Bölge Haber Girişi : 01 Ekim 2012 02:44

Büyüdükçe küçülen Erzurum...

Büyüdükçe küçülen Erzurum...
Erdemli olmak; büyükleri dinlemektir... 

Yani; uzun süredir susmamızın sebebi küçükleri avutmayı beklemekten kaynaklanıyor...

Hiç kimse farklı bir niyet beslemesin!

Büyükler konuşunca küçükler susar ve geçmişi hatırlar...

 

Dün sabah; 11 aylık bebemiz Dumlu Saltukhan'ın çığlıklarıyla uyanıp,  11 yıllık Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın tarih dersini dinleyince ürperdik...

... Ve suskunluğumuzun bu kadim kente ihanet olacağına inandık...

 

Kim, ne derse desin!

Kim, nasıl sorgular ve yargılarsa yargılasın!

Bu ülkenin temelinde Erzurum vardır.

Bu şehir,  hiç gördüğünüz kadar küçük kalmadı... 

İşte size belgesi, dip notu ve gerçek  kahramanlarıyla  geçmişte kalan Erzurum...

 

Şimdi söz, Cumhuriyetle yaşıt, bayındırlık ve ulaştırma alanında efsane olan bir dadaşın... 

 

Dedik ya!.. 

Büyükler konuşunca  küçükler susar...

 

Selahattin Babüroğlu [?] anlatıyor: 

 

''.... Hep söylerim, kentler vardır; tarihleri ve insanlarıyla yücedirler. İnsanları kendilerine özgü karakter taşır. Mitolojik değeri vardır.

İşte Erzurum. Evet ülkeler vardır. Kentler, beldeler vardır. İnsanlarına toplumlarına karakter kazandırırlar. Erzurum, Gaziantep, Kahramanmaraş, Bursa, Bitlis vb.

Evet…  Doğunun Çanakkale'si Erzurum, Türk ve İslam olmak onurunu taşır. İnsanları dünyada saygın, terbiyeli onurlu gelenekleriyle anılırlar.

Isparta 'nın yedi kez gidip sekiz kez gelen Başbakanı, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i var.

Osmanlı İmparatorluğunda sadrazamlıktan (Başbakanlık) yedi kez alınıp sekiz kez sadrazamlığa getirilen Erzurumlu Sait Paşası var...

 

Cumhuriyetin ilk yıllarında Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le anlaşmazlığa giren rahmetli Hüseyin Avni Ulaş'ı var. (Ben Maltepe Askeri Lisesi öğrencisiyken boğazda ki yalısına Babası H. Avni Ulaş'ın yakını olan sınıf arkadaşım rahmetli Hayati Varlı'yla gitmiştim. Görkemli köşkteki mütevazı yerleşmeyi hiç unutmadım.) Yine Erzurumlu, rahmetli Bayrakçı Necati beyimiz. Bunlar ünlü ikili takririn (önergenin) sahibi olarak Cumhuriyet tarihimizde yerlerini almış Erzurum mebuslarıdır. Daha sonra mebus seçilmediler. Çünkü Devlet kurma öncüsü önderi Gazi Mustafa Kemal'le görüş ayrılığındaydılar.

 

MUHALEFETE SAYGI VE VEFA

 

Fikir ayrılığına girdikleri Atatürk'ün onlara saygısına ait gerçek bir olayı aktarıyorum[?]:

Arkadaşım, dostum, mahallelim, köylüm, değerli Gökalp Olgun’la konuşmalarımdan en ilgincini yazıyorum:

Selahattin Ağabey, 23 Temmuz 1939 günü babamla Erzurum'un Aziziye tabyasındaki bir törene gittik.

1293 yılının ünlüleri Aziziye'de Erzurum halkının Gazi Ahmet Muhtar Paşa ile kahramanlıkların dile getiriyor, başta Erzurum valisi Haşim İşcan, yanında 93 harbine fiilen katılan Hamal Yaşar, Peker Güllizar, Kara Fatma ve Nene Hatun var...

Tören devam ederken bir fayton geldi. Faytondan aksaçlı redingot giysili temiz yüzlü yaşlı bir zat hocamız Sıtkı Dursunoğlu ile birlikte  indiler.

Başta Vali Haşim İşcan olmak üzere, orada hazır bulunanlar bu kişiye (zata) çok büyük saygı gösterdiler. Babama, baba kim bu amca diye sordum.

Albayrakcı Necati Bey dedi. Ve ekledi, Erzurum kongresinin üyesi ve birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin de Erzurum Millet Vekili. Necati Bayraktar Bey.

Necati Beye babam sordu. Beyefendi nerede misafirsiniz, Sıtkı Beyler diye cevabını aldık.

Selahattin ağabey, o gece Sıtkı beylere babam beni de götürdü. Sıtkı Dursunoğlu'nun evinin salonunda Erzurum'un ileri gelenleri toplanmış. Necati bey anlatıyordu.

Necati beyin gözünden rahatsız olduğunu fark ettik. Sordular, gözünüzden ızdırabınız mı var? Evet gözlerimin her ikisi de rahatsızdı. Rahmetli Atatürk Viyana'ya gönderdi bir gözümden ameliyat oldum. Bir müddet sonrada öteki gözümden ameliyat olacaktım, Atatürk'ün ömrü vefa etmedi ikinci gözümün ameliyatı kaldı.

Necati bey sözüne devam ederken, Dursunoğlu Sıtkı Bey sordu.

Siz ikili takriri Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Hüseyin Avni Ulaş'a birlikte verdiniz değil mi? Büyük eleştiri aldınız nasıl oldu bu, ameliyat işi, bir mahsuru yoksa anlatabilir misiniz?

Necati Bayraktar devamla;

İstanbul'da muallimdim(öğretmen).1937 yılında Galatasaray Lisesinde Bakalorya[§] imtihanları yapılıyordu. Bende mümeyyizdim. İmtihan salonunda imtihan devam ediyordu. Bu sırada bir fevkal oldu. Sağa sola koşuşturmalar ne oluyor diye sorduğumuzda Gazi geliyor dediler. Ben salondan onunla karşılaşmamak için acele çıkmak üzere iken Gazi ile karşılaştım.

Gazi, nereye Necati Bey, neden kaçıyorsunuz? Elimden tuttu imtihan salonuna döndük. Masanın başında oturdu. Beni de yanına oturtturdu. Gazi ile gelen mutat zevat karşımızda ayakta durdular.

Atatürk sordu, ne yapıyorsunuz? Edebiyat imtihanı denildi. Siz imtihana ben gittikten sonra devam edersiniz.

Ben şimdi tarih dersi vereceğim. Çağırın gençleri. Ve anlatmaya başladı şu karşımda ki insanları görüyorsunuz. Bunlar ancak İzmir zaferinden sonra bana inanmışlardır o günden bu yana benimledirler.

Ama, şu yanımda gördüğünüz Necati Bey bana Erzurum'da Erzurumlularla birlikte inanan güvenen bana kuvvet ve kudret veren ve Erzurum Kongresi'nde beni başkan yapanların başında gelir.

Bütün Milli Mücadele yıllarında Erzurumlular benimle birlikte idi. İzmir Zaferinden sonra, hepsi köşelerine çekildiler büyük tevazu ile yaşamlarına devam ettiler. Ne kendileri için ne başkaları için ne de Erzurum için bir talepte bulundular... Bu dadaşların hepsi de birer kahramandırlar, vakur ve mütevazı kişiliklerini her zaman taşıdılar. Şimdi bunlardan biri olan Necati Beyi sizlere takdim ediyorum.

Gazi gözlerimin rahatsızlığını fark etti, sizi Viyana'ya göndereceğim tedavi ettireceğim dedi ve Viyana'ya gönderip ameliyat ettirdi.

 

ATATÜRK ERZURUMLULARI NASIL İKNA ETTİ

 

Erzurum Kongresi'nde Mustafa Kemal'in bu işi yürütebileceğine nasıl inanalım denildiğinde, Mustafa Kemal Çanakkale savaşını örnek gösterince herkes ona inandı.

İmparatorluk Şuuru...

Gökalp Olgundan dinlediğim gerçekliğinden asla kuşkum olmayan ilginç, önemli ve tarihi anı şu:

Rahmetli ve bir çoğumuzun edebiyat öğretmeni Sıtkı Dursunoğlu'ndan Gökalp Olgun'un dinledikleri şöyle:

Erzurum Kongresi şimdiki Meslek Lisesinin yerinde bulunan mektepte  yapılmıştı. Kongreden bir gün önce mektebin bahçesinde ki havuzun başında çay içiliyor, bir yandan da sohbet ediliyordu.. Masa etrafında; Gazi Mustafa Kemal Paşa, Rauf bey (Orbay), Albayrakçı Necati bey, (Necati Güvenci) Dursun beyzade, Müştak Cevat bey (Dursunoğlu) ve Sıtkı beyin ifadesine göre daha birkaç kişi sohbet sırasında oradalar.

Mustafa Kemal Paşa; Necati bey yarın Erzurum kongresi toplanacak hazırlığınız var mı? sorunca Necati bey dosyalar üzerinden Paşa hazretlerine ayrıntılı bilgiler veriyor. Civar vilayetlerden çağrılan delegeleri tanıtıyor.

Mustafa Kemal Paşa,

Necati bey çok güzel hazırlanmışsınız. Tebrik ederim. Necati bey bana kuvvet verin, kudret verin, ben bu ülkeyi kurtaracağım. Küçük Kazım (sonradan Erzurum Belediye Başkanı olan Kazım Yurdalan ) Araya giriyor, daha doğrusu atılıyor.

Paşam,

Enver de (Enver Paşa) sizin istediklerinizi istedi. Ona da kuvvet verdik, anamızı belledi. Sizin bir Enver olmayacağınızı nasıl temin edebilirsiniz?

Sıtkı Dursunoğlu'nun tanık olduğunu ve Gökalp Olguna aktardığı; sözler şöyle;

Mustafa Kemal hemen cevap veriyor. Kazım beyefendi. Çanakkale Zaferi kafi teminat değil mi? Necati bey oturduğu yerden fırlıyor.

Evet paşam fazla, fazlasıyla teminattır. Başımızsın, başkanımızsın. Toplanan kongrede Mustafa Kemal Paşa kongre başkanlığına getirilir.

Burada bir ruh haline yer vermek istiyorum. Erzurum Kongresinde,

Misak-ı Milli sınırlarına sığınma önerisi kolaylıkla kabul edilmemiştir. içe sindirilememiştir Erzurum'da.Bağdat'ı da içine alan Misak-ı Milli zorlukla o kötü koşullara karşın kabul edilmiştir. Burası Doğunun kilit taşı Erzurum...

Bu sınırlara çekilmeyi kabul edenler yani şaşalı İmparatorluktan gelenler alışkanlıklarını unutamadılar. Üzülerek bu sınırları kabul ettiler. Misak-ı Milli sınırlarımızdan verecek bir çakıl taşımız dahi yoktur sözünün değerini okuyucularıma bırakıyorum.

 

TBMM ZABITLARINDAN

 

Arkadaşım, meslektaşım, önceki dönemlerde CHP milletvekili olan İnş. Y. Mühendisi ve Ekonomi Doktoru Ali Nejat Ölçen, 'Türkiye Sorunları' adlı broşürler yayınlıyor. Bu broşürlerde gizli oturumları dahil TBMM zabıtlarından özetleri yayınlıyor. Bu bilgilerden konumla ilgili olanları özetliyorum.

Cumhuriyetimizin kuruluşunu izleyen günlerde, Millet Meclisinin 'Baş Komutan' olarak Mustafa Kemal'i görevlendirmesi kolay olmadı. Karşı çıkanlar önerge verdiler. (Gizli oturumda 03.01.1338 (1922) günü 139.ci birleşiminde zabıtlarında ayrıntılı bilgiler var.)

Mustafa Kemal'in başkomutanlık görevini denetleme yetkisi, mecliste oluşturulacak. 'Ham Encümeni'ne devrediliyordu.

Mustafa Kemal'e karşı olmasıyla tanınan Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, 'Dünyada benzeri olmayan gayet şumullü (kapsamlı) ve namütemali (sonsuz), elastiki (esnek) maddeler olan tasarıya karşı çıktı. İki tarafı kesen bıçak gibi maddeler bunlar dedi. (Ayrıntılı bilgi tutanaklarda. Büyük nutukta var.)

Ünlü ikili takrir sahiplerinden Hüseyin Avni Ulaş ve Bayrakçı Necati (Necati Güvenci ) tarafından düzenlenmişti.

TBMM'de Erzurum Mebusu Celadettin Arif ile Hüseyin Avni, Mustafa Kemal'e karşı güçlük çıkaran bu ünlü kişilerin öyküsü incelenmelidir. 

Yunan ordusu Eskişehir-Ankara varoşlarına dayandığı sırada hükümet merkezinin Ankara'dan Kayseri'ye taşınması mecliste önemli tartışmalara yol açmış, uzun tartışmalar olmuştu.

Meclisten Mustafa Kemal'e geniş yetkiler verilmemesi için Erzurum mebuslarının sert konuşmaları olmuştur. Ayrıca Dr. Rıza Nur, mecliste konuşmasını aşağıdaki şekilde sonuçlandırmıştır.

''Bendeniz Paşa hazretlerinin bu salahiyeti talep etmekteki hikmeti bir türlü derk (anlamıyor) ve izah edemiyorum...''

İşte  o oylamanın sonucu; çekimser 10 oy ve 169 ret oyuna karşı 183 kabul oyu ile Mustafa Kemal'e Başkomutanlık görevi verilmiştir....''

 

***

 

Çok uzun bir anı ve alıntı  oldu değil mi?

Sıkıldınız eminim... Ama dün tam iki buçuk saat pür dikkat tarih dersi dinlerken televizyonlardan;  ne yukarıda anlatılan demokrasi, ne o vefa, ne de bu kahramanlar vardı.

Ve hiç biriniz sıkılmamıştı...

Eee... Siz de haklısınız...

Koca ülkenin, şu  küçük Erzurum'un da, bu daracık köşeye sıkıştırıldınız...

 

 

-------------------------

[*] Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento Dergisi,  Temmuz-Ağustos 2004, 224. Sayısında Yayınlandı

[?]  Ulaştırma, İmar ve İskan Bakanı

[?] Erzurum da yayınlanan 'Albayrak Gazetesi' sahibi Albayrak Mektebinin Müdürüdür. Şimdi Erzurum da Ticaret Lisesinin bulunduğu bina.Halk Necati beyi Albayrakçı Necati olarak tanır. Nüfus kütüğünde, Necati Güneri olarak yazılmıştır.

[§] Eskiden Üniversite ve Yüksek Okullara Girebilmek İçin Lise Öğreniminden Sonra Verilen Olgunluk Sınavı

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • veyis 01 Ocak 1970 02:00

    he gardaş doğru yazmışsın tabelade kağıtlarda büyükşehir. ama gel görki sadece yüreğimiz büyük insanımız büyük corafi yapımız yüzölçümüzmüz büyük tarihimiz büyük medeniyetimiz büyük kültürümüz büyük Atatür üniversitemiz büyük tıp fakültemiz büyük ama dermana trabzona bölge müdürlüklerine trabzona trabzon atlı oldu erzurum yaya yetişene aşk olsun yaram içerden yaram içerden veremmi kansermi yaram içerden

  • tevhit yazıcı 01 Ocak 1970 02:00

    kalemine sağlık orhan abi..