Tiyatro ve Isetia Erzurum

Şık giyimli çift el ele tutuşmuş tiyatro salonundan içeri giriyorlardı.

 

Hemen arkalarından adım atarken, genç kadın sevgilisine dönüp, “Erzurum’da tiyatro olduğuna inanamıyorum, çok sevindim” dedi.

 

O an erkek arkadaşı biraz alaycı biraz da bilmiş bir edayla, “Paketin mi bitti? Bakmadın mı hiç internete?” demeseydi, iki çift sözle müdahalem kaçınılmaz olacaktı!

 

‘Müdahale’ dediysem de yanlış anlaşılmasın! Erzurum’da Devlet Tiyatrosu’nun nasıl ve ne zaman kurulduğunu, kentin kültür sanat geçmişini ancak bugün getirildiği (!) noktayı izah edecektim ama olmadı.

 

Kayıp el’ başladığında genç kadının o sözleri aklımdaydı.

 

Hadi bu arkadaşımız araştırmamış, bilmiyordu.

 

Çok sık tiyatroya gitmeyen, belki de tiyatro sevdalısı biriydi. Derdim bu değil.

 

Bu ülkede yaşayan 30’lu yaşlarındaki bir gencin kurduğu cümleyle birlikte, ‘Biz bu şehri ne kadar tanıtabildik’ sorusu takıldı aklıma!

 

Olaya sadece tiyatro olarak bakmayın ya da hemen atlayıp, ‘o kadar tanıtım günleri yapılıyor’ demeyin, içi boş organizasyonları düşünmeyin.

 

Hatırlayın bundan birkaç yıl öncesinde birbiri ardına ‘marka şehirler’ toplantıları yapılıyordu. Valisi, başkanı, siyasetçisi, STK’sı kameralar karşısına geçip, ‘şöyle marka, böyle marka olacağız’ deyip duruyorlardı.

 

Hepsi, şu ‘tanıtım günleri’ gibi fos çıkmadı mı?

 

Marka değerleme firması Brand Finance geçen aylarda açıklamıştı.

 

30 büyükşehir arasında Erzurummarka değerinde’ sondan dördüncü olmuş, ‘toplum’, ‘yatırım ortamı’ ve ‘üretim gücü’ yönlerinden sıralamaya bile girememişti.

 

Şehrin getirildiği durum üzücü değil mi?

 

Ama ümitsiz değil!

 

Çünkü elimizdekilerin kıymetini bilmek zor değil.

 

Bir şehri şehir yapan, değer katan ve markalaşmasında en önemli rol üstlenen unsurlardan biridir sanat. Tiyatro da en önemli kollarından biri.

 

Bu yüzden hem şehre hem de sanata sahip çıkmak için mutlaka Erzurum Devlet Tiyatrosu’na gidin.

 

Oyunda Carmichael yıllar önce kesilen ‘Kayıp El’ini, ben de onu izlerken, ‘bir şehir nasıl tanıtılır, nasıl marka olur’ sorusuna cevap aradım.

 

Zor değildi. Var olan değerlerimize sahip çıkmak bunu mümkün kılacaktı.

 

Bakın, Carmichael gibi birçok karaktere sahnede hayat veren DT sanatçısı Emrah Keskin gibi yeteneklerimiz var bu şehirde.

 

Belki tanımıyorsunuz ama Abdullah Arif Atalay, Oğuzhan Vartolioğlu, Özlem Sak gibi sanatçı değerlerimiz var.

 

BB Erzurumsporumuz, Palandökenimiz var.

 

Tortum Şelalemiz, yedi göllerimiz, peri bacalarımız var.

 

Medeniyetlere beşiklik etmiş, Atatürk’ü bağrına basmış, Cumhuriyet kurmuş bir şehrimiz var.

 

Tanımıyorsunuz ama Tekin Güvercin gibi bir hemşerimiz var.

 

Tekin Güvercin kim mi?

 

Okuyun lütfen.

 

20 yıldır Polonya’da yaşayan Tekin, arkadaşlarıyla birlikte bir basketbol takımı kurdu.

 

Takım Varşova’da olduğundan adını da ‘İsetia Varşova’ koydu.

 

Geçen zaman içinde takım 2. Lig’e kadar yükseldi. Ancak bu Pandemi döneminde sponsor noktasında sıkıntıya düştüler. Varşova’da ne kadar kurum varsa destek için kapılarını çaldılar.

 

Ancak kimse zırnık vermedi.

 

Madem Varşova şehri bize destek olmuyor, adını takımdan çıkaralım’ dediler.

 

Başvurular, yazışmalar sonunda Polonya Basketbol Federasyonu, ‘Her takım bir şehri temsil etmeli’ deyince Tekin Güvercin de “O zaman biz de Erzurum’u temsil edelim” dedi.

 

Takımın adı şimdi ‘İsetia Erzurum

 

Gurur verici değil mi?

 

Sağ olsun Kar Spor markası hemen destek elini uzattı. Alaftargil kardeşler, Erzurum adı için forma, eşofman, t-shirt, çorap, mont aklınıza ne gelirse Polonya’ya gönderdi.

 

Tanıtım Günleri’ adı altında binlerce lira kazık yiyen Valilik, Büyükşehir, İlçe Belediyeleri nasıl bir destek verdi diye sorarsanız, sormayın!

 

Ben onları kendi haline bıraktım. Onlar bugün var, yarın yoklar!

 

Bu şehre sahip çıkacak, değer katacak olan biziz!

 

Gelin ilk adımı atın tiyatroya gidin. İsetia Erzurum’a destek mesajları gönderin.

 

Kısacası Erzurum için bir şey yapın.

 

Ancak ve ancak kendi değerlerimize sahip çıktığımızda marka olabiliriz.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ruşen Yıldırım 18 Ekim 2020 14:56

    Hep sahipsiz Erzurum deyip sahip arayanlara sinir oluyorum, Erzurumlu önce kendi değerlerine kendinin sahip çıkması gerektiğini öğrenmeli. Bir İbrahim Erkal gibi sanatçı ne kadar Erzurumu tanıttı ise bu şehrin İnsanı olan Arif Sağ ve Erdal Erzincanlı gibi sanatçılarına da kucak açarsa daha çok faydalanacaktır.