hiçbir şey ifade etmediğini duyurur.

İslâm'ın camilere yüklediği bu fonksiyona rağmen ,özellikle son yıllarda camilerde şahit olduğumuz uygulamaların camilerin temel felsefesi ile örtüşmediğini görmekteyiz.

Camilerin kapılarının önünde kırmızı şeritlerin çekilerek protokol araçlarına yer açılması,cami içerisinde protokol mensuplarına ayrı yer tahsis edilme gayretleri,resmi törenlerdeki protokol düzenine göre bir yapılanmanın cami içerisine sokulmak istenmesi, cami adabıyla örtüşmemektedir.

Camide bulunanlar, Allah'ın huzurundadırlar, burada dünyevi üstünlükler  yansıtılamaz ve hissettirilemez.

Hele birde camiden içeri giren bir üst yetkili için  "..camimize teşrif etmişlerdir." şeklinde  anonsun yapılması kabul edilir bir durum değildir.

Devletin makam araçlarıyla,eskortlar eşliğinde  caminin kapısına kadar gidilmesi ,kışın araçların çalışı vaziyette bekletilmesi yine İslam'ın beytül mala olan bakış açısıyla örtüşmemektedir.

Böyle bir uygulamayı efendimiz yapar mıydı? diye sorulduğunda, verilecek cevabın "hayır"olacağından elbette ki kimsenin şüphesi yoktur.

Camiler toplanma ve bir araya gelme mekânlarıdır, buralarda ast- üst ayrımı hissettirilemez,hissettirilmemelidir.

Rivayet edilirki, Naim Hoca ,Ulu Camide vaaz verirken camiden içeri devrin başbakanı Mesut Yılmaz girmiş.  O an cemaattekıpırdanmalar ve ayağa kalkmalar olmuş. Durumu gören Naim Hoca kendi üslubuyla " Ola Müslüman, oturun yerinize , burası camidir, burada Allah'ın huzurun da ayağa kalkılır. " diye çıkışmış.

Dışarıda yeteri kadar bir birimizi üzüp,ötekileştiriyor, bazen,"sen benim kim olduğumu biliyor musun?" şeklindeki cahil sözlere muhatap oluyoruz.

Kendimizi eşit ve Allah'a yakın hissettiğimiz  camilerimizde bu tür uygulamaların hoş olmadığını ifade ederken, huşu ve huzur bulduğumuz camilerimizde kul olmanın hazzını yaşamak ve tatmak istediğimizi vurgulamak isteriz.

Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım.

Ne var ise sende bende
Ayni varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da  ben aç mıyım
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • okan 01 Ocak 1970 02:00

    Senin bu yazıyı yazman için 5 vakit namazında olman lazım bilirsin deyilmi bu yazın hakkında kutsi hadis var oraya gelen büyükler halkla namaz kılıyor biz 50 senedir hiç görmüyordu k camilerde büyüklerimizi çok şükür artık varlar ayrıca o cami büyük ve çevresi geniş her açıdan uygun bir cami ve merkez cami yazı olsun diye yazmayın mesela şundan örnek verebilirsin gir camilere her köşe sandalye dolu bu konuyu bi araştır oralar camını yoksa kilisemi bence bu konu ondan daha önemli

  • C.K.B. 01 Ocak 1970 02:00

    Resulullah Efendimizin (s.a.v.) imamet makamına vekalet ettiğinden bihaber, kendilerini evkafta memur gibi hisseden cami görevlilerimizde bu yazıyı okuyup inşallah gereğini yaparlar.Allah (c.c) razı olsun Erdal kardeş.

  • Vedat Karataş 01 Ocak 1970 02:00

    Ulu camiyi protokol Camisi yapmaya çalışan bürokratlara ve onlara orda sıradışı muamele gösteren kamu çalışanlarına, camiye teşrif etmiştir diye anons yapan yalakalara ve bütün bi olup bitene gıkını çıkarmayan camaate bu gerçek ve yerinde tesbitler umarım kılavuz olur.

  • Bursadan ZEKİ ÇİÇEK 01 Ocak 1970 02:00

    GERÇEKTEN ÇOK HOŞ VEDE TAMAMEN GERÇEKLERE İYİ VURGULAMIŞ.ASLINDA BİR ÇOK İNSANIN SÖYLEPİPTE SÖYLİYEMEDİĞİ HAKİKAT.Erzurum adına sevindim demekki yüreğinde çınarlar büyüten güzelüm ERZURUM senin hakikat çınarlarını sulayacak babayiyitler var.