Üç aylar ve Ramazan ayının Erzurum'da idraki

Recep, Şaban ve Ramazan ayına bilindiği gibi uc aylar denir. Bu ayda doğan
cocuklara genellikle bu ayların isimleri verilir. Erzurumlunun yapısında itikat
sağlamlılığı vardır. Erzurum'un devamlı icki icenleri dahi, uc aylara girildiğinde
ickiyi bırakırlar. Ara sıra buna uymayıp, ickili olanlar, mahallenin yaşlı
buyuğunu gorduklerinde saklanırlar veya ayağı kalkarak başlarını one doğru
eğerek, kabahatli olduklarını icten kabulle, boynunu bukerek, ozurlerini belirtirler.
Buyuğun gecmesini saygılı bir vaziyette beklerler. Ramazan ayı Erzurum'da
idrak edilmesi cok haz verir.

Ramazan Ayı

" İftar vakti top sesine,
Sahurda calınan davul sesine,
Fecirde okunan Ezan sesine,
Hasret kaldım Erzurum'un"
Şeref Hamamcı

Ramazan ayına girilmeden once evlerde temizlik telaşı bir hafta oncesinden
başlar. Ev tereklerinin susu olan bakır serpoş kapları kalaylatılıp, mis semaverlerini
şallarlar (badem yağını kapların uzerine yun eldivenlerle surulerek
parlatılması).
Bu işi faytoncular da, faytonun her iki yanındaki mis lambalarında
uygularlar.

Ramazan ayında Kur'anın kıraat edildiği, teravih namazının kılındığı camilerde
mahalleliler toplanarak, caminin toplu temizliğini Ramazana ayının
başlamasına 4-5 gun kala tamamlarlar.
Camilerin halıları mahalle ceşmesinden veya ceşmeden taşınan su ile caminin
havlusunda yıkarlar. Şamdanlar "badem yağı" ile, camlar su ile silinir,
ses cihazları elden gecirilir.

Ramazan ayına girilirken, gunluk olarak alınan et, ekmek, pastırma, sebze
haric, bir aylık meyve kurusu ve baklagillerden oluşan Ramazan harcı gorulur.
Bunlar "Dut, Ekşi Pestil, Tamas (siyah Erik), Kayısı, Kişmiş, Kuşburnu, Erişte,
Pirinc, Kadayıf, Makarna, Hurma, Gullac vs. İftar ve sahur sofrası yemeklerinin
ağırlığı bu harclardan oluşur.

Akşam iftar sofrasının menusu genellikle, zeytinyağlı, sirkeli "karaturplu,
havuclu, marollu, maydanozlu, domatesli" salata, zeytin, peynir, caşır, pastırma,
hurma ve susamlı pidedir. İftar vaktinde Erzurum kalesinden atılan topla, okunmaya
başlayan ezanla ilk once su, hurma veya zeytinle acılan orucu, aşotulu
ayran corbası, pastırmalııspanaklı uzerine yumurta kırılı sığır kıyması, taze
fasulye, ıspanak veya bamya vs sebze yemeği, onun peşine tepsi kadayıf veya
kadayıf dolması takibeder. Bazen bu menuye, yaprak dolması pilav ve hoşaf da
dahil olur. Ramazan ayının baş tacı, somun ekmeğinin yerine cıkarılan yumurtalı
ve susamlı pidedir.

İftar yemeğinin hemen ardından evvelden demlenen semaver veya demlik
cayından bir iki bardak icilerek, teravi namazına giderler. Ramazan ayı gunluk
iftar hazırlığı evin reisi tarafından ikindi vaktinde başlar. Evin gunluk et, pide,
sebze, meyve, pastırmadan ibaret iftar harcı gorulur. Kadayıfı ise bir iki gunluk
alırlar. Ondan sonra ikindi namazına camiye ve namazın ardından verilen
vaazı dinlemeye giderler. Vaaz cıkışı esans satanlardan guzel gulyağılı kokuyu
alanlar veya uzerine şırınga ile sıktıranlar olur.

Esanscı Sıddık Kaygılı Ramazan akşamları uslubuylada hekat (hikaye) anlatırdı.
Akşam iftar saatine bir-iki saat kala vaazın bitmesiyle, fırınlarda pide yaptırmaya,
gerekiyorsa kadayıf dokturup almaya, soğuk pınarlardan su getirmeye
gidilir.

Pide yaptıracak olan kişi, bakkaldan yumurtasını, susamını alır, fırına ekmeğini
yaptırmaya gider. Erzurum'da insanlar Ramazan ayı boyunca genellikle
sahura kadar cay ocaklarında, bahcelerde veya oyunlu kahvehanelerde otururlardı.
(Sabahları ise erken işe gittikleri icin, Ramazan ayı boyunca az alınan uykudan
dolayı, fırında pide yaptırmaya gelenler genellikle fırının sıcaklığı ile suzulmuş
vaziyette pidelerinin yapılmasını beklerler.

Fırınlarda pide yaptırma sıraya bağlıdır. Sıraya girenler, sıralarını beklerler
ve kendi aralarında nukteli sohbetlerine devam ederler. Dışarıdan gelen mustesna
muşteriler haric, hic kimse doğrudan gelip aradan sıraya giremez. Ancak,
yaşlı olan, hasta olan, cami imamı, mahallin oğretmeni, gazi, mulki ve
idari erkanından gelen olduğunda, diğer sırada bekleyenlerden musaade alınarak
sıralarını verirler. Kendi aralarından sıraya ihlal edenler olduğunda, buna
da musaade etmezler.

Pide ustaları isteye gore ayrı pide yaparlardı. Kimisi tırnaklı, kimisi gobekli,
kimisi uzunca tırnaklı yumurtalı ve susamlı pide yaptırırdı ki, onun pidesinin
diğerleriyle karışmaması icin uzerine bir işaret koyarlardı. Muşteriler, sipariş verdikleri
pidelerin karışmasını onlemek icin, kimi pidesinin uzerine para, kimi
ismi yazılı kağıt, kimi kibrit copu vs koyar ve oyle fırına verirler.
Susam ve yumurtaya gore işaret koyanların pidelerinin coğu zaman karıştığından
bazen hır cıkardı. Cunku iftara yakın uykusuzluğun verdiği sabırsızlıkla,
sinirlerin gerilip, kan şekerlerinin duştuğu anlar, ister fırında, ister carşıda
olsun, yapılan alış verişlerde bağırmalara, cağırmalara, dovuşenlere şahit
olunurdu.

Bu hırlara en coğu kadayıf doken dukkanlarda rastlanırdı. Kadayıf icin sıraya
girenler, kadayıf ustasının sulandırılmış ince unu elindeki huninin icine
koyarak kadayıfı dokerken, eğer kadayıfcı cok sesiz kalırsa, yuzde yuz lokantalardan
aldığı siparişi tamamlamaya calıştığı anlaşıldığından, kadayıf bekleyenlerin
tepkisi de kacınılmaz olurdu.

Kadayıfçı, bir iki "la havle" çeker, kafasını sallar ve sesiz duran muşteriden
başlayarak ona; "tepsi kadayıf mı, yoksa dolmalık mı?" diye sorar ve ona
gore doker. İşte bu dokumde dahi, ben ondan onceydim, yok sen benden sonraydım,
yok dolmalık kadayıf benimdi, yok senin ki tepsi kadayıfı idi tartışmaları
eksik olmazdı.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.