Ve artık 'niye beyin göçü yaşanıyor' diye sormayın!

 

2015 yılıydı.

 

Bir gece vakti soluğu acil serviste aldım.

 

Zangır zangır titriyorum, ateş olmuş 38,5.

 

Tahliller yapıldı, serum ilaç falan derken ateş düşmüştü.

 

Üşütmüşsün” deyip gönderdiler.

 

Üç gün sonra yine ateş!

 

Tahliller, ilaç, serum…

 

Sonuç?

 

Sonuç yok.

 

Niye ateşleniyorum, kimse bulamıyor.

 

Zaten kayıtlara da ‘nedeni bilinmeyen ateş’ diye geçmişti.

 

Bir hafta Buhara Hastanesi’nde yattım.

 

Ateş anında bile kan aldılar, her türlü tahlili yaptılar. Kollarım delik deşik olmuştu.

 

Daha da kötüye gidiyordum.

 

En son ölçtüklerinde 39,2’ydi ve artık gözlerim kayıyordu.

 

Ateş ve ağır antibiyotiklerden halim kalmamıştı. Sürekli ateş tüm dengemi bozmuştu.

 

Atatürk Üniversitesi’ne gönderdiler.

 

Hemen yatırdılar.

 

Tahlil üstüne tahlil yine de sonuç yok.

 

Ve o geldi.

 

Elini alnıma koyduğunda “Uf uf… Oğlum yanıyorsun” dedi.

 

Islak bez istedi, elleriyle tüm eklem yerlerime yerleştirdi.

 

Taktı eldivenleri, ayak parmaklarımdan saçımın teline kadar muayene etti.

 

Oğlum aç ağzını” dedi, soktu parmağı, karıştırmaya başladı.  

 

Buldum” dedi, ağız röntgeni istedi.

 

Çektirdim hemen.

 

Gerçekten de bulmuştu, toplu iğne ucu kadar bir kitle, kaplama dişlerim arasında kendine yer edinmişti.  

 

Küçük bir operasyonla kist alındı.

 

Ateş bıçak gibi kesildi.

 

Yeniden doğmuş gibiydim.

 

Ne kadar teşekkür etsem az dediğim isim Prof. Dr. Mehmet Parlak’tı.

 

Kimin aklına gelirdi…

 

Dedim ya, toplu iğne ucu kadar bir meret, belki de beni hayattan koparacaktı.

 

O buldu.

 

Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı’ydı!

 

Görevden aldıklarını duydum.

 

Niye diye sordum.

 

Ama önce size özetle Mehmet Parlak’ı tanıtayım.

 

1977 yılından beri Erzurum’da. 1983’te mezun olduğu Atatürk Üniversitesi’ne bir ömür adamış isim.

 

Hani, ‘üniversite kuran üniversite’ diyoruz ya, boşuna demiyoruz.

 

2005’ten 2008’e kadar Kars Kafkas Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi’nde kurucu dekanlık yaptı Mehmet hoca.

 

Girin bakın Google’da var.

 

139 makale yazmış, araştırmaları tam 6 bin 871 kere okunmuş ve bin 447 kez atıf almış.

 

Yani hekimliğinin yanında ulusal ölçekte kabul gören bir bilim insanından söz ediyorum.

 

Anlayacağınız Atatürk Üniversitesi’nin ulusal ya da uluslararası sıralamalarda yer almasında tuğla koyan biri Mehmet hoca.

 

Her şeyden öte hayat kurtaran biri Mehmet hoca.

 

Ve demişler ki, “Sen artık Anabilim Dalı Başkanı” değilsin!

 

Kapısındaki isimliği bile sökmüşler. Tabi sonradan takmışlar ama yine de sökmüşler.

 

Çok umursamamış bunları ancak saçma bir sebeple soruşturma açmış gururunu kırmışlar.

 

Görevlendirilen muhakkik, ‘Covid-19 hasta takip ve tedavilerini ayaktan yaptığı için’ Mehmet hocayı güvenlik görevlisine, temizlik elemanlarına, hasta bakıcılara sormuş!

 

Alın size 10 numara mobbing!

 

Ne hissettin hocam diye sordum.

 

Oğlum dile kolay 40 yılımı verdim ben bu üniversiteye. Saygınlığımı ortadan kaldırmak istediler. Demek ki, gitmemi istiyorlar ama hiçbir yere gitmeyeceğim. 30’da bir maaş kesme cezası verdiler, umurumda mı? Hasta yatırmayayım diye odaları kapattılar adına da tadilat dediler. Aylardır tek bir çivi bile çakmadılar. Evet, ayakta hasta baktım. Çünkü Covid yüzünden hasta yatmak istemiyor zaten oda da yok. Bakmayıp ne yapacağım, tedavi etmeyecek miyim ben bu hastaları? Bana soruşturma açacaklarına odaları açsınlar hastalarıma bakayım.

 

Onu dinlerken çok üzüldüm.

 

Benim gibi binlerce insanı tedavi eden, hayata tutunmalarını sağlayan bir bilim insanına bu muamele yapılır mı?

 

Mehmet hoca bunu hak edecek ne yaptı?

 

Bakın henüz tanışma fırsatı bulamadığım ama hünerlerini sıklıkla duyduğum ve sizlerin bir şekilde kapısını çaldığı, tanıdığı isimler…

 

Profesör Doktor Ömer Selim Yıldırım.

 

Profesör Doktor Serdar Sevimli.

 

Profesör Doktor Salim Başoltekin.

 

Ya da tanımadığımız, bilmediğimiz birçok ‘beyin’ bugün Atatürk Üniversitesi’nin lokomotifleridir.

 

Tüm bu isimlere sahip çıkmak demek sağlığımıza, hayatımıza sahip çıkmak demektir.

 

Ben tanımıyorum siz söyleyin, bu isimlerden hangisinin yanına gittiniz de, “Ben profesörüm” deyip yüzünüze bile bakmadı.

 

O yüzden gelin sahip çıkalım.

 

Onlar bize parayla satın alamayacağımız şeyi veriyorlar.

 

Ve artık niye beyin göçü yaşanıyor diye sormayın!

 

Son olarak üzülme Mehmet hocam, aldığın dualar sana yeter.

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ali Balta 24 Ocak 2022 19:09

    Enfeksiyon hastalıkları servisi Erzurum araştırma hastanesi günlük 60 70 hastaya bakan onların dertleri ile ilgilenen Garip guraba fakir fukara babası olan Profesör Doktor Mehmet Parlak ne hikmetse Atatürk Üniversitesi idaresi tarafından göze batmış önce Bölüm başkanlığı nı elinden almışlar (öyle ki en az 20 yıldır bölüm başkanı olan bir doktor ) servisini covit döneminde en az 2 -3 kez hastanede sağa sola taşınmış neyse ki sonra yeniden eski yerine iade edilmiş bir servis Milletin adamı milletin doktoru insalara kibirle deyil merhametle yaklaşan tedavisini yapan ömrü hastaneler de geçmiş kronik hastaları ayakta tedavisini yapan ve onlara Allah ın fırsat verdiği ölçüde şifa dağıtan en babacan bir hoca Allah ondan razı olsun

  • Ahmet Yavuz Mutlu 16 Ocak 2022 18:45

    Mehmet Parlak ,bu şehrin ve tüm bölgenin hizmetinde bulunmuş çok değerli bir doktorumuzdur.Ona uygulanan bu tutum şehrimize yakışmamaktadır.Bir an önce iadesi itibar yapılmalıdır.

  • Hüseyin İnan 09 Ocak 2022 22:02

    Makamlar layık olmayan işgalcilerini firavunlaştırırlar

  • Mehmet cemil 29 Aralık 2021 12:51

    Babamın 15 mayısta şiddetli bel ağrısı oldu. Crp ve sedim çok yüksek çıkıyordu. 40 günde 60 doktora gittik. Belfıtığından ameliyat olduk ağrılar geçmedi. Mr filmini İstanbulda inceleyen radyolog omirilikte enfeksiyon var dedi. Biz de o sırada tedavi gördüğümüz fizikçinin yönlendirmesiyle ağustos başında enfeksiyon bölümüne geldik. Ama o dönem babam şiddetli ağrılarından dolayı tamamen yatalak haldeydi. Tamamen tesadüf poliklinik karşılaştığımız kişinin tavsiyesi üzerine Mehmet hocayla tanıştık. Bir hafta babamı yatırsın diye yalvardık. Ama hoca çaresiz bir şekilde, babanın yatması ve acil tedavi olması lazım ama yatak yok diyerek çaresiz cvplar veriyordu. 5 gün boyunca babama yer yapmaya çalıştı. Tabi bu süre de biz hocam tek babamı yatır tedaviye başla biz koridorda da yatarız diyiyorduk. Tabi şimdi öğreniyoruz ki bilinçli bir şekilde yatak verilmemiş. O çaresizliğimin hatırlayınca bencilce hocayı huzursuz etmek için bu yöntemlere başvuranların aslında hastaları cezalandırdıklarının farkında olmadıklarını düşündüm. Mehmet bey Yaklaşık dört ay babamı tedavi etti. Şu an Allaha hamdolsun babam ameliyat bile olmadan geziyor, oturup kalkıyor. İnşallah çok yakında tamamen şifa bulacak. Tabi serviste uzun süre yatınca işleyişe, olumlu veya olumsuz durumlara da vakıf oluyor insan. Fazla uzattım farkındayım ama şunu söyleme de kendime görev addediyorum. Bilindiği gibi enfeksiyon hastalıklarında tedavi uzun sürüyor. Hasta yakınları bile hastalarını serviste bırakıp gidebiliyor. Hastalarda kendilerinin bile bakmaktan çekindiği yaraları olabiliyor. O yaralara Mehmet hocanın kendi elleriyle asistanlar bırakmadan müdahale arabasını bile kendi taşıyarak nasıl pansuman yaptığına bizzat şahidim. Hafta içi hafta sonu demeden acaba kaç prof hoca günlük üç dört saatini serviste hastalarla geçiriyordur. Kanaatim Mehmet hoca yaptığı işi daha iyi imkanlarla başka yerlerde de yapar. Ama Mehmet hocanın Erzurum dan ayrılması, başta Erzurum olmak üzere ivastan vana kadar o na ihtiyaç duyacakları mağdur edecektir.

  • Osman güney 28 Aralık 2021 19:12

    Allah aşkına dört ay yattım enfeksiyon servisinde. Mehmet hocanın hem doktorluğuna hem de insanlığına yakinen şahit oldum. Yazıktır günahtır. Böyle insanlar kaç yılda yetisiyor

  • Hasan Ğüney 17 Aralık 2021 22:48

    Sayın hocamın hastaya, hastalığa bakımı, takibi takdirin ö tesinde çok özel bir durumdur..onun bu kentten ayrılmasını giden birçok hocalar gibi önemli bir kayıp olacağını düşünüyorum..kendisine sağlıklı ömürler diliyorum..

  • Mehmet Gen 17 Aralık 2021 13:43

    Profesör Doktor Mehmet Parlak Erzurum için artı bir değerdir, böyle değerleri harcamamak gerekir. Herkese yardımı olan babacan tavırlarıyle hastalarının gönlünü kazanmış bir insana bunlar yapılmaz, sonuçta iftiradan öteye gitmeyecek olan soruşturmalar ile bu iyi insanı değersizleştiremezler.

  • Yavuz Yılmaz 14 Aralık 2021 17:56

    Merhaba Sayın Sağsöz; Universite yönetiminin fiziksel beyin göçü yasaması sonucunda yasanaları kaleme almıssınız.Erzurum Merkezde gösterilip ;Oltuda açılan ve eğitime halen oltuda devam eden fakulte (rektör) magdurları olarak sizi ve haksızlıga ugrayan Değerli öğretim üyelerini çok daha iyi anlıyoruz ve arkalarında durmakta bir an bile tereddüt etmeyeceğiz

  • Deniz Demir 13 Aralık 2021 13:29

    Yeni nesil üniversite sanırım böyle oluyor....

  • Ahmet ahmet 13 Aralık 2021 01:20

    Onur bey, yazınızda bahsettiğiniz hocalar Atatürk üniversitesi araştırma hastanesinin temel taşları. Ne yazık ki bazı fesat insanlar bu beyinlere mobing uyguluyor ınsanların psikolojisini bozuyor buradan gitmeleri için her türlü şeytanlığı yapıyor. Sizler bizler destek olmazsak bu insanlarda gidecek. Lütfen bu insanlara atılan iftiralar karşısında bizler savunucuları olalım.