Sütbeyaz Hoca

Rivayet edilir ki ; günün birinde  vatandaşın biri Solakzade Müftü Efendi'ye "Hocam ,ölüm hakkında ne buyurursunuz ? " diye sormuş.

Solakzade Müftü Efendi sorulan soruyu anlamamış gibi davranmış ve adama dönerek "Ölüm  dediğin bizde olmaz komşuda olur" diyerek ona düşündürücü bir cevap vermiş.

Hocanın dediği gibi ölüm gerçeğini  kendimize mal etmeyip, başkalarında varmış gibi kabullenmesek de bu hakikatle bir gün yüz yüze geleceğimiz muhakkaktır.

İster kral , ister zengin,ister fakir, her insan  lezzetleri darmadağın eden ölüm hakikatiyle karşı karşıyadır.

Makamın, mevkinin, saltanatın,gücün ve bilginin güç yetiremediği bu hadiseyi algılamada zorluk çeksek demezar taşları, gören gözlere ,hisseden yüreklere çok şey anlatır.

Mezarlıklar genelde insanlara hüznün yanında huzur ve güven verir.

Bu gün, sevdiğimiz, saydığımız, hocamız, arkadaşımız Yaşar Sütbeyaz'ı toprağa vermek için Asri mezarlıktaydık.

Bir  hayırseverin dikmiş olduğu  çam ağacının gölgesinde oturmuş toprağa verilen Yaşar Hoca'nın defin işlemini çaresiz gözlerle izliyorduk.

Şüphesiz, mezarlıktaki  insanların çoğu kabre konulan mevtaya bakarak kendi sonunu düşünüyordu.

Okunan duaların sesi, mezara atılan toprağın çıkardığı sesle birleşmiş bizde sessizce hatıralarımızla baş başa kalmıştık.

 "Erzurum eski valisi Ahmet Paşa" yazan mezar taşı dikkatimizi çekmişti.

Ahmet paşa kimdi? Ne zaman yaşamıştı ? diye birbirimize sorduk.

Bu eski valinin yanına  Atatürk Üniversitesi eski rektörü Yaşar Sütbeyaz'ın defin edilmesi hayatın garip bir tecellisi diye düşündük.

Karşımdaki Aziziye Tabyası ve  onun yanı başında dalgalanan bayrağa gözüm ilişince Yaşar Hoca ile ilgili hatıralarıma doğru uzandım.

Yaşar Hoca Erzurum'un yerli ailelerindendi.

Evleri ,Mehdi Efendi Mahallesi'nde ki Sıvırcık Sokak'taydı.Babası  Halis Sütbeyaz ticaretle uğraşırdı.

Hoca aynı zamanda Erzurum'un ünlü hafızlarından Hırtızlı Hoca'nın yeğeniydi.

Şehir kültürünün hissedildiği günlerde ailelerimiz arasında yakınlık vardı.

Yazın birkaç aylığına gidilen Hasankale'de çadır komşuluğumuz olurdu.

Yaşar Hoca ağabeyimle aynı yaştaydı yani bizden bir önceki kuşaktandı.

İlerleyen yıllarda yaş farkımızın ortadan kalktığı kulvarlarda beraber yürüdüğümüz oldu.

Ailelerimizin yakınlığı, Erzurum lisesi mezunu olmamız,spora olan tutkumuz, Erzurum'a olan sevdamız gibi çok ortak yönümüz vardı.

Amatör ruhun zirve yaptığı dönemlerde Yaşar Hoca, Doğu Spor'da top koştururdu.

Erzurum,Doğu Spor ve Beşiktaş sevdası onda tutku haline gelmişti.

Erzurum Lisesi'nin en parlak öğrencilerinden olan Yaşar Hoca, İstanbul Üniversitesi'nin Kimya Mühendisliği Fakültesini bitirdikten sonra adım attığı akademik hayatın basamaklarını hızla çıkıp profesör olmuştu.

Çalışkan ve titiz yapısıyla Ağrı Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevini başarıyla yürütmüş, bilahare Atatürk Üniversitesi Rektörü olarak iki dönem çok güzel çalışmaların altına imzasını atmıştı.

 Rektörlüğü döneminde hem Atatürk Üniversitesi'ni zirveye taşımak, hem de Erzurum'a katkıda bulunmak için canla başla çalıştığına hepimiz şahit olmuştuk.

          Yaşar Hoca görevi süresince üniversitenin fiziki yapısıyla yakından ilgilenmiş, tabir yerindeyse üniversitenin çehresini değiştirmişti.

Estetik açıdan üniversiteyi belli bir yere taşıyan hoca, bilimsel alanda da bu başarısını sürdürmüştü.

28 Şubat gibi olağan üstü bir dönemde görev yapan hoca,o günlerde sıkıntılı günler yaşamış olsa da bu çalkantılı dönemde sıkıntıya düşme ihtimali olan yüzlerce personele kol kanat gererek büyük bir fedakarlık örneği göstermişti.

Bu dönemde uyduruk bir kumpasla baş başa kalan hoca epeyce üzülmüştü.

Cumhuriyete bağlı, milli ve manevi değerlere sahip olan Yaşar Hoca'nın bu kumpasla baş başa kalması kimin işine geldi bilmiyorum ama  Yaşar Bey'in kendisine  linç girişiminde bulunanlara hakkını helal etmediğini biliyorum.

Baş örtüsü tezgahı altında düzenlenen bu komplonun perde arkasını bu gün yaşadığımız olaylarla daha iyi anlamak mümkün diye düşünüyorum.

İnsanların gölgesinden koktuğu 28 Şubat döneminde Yaşar Hoca'nın Merkez İmam Hatip Lisesi'nin idare odası ile öğretmenler odasını ve kütüphanesini yapıp ayrıca okulun bir çok eksiğini tamamlaması bazılarının yüzünü kızartır mı bilmiyorum?

2011 Üniversiteler Arası Kış Oyunları'nın Erzurum'a kazandırılması konusunda Yaşar Sütbeyaz'ın çok büyük katkılarının olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

 İtalya'nın Torino şehrinde yapılan oylamada  2011 Üniversiteler Arası Kış Oyunları'nın Erzurum'a verilmesi esnasında hocanın yaşadığı mutluluk, şehre olan aidiyet duygusunu ve samimiyeti ifade etmesi açısından görülmeğe değerdi.

Hoca ,mezun olduğu Erzurum Lisesi'ni hiç ihmal etmedi ve geleneksel olarak her yıl yapılan  "Ayran Aşı" etkinliklerinde hep aktif rol aldı.

Erzurum Lisesi Müzesi'nin kurulmasında ve okulun fiziki şartlarının düzenlemesinde büyük katkıları olan hoca ne gariptir ki  Erzurum Lisesi belgeselinin galasına davet edilmemiş bu konuda  bir vefasızlık yaşamıştı.

Erzurum Lisesi'nin bir bölümüne Yaşar Sütbeyaz isminin verilmesi ile hocaya olan vefa borcu ödenebilir diye düşünmekteyim.

Erzurum Kalkınma Vakfı'nın kurucuları arasında yer alan Yaşar Hoca, vakfın faaliyetlerinde etkin olmuş, özellikle ER-VAK'ın  Sarıkamış Harekatı ve Allahu Ekber Şehitleri programlarında her türlü fedakarlığı fazlasıyla yapmıştı.

Erzurum sevdalısı olan Yaşar Hoca, eski Erzurum evlerinin son ustası Ali Sırrı Alacakanat'a  Atatürk Üniversitesi içerisinde eski bir Erzurum konağı yaptırarak bu eseri şehrin kültürüne kazandırmıştı.

Rektörlük görevinin bitmesinden sonra şehri terk etmeyen hocanın bu vefası da onun Erzurum'a olan sevdasının güzel bir ifadesiydi.

Yaşar Hoca cumhuriyetin değerlerine sahip, yerli ve milli düşünen muhafazakar,demokrat  bir insandı.

                                  Güzel yaşadı ve arkasında hoş sâda bırakarak aramızdan ayrıldı.

Biz, onu; Atatürk Üniversitesine katkılarıyla, Erzurum'a olan aşkıyla,spora olan sevdasıyla iyi bir dadaş,iyi bir yönetici ve iyi bir bilim adamı olarak hatırlayacağız.

Yaşar Sütbeyaz isminin üniversite bünyesinde yaşatılmasını hemşerileri olarak arzu etmekteyiz.

Futbola  olan ilgisinden  dolayı üniversitede ki stadyuma ismi verilebilir veya kampus içerisinde başka bir alanda ismi yaşatılabilir diye ümit ediyoruz.

2011 ile ilgili bazı birimlerde hocanın isminin hatırlanması da isabetli olur diye düşünmekteyiz.

Erzurum toprağında dünyaya gelen Yaşar Hoca'nın memleketi Erzurum da toprağa verilmesi de çok anlamlıdır.

Sütbeyaz bir hayat süren Yaşar Hoca'ya Allahtan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı diliyorum.Makamı cennet olsun?
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • polat alemdar. 01 Ocak 1970 02:00

    Şu mübarek yüzlü insan bu kadar eleştiriye revamıdır? Bırakın keyfini çıkarsın ve ölüleri sahiplensinler.Dirilere hayırları yok ölülere olsun bari..

  • Fevzi Budak 01 Ocak 1970 02:00

    Yaşar Hoca'ya rahmet diliyorum. Üniversiteye hizmetlerine ilişkin değerlendirmelerinize katılıyorum . Müsaadenizle bir düzeltme yapma gereği duyuyorum. Erzurum Lisesi Müzesi'nin yer aldığı benim müdürlük dönemimde inşa edildi. Erzurum Lisesi Müzesi de benim ve okul müdürü rahmetli Necip Çadırcı'nin gayretleriyle kuruldu.

  • Nabi terzi oglu 01 Ocak 1970 02:00

    NİSYAN gel senide süsleyip ortaya çıkaralım bole çok pis murdsr ve çirkinlik içindesiniz sanırım yoksa yazılanlar sana dokundumu onlar sus diil Gerçek okadar yazıyı okuyup bunlara sus diyosan senide bizim köye götürelim dağlarda ki yesilliyin içindeki süsleri de görürsün zira ordaki süsleri görenler senden akıllı en azından akşam olunca gideceği yeri biliyor

  • Nabi terzi oglu 01 Ocak 1970 02:00

    Yaşar hoca ağzına sağlık güya erzurum ekabirleri büyüklerimiz saygı bekleyen gençlere güya nasihat verenler bir çık mis sözüm ona yorumcu köşe yazarlığı yapmak bunların işini bizim Erzurumlu kadınlar toplanıp elişi dkjurken zaten yapıyorlar birde erzurum un yeni nesline ki ağızlarınna bile almasin güya bu nasıl terbiye bu nasıl saygı derler siz nesinizki söylediklerini hakediyormusunuz sen bu nesil ağzına bile alma ne verdiniz ne istiyorsunuz bi kökünü kuruyaydi inşallah bak yaşar hocam ne demiş Kaçkere ziyarete gittin kackere gorustunki yalandan metiye duzuyorsun alışte bizim ekabirler birde saygı bekliyorlar hı hı alırsınız inanin gençler yüzünüze bile bakmak istemiyor sözüm ona yerel gazeteleri gördümu gülüyor lar gelin Gülelim karikatür dergisi buldum diyor du bakayım redkit nereye çıkarma yapmış daltonlar nereyi ziyaret etmiş başlıklarını okuyoruz gazeteye bak hele bise Feride Güle güle olduk kemik sesleri geliyor nerden Cemal gurselden neyse yenildik nasıl kemik sesleriymis arkadaş haber başlığına göre fark tamamı lazımdı meters kombinadann geliyormuş yarın lokantalar da paça çorbası için kırılan kemiklermis al gazetecilik

  • Nisyan 01 Ocak 1970 02:00

    Ammada süslü olmuş

  • Yaşar hocam 01 Ocak 1970 02:00

    Hocamızın Rektörlük görevi sona erdikten sonra kaç kez ziyaret ettiniz Ankarada tedavi görürken kaç defa arayıp sordunuz da şimdi ölüsüne sahip çıkıyor onu methediyorsunuz.Erzurumlu Rahmeti Rahmana ulaşan insanı zaten biliyor.Siz gidin başında sadece oturduğunuz vakfı hakkıyla temsil edip şu memleket için Yaşar hocamızın zerresi kadar işler yapın.Ruhun şad olsun hocam.RABBİM Rahmet ve mağfiretiyle muamele eylesin.

  • asmin 01 Ocak 1970 02:00

    gun olmiya bu adam birsey yazmiya allah allah sen gitde be kardesim aut beyaz hocayi yaz birvatan bu ne perhis bu ne lahana anlamadim