Dünya Kadınlar Günü Ve Ülkemizde İşlenen Kadın Cinayetleri

Boşanma davası açan Eşi Aycan K.’yı yemeğe davet edip barışma önerisinde bulunan Burak K. aldığı ret cevabı üzerine “ Yemeğini güzel ye, bu son yemeğin!” diyerek iki çocuğunun annesini, otuz sekiz yerinden bıçakladı.

 

Boşandığı eşiyle sokak ortasında tartışan M.K., eski eşi Halime T.’yi bıçakladı. Ağır yaralanan kadın kaldırıldığı hastanede yaşama veda etti.

 

Bir hafta önce boşandığı eşinin evine giden Şükrü E., üç çocuğunun gözü önünde eski eşi Nuran K.’yı önce dövüp, sonra da tabancayla ateş ederek öldürdü.

 

Berk K.,  evini sattırıp parasını alamadığı için öz annesi Seher Fak’ı pompalı tüfekle vurarak öldürdü.

 

Şükrü E., on beş gün önce boşandığı eski eşi, üç çocuk annesi Nuran Koçer’i beş el ateş ederek öldürdü.

 

Kumar borcu olan Emrullah Kurt, para istediği eşinden ret cevabı alınca, pusu kurduğu Nebahat Kurt’u kurşunlayarak öldürdü.

 

Osman Safa, boşandığı 9 aylık hamile eşi Neslihan Ç.’yi vurup öldürdükten sonra eski husumetlisini de yaralayıp kaçtı.

 

Ali A., sabah kahvaltı yapması için kendini uyandıran beş yıllık eşi Rukiye A. ve 1,5 yaşındaki kızı Eylül’ü üzerlerine sıcak su dökerek haşladı.

 

Boşanma aşamasında olduğu eşi Fatma K.’nın yanına çocuğunu görme bahanesiyle giden Osman A., tartıştığı eşini kurşun yağmuruna tuttu. Hastaneye kaldırılan genç kadın, yaşama veda etti.

 

Çok sayıda hırsızlık sabıkası bulunan 23 yaşındaki Aytu Çetin, 92 yaşında ki komşusu Hanım Pınarlı’ya tecavüz edip, boğarak öldürdü.

 

Ardı arkası kesilmeyen bu cinayetler artık vak’a-i adîye tarzında olaylar gibi haber kanallarında yer alsa da, bu cinayetlerin sebep-sonuç ilişkileri Meclis’te birbirleriyle laf düellosu edenlerin ilgisini çekiyor mudur bilinmez?

 

Günde ortalama bir kadının katledildiği ülkemizde, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yine hamasî nutuklarla kutlanacak, tuzu kuru hanımefendiler, gecekondulardaki fakir, fukara kadınların yanında pozlar verip “Cennet, annelerin ayakları altındadır” mesajını tekrar tekrar söyleyip ruhlarını arındıracaklardır.

 

Kadına şiddetin zirve yaptığı bir ülke haline geldiğimiz gazete sütunlarında kalacak, yine ateş düştüğü yeri yakacak, çocuklar annesiz kalacak. ‘Bu cinayetler nereye kadar devam edecek?’ sorusunun cevabı ise yine askıda yerini koruyacak.

 

Şiddet toplumu olduğumuz artık inkâr edilemez bir gerçektir. Elinde bıçağı, pompalı tüfeği, tabancası olmayan yok gibi. Suç dosyaları kabarık potansiyel canilerin serseri mayın gibi ortada dolaşmaları vatandaşı tehdit ederken, ilgililerin keyfini kaçırmamaktadır!

 

Adam kesmek, yaralamak, öldürmek sanki de toplum içinde rütbe almak gibi bir duruma dönüştürülmüş vaziyette.

 

Dünya Kadınlar Günü’nde yapılacak en anlamlı ve dürüst yaklaşım, kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi ve cezaî yaptırımların tekrar gözden geçirilmesidir.

 

Boşandığı eşi Fedai Baran tarafından boğazı kesilerek öldürülen Emine Bulut’un son anda “Ben ölmek istemiyorum!” feryadı ile olay anında annesinin yanında çırpınan F.B.B’nin “Anne lütfen ölme!” çığlıklarının üzerinden yaklaşık iki yıl geçmiş bulunmaktadır.

 

Üzülerek ifade edelim ki, Emine Bulut’un yürekleri sızlatan son sözleri, çözüm bulması gerekenlerin kapsam alanına fazla girmemiş, iki yıl önce haykırılan bu çığlık yeterince duyulmamış, kadın cinayetlerindeki artış azalmadan devam etmiş ve ülkemiz her gün birkaç kadının hunharca katledildiği bir hale gelmiştir.

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanması;  emeği sömürülen, hayatına kastedilen, ticarî bir eşya gözüyle bakılan kadınların gözyaşlarının silinmesiyle, acılarının dindirilmesi ve haklarının korunmasıyla mümkün olacaktır, diyor; bu anlamlı günde kadınlarımıza güzel yarınlar diliyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.