CHP lideri Erdoğan'ı uyardı

"Ya adam gibi davranıp sorunu çözersin ya da her şehidin sorumlusu sen olursun."

Erzurumajans-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sen krediye muhtaçsın” sözüne, “O destek Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına verilmiş bir destek değildir. O destek şehit analarına, şehit babalarına verilmiş bir destektir. Ya adam gibi davranır sorunu çözersin ya da gelen her şehit cenazesinin sorumlusu sen olursun” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, “Biz ana muhalefet partisi olarak sorunlardan beslenen bir siyasal parti değiliz. ‘Şehitler gelsin, terör tırmansın, belki bize de bir pay düşer’, bunu düşünmek akıl dışıdır, insanlık dışıdır. Ülkeme ve insanıma hizmet edeceğim, her CHP’nin görevi. CHP’nin böyle bir misyonu var” dedi.

CHP Genel Başkanı, Başbakan’a tavsiyelerde bulunarak, “Artık diline hakim ol Recep Tayyip Erdoğan. Hırsının esiri olmaktan vazgeç, kibirden vazgeç, kibir insanı köreltir, aklın düşmanıdır kibir, kibirli olmaktan vazgeç, hoşgörülü ol, Mevlana törenlerine katılıyorsun, Mevlana’nın ne dediğini hala öğrenemedin mi?” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, “Bizim asla ve asla kişisel hesaplarımız olmaz. Geleneğimiz budur bizim. Biz seçim öncesinde müzakere deyip seçim sonrasında elimizde silahla gezmeyiz. Biz bir gün sabahleyin kalkıp elde iple gezip, öğleden sonra gidip onunla masaya oturmayız. Bizim yapımız farklı, anlayışımız farklı. Bizim adımız CHP” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sen krediye muhtaçsın” sözüne, “O destek Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına verilmiş bir destek değildir. O destek şehit analarına, şehit babalarına verilmiş bir destektir. Ya adam gibi davranır sorunu çözersin ya da gelen her şehit cenazesinin sorumlusu sen olursun” yanıtını verdi.

2013 yılının ilk grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “2013 yılı hepimize umut vadeden bir yıl olsun” dedi. 2013 yılının barışın, huzurun egemen olduğu, herkesin iş, aş sahibi olduğu güzel bir Türkiye olmasını isteyen CHP Genel Başkanı, “Barışa ve umuda her zaman, her yerde, her koşulda destek vermeye hazırız. Yeter ki bu ülkede huzur olsun, yeter ki barış olsun” diye konuştu.

“TÜRKİYE NEREDEYSE BİR İŞÇİ MEZARLIĞINA DÖNDÜ”

Zonguldak’ta 8 işçinin metan gazı patlaması dolayısıyla yaşamlarını yitirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “İş kazalarında Avrupa’da birinciyiz, ölümlerde birinciyiz, dünyada da üçüncüyüz. Türkiye neredeyse bir işçi mezarlığına döndü. Terörden çok daha fazla insan kaybımız iş kazalarında oluyor” dedi.

“8 İŞÇİNİN SORUMLUSU ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞIDIR”

Sayıştay Raporu’na işaret eden CHP Genel Başkanı, “Türkiye Taş Kömürü Kurumunu Sayıştay denetledi ve inceledi. Burayla ilgili olarak raporun 80. sayfasında ne yazıyor. 3 ayrı kurum patlamanın olduğu iş yerinde denetim yapıyor. Denetim sonuçlarında neye varılıyor, onu okuyayım; firma işyerlerinde yapılan denetimler sonucu düzenledikleri rapor ve tutanaklardan firmanın iş güvenliğine yönelik alınması gereken önlemler konusunda da hassasiyet göstermediği, vahim bir olayla karşılaşılmamasının tamamen tesadüf olduğu görülmektedir. 8 işçimizin hesabını kim verecek? O vahim olay dün oldu” diyerek şöyle devam etti:

“Ne yapılıyor bu iş yerinde? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ne yapıyor? Raporun 84. sayfası var, o daha da ilginç. 'Bu iş yerinde iş güvenliği açısından ciddi sorunlar var' diyorlar. Ve şöyle diyor: 'İş güvenliği ve iş sağlığına ilişkin mevzuat hükümlerine titizlikle uyulması konusunda iş yerinin uyarılması, tespit edilen noksan ve kusurlu işlerin öncelikle tamamlandırılması, gerektiğinde sözleşme ve şartnameler ile ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda sözleşmenin fesih dahil işlem yapılması önerilmiştir. Daha ne yazsınlar, her şeyi yazmışlar. Ölen 8 işçinin sorumlusu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır ve onun başındaki Bakan ve onun hükümetidir. O işçilerin yakınlarına söylüyorum, hakkınızı arayınız, şu anda Zonguldak’ta CHP’li milletvekilleri var, o milletvekillerimize gidiniz, avukat dahil bütün hukuk yollarında CHP olarak yanınızda olacağız. Sizin hakkınızı sonuna kadar arayacağız.”

“HÜKÜMET PEMBE TABLOLAR ÇİZMEYE DEVAM EDİYOR”

Türkiye’nin üç temel sorununun terör, işsizlik ve yoksulluk olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “10 yıldır değişmedi. Ama hükümet pembe tablolar çizmeye devam ediyor” dedi.
2012’de gelen zamlardan örnekler veren CHP Genel Başkanı, “Kuru fasulyeye yüzde 16.9, su ücretine yüzde 19, limona yüzde 55.8, bulaşık deterjanına yüzde 95. Her bulaşık yıkarken düşünün, kocanızın aylığına ne kadar zam yapıldı, eşinize akşam sorun, 'Sizin aylığınıza da yüzde 95 zam geldi mi?' diye sorun” diye konuştu.
Asgari ücretle geçinenlere de seslenen Kılıçdaroğlu, “Size ayda 33 lira zammı öngören AKP iktidarının arkasında hala gidecek misiniz, gitmeyecek misiniz, merak ediyorum” dedi.
“Sendikalar ne yaptı?” diye soran CHP Genel Başkanı, “Onların yöneticilerinin altında Mercedesler var, keyifleri yerinde” dedi.

-İSİM VERMEDEN HEM MHP’YE HEM PARTİ İÇİNDEKİ FARKLI SESLERE YANIT VERDİ-

“Üçüncü büyük sorunumuz adına ne dersek diyelim, özetle Kürt sorunu” ifadesini kullanan CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:
“30 yıldır çözülmeyen bir sorun var önümüzde. Siyasetin görevi sorunları çözmektir. Elbette ki sorunları iktidar partisi çözecektir, birinci evrede, iktidarda o, halkın desteğini almış. Ana muhalefet partisinin sorumluluğu yok mu? Elbette ki var. Biz ana muhalefet partisi olarak sorunlardan beslenen bir siyasal parti değiliz. ‘Şehitler gelsin, terör tırmansın, belki bize de bir pay düşer’, bunu düşünmek akıl dışıdır, insanlık dışıdır. Ülkeme ve insanıma hizmet edeceğim, her CHP’nin görevi. CHP’nin böyle bir misyonu var. Başka Türkiyemiz yok. Hangi inançtan olursa olsun hangi mezhepten olursa olsun hangi kimlikten olursa olsun bütün yurttaşlarımızı kucaklayacağız. Barışı ve huzuru egemen kılacağız. Biz şunu biliyoruz Fırat’ın sularıyla Sakarya’nın suları arasında fark yok. Diyarbakır’daki Reşo’nun alın teriyle Edirne’deki Hurşit’in alın teri arasında bir fark yok, ikisi de çalışıyor. Ben bu ikisine sahip çıkmak zorundayım. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz.
Biz başka partilere benzemeyiz, başka partiler ülkeyi ayırırlar, vatandaşı ayırırlar, inanç bağlamında ayırırlar, kimlik bağlamında ayırırlar ama biz ayırmayız. Biz herkesi başımızın üstünde kabul ederiz.”

“BU ANLAYIŞ TÜRKİYE’Yİ ÇIKMAZ SOKAKLARA GÖTÜRÜR”


30 yıldır çözülmeyen bir sorun olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Yol haritasını en sağlıklı, en akılcı kim belirledi, CHP. 'Bu sorunun çözüm yeri TBMM’dir' dedik. 'Bir toplumsal uzlaşma sağlamalıyız' dedik. Yol haritamızı aldık, Sayın Başbakan’ın kapısını çaldık. 'Toplumsal Uzlaşma Komisyonu kuralım' dedik. Efendim birileri gelmiyormuş, gelmiyorsa her şehit haberinden sorumlu olan odur diyeceğiz, hep beraber diyeceğiz. Biz öneriyi götürdük. Daha ertesi gün BDP ve MHP’ye de söylemediğini bırakmadı. Bu anlayış Türkiye’yi çıkmaz sokaklara götürür. Bazıları da şunu söylüyor, AKP ve CHP ile bir araya gelsinler, bu sorunu çözsünler, toplumsal mutabakat farklı bir şey, toplumsal mutabakat rakamla ölçülen bir şey değil. AKP ile CHP’nin oyu yüzde 75, çözün diyor, peki yüzde 25’in görüşü ne olacak?
Sorun çözmek kişisel çıkarlardan arınma işidir. Deniyor ki, ‘toplumsal uzlaşma yapalım da zor’. Bu işin kolay olduğunu size kim söyledi, siyasetin görevi zor işi çözmektir. Sorun oy çokluğu, milletvekili çokluğu sorunu değil. Sorun yaşanan sorunları sağlıklı çözememe sorunudur. Olaylara teslim olan bir siyasal iktidar var. Sorun çözemiyor. Bir stratejisi yok, bir öngörüsü yok, bir ufku yok” diye konuştu.
Daha önce grup toplantısında Einstein’ın bir sözüne yollama yaptığını ifade eden CHP Genel Başkanı, “Einstein diyor ki, delilik aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir, diyor. 30 yıldır aynı şeyleri yapıyorlar, farklı sonuçlar bulur muyuz diye, bulamazsınız. Size başka bir yol öneriyoruz. Başka bir çözüm öneriyoruz. Onu zorlayın, parlamentoya gelin, parlamentoda konuşalım, parlamentoda çözelim, toplumsal uzlaşmayı sağlayalım, çözümün yolu budur” diyerek şöyle devam etti:
“Siyasetçilerin çok sevdiği bir söz analar ağlamasın. Siyasetçilerin görevi slogan üretmek değildir. Siyasetçilerin görevi anaları ağlatmamaktır. Her konuda tutarlı bir politika izliyoruz.
Sizin çözümünüz ve yol haritanız nedir?
Terörde tarihi rekorlar yaşatan kim, AKP değil mi? Şehit sayılarına bakın. Bütün basiretsizliği ile çözüm umutlarını tüketme noktasına getiren kim, AKP değil mi, onun genel başkanı değil mi?

“BİZ BİR GÜN SABAHLEYİN KALKIP ELDE İPLE GEZİP, ÖĞLEDEN SONRA GİDİP ONUNLA MASAYA OTURMAYIZ”


Bizim asla ve asla kişisel hesaplarımız olmaz. Geleneğimiz budur bizim. Biz seçim öncesinde müzakere deyip seçim sonrasında elimizde silahla gezmeyiz. Biz bir gün sabahleyin kalkıp elde iple gezip, öğleden sonra gidip onunla masaya oturmayız. Bizim yapımız farklı, anlayışımız farklı. Bizim adımız CHP. Biz halkın partisiyiz.”

-BAŞBAKAN’A TAVSİYELERDE BULUNDU-

Konuşmasında Başbakan’a tavsiyelerde bulunan CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Sorun köklü, Tayyip Erdoğan’ın ciddiyetini aşacak sorundur bu sorun. Sorunu kilitleyen, çözümsüz hale getiren, buradan kendisine yine bütün iyi niyetimle bazı tavsiyelerde bulunacağım. Bir; artık diline hakim ol Recep Tayyip Erdoğan. Hırsının esiri olmaktan vazgeç, kibirden vazgeç, kibir insanı köreltir, aklın düşmanıdır kibir, kibirli olmaktan vazgeç, hoşgörülü ol, Mevlana törenlerine katılıyorsun, Mevlana’nın ne dediğini hala öğrenemedin mi? Toprak gibi ol diyor Mevlana. Madem ki Başbakan gibi konuşmayı beceremiyorsun, o zaman hiç konuşma bari, böylece daha iyi sonuç elde edersin.

Parti Meclisi’nde bir konuşma yaptım. Sayın Başbakan’a bu sorununun çözümü için kredi açacağız size, yeni bir kredi açacağız ama o krediyi kullanman için 4 önemli koşulum var diyorum. Bir samimi ve dürüst olacaksın, iki gizli bir kişisel ajandan olmayacak, millete izah edemeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin, dört ana muhalefet partisine veya millete bilgi vereceksin. Bunları kabul edersen sana destek veririz.

O destek Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına verilmiş bir destek değildir. O destek şehit analarına, şehit babalarına verilmiş bir destektir. Sayın Erdoğan’a geçmişte de bir kredi vermiştik, demokrasi için vermiştik. Seçimler yapıldı, 2002, kendisi milletvekili seçilemedi. Dedik ki demokrasi için sana da kredi açıyoruz. Anayasayı değiştirdik, yasaları değiştirdik, geldi milletvekili oldu, başbakan oldu. Sonra ne oldu 10. yılın sonunda kibirden, tek adamlıktan yola çıktı, egosu o kadar şişti ki yeri geldi 2012’de demokrasiden şikayet eder noktaya geldi. Hani o kuvvetler ayrılığı ilkesi var ya dedi, o insanın önüne, ayağına ayak bağı oluyor, dedi. Demokrasi adına sana açtığımız kredi koşulsuz krediydi, şimdi sana güvenmiyoruz, o nedenle koşullarımız var. O nedenle söylüyoruz sana ya adam gibi davranır sorunu çözersin ya da gelen her şehit cenazesinin sorumlusu sen olursun.”

08.01.2013 17:20:20