Siyaset Haber Girişi : 24 Mayıs 2013 14:51

'Kafası kıyak nesil istemiyoruz'

'Kafası kıyak nesil istemiyoruz'
Başbakan Erdoğan, 'Gece gündüz içen, kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz. Uyanık olacak, diri olacak, bilgi ile mücehhez olacak. Böyle bir nesil istiyoruz. Bunun adımlarını atıyoruz' dedi.
Erzurumajans-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

Başbakan'ın konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:

27 MAYIS DARBESİ'NİN YILDÖNÜMÜ

''27 Mayıs unutulursa, bugünü asla mümkün değildir. 1950 öncesinde CHP'nin tek parti iktidarında her alanda en ağır zulümler yaşandı. Tek parti döneminde millet iradesinin hiçbir değeri yoktu. CHP zihniyeti şimdi kalkmış demokrasi dersi vermeye çalışıyor. 1950 seçimleri milletin dayatmalara demokratik bir başkaldırısıdır.  Millet 10 yıl boyunca demokrasi özlemi nedeniyle Demokrat Parti'yi destekledi.

27 Mayıs son derece önemlidir. 27 Mayıs'ı hatırlamak ve hatırlatmak son derece önemlidir. 27 Mayıs ruhu 12 Mart'ta, 12 Eylül'de ve 28 Şubat'ta tekrar tekrar hortlamıştır. 27 Mayıs ruhu, AK Parti'nin iktidar olduğu son 10,5 yıl içinde defalarca hatırlatılmak istenmiştir. Aradan 53 yıl geçmiş olmasına rağmen 27 Mayıs'taki o müdahaleci ruh, o tek tipçi ve dayatmacı zihniyet bugün dahi varlık gösterebiliyor.
Muhalefet, şu anda çok büyük bir çaresizlik, çok büyük bir acziyet yaşıyor. Hiçbir konuda politika üretmiyorlar. Hiçbir sorun karşısında ayakları yere basan, yaraya merhem olacak çare sunamıyorlar. Türkiye'nin hiçbir güncel, acil meselesini gündemlerine almıyorlar.

Tek parti döneminin mirasını taşıyan CHP, 27 Mayıs'a nasıl çanak tuttumuşsa, bugün de müdahaleler için zemin hazırlama gayreti içinde. Muhalefet, müdahalecilere kucak açtı. Ama milletin desteğiyle bu tertipleri aştık. Muhalefet çözüm üretmiyor. Hiçbir vizyona, hedefe sahip değiller. Türkiye'nin değişmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Müdahale dönemlerini kapattık, kapatıyoruz. Türkiye'de meşruiyetin kaynağı millettir. Sandık dışında yol arayanlar bu ülkede artık başarılı olamazlar. Muhalefet sandıkta yarışmayı, centilmence mücadeleyi bugün dahi kabullenemiyor. Kaostan rant sağlamayı siyaset zannediyor.

'O ZAVALLIYI KAPIDAN GERİ ÇEVİRİRLER'

CHP Lideri, defalarca yalan söyledi, gaf yaptı. Kılıçdaroğlu, 3 yılda bir arpa boyu yol alamadı. CHP Lideri artık Türkiye'nin imajına da zarar vermeye başladı. Kendi ülkesi başbakanı için katil sıfatını kullanan birine nerede olursa olsun zavallı gözüyle bakılır. O zavallıyı kapıdan geri çevirirler.

Çaresizlik ve acziyet içinde bu zat, Türkiye'nin, Türkiye siyasetinin, Türkiye demokrasisinin imajına lekeler sürmeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin, ana muhalefet partisinin, Avrupa Parlamentosu'nda düştüğü durum,  CHP kadar, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim kadar bu ülkenin vatandaşları olarak bizi de üzmüş bizi de yaralamıştır.

'CHP'LİLERE ELÇİLİK EDENLER REYHANLI'NIN PLANLAYICILARI'

CHP'lilerin, milletimizle çektirdiklerinden çok daha fazla Esad ile çekilmiş hatıra fotoğrafları var. CHP'nin milletvekilleri Diyarbakır'dan çok Şam'a gittiler, Esad ile hatıra fotoğrafı çektiler. Reyhanlı'daki olayların içine karışanların, bunları alıp Esad'e götürdüklerine dair belgeler artık elimizde. İş bu noktaya geldi. Sen neyi konuşuyorsun, hangi Reyhanlı halkının, hangi Hatay'daki kardeşimin yanında olduğunu savunuyorsun. Size elçilik edenler, ne yazık ki Reyhanlı olayının planlayıcıları. Bu işin içinde olanlar.

EKONOMİK GELİŞMELER


MHP Genel Başkanı'nın mahcubiyet içinde susması gerekirken, IMF borçları ve dış borçlar konularında pişkince tavırları dikkatimden kaçmadı. Bugün MHP'yi marjinal solun arkasına takan MHP Genel Başkanı, 1999-2002 arasında da CHP'nin yavrusu DSP'nin kuyruğuna takılmış, Türkiye'ye çok ama çok ağır bedeller ödetmişti.
Türkiye'nin IMF'ye borcunu ödemesi karşısında Sayın Bahçeli'nin sevinmesi, gururlanması, ülkesi ve milletiyle iftihar etmesi gerekirken, her zaman yaptığı gibi, kendine göre biliyorsunuz onun bir rakam kalabalığı var, o rakam kalabalığıyla işi geçiştirmeye çalışıyor.

Özel sektör dahil brüt dış borç stoğunu yüzde 56'dan yüzde 43'e düşürdük. Türkiye'nin kamu net borç stoğunu MHP'li hükümetten yüzde 61,5 seviyesinde aldık, yüzde 17 seviyesine düşürdük. Avrupa Birliği tanımlı dış borç stoğunu da yüzde 71'den aldık, yüzde 36'ya düştü. Dürüst bir politikacı, dürüst bir genel başkan, bu oranlara bakıp, 'Türkiye'nin dış borcu arttı' diyemez. Eğer diyorsa ya dürüst değildir ya da ekonomi cahilidir.

'BÜKEMEDİĞİN BİLEĞİ ÖPECEKSİN'

Bu iş hayat tecrübesi gerektirir. Damdan düşmeyi gerektirir. Sadece kitabın kapakları arasına bakmakla da bu iş olmaz ve önce dürüst olacaksın. Bükemediğin bileği öpeceksin.

İnşallah milletim, bu siyasete, bu pişkin siyasetçilere önümüzdeki Mart ayında sandıkta gereken cevabı en güzel şekilde verecektir. Muhalefetin çaresizlik içinde kışkırtmalara başvurduğu, dürüstlüğü, edebi, seviyeyi tamamen terk ettiği böyle bir dönemde biz çok daha fazla çalışacak çok daha farklı bir mücadele vereceğiz.
İnanın her zamankinden çok çok önemli bir süreci yaşıyoruz ve seçime doğru ilerliyoruz. Demokrasimiz açısından son derece önemli bir süreci yaşıyoruz. Statüko partilerinin sandık dışında umutlarının artık tamamen tükeneceği, değişmek zorunda kalacakları, eski siyasetin tamamen tasfiye olacağı bir seçime giriyoruz.

'ALKOLÜ YASAKLAMIYORUZ'


Biz Türkiye'de alkolü yasaklamıyoruz. Anayasa'nın 58'inci maddesinin gereğini yapıyoruz. Bunu yaparken de diyoruz ki camilere, eğitim-öğretim kurumlarına 100 metre mesafede olması gerekir. Bunun reklamını, tanıtımını, yazılı, görsel, sosyal her türlü medyada reklamını yasaklıyoruz. Yapılan iş bu. Bir devlet gençliğini, insanını, tabii ki kötü alışkanlıklardan koruyacak. Yani biz bunu teşvik mi edelim. Bu yapılan iş, ilk defa Türkiye'de yapılmıyor. Bu dünyanın neresine giderseniz Amerika'sında da Batısı'nda da bütün bu uygulamalar var.

'KAFA KIYAK GEZEN NESİL İSTEMİYORUZ'


Gece gündüz içen, kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz. Uyanık olacak, diri olacak, bilgi ile mücehhez olacak. Böyle bir nesil istiyoruz. Bunun adımlarını atıyoruz.

'BENİM MİSAFİRİM OL SANA AYRAN İKRAM EDERİM'

Malatya milletvekili diyor ki; ayran getirin. Ayran içmeyi çok istiyorsan benim misafirim ol ben sana ayran ikram ederim.''

TARTIŞMALI YARGI SÜRECİ


Başbakan Erdoğan, 27 Mayıs 1960 yılında milletin tercihi ile işbaşına gelen Demokrat Parti'nin antidemokratik bir müdahale ile iktidardan uzaklaştırıldığını, tartışmalı bir yargı sürecinin ardından hükümetin Başbakanı ile iki bakanının idam edildiğini hatırlattı. Karanlık müdahalenin 53. yıldönümünde Adnan Menderes ve arkadaşlarını anan Başbakan Erdoğan, "Türkiye'de demokrasi mücadelesi bu tehditlere, bu saldırılara, korkutmalara, süreç içindeki başka müdahalelere, deyim yerindeyse hizaya getirme çalışmalarına rağmen 53 yıl boyunca kararlılıkla ilerledi, hamdolsun bugünlere ulaştı. Tarih iyilerin ve kötülerin mücadelesini analiz etmemizi, doğru şekilde yorumlayıp, elde ettiğimiz tecrübe ile hatalardan kaçınmamızı sağlayan birikimdir. Yaşanmış olan her bir acı tatlı olay iyi değerlendirilirse çok değerli bir hazinedir, derstir. Merhum Akif'in de ifade ettiği gibi 'tarih eğer ders alınmazsa tekerrür eder.' Kendisinden ders çıkartılmış, iyi analiz edilmiş bir tarih, yaşanmış hataların tekrar yaşanmasını önlemek için çok anlamlı bir araçtır" diye konuştu.

"CHP İKTİDARI İLE TÜRKİYE HER ANLAMDA ÇOK AĞIR ZULÜMLER YAŞADI"


Kendilerinin yakın tarihteki, Cumhuriyet tarihindeki, özellikle demokrasi tarihindeki bir takım olayları hatırlatınca birilerinin ciddi şekilde rahatsız olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Ancak bizim tarihi hatırlatıyor olmamızdan rahatsız olanlar ne hikmetse o yakın tarihin tekerrür etmesi için de ellerinden geleni yapıyorlar. Bize 'tarihi bırak bugüne gel' diye çağrı yapanlar ne yazık ki kendileri tarihteki köhnemiş zihniyetlerini terk edip bugünlere gelme kabiliyetini gösteremiyorlar. 27 Mayıs müdahalesi yaşanmış, olmuş, bitmiş, tarihte kalmış bir hadise değil, bugünü de geleceği de doğrudan etkileyen bir hadisedir. 27 Mayıs 53 yıl boyunca demokrasinin çektiği sancıların, bugün demokrasinin çekmekte olduğu sancıların en net izahıdır. 27 Mayıs unutulursa, etraflıca analiz edilemezse bugünü anlamak geçeği şekillendirmek asla mümkün değildir. Şuandaki genç kuşaklar 27 Mayıs'ta ne olduğunu nerden bilecekler. Onlara şu anda ne anlatılıyorsa malum bazı çevrelerce onlar onu bilirler. 1950 öncesinde tek parti CHP iktidarı ile Türkiye her anlamda çok ağır zulümler yaşadı. Çok büyük bedeller ödemek zorunda kaldı. İdareyi ve siyasete nasıl bir zihniyetin hakim olduğunu milletçe hepimiz tarihi okuyarak biliyoruz. Aksi taktirde ben o zaman yoktum, inceleyince neler olduğunu anlamak mümkün oluyor. Ülkeyi idare edenler, sorumluluk mevkiinde olanlar, milletin iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak kabiliyete sahip olmadığını düşünüyor, iyi ve kötüye kendileri karar veriyordu. Bu dayatmalar millet üzerinde ağır bir zulüm olarak kendisini belli ediyordu. Millet iradesinin hiçbir kıymeti yoktu, yüksek makamları işgal eden zevat, millet adına tercihte bulunuyor, güya millet adına karar verip millete rağmen bu kararları uyguluyordu. 1950 seçimleri bu zulme karşı demokratik bir başkaldırısı şeklinde tezahür etmiştir. O tek partili dönemin hayatına baktığımız zaman CHP'nin il başkanları illerde valilik yapıyorlardı. Böyle bir dönem yaşandı bu ülkede. Acaba bunu şuanda demokrasiye inanan hangi anlayış kabul edebilir. Hem partinin il başkanı olacaksın hem de o ilde vali olacaksın. Bunları bu ülkede CHP zihniyeti yaşattı. Bunlar kalkmış şimdi bu millete demokrasi vermeye yelteniyorlar. Millet Demokrat Parti'yi seçmekle kalmadı, 10 yıl boyunca da hizmetlerini taktir etmiş. Demokrasiyi özlediği için bu adımı atmıştır. Şunun bilinmesini istiyorum, milletin Demokrat Parti'yi tercihi noktasında statüko kendisini değiştirmek yerine hem Demokrat Parti'yi hem demokrasiyi hem de milleti hizaya getirmeyi bir yöntem olarak seçmiştir. Maalesef bu yöntem 27 Mayıs sonrasında da tekrarlanmış, 12 Mart, 12 Eylül,28 Şubat'ta demokrasiyi ve milleti tırnak içinde söylüyorum, hizaya getirmek için müdahaleler yapılmıştır" şeklinde konuştu.

"MÜDAHALE SENARYOLARINDAN MEDET UMDULAR, MÜDAHALE TERTİPLERİNE GÖZ YUMDULAR"


27 Mayıs ruhunun, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat'ta tekrar tekrar hortladığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "AK Parti'nin iktidar olduğu son 10.5 yıl içinde defalarca hatırlatılmak istenmiştir. Aradan 53 yıl geçmesine rağmen o zihniyet bugün dahi varlık gösterebiliyor, milletin zihniyetini, tercihlerini aşağılayan bir zihniyet hükmünü idame ettirebiliyor. Tek parti döneminin mirasını ve zihniyetini üzerinde taşıyan CHP, 53 yıl önce 27 Mayıs müdahalesine nasıl çanak tutup, müdahalecilerini nasıl alkışladıysa, bugün de zaman zaman müdahalelere çanak tuttu, müdahaleler için zemin hazırlama gayretinde bulundu. Geride bıraktığımız 10.5 yıl içinde AK Parti her seçimde artan bir oy oranına mazhar olurken muhalefet çareyi başka yerde aradı. Müdahale senaryolarından medet umdular, müdahale tertiplerine göz yumdular. Bu tertiplere sahip çıkıyorlar. Anıtkabir'e bile 'Ordu göreve' pankartları ile girecek kadar akıl almaz kadar ve izanlarını kaybederek yürüdüler. Müdahaleye açık çağrı yaptılar, hukuku zorlayarak yüksek yargı ve kurumlarını etki ve baskı altına alarak partimizin kapatılması girişimlerine çanak tuttular. Çıkarttığımız kanunların iptal edilmesi, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin sabote edilmesi gibi hukuku ayaklar altına alan girişimlere imza attılar. Kanlı bir takım eylemler düzenlendi, bedeli partimize ödetilmek istendi. Muhalefet bu eylemlerin tertipçilerine kucak açtı, onların avukatlıklarını üstlenecek kadar akıl ve vicdanı devre dışı bıraktı. Bu tertipleri, hukuksuzlukları aştık Allah'ın izniyle. Sadece Allah'a ve halkımıza güvendik. Tüm bu tezgahları bozduk, alt üst ettik. İçinden geçtiğimiz süreci bu psikoloji ışığında değerlendirmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.