Siyaset Haber Girişi : 03 Mart 2015 17:50

Kılıçdaroğlu: Biri gelip soyun bakalım dese

Kılıçdaroğlu: Biri gelip soyun bakalım dese
"Bir AKP'li vekil 90 yıllık parantezden bahsediyordu da yarın biri gelip sokağın ortasında 'soyun bakalım seni arayacağım' dese siz ne diyeceksiniz acaba?"
Erzurumajans-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hafta sonu Dolmabahçe'de yapılan görüşmeden çıkan "silah bırakma çağrısına" değinerek, "Kamuoyu bilmiyor, açıklamalar yarım ağızla yapılıyor, şifreli yapılıyor. Bu anlayışla ben barışın geleceğine inanmıyorum. AKP ile HDP arasında bir seçim işbirliği var. Tam bir aldatmaca, seçim yatırımı. İki tarafın da gizli kişisel ajandaları var" dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri, hafta sonu Dolmabahçe'de yapılan görüşmede çıkan "silah bırakma" çağrısına değinerek şöyle dedi:

"Sordular gazeteciler ne diyorsunuz diye, verdiğim cevap gayet açık, silahın olmadığı bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye'dir. Silah bırakılıyorsa ancak ondan sevinç duyarız. Buyursunlar silahlarını bıraksınlar. Bunu söyledim.

-"PEKİ BU ŞİFRELİ METNİN ARKASINDA NE VAR?"-

Ama bu açıklamayı 10 maddeyle şekillendirdiler. İçinde özgürlük diyor, barış diyor, her şey diyor, soyut kelimeler. Bunlara karşı çıkacak halimiz yok. Özgürlük geldi de biz karşı mı çıktık, barış geldi de biz karşı mı çıktık, hayır.

Peki bu şifreli metnin arkasında ne var?

Onu bilen var mı, onu biz bilmiyoruz.

Hürriyet iyi bir gazetecilik örneği yaptı, 10 maddenin şifrelerini yazdı.

Şimdi benim merak ettiğim nokta şu, hani özgül ağırlığı olan birisi vardı, soruyorlar ortak açıklama mı yapacaksınız, hayır diyor, hayır ortak açıklama yapmayacağız, tak ertesi gün de ortak açıklama yaptılar. Böylece bir grama inmiş özgür ağırlığı sıfırlanmış oldu.

-"BU AÇIKLAMA KONUSUNDA BİR MUTABAKAT VAR MI?"-

Açıklamayı yaptılar, benim merak ettiğim bir soru var, bu açıklama konusunda bir mutabakat var mı? Eğer mutabakat varsa mutabakat konularının ayrıntıları nelerdir, biz bunu bilmek isteriz. Eğer bir mutabakat yoksa neden toplantıdan sonra HDP ile AKP birbirini suçlamaya başladı.

-"AÇIKLAMALAR YARIM AĞIZLA YAPILIYOR, ŞİFRELİ YAPILIYOR"-

Nedir bu olay, kamuoyu bilmiyor, açıklamalar yarım ağızla yapılıyor, şifreli yapılıyor açıklamalar.

Efendim siz de buna destek verin, barışın karşısında olan kimse yok ki? Birisi ekmeğini yiyor da gidip elinden ekmeği mi aldık, hayır. Birisi silah sıkıyor da biz evet silah atmaya, kurşun atmaya, insan öldürmeye devam et mi dedik, hayır böyle bir şey yok.

-"BU ANLAYIŞLA BEN BARIŞIN GELECEĞİNE İNANMIYORUM"-

Bu anlayışla ben barışın geleceğine inanmıyorum. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç Türkiye'ye barış getirmez. Hemen arkasından açıklama yapıldı, barışın önündeki en büyük engel AKP'dir diye. AKP tarafından açıklama yapıldı, en büyük engel HDP'dir diye.

-"AKP İLE HDP ARASINDA BİR SEÇİM İŞBİRLİĞİ VAR"-

Açık ve net söyleyeyim AKP ile HDP arasında bir seçim işbirliği var ve bu işbirliğini götürmek istiyorlar. Yaptıkları budur. Bir işbirliği.

Peki bu sorun nasıl çözülür. Bu sorunu Türkiye'de çözecek olan tek parti CHP'dir.

"BU SORUNU ÇÖZMEK İÇİN ADRES KANDİL VEYA BİR BAŞKA YER DEĞİL, ADRES TBMM'DİR"-

Bu sorunu çözmek için adres Kandil veya bir başka yer değil, adres TBMM'dir. Sorunu burada çözeceksiniz dedik. Şimdi bizim dediğimizi ağır ağır seslendirmeye başladılar.

Son yapılan açıklama hükümetin açıklaması mı, hayır. Abdullah Öcalan'ın açıklaması. Hükümet nerede, niye bir açıklama yapmıyor. Neden sen bir açıklama yapmıyorsun?

-"SAMİMİ VE DÜRÜST DEĞİLLER", " İKİ TARAFIN DA GİZLİ KİŞİSEL AJANDALARI VAR"-

Bu sorunun çözümü için baştan söyledik, bir adres TBMM olmak zorundadır. İki bu sorunu çözmek isteyenler dört şarta uymak zorundadır; bir samimi ve dürüst olacaksınız, samimi ve dürüst değiller, iki gizli kişisel bir ajandanız olmayacak, iki tarafın da gizli kişisel ajandaları var, üç millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz, öyle angajmanlar var ki anlaşılıyor ki açıklama yapmaktan korkuyorlar, dört CHP ve diğer muhalefete bilgi vereceksiniz. Söylediğimiz bunlar.

-"TAM BİR ALDATMACA, SEÇİM YATIRIMI"-

Dört şart uygulanıyor mu, hayır uygulanmıyor.

Tam bir aldatmaca, seçim yatırımı.

Peki Abdullah Öcalan açıklama yaptı, oturuldu, Dolmabahçe'de okundu, PKK silah bıraktı mı, bırakmayacağız diyor. Peki o zaman sormak gerekiyor silahların gölgesinde siz bunu nasıl yapacaksınız? O nedenle bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Barışı istiyoruz, memleketimizde huzur istiyoruz, kavga olmasın istiyoruz, dürüstçe herkesin düşüncelerini özgürce açıklamasını da istiyoruz. Biz demokrasiden yanayız ama gizli kapaklı olaylarla bu olayın çözüleceğine birileri inanıyorsa kimse inanmasın. Bu olay bu yolla bu yöntemle asla çözülmez.

-"YÜZDE 10 SEÇİM BARAJINI KALDIRACAKSINIZ"-

Peki çözüm, siz gerçekten samimiyseniz, ben bu sorunu çözmek istiyorum diye yola çıkacaksanız bunun ikinci bir yolu daha var, ikinci bir şartı daha var, nedir yüzde 10 seçim barajını kaldıracaksınız.

Türkiye'nin en temel sorununu CHP çözer. Bunu herkes çok iyi bilsin. Biz samimi ve dürüst olacağız. Seçim barajı, demokrasinin önündeki en ciddi engeldir seçim barajı. Kaldırmıyoruz diyorlar. Üç mü istiyorlar üç, beş mi istiyorlar beş, yedi mi yedi, getirin parlamentoya çıkaralım. 'Efendim, anayasanın da değişmesi lazım'. Söz, yüzde 10 seçim barajını indirin anayasada o değişiklik için de sizlere destek vereceğiz. Yüreğiniz varsa gelin.

-"KENDİ ARALARINDA PAZARLIKLAR VAR"-

Bunları yapmıyorlar, kendi aralarında pazarlıklar var. O pazarlıkları götürüyorlar. Suçlanacak kişi olarak da CHP'yi görüyorlar. Buradan Kürt kökenli bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Samimi ve dürüstüz, ahlaklıyız, demokrasiyi istiyoruz, etnik kimlik üzerinden siyaset yapmıyoruz, inanç üzerinden siyaset yapmıyoruz, seni ikinci sınıf yurttaş görmüyoruz. CHP'ye bu sorunun çözümü konusunda güveneceksiniz. Nasıl emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramında birer maaş ikramiye veriyorum sözünü verdiysem bu sorunu çözmenin yolunu yöntemini de ben biliyorum, çözeceğim ben bunu.

Kendisi demokrat olmayan Meclis'e baskı yasaları getiren bir iktidar bu kadar temel bir sorunu çözebilir mi? Devleti hizmet eden bir kurum olmaktan çıkarıyor, elinde sopa olan bir kurum haline dönüştürüyor. Ortaçağ'a doğru gidiyor."

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin, "Bütün baskılara rağmen direneceğiz. Bu yasayı bu parlamentodan geçirtmeyeceğiz" derken, "Birisi vardı ya, 90 yıllık parantezden bahsediyordu, bir AKP milletvekili, diyelim ki dönem değişti, devir değişti, bu kanun da çıktı, birisi gelip seni sokağın ortasında soyun bakalım seni arayacağım dese sen ne diyeceksin acaba?" diye sordu.

-"ARKADAŞLARIMIZ DİRENİYORLAR"-

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı, İç Güvenlik Paketi'ne değinerek şöyle dedi:

"Arkadaşlarımız direniyorlar. Parlamentodan bu yasayı geçirtmemek için. Mücadele ediyorlar. Saat saat, dakika dakika? Bütün baskılara rağmen direneceğiz. Bu yasayı bu parlamentodan geçirtmeyeceğiz.

-"DİKTATÖRLER DEMOKRASİ GETİREMEZ"-

Kendisine demokrat diyenlere bakın, sözde demokrasi getirecek. Bunlar getiremez. Diktatörler demokrasi getiremez. Devleti baskı organı haline getirenler demokrasi getiremez, ülkenin sorunlarını çözemez. Kendisi sorun olan bir hükümet sorun çözemez.

İç Güvenlik Yasasının üç temel esası var. Bir Cumhuriyet savcısına, hakime verilen yetkiyi valiye veriyor, iki valiye verilen yetkiyi de vali kolluk kuvvetlerine veriyor, üç kolluk kuvvetlerinin müdahale yetkisi artırılıyor. Hani hukuk devletiydik.

İki tipik örnek vereceğim.

Bunlar neyi getiriyor, bunlar diyorlar ki polisin dur demesine gerek yok. Polisin ayrıca havaya ateş etmesine de gerek yok, doğrudan doğruya adamı göreceksin, silahı çekeceksin, vuracaksın ve etkisiz hale getireceksin. Bunu biz nasıl kabul edelim. Hangi demokrasi kabul eder.

-"BÖYLE KANUN OLMAZ"-

Düşünün adamın cebinde çakı bıçağı var, eline aldı, polis tak, çekti silahı, niçin tehlike vardı, bende çektim, vurdum. Yetki, kanun bana bu yetkiyi veriyor diyor.

Böyle kanun olmaz.

AKP'ye oy veren değerli yurttaşlarıma sesleniyorum. Bugün birisine yarın size gelir.

Anayasanın 20. Maddesi? 'usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz' diyor.

Bunlar ne getiriyorlar, hakim kararı olmadan savcının kararı olmadan, valinin talimatıyla, Emniyet müdürünün de sözlü talimatıyla yazılıya bile gerek yok, git falan kişiyi dilediğin yerde dilediğin zaman arayabilirsin.

Sadece arama mı, hayır, çırılçıplak soyabilirsin.

Böyle kanun olur mu?

-"SOYUN BAKALIM SENİ ARAYACAĞIM DESE SEN NE DİYECEKSİN ACABA"-


Ben merak ediyorum, birisi vardı ya, 90 yıllık parantezden bahsediyordu, bir AKP milletvekili, diyelim ki dönem değişti, devir değişti, bu kanun da çıktı, birisi gelip seni sokağın ortasında 'soyun bakalım seni arayacağım' dese sen ne diyeceksin acaba?

Vatandaşları kandırıyorlar, aldatmaca kandırmaca partisi dedik ya gerçekten de AKP böyle.

-"O BİLE RAHATSIZ"-

Buna sadece biz mi karşı çıkıyoruz hayır, bütün barolar karşı çıkıyor. Abdullah Gül ne diyor. O bile rahatsız. Bu kanun bu haliyle çıkarsa Türkiye uygar dünyadan kopar, yabancılar gelip Türkiye'de yatırım yapmaz. Türkiye'yi yönetenler için diktatör tanımı yapılır.

Türkiye uygar toplumun parçasıyken şimdi Ortadoğu'nun bir parçası haline geldi. Terör örgütlerinin yuvası haline geldi. Avrupa Türkiye'yi böyle görüyor.

-"ÇAPSIZLIĞI MAHKEME KARARIYLA DA TESCİL EDİLMİŞ OLDU"-

Suriye'ye bakın. Mısır'a bakın. Mısır açıklama yaptı. 23 Nisan'da seferlerin süresi doluyor ve iptal edecekler. 8 bin araçlık tır konvoyumuz var. 10 bin kişi bu konvoydan ekmek yiyor. Kimin yüzünden? Çapsız bir Dışişleri Bakanı'nın ve çapsız bir Başbakan'ın yüzünden bunlar yaşanıyor. Ben Davutoğlu'na çapsız demiştim, Davutoğlu beni mahkemeye vermiş, bana nasıl çapsız der, mahkemede beni haklı bulmuş, davayı reddetmiş, böylece onun çapsızlığı mahkeme kararıyla da tescil edilmiş oldu.

Her sorunu çözmeye talibiz. Sizden 4 yıl için yetki istiyorum."

-"BAŞBAKANLIĞIMDA ASLA VE ASLA İŞADAMLARI SİYASAL VERGİ İNCELEMESİNE TABİ TUTULMAYACAKTIR"-

Konuşmasında iş dünyasına da seslenen CHP Genel Başkanı, "Görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun bütün yurttaşlara eşit yaklaşacağız. CHP'nin Genel Başkanı olarak söz veriyorum, CHP'nin iktidarında benim başbakanlığımda asla ve asla işadamları siyasal vergi incelemesine tabi tutulmayacaktır" diye konuştu.

CHP lideri şöyle devam etti:

"Bugünlerde havuz medyasını bir telaş almış. Onlar saldırdıkça bizim iktidar yolumuz açılıyor. Biraz daha saldırmazsanız namertsiniz. Ama biz iktidar olduğumuzda onların gazetelerine el koyacağız, öyle bir şey yok. Hiç kimsenin gazetesine el koymayacağız. Ama bir şeyi kesinlikle yapacağım, o gazetelere giden hortumları keseceğim.

En geç 1 yıl içinde CHP'nin iktidarında öğrenci yurdu sorunu kalmayacak.

Üniversite gençleri CHP'nin iktidarında YÖK diye bir kurum kalmayacak.

Üniversite öğrencileri üniversite yönetiminde söz ve karar sahibi olacak.

-YAŞAR KEMAL'İ ANDI-

Dün bir çınarımızı sonsuzluğa uğurladık, Yaşar Kemal'i. Yaşar Kemal Türkiye'ydi aslında. Ailesi yarıcılık yapıyordu. Çeltik tarlalarında çalıştı, Çukurova'nın tarlalarında, ovalarında çalıştı, arzuhalcilik yaptı. Hayatın bütün acılarını Yaşar Kemal çekti.

Daha sonra gazeteci oldu, romanlar yazdı, öyküler yazdı. Dik durdu, adam gibi durdu, ödün vermedi ilkelerinden. Dik durduğu için komünist damgası yedi, hapislere atıldı, bedel ödedi. Bütün aydınların bedel ödediği gibi o da ödedi. Ama bedel ödedim diye düşüncelerimden, ilkelerimden vazgeçiyorum demedi. Dik ve namuslu, aydın duruşunu her dönem, her ortamda sergiledi."

Kılıçdaroğlu idam edilen Erdal Eren'in hayatını kaybeden annesi Şadan Eren'i de andı.

Kılıçdaroğlu, CHP'ye katılan Antalya Ticaret Odası eski Başkanı Çetin Osman Budak'a parti rozetini taktı.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.