Bu oyunu kim bozabilir ki!

Bu siyaset sahnesinin oyuncularındaki hevese ve ihtirasa akıl sır ermiyor.

Kendilerinin yazıp kendilerinin oynadıkları oyunların cılkını çıkardıktan sonra sıra geldi tiyatro sahnelerine!

İstanbul Şehir Tiyatroları’nda bundan böyle oynanacak oyunlara atanan zevat karar verecekmiş!

Karar vermekte ne var!

Bu konuda karar vermek en kolay iş olsa gerek.

“Falanca oyunun teması bizim siyaset şemasına ters düşüyor; zinhar oynanmaya, oynamak isteyenler de oylum oylum oyula!..”

Veya, “bu bizim cenahın oyun yazarı, oyanansın oyunları!..” Demekten kolay ne ola ki!

Size mi kalmış, “sanatın özünde muhalefet vardır,” diye ahkâm kesmek!

Muhalefet, sözcüğünün geçtiği her cümleyi silmeyi, yazanı da silkelemeyi kendine şiar edinenlerin karşısında söylenir mi bu!

Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur, anlayışıyla yaşayanlardan başka ne beklenir ki!

Cumhuriyet’in seksen yıllık maddi kazanımlarını satarak, manevi kazanımlarını da atarak siyaset yapanların daha yapacak çok şeyleri var!

30 Kasım 1925 Tarihli ve 677 sayılı kanunla kapatılan tekke ve zaviyeler şimdi başka bir şekilde açık değil mi?

Mektepler bu gidişle medreselere dönüşmeyecek mi?

Ve daha niceleri!

Yakında şunlar da değişebilir.

Mesela, bir muhterem , Uluslararası adalet sembolü olarak bilinen kadın figürü için der ki, “bu ne biçim iştir böyle, bize yakışmıyor Yunan mitolojisindeki Themis, bunun yerine bize yakışan bir şey bulunmalı!..”

Bunun ardından bir yarışma yapılır, sonunda ise gözü kapalı Themis’in yerinde ya kılıç şeklindeki bir lamba ya da bir deniz feneri sallanır!

Bir de şu alfabe meselesi var!

Bunu da halletmek çok kolay… Şimdiden bir iki yerden ses çıkmaya başladı bile, “ yok alfabemizdeki  bazı harfler sesi tam olarak vermiyormuş, yok bu ne biçim işmiş ki, dedelerimizin mezar taşlarında yazılanları okuyamıyormuşuz,”  falan filan!

Yapılan olumlu şeyleri de bilerek söylediğimiz de olmuştur; ama bunları da söylemek gerekmez mi?

Tiyatroyla başlamıştık yazıya.

Oynanacak oyunların seçimi ile ilgili seçkin seçicilerin atanmasından dem vurmuştuk.

Daha oynanacak çok oyun var bu memlekette!.. Bizde oyun biter mi?

Gayrı bu fakirin de bir oyun yazması ve oynatması şart oldu.

Yoo, öyle dudak bükerek gülümsemeyin!

Bundan kolay ne var!

Çok şükür koyun da güderiz, oyun da yazarız.

Çok basit!

Oyundan önce oyunun kuralını bilmek gerek.

O yüzden, önce gidip malüm partiye üye olmalıyım. Derlerse ki, “ne oldu da kapattın kitabın ortasını, tersten okumaya başladın siyasetin yazısını?” Bende de laf hazır, “döndüm efendim, hidayete erdim, dayanamadım yapınıza, vardım kapınıza!.." Der, bitiririm işi.

Oyunun içine de , iki beyit bir rubai, bir de ilahi koyarsın olur biter!

Haa, asla unutmam; her dekorda da mutlaka bir ampül bulunmalı!

Yani bu oyun böyle oynanacaksa, oynanmalı!

Bu oyunu kim bozabilir ki!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Vedat KARATAŞ 01 Ocak 1970 02:00

    Oyun yazmak kolay, koyun gütmek daha kolay iddiasındaki Suat Beyzade`ye minik bir anektod. Bal deyince ağız tatlanmıyor yazıkki. Oyun yazmak kolay, koyun bulmak daha kolay tezini destekleyecek hangi argümanın var. Sahnelenmiş oyununmu? Bir ağıl dolusu koyununmu? Yoksa her ikiside mi. Her iki yöndende eksik birinin bu kadar iddialı konuşması ne büyük cesaret. Kendisi dışındakileri koyun gören gözler ne kadar miyop.Ben herşeyi bilirim diyen aklın ne kadar izansız. Zamanında sana verilen "YAL" ı sen ne zannetmiştin, onu yazsaydın daha anlaşılır olurdun. Satır aralarına gizlenmek ne büyük korku?

  • Enver Eser 01 Ocak 1970 02:00

    Suat beyzada... Biz koyun cinsiyiz.. Koyun senede bir doğar ama dağ taş koyun kaynar... Allah bereket vermiştir.. Siz it cinsisiniz.. Köpek dokuz doğurur ama etrafta göremezsin...

  • Suat Beyzade 01 Ocak 1970 02:00

    Oyun yazmayı düşünürseniz işiniz kolay ,etrafta malzeme çok.Koyun gütmeyi düşünürseniz o daha da kolay , yorumcuları okuyunca koyun bulmakta da zorlanmayacağınız belli .Ha bu koyunları nerede otlatırım diyede çok düşünmeyiniz, zira otlamalarına gerek yok yal da verseniz olur.Bunlar zamane koyunu ampul yanınca yalı ot zannederler.

  • Vedat KARATAŞ 01 Ocak 1970 02:00

    Oyun yazmayı bir kapıya kapaklanmak kadar basite indirgemeni gayet iyi anlıyorum. Zira köşe yazmak için bi güzel bu kapıya kapaklanmışsın. Yazıların sallam seyit gidiyor şimdilik, hadi sözünü tut. Dediğin oyunu yaz, sahnelensin, bende havuz başında bu yorumu yemezsem namerdim.

  • Abdullah 01 Ocak 1970 02:00

    İki beyit , bir rübai , bir ilahi tanımınız çocukluktan öteye gitmez efendim zira Onlar Edebi türlerdir ve edebiyatın bir bölümünde yer alması kadar doğal bir şey yok . Siz köşe yazısı yazıyorsunuz diye kendinizi cumhuriyetçi mi sanıyorsunuz ayrıca :)

  • Abdullah 01 Ocak 1970 02:00

    Bir insan muhalefet olur da yanında böyle güzel mi komedyen olur. Efenim en basitinden şöyle ifade edeyim Erzurum`da çok güzel bir oyun sergilendi Fermanlı Deli Hazretleri diye . Oyun oyuncular mükemmel lakin Osmanlı`ya ve din`e alttan alttan çok güzel giydirdiler ama Erzurum`da bir kişiden aksi bir şey duymadım. Yetmedi ayrıca muhalefet konusuna gelince İstanbul`da ve diğer illerimizde özel tiyatrolarda konularını takip edebildiğim kadarı ile saygsızlığın sınırı yok ama ne hikmetse hiç ceza aldıklarını görmedim ben . Siz yine canbaz`a bak oyunu oynatmaya çalışıyorsunuz ``değişik muhalefetiniz`` ile . Sizin başınız olan sanatçı bozması müjdat gezen abiniz her gün tv`lerde ve her gün okulunda dümdüz küfrediyor ama bakın hala orada , Levent Kırca onun izini takip etti üstüne siyasete girdi halk boyunun ölçüsünü gösterdi. Yetmedi ise medyada en kutsal varlığımız olan analara küfreden `` ekşi`` karakterleri de yazarım . Siz bence açın sözlükleri sayfaları iyice bir okuyun bu ülkede değil Başbakan`a Bakan`a en kutsal değerlere bile neler yazılıyor ve ne yapılmıyor iyice bir görün

  • enver eser 01 Ocak 1970 02:00

    Bilgi sahibi olmadam fikir sahibi olmak bu demek.. Omer nazmi... Osmanli doneminde medreselerde yetisen alimleriyle dunyada bilimde onemli bir noktadaydi... Senin universitelerin yetistirebilmis mi bir Ibrahim Hakki, bir ali kuscu, bir aksemseddin... Goreceksin bu ulke dedigin gibi medreseler ulkesi olacak sende catlayacaksin... Tiyatro meselesine gelince... Sen oyununu yaz.. oyle kiliktan kiliga girmenede gerek yok.. git muracaatini yap.. muhalif olsun ama edepsiz olmasin... eger oynatilmazsa gel burada yaz... Harf meselesine gelince.. Eski alfabede devrim manasina gelen inkilap da ki k harfi gaf harfidir.. gaf"in latin alfabesinde ki karsiligida Q harfiidir... Ama alfabeyi degisenle kef in yerine K almislar.. gaf yerinede K almislas... Haliylede inkilap kopeklesmek manasina gelmis... Bilmem anlatabildim mi... Simdide onu q ile yazacaklar o zaman devrimi goreceksin... Yorumuda degistirmeden kesip kirpmadan yayinlayin lutfen