Utanmaz çifte standartçılar...

Herkes hatırlayacaktır; Gezi olayları sırasında, CNN muhabirine kimlik sorduğu için Türk polisi günler süren bir linçe tabi tutulmuş, hükümet de "dünyanın en despot yönetimi" ilân edilmişti.

Öyle ki Türk polisinin bu en meşru uygulamasından ötürü uluslararası basın kuruluşları, her biri zehir zemberek "kınama"lar yayınlamış ve Türkiye'de "basın özgürlüğü" olmadığını avazları çıktığınca bağırmışlardı.

Bundan daha beterini de Aydın Doğan medyası yapmıştı.

AK Parti'ye bindireceğim diye, haftalarca Türkiye aleyhine kara propaganda yapıp durdu. Çünkü  inanmışlardı; Gezi olaylarının sonunda hükümet düşecek, AK Parti silinip gidecek, Tayyip Erdoğan'ın da kollarına kelepçe takılıp, kodese tıkılacak!

Aydın Doğan yaşını başını almış bir işadamı ve medya patronu olmasına rağmen, "yanlışları"ndan ders çıkarmayan biri... Baksanıza Gezi olaylarında "açık düşmesi"ne rağmen, 27 Aralık yargı darbe girişiminde de hükümete açıktan savaş ilân etti.

Huylu huyundan vazgeçmiyor işte...

Haber, dün Amerika'dan geldi.

AA muhabiri Bilgin Şaşmaz, Amerika'da siyahi bir gencin polis tarafından vurularak öldürülmesinden sonra başlayan ve günlerdir de dozu giderek artan protesto gösterilerini görüntülemek isterken, polis tarafından önce dövülmüş sonra da beş saat süresince hücrede tutulmuş.

Dün, gün boyu bu çirkin saldırıyla ilgili gelişmeleri hem Türk medyasından hem de Gezi'de aralıksız 13 saat canlı yayın yapan CNN'den takip etmeye çalıştım.

Aydın Doğan'ın yayın organları haberi vermişti, ama ABD yönetimine dair tek satırlık bir eleştiri yoktu. CNN ise,  zaten kendi derdine düştüğünden AA muhabiri Şaşmaz'ı hatırlamadı bile!

"Türkiye diktatörlükle yönetiliyor. Türkiye'de güvenlik güçleri orantısız güç kullandığı için göstericiler öldü. Türkiye demokrasiyi ve hukuku rafa kaldırdı" şeklinde tepki gösteren yerli ve yabancı "şer odakları", Amerika'da günlerdir büyüyerek devam eden polis şiddetini ve yönetim baskısını ya geçiştiriyorlar ya da hiç görmüyorlar.

Ama sözkonusu Türkiye olunca, bütün akbabalar aynı anda hücuma geçiyor.

Attila İlhan, "Türkiye'de her zaman yüzde beş hain kontejanı vardır" mealinde bir tespitte bulunmuştu.

Meğerse ne kadar haklıymış. Hatta az bile söylemiş. Çünkü o hain kontenjanının üstüne şimdi bir de paralel yapı eklendi.

İçeriden ve dışarıdan saldırıp duruyorlar.

Tıpkı Osmanlı'nın son üçyüz yılında olduğu gibi...

Sultan Abdülaziz döneminin en ünlü devlet adamlarından biri olan Keçecizade Fuat Paşa birgün Fransa'daki bir toplantıda, kendince Osmanlı'yı aşağılamak isteyen Fransa İmparatoru 3. Napolyon'la girdiği bir tartışmada aynen şöyle söylemiş, "Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, siz (yani dış devletler) dışarıdan, biz (yani hainler) içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı'yı yıkamadık!"

Bugün de aynı amaç uğruna çarpışan iç ve dış mihraklar var.

Kendi ülkesine karşı acımasız olan iç odaklar, dünyanın gözü önünde Amerika'da her türlü devlet şiddeti uygulayan Amerika'yı kutsamaya devam edebiliyorlar.

Üstelik bunu yaparken de utanmadan solculuktan ve demokrasiden dem vuruyorlar.

"Almanya, 5 yıl boyunca Türkiye'yi dinlemiş" deyip, kendilerince yasadışı faaliyetleri eleştiren bu adamlar, paralel yapının ihaneti karşısında  ise, "dar alanda top çevirme"yi tercih ediyorlar.

Çünkü kin ve nefretleri akıllarının da vicdanlarının da önüne geçiyor.

Tayyip Erdoğan'ı darağacında görme uğruna, yakamayacakları hiç bir değer ve çiğnemeyecekleri hiç bir kutsal yoktur.

Gezi olaylarını "Tür baharı" yakıştırmasıyla günlerce köpürten CNN şimdi kendi merkezinde öfkeli bir protestoya uğradı. Gerekçesi çok manidar:

Amerika'da halkın polis şiddetine ve devlet yönetiminin duyarsızlığına karşı  sürdürdüğü bu tepkiyi niçin yeterince ekrana taşımıyorsun?

CNN sus pus!

Türkiye olunca yaygara koparan o uluslararası sözde medya kuruluşları ise, utanmadan lafı eveleyip geveliyorlar.

Bizim iflah olmaz AK Parti dolaysıyla da Erdoğan düşmanı medyamız ve paralel dümenciler ise, pespayeliğe devam ediyor.

Ve hâlâ uslanmıyorlar.

Sonra da kalkıp, "CHP'nin başına kimi getirsek bu Erdoğan'dan kurutuluruz"un cevabını arıyorlar.

Kendilerine "Biz nerede yanlış yapıyoruz?" sorusunu ise ısrarla sormuyorlar.

Sormuyorlar; çünkü doğru yaptıklarına amentü gibi inanmışlar!

Yüzde 52 de uyanmalarına yetmedi.

Daha ne olacak ki?
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.