Diyanet'in görev alanı ve lâiklik...

Atatürk'ün kurduğu ve devletimizin en önemli kurumlarından Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev alanı ve yasal sorumlulukları Anayasa'mızda çok net bir biçimde belirlenmiş ve çok açık biçimde çizilmiştir. Anayasa'mızın 136. maddesinde "Genel İdare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, lâiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi gòrüş ve dúşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanunlarda gösterilen görevleri yerine getirir" hükmüne yer verilmiş; terkedilemez lâiklik ilkesine òzellikle vurgu yapılmıştır.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı'na ait özel Teşkilat Yasası'nın 1.maddesinde ise; "İslâm Dini'nin, ibadet ve Ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere, Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur" denilmiş ve Diyanet'in görev ve sorumluluk alanı yine çok net bir biçimde belirlenmiştir. Devlet memurları açısından anayasal ve yasal sınırları aşan her söz ve her söylem, açık bir yetki aşımıdır. 

 

Öyle ise, anayasal bağlayıcılığı ve yükümlülüğü bulunan lâiklik ilkesinin tartışılmasına neden olan siyasi söylemler ve siyasi polemikler, Diyanet'i durup dururken tartışılır duruma sokar, itibar ve saygınlığını zedeler, gölgeler. Kurumu temsil edenlerin eleştirilmesi dinin ve inancın eleştirilmesi şeklinde bir algıya dönüştürülmesi son derece yanlıştır ve bir o kadar da tehlikelidir. Bu ülkede İslâm dinini tartışmaya açan yok. Zira,Türkiye Cümhuriyeti lâik bir devlettir; ama halkının kahir ekseriyeti- % 99'u müslüman olan bir ülkedir. Tartışılan din değildir, anayasal làiklik ilkesinin tartışılmasına neden olan söz ve söylemlerdir. 

 

Nihayetinde Diyanet İşleri Başkanı da bir devlet yöneticisidir; her devlet memuru gibi, Diyanet İşleri Başkanı da lâyüsel bir yönetici değildir. Gòrev ve yetki alanı dışında kalan siyâsì söylem ve siyasi demeçler veremez, vermemeli; Diyanet kurumunu tartışmaya açamaz ve açmamalı. Zira devlet memurlarının demeç ve söylemleri anayasal ve yasal çerçeve ile sınırlıdır. Birkaç gündur Diyanet İşkeri Başkanı üzerinden yapılan tartışmaların, din karşıtı gibi takdim edilmesini  samimiyetten uzak bir tavır olarak görüyorum. Diyanet'i Anayasal çizgide tutmak toplumsal barışımız ve  birliğimiz için elzemdir.

 

Siyasi olduğu ifade edilen demeçler tartışılırken; geçirmiş olduğum bir soruşturmayı hatırladım. Görevden alınma dönemlerimde gelen bir müfettiş gurubunca son beş yılda Erzurum'da yayın yapan tüm mahalli gazeteler günlerce taranmış; yetki aşımında bulunup bulunmadığım ve Bakanlık aleyhine demeç verip vermedîğim araştırılmıştı.

 

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.