Tahtacılar'da mazinin izleri -1-

Yaz geldi, okullar tatile girdi, karnelerini alan çocuklar apartman önlerinde ve yüzlerce aracın geçtiği sokaklarda oyun oynayarak çocukluklarının gereğini yapmaya çalışıyorlar. Oyun alanları daralan bu çocukları gördükçe, bizim çocukluğumuzda arabaların olmadığı, boş arsa ve alanların çokça olduğu günler ve oyunlarımız aklıma geliyor.
Bilgisayarlarda oyun oynayan, bisiklet, top, kumandalı araba, ağlayan bebek gibi oyuncaklara sahip olan günümüz çocuklarının oyun alanları ve oyun çeşitleri bir hayli az.
Yeni nesil çocukların, bizim dönemlerde erkek çocuklarının oynadıkları; fırfırik çevirme, gazoz kapağı, papel toplama, aşık oynama, gındıllik sürme, koza leppik, kız taklası, uzunum eşek, heri heri hestani, holla çelik gibi oyunlardan veya kız çocuklarının; aç kapıyı bezirganbaşı, dondi domino, singer top oyunlarından haberleri olduğunu pek zannetmiyorum.
Onların mı şanslı, bizlerin mi daha şanslı olduğumuz değerlendirmesini yaptığımızda, bizim daha özgür ve mutlu bir çocukluk devresi geçirdiğimizi söyleyebilirim.
Sokağın kenarında küçük bir çocuk, elinde ipe sardığı topacı çevirmeye çalışıyor, yanına yaklaştığım bu sevimli çocukla konuşuyorum, ‘fırfırik’ diye bir şey duyup duymadığını soruyorum, kamçı ile döndürülen topaca Erzurum’da fırfırik denildiğini belki de ilk kez duyuyor.
Çocuğa bunu anlatırken, çeşit çeşit fırfıriklerin yapılıp satıldığı Tahtacılar Caddesi ve ipini tükürükleyerek ıslattığımız kamçı ile döndürdüğümüz, bizim tabirimizle uğundurduğumuz ve avucumuza aldığımız fırfırikleri hatırlıyorum.
Rengârenk fırfıriklerin ve tahta oyuncakların satıldığı Tahtacılar semti, bizim yetiştiğimiz dönemlerde şehrin bir nevi sanayi sitesi gibiydi.
Plastiğin, alüminyumun hayatımıza girmediği o dönemlerde, öküz arabası gibi vasıtalar ve tarım aletleri ile oyuncaklar, evlerde kullandığımız araç ve gereçler burada yapılır ve satılırdı.
Tahtacılarda; çemberli kovaları (külek), çemberli yağ dabbeleri, soğuk su kuzesi, yayıklar, tahta kaşık ve kepçeler, kar kürekleri, oklava, merdane, yer sofraları, boy boy tahta bavullar ve okul çantaları, çeyiz sandıkları (aynalı, nakışlı), kabaralı erzak sandıkları, tahta çamaşır ve peynir tekneleri, gem (döven), çıkrık denilen çocuk yürüteçleri, yine çocukların düşmemeleri için yapılmış tandırlar, beşikler, teşi, kasnak, yün tarakları, keser, balta ve kazma sapları, dört ayaklı sandalye, çift fenerli gındıllikler, tahta nalınlar, öküz arabalarının tüm parçaları, velhasıl o günün şartlarında günlük hayatta lazım olan, ahşapla ilgili her şey burada yapılır ve pazarlanırdı.
Taş Mağazaların girişinden Mahallebaşı’na uzanan yolun, Karanlık Kümbet ve Derviş Ağa Camii’ne kadar olan bölümünde yer alan Tahtacılar semti, geçmişte; Marancıların, Dülgerlerin, Kerestecilerin, Ahşap Tornacıların, tavan süsü yapan Oymacıların, kapı ve pencere yapan esnafın yer aldığı hareketli bir çarşıydı.
Taş Mağazaların arkasında bulunan, eski adı Kavaklı Çeşme Sokak olan bugünkü Cedid Caddesi’nin olduğu yerden dere geçerdi, bu derenin Kasımpaşa’ya uzanan kısmının üzerinde yani Taş Mağazaların başlangıcından Tahtacılar’a giriş kısmında taş bir köprü bulunmaktaydı.
Bu köprünün bir benzeri de daha yukarıda kevelcilerin girişinde, Dabakhane Çeşmesi’nin civarında bulunuyordu.
Tahtacılar’a girmeden yolun sağında Ziyaatin, Sadrettin ve Selahattin Yurttançıkmaz kardeşlerin Yurt Bakkaliyesi bulunuyordu.
Zengin çeşidi, tertip ve düzeni ile Yurt Bakkaliyesi, o günün şartlarında oldukça itibar gören bir müesseseydi.
Yurt Bakkaliyesi’nin karşısındaki Hacıbey Tizgili’nin bakkaliye dükkânı da Yurttançıkmaz kardeşlerin bakkaliyesinden farklı değildi.
Şu anda Hacıbey Tizgili’nin oğlu Hafız İhsan Tizgili’nin ve oğullarının devam ettirdiği bu işletmeden Tahtacılar’a çıkıldığında, Kasap Necmettin’in pastırma dükkânı, köşede ise Mavi Köşe Kahvehanesi yer alırdı.
Yukarı doğru Ahmet, Mehmet ve Aziz Özyaparların yayık, pöhrenk, tekne vs. sattıkları dülger dükkânı, Gez kardeşlerden Sabri, Cafer ve Sefer kardeşlerin tahta ve kalas sattıkları işletmeleri, Mevlüt Uymur’un maran, boyunduruk, mazı, kotan vs. sattığı dükkânı (Bu tezgâhı daha sonraları Mevlüt Uymur’un oğlu marancı Kazım Usta devam ettirmiş), Erzurum’un en köklü ailelerinden olan Gençağa Dengizek’in dülger dükkânları bulunurdu.
1937 yılında Tahtacılar semtine gelen Dengizek ailesi, bugün de Tahtacılar’da işletmelerini yaşatmaktadırlar.
Hasan, Cevat, Orhan ve İsmail Dengizekler’in babaları olan Gençağa Dengizek, müteahhitlik ve sebze halinde toptan gıda işiyle de meşgul olmuştu.
Cevat ve İsmail Dengizekler’in vefatlarından sonra Erzurum’daki işletmeleri Hasan ve İsmail Dengizek’in oğulları, İstanbul’daki işyerlerini ise Cevat Dengizek’in oğulları Süha, Cengiz ve Fatih kardeşler devam ettirmektedirler.
Orman ürünleri satan bu yerli ailenin, 2008 yılında ihracatta Erzurum da birinci sırada olduklarını da bu arada belirtmek isterim.
Dengizek ailesinden olan Ohoç’da çarşının en sevimli karakteri olarak çarşıya renk katardı.
İspirli Resul Totoş’un pastanesi ve yanındaki fırını da bu sıradaki işletmelerdendi.
Zaman içerisinde çeşitli iş kollarının olduğu bu dükkânlarda, şimdi Oktay Elektrik müessesesi yer almaktadır.
Mobilya işi yapan Hüsamettin Usta’nın yerinde daha sonraları Karadenizli olan Hamit ve Mehmet Güvenler’in kantariye dükkânları, onların bitişiğinde ise Seyfettin Palabıyık’ın demir atölyesi, Ahmet Turalıoğulları’nın dövme demir işi yapan işyerleri ile bitişiğinde Necati Kocaman ve Yılmaz Karslı’nın kantariye üzerine çalışan dükkânları ile çarşı devam ederdi.
Eskiden elektrikli matkaplar ve kaynak makineleri olmadığından, demir atölyelerinde demirlerin göğüs matkapları ile delinip perçinlendiğini çarşının eski esnaflarından öğreniyoruz.
Yılmaz Karslıgil’in bu dükkân, daha sonra Sönmez Karslı’nın eczacı olmasıyla birlikte Tahtacılar Eczanesi ismi altında uzun yıllar hizmet vermişti, veteriner ilaçları genelde bu eczanede satılırdı.
Müfettiş İbrahim Bey’in evleri ile Rıza Sönmez’in Şehir Palas Oteli de (bu otel daha sonraları öğrenci yurdu olarak kullanılmıştı) bu kısımdaydı.
Şehir Palas Oteli’nin altında bir pastane ile Dr. Servet Atilla’nın muayenehanesi bulunuyordu.
Şehir Palas Oteli’nin yerinde şu anda halı, mobilya ve beyaz eşya satan iki adet mağaza mevcuttur.
 
DEVAM EDECEK…
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.