Deneme Üzerine...

Yazarın konu, tarz ve işleyiş olarak en özgür kaldığı düzyazı şeklidir deneme. Ancak bu, tamamen başıboş kalma hali midir? Deneme yazarı makale, roman, hikaye, şiir, tiyatro gibi diğer birçok yazı türlerini yeterince bilir ve bundan sonra dilediği gibi yazabilir. Yazarın bilim, edebiyat, dil, toplum, ahlak, psikoloji, duygular, felsefe, şiir, kent, sanat gibi hemen her konuda şahsi düşüncelerini içtenlikle dile getirebilmesinin rahat yoludur deneme. Yazarın konu hakkında yeterli bilgisi olması gerekir. Bu yazı türünde bilimsel yönteme uygun davranma zorunluğu yoktur ve hatta edebi sınıflamalar da burada söz konusu edilmez. Bazıları bundan dolayı tenkidde fazla ileri giderek deneme türü için "ne idiğü belirsiz" demiş olabilirler. Ancak bu görüşlere katılmıyoruz.

Tanzimatta edebiyatımızda ilk ürünler görülmeye başladığında bu tür yazılara "musahabe" veya "kalem tecrübesi" adı verilmişti. Yenilik, tecrübe... Nitekim, düzyazı caddeden giderken deneme dağ başlarından, keçi yollarından ilerler, diyebiliriz. Yeni oluşan, kuralları henüz konmamış, arayış halinde bir tarz olduğundan yazar, sürekli kendini aşmak durumundadır. Yazar öyle serbesttir ki okuyucuyla sanki karşı karşıyaymış da sohbet ediyormuş gibi bile davranabilir. Tabiidir ki bunu yapabilmek kolay değil. Deneme yazarında büyük bir bilgi ve kültür birikimi, edebiyat bilgileri, dil hakimiyeti ve günceli takip yeteneği de gerekiyor.
 
Bazı denemeler fıkra, anı, eleştiri gibi türlere yakınlaşabilir. Bu ne demektir? Yazar bu derece serbestlikten sıkılır da mevcut türlerden bazılarına yakın durmaya çalışabilir veya eğitimi, bilgi ve becerileri kendini alır böyle bir yerlere götürüverir. Sakıncası yok. Deneme yazarının özgürlüğünden bahsetmiştik. Neticede "belli bir türe sokulamayan düzyazılara deneme denir" şeklinde bir tanım da var. İsmi koyan; Montaigne, kitabının adı "Denemeler". Sonra bir çokları bu kervana takıldı; Poe, Alain, Rilke, Huıxley, Bacon, Eliot... Bizden; Ahmet Haşim, Suut Kemal Yetkin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Yavuz, Falih Rıfkı Atay, Salah Birsel, Attila İlhan, Sebahattin Eyüpoğlu... Özellikle Erzurum üzerine denemeleriyle İsmail Bingöl şehrimizde denemenin ustası olarak bulunuyor.
 
İyi deneme nasıl yazılır? Bilemiyoruz, ancak iyi deneme yazmanın bir yolu, bir konudaki düşünceleri bir kâğıda gelişigüzel not etmektir. Sonra not edilen düşünceleri, anlaşılmalarını kolaylaştıracak bir düzene sokmak gerekir. Herhangi bir sonuca varmak gerekmez, söylenenler ispatlanmaya çalışılmaz. Önemli olan yazarın samimi davranmasıdır. İddiasız ve bir solukta okunacak kısa yazılardır. Bir deneme için her zaman, okurun ilgisini çekecek ve denemeyi sonuna kadar okumasını sağlayacak giriş cümlesi çok önemlidir. "Deneme, dikkat çekici bir biçimde bitirilmelidir. Denemeyi okurken yazarla birlikte düşünsel yolculuğa çıkan okurun sonunda düş kırıklığına uğramaması, yazar açısından dikkat edilmesi gereken bir noktadır.". Alıntılar yapılabilir.
 
Düşüncelerin paragraflara göre düzenlemesi gerekir. Denemenin paragraflara bölünmesi, söylenmek istenilenin kolay ve açık bir biçimde ortaya koyulmasını sağlar. Öne sürülen her yeni düşünce için ayrı paragraf kullanılmalı ve herbirinde bir ana düşünce işlenmelidir. En iyisi üç veya daha fazla paragraftır. Yazar; kendi isteğine seçtiği konuda kesin yargılara varmadan, şahsi düşüncelerini kendi kendine konuşuyormuş gibi yazar. Usta denemecilerden Nurullah Ataç "Deneme, ben'in ülkesidir. 'Ben' demekten çekinen, her görgüsüne, her görevine ister istemez bir parça kattığını kabul etmeyen kişi denemeciliğe özenmesin." demiştir. Ne dersiniz, adlandırmak gerekirse okuduğunuz da bir "deneme" miydi?
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.