Çomaklı Hoca çıtayı yüksek tutuyor...

Ömer Nazmi'nin de dün işaret ettiği gibi Prof. Dr. Ömer Çomaklı, zor ve bir o kadar da sıkıntılı bir dönemde rektör oldu.

Çünkü bütün gözler Atatürk Üniversitesi'nin üstündeydi. Öyle ya, Atatürk Üniversitesi başta FETÖ olmak üzere kimi cemaat ve tarikatların adeta "merkez üssü" durumundaydı.

Açık Öğretim'le birlikte yüz binleri aşan öğrencisi, 3 bin civarındaki öğretim üyesi ve binlerce idari personeli ile koskocaman bir yapı olan Atatürk Üniversitesi, ne yazık ki dört bir yanına sirayet etmiş FETÖ belasından kurtulup, eğitim ve öğretim alanında yoluna devam edebilmek için yönetim planında marjinal çıkışlar yapmak zorundaydı.

Rektör Ömer Çomaklı, şu ana kadar hukuk çizgisinde kalmak şartıyla, yasaların kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmek, en önemlisi de yaşın yanında kuruyu yakmamak için elinden gelen özeni gösterdi.

Tamamı bitti mi, bilemeyiz; lakin asrın en büyük terör örgütü olan FETÖ, Atatürk Üniversitesi'nden temizlendi. Yıllar içerisinde devletin kılcal damarlarına kadar sirayet eden FETÖ, üniversitelerde öyle bir sistem ve düzen kurmuş ki, bir yıl gibi kısa bir sürede kökünü kazıyıp atmak kolay değil.

Buna rağmen Ömer Hoca cesur adımlar attı ve bir yıl gibi kısa bir zamanda üniversiteyi kuşatan bariyerleri yıkıp attı.

Tabii ki henüz her şey dört dörtlük değil.

Tamam; FETÖ belası temizlendi belki, ama unutmayalım ki vaktiyle üniversitenin sinesine çöreklenmiş başka "ur"lar da var. Şayet, araştırma ve incelemeleriyle öne çıkan kâmil anlamda bir üniversiteye kavuşmak istiyorsak, her şeyden önce kafaların ipoteklerden kurtulması ve esir düşmüş beyinlerin yeniden özgürlüğüne kavuşması gerekir.

Besbelli ki Ömer Çomaklı şamataya pabuç kaptıracak biri değil.

Evet...

Sessiz, mütevazi, mutedil bir kişiliğe sahip olmasına rağmen, inandığı meselenin sonuna kadar peşine giden, tehdit ve şantaja prim vermeyen, Sezar'ın hakkı Sezar'a diyen bir anlayıştı...

Eğitime yönelik tem kriteri de çok net. 

Diyor ki: 

"Bu işin lamı cimi yok, Atatürk Üniversitesi'nin en iyi on üniversite arasına yerleştireceğiz. Çünkü burası kamu  kaynaklarıyla hizmet veren çok büyük bir üniversite. Devlet ve millet bizden yalnızca iyi eğitim vermemizi, bilimsel araştırma ve çalışmalara kafa yormamızı, insanlık yararına olacak ilimlerle meşgul olmamızı istiyor ve bekliyor. Ülkümüz belli: Vatana, devlete, bayrağa ve millete bağlı inançlı ve ideal sahibi nesiller yetişmektir. Hocalarımızdan beklentimiz, yalnızca asli işleriyle meşgul olmalarıdır. Şucunun bucunun hegemonyasına girmiş, aklını kiraya vermiş kimseler bu ülkeye hiç bir yarar sağlayamaz."

Haksız mı?

Sonuna kadar doğru söylüyor.

60 yıllık tarihinin en az kırk yılını cemaat ve tarikatların mevzi kapma rekabetine kurban veren Atatürk Üniversitesi, artık akıl dışı bu mülahazalardan kurtulup yalnızca ilim irfan yolunda yürümesi lazım..
.
Görebildiğim kadarıyla Ömer Hoca kararlı...

Atatürk Üniversitesi'ni; ( ne kadarına gücü yeterse artık) bilim üreten, iyi eğitimli öğrenci yetiştiren dünyadan haberdar ve dünyaya da söyleyecek sözü olan bir ilim ocağı haline getirmeyi murat edinmiş.

Niyeti halis, menzili hayırlı...
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.