Can emiciler ile kan emiciler

En az elli kere söyledim odun kafalılara!

Kendine has dili olanlara MİLLET denir.

Sonu, "....li , ....lı " ile bitenlerin soyu belirsizdir.

Amerikalı, Kanadalı, Perulu, Pakistanlı, Avustralyalı, Arjantinli, Şilili, Yeni Zelandalı, İsviçreli diyebilirsiniz, çünkü bunların kendilerine has dilleri yoktur.

Alman'a Almanyalı, Fransız'a Fransalı,  İtalyan'a İtalyalı, İngiliz'e İngiltereli, Rus'a Rusyalı, Japon'a Japonyalı diyemezsiniz.

Aynı Türk'e Türkiyeli diyemediğiniz gibi Allah'ın öküzleri...

Son zamanlarda bir  "Türkiyeli" sözcüğü bazı cücelerin dilinde zil, elinde mendil olmuş geziyor da o yüzden aldık Ortaylı'nın sözlerini.   Eğer kendileri söylemediyse, o cümleleri ortada bırakmaz, hemen sahipleniriz. Altına da imzamızı çakarız hiç çekinmeden... İşte o zaman Türk sözcüğünü duyunca türlü türlü hallere girerek kriz geçirenler sövgülerini bana gönderebilirler.  Buna odun kafalılar ve öküzler de dahil.

Beyniniz tamamen uyuşturulmadan düşünün,  alfabeniz tedavülden kalkmadan yazın; ağzınızda canlı bir lop et parçası gibi duran dilinizi yutmadan konuşun!

Korkacak ve çekinecek ne var sanki!.. Demokratik bir ülkede yaşadığımızı biliyoruz; o halde düşünce ve duygularımızı söylemekten niye korkalım ki!

Meselâ ben bu 'barış süreci'nde bölge bölge gezerek birşeyler anlatmaya çalışacak olan âkıl adamların ne anlatacaklarını ve kimleri neye ikna etmeye uğraşacaklarını anlamış değilim.

Diyelim ki anlı şanlı bir sanatçımız olan Hülya Koçyiğit, düzenlelen ve halkın tıka basa doldurduğu salonda konuşacak.

Aldı mikrofonu eline, kadınların çoğunlukta olduğu tarafa bakarak ve en duygulu bir şekilde, en iyi rolü yaparak, "analar ağlamasın," diye söze başladı.

E tamam da yıllardır anası ağlayan bir millet "analar ağlasın" der mi hiç!

Eyvallah, analar ağlamasın, peki ne yapmalı bunun için.

Barış!

Kiminle?

PKK ile!

Veya Kadir abimiz... Biliriz ağır adamıdır... Kaşlarını çatıp da öfkeyle bağırdığı zaman sağır sultan karıncanın ayak seslerini duymaya başlar.

Peki o ne der.

Barış!

Kiminle?

PKK ile!

Bundan sonra ne denilirse denilsin hava ile cıvadır bize göre.

Bizim Gürcülere bir Gürcü atasözü ile seslenelim, belki anlarlar.

"Süt taştı nenenin haberi yok."

Biz Türklere de bir Arap atasözünü hatırlatalım.

"Kuş, kuş ile avlanır."

Anlamadın mı!

O zaman âkıl adamlara sor sen de akıllım!

Bilumum dost ve düşmanlar  Osmanlı'dan bahsederken 'Türkler' diyor; şimdi birileri Türk'e Türkiyeli dedirtmek için bir yerlerini yırtıyor... Yırtsınlar, yırtıldığıyla kalır elbet; ama neden bu yırtıkla dolaşmayı göze alıyorlar ki!..  Düşünmek gerek,  mutlaka vardır bir sebebi!

Adam tam sapık, komuşusunun küçük kızını kandırarak tecavüz ediyor. Kızcağız bir köşeye çekilerek ağlamaya başlayınca, tecavüzcü teselli edercesine başını okşuyor kızın.

"Aglama, ağlama... Belki de hakkından hayırlısı budur!"

Ne alakası varsa işte, birden geliverdi aklıma.

Aklıma bir de arkadaşının bile kanını emen bir kısım gazeteci takımı geldi. Bu kan emicileri başka yazıya bırakarak, her türlü savaşa karşı olduğumuzu ve can emicilere karşı durduğumuzu da söyleyelim.

Ancak, herşeye rağmen barış diyenlerden de değiliz. Yani teslim olmayı da yediremeyiz!

Can emiciler ile kan emiciler.

İşte bunlar önemlidir... Bunları tanıyarak büyümeli bütün çocuklar.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • sakallı 01 Ocak 1970 02:00

    kaygısız insanın doğasında ``sınıf`` var mı ki ``sınıfsal konumu koruma ve mümkünse yükseltme isteği insanın doğasında vardır`` olsun ? İnsanın doğasını çaykara iş merkezinin önü sandın galiba ! Bana entellektüel üstünlük taslamak adına Nietzche nin facebook ta kullanılan ve boklaştırılan aforizmalarıyla konuşman seviyeni ortaya sermiştir.senin yaptığın şey tam anlamıyla şudur:geniş sarı fikirler büyük bir öfkeyle uyuyorlar....bu cümlede ki işaret edilen şeyin senin güç istenci insanın doğasının sınıfsal yapısı gibi zırvalarla aynı boş içeriğe sahip olduğunu söylemek isterim...bayağılaşmanın anlamı yok.

  • nemesis 01 Ocak 1970 02:00

    Değerli yorumcular ; yerli yersiz kullandığınız entelektüel jargon sizi bilgi sahibi göstermekten çok ,kendinizi ispat etmeye çalıştığınız izlenimi veriyor...

  • kaygısız 01 Ocak 1970 02:00

    ``Bazıları derindir , Bazıları derin görünmek için suyu bulandırır `` . ezberine odaklı `` monolog of sakallı `` önce bir bak bakalım google eleştirisini kim yapmış ? az söyle öz söyle hikmetli söyle ki okuyan faydalansın ,girizgahı atla direk anafikri verki zamandan kazanalım .koy sözün odun gibi olsun ama dosdoğru olsun ,herkesin anlayabileceği dili kullanan herkese ulaşır diğerleri fildişi kulelerinde gölgeleriyle sohbet ederl . dünyanın bu hale gelmesinin nedeni diyalektiğin işleyememesi değildir ;güç istenci dir ,hırs tır .sınıfsal konumu koruma ve mümkünse yükseltme isteği insanın doğasında vardır doğayı inkar eden doğaya yenilir ,uzlaşmaya çalışmak lazım .iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmalı kişi illa taşlanacaksa birini günahsız olan atmalı ilk taşı ..

  • sakallı 01 Ocak 1970 02:00

    editöre bir tebrikte benden ama keşke son yazdığım yorumu da yayımlasaydınız ! Yazım klişelerden uzak kişi hak hukukuna saygılı eleştirel ve kendi çapında bilgi yüklü bir yazıydı.Kendimce değerli bulduğum ve Ömer bey in yazısıyla da ilgili bir biçimde yazdığım bir yazıydı.Editöryal süzgeçten geçmediği için üzüldüm.iyi çalışmalar..

  • monolog of sakallı 01 Ocak 1970 02:00

    Kapitalist modernitenin benzeşiklik üzerinden varolması onun keşfet dönüştür tüket karakerini sergiler.Doğada var olan herşeyin önce keşfi söz konusudur.Pozitif bilim ve pozitif akıl bu döngünün en temel aracıdır.Ama bu döngü sandığımız gibi doğanın maddi boyutunun sömürüsü değildir.Doğanın parçası olan insanında sömürüsüdür.Şöyleki:İnsanın ihtiyaçları gibi ne idüğü belirsiz olan ve herkesin inandığı ! bir postülaya inandırılır insanlar.Bu sahte inanç/tutumdan dolayı herkesin tükketiği kadar varolan bir ``birey`` aldatmacasına mahkum edilir insanlar.Buna paralel maksimum insan sömürüsü,insanın duygularının ve entellektüel yönününde sömürüye tabi tutulması``sömürünün`` ulaştığı boyutları gözönüne sermektedir.Bu kısa ve eksik girizgahtan sonra değerli yazarımız Ömer bey in takındığı tutumun yaslandığı yada içine düştüğü durumu apriorik bir genellemeye tabi tutmak mümkündür.Kapitalist modernitenin ihtiyaçlar silsilesine tabi tutuğu ve bir çözülmeye uğrattığı entelektüalizmin vücud bulmuş hali kıymetli yazarımızın hem köşe yazısında hemde yazıdan sonra geliştirmiş olduğu monolog ve sonrasında ki ilkesel tutumunda bu şeyleştirme ve hiçleştirme yatmaktadır.Çağın ruhu ve tarihin temposuna uygun olarak yapıp etmelerimizin muhasebesini,günü idare etme ve sınıfsal konumumuzu sürdürme üzerine yaparız.Sınıfsal konumumuz bize doğuştan verilmediği gibi(soy arisokrasisi) mevcut inşaa etme sürecine de delinin şeyine tutunmuş gibi tutunmamamız gerekir.Sırf bu konumu sürdürmek için yaptığımız şeylerin gerçeklik ve vicdanla muhasebesini de yapmamız gerekiyor.Unutulmamalıdır ki dünyayı bu hale getirenler,kendi konumlarını sağlama almaya çalışan insanlardır.kendi inanç tutumlarını karşıtı olanlarla harmanlayıp yeni bir senteze ulaşamadıkları için yani diyalektiği işletemedikleri için dünya bu kadar kötü bir hale geldi.Sakallı bu durumu külliyatının sonuna ``de te tabula naratur`` diye not düşer.(google eleştirisi yapan sayın nazmi bey e ince bir sitemdir bu.Eğer google kullanmadan latince olan bu tümceyi ve sakalı yı bulabildiyseniz gerçekten adres verin gelip sizin ellerinizden öperim.Biraz ipucu vereyim tümce ve sakkalı hakkında.Sakallı der ki:bilmiyorlar ama dünyayı yönetiyorlar...).selamlar

  • kaygısız 01 Ocak 1970 02:00

    editör ,eleştirileri sansürlemeden koymuşun helal olsun ... sakallıya ithafen , durumdan vazife çıkarmışın vurkaç denemişin ama fena çuvallamışın, sağ cenahın çökmüş , sol ağır yaralı , orta tarümar .. sakallı , orantısız entellektüel güç kullanmışın ayıp etmişin . ömer nazmi , yorum yerine teşrif et meydan er görsün bre .

  • ÖMER NAZMİ 01 Ocak 1970 02:00

    BEN HİÇ BİR OKURUN YORUMUNA YORUM YERİNDE CEVAP VERMEM; ANLAŞILAN, YORUM OLARAK OKURA CEVAP VERDİĞİM GİBİ BİR YANLIŞ ANLAŞILMA OLMUŞ VE BANA YÖNELİK DÖNÜŞ OLMUŞ. BUNU BELİRTMEK İSTEDİM. OLUMLU VEYA OLUMSUZ YORUMLARLA İLGİLENEN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER.

  • sakallıya ithafen yazısı üzerine birkaç şey... 01 Ocak 1970 02:00

    Eleştirime cevap vermeniz beni ziyadesiyle mutlu etti.Eski Türk hakanlarının saç uzatmasının vak`anüvislerin eserlerinde yer alması bu şahsiyetlerin bazılarının da olsa mutlaka öyle oldukları anlamına gelmez.Çünkü Osmanlıda Ümmetçi tarih yazımı yapılırken Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte bu tarih yazımından vazgeçilmiş ve milliyetçi tarih yazımına geçilmiştir.Dolayısıyla birinin yok saydığını diğerinin varsayması ve bunun mantıki sonucu varsayıma dayalı ideolojik bir tarih yazımı söz konusudur ki doğrulanabilirliliği ve kanıtlanabilirliliği şaibelidir.Efendim Can Baba yı zikretmişsiniz eleştirim üzerinden yazınızın muhtevası vesilesiyle.Can Baba nın şiirlerinde kullandığı argo dil kaba küfür olarak anlaşılırsa ve sizin yazınızda kurmaya çalıştığınız analojiye indirgenirse şiir severler tarafından kabul görmez.Çünkü Can Baba nın dil i imbilimsel anlamda bir aşağılamayı hedef almaz tamamen durum tespidir.Aziz Nesin in ironik tespitleri bunu iyi örnekler.Ben edebiyatçı değilim ve edebiyatımıza birşey kazandırmak gibi bir niyetim yok bu edebiyatçıların işidir.Uzmanı olmadığım bir konuda fikri dayatmada bulunamam çünkü günümüzde yapılan ve sonuçları itibariyle insanı şaklaban durumuna sokan bir durumdur.Yazınızı iyi tahlil etmediğim kritiğini bir karşı sav la ortaya koymadan önce,aslında sizin benim eleştirimi bir eleştiri olarak değil de bir an önce cevap verilmesi gereken basitlikte bir yazı olduğuna karar verip alelade okumanız ve tepeden bakan bir cevap yazmış olduğunuzu belirtmek isterim.Efendim Anadolu ve Anadululu kavramları farklıdır.Ben yazımda Anadolu bavyera saksonya mezopotamya...demiş ve bunların sonuna aidiyetide içeren ve başka birşeyi`gösteren`` -lı,li eklerini kullanmamışım.Sav ım okur yazar olan herkesin bilebileceği sadelik ve gerçeklikedir:Anadolu belli bir kara parçasını arazi parçasını ifade ederken Anadolulu kavramı bu kara parçası üzerinde yaşayan kendisini oraya ait hisseden insanları ifade etmek için kullanılır.Paradontodik ve nümizmatik gibi teknik alt disiplinler ihtisaslaşmaya bağlı teknik alanlardır prehistoryacı falan değilim.Tarih i okurken bilimsel yöntemle yaklaşmaya çalışmak doğruyu saptamanın tek yoludur.Eskatolojik önermelerin yöntemsizliği asla itibar edilecek hususlar olmamalıdır.``.tanıtlamada tanımlamanın `sakallıca` versiyonu olsa gerek.`` sözünüzden pek birşey anlamadım.Düşünsel dolayımlama yapmışsınızdır belki.Ama eğer böyle yapmışsanız önermenizin hem ``açık`` hemde ``seçik`` olması ilkesel aciliyet ihtiva eder.Düşünürlerin toplumsal işlevinden bahsetmişsiniz son olarak.Toplumları çağının ötesine taşımak tarih öncesi bazı hakanların fiziki ve fikri görünümlerine bürünerek yapılacak bir iş olmadığını belirtmemde beis yoktur sanırım.Yönünüzü geriye,geleneğe çevirerek nasıl ilerleyebilirsiniz ki paradoks değil mi bu???

  • sakallıya ithafen 01 Ocak 1970 02:00

    sakallı rumuzu ile yazan muhterem,Türk`e saç uzatmak yakışır mı demişsin,birazcık vak`anüvis eserlerini okursanız eski Türk hakanlarının bir çoğunun uzun saçlı olduğunu öğrenmiş olursunuz.Dar kafalı ve Allah`ın öküzleri ifadesi belli bir grubu tanımlamak için değil ,cebindeki yanlış bilgiyi başkalarına dikte etmeye çalışan bir güruhu anlatmak için kullanılmış yerinde bir betimlemedir.Bir kaç Can Yücel şiiri okursanız daha iğnelilerinide görmeniz muhtemeldir.`Bilgi backgroundu zayıf` olmayı edebiyatımıza kazandırmanız da takdire şayan.(nasıl bir ifade ise !!)bavyeralı denildiğini duydumda anadolulu denildiğini duymadım, yazıyı tahlil edememişsiniz.sizi paradontodik ve nümizmatik öğrenmeye davet ediyorum(hemen googlede aramaya kalkmayın,sizin gibi yaptım alakasız iki kavram salladım ,öğreniverin canım ne çıkar)Bir profesör ismi zikrederek aldığınız akademik paye beni ziyadesi ile memnun etti.tanıtlamada tanımlamanın `sakallıca` versiyonu olsa gerek.Toplumları çağının ötesine taşıyan düşünürler ,insanları memnun edecek yazılar yerine ufuklarını açacak yazılar yazarlar.amaçları münazara yada müzakere değildir. ufkunuzu açabildiysem ne mutlu bana....

  • sakallı 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın köşe yazarı Ömer NAZMİ beyfendi; bu yazıyı okurken belli aralıklarla hem güldüm hem kızdım hemde zavallı halinize çok acıdım.Bir yazıyı okurken neden bu kadar değişik reaksiyonlar gösterdiğimin nedenlerini sıralıyorum. 1)Şekilcilik çağın hastalığıdır,şekilci değilim fakat senin kurduğun mantık silsilesine dayanarak;milliyetçi bir kimlik taşıdığına kanaat getirdim.Eğer milliyetçiysen o saç sakal ne öyle be adam hiç utanmıyor musun o halinden ! Bir Türk e yakışır mı gavur stili saç sakal uzatmak ? Darwin gibisin. 2) Okur kitlesine ``dar kafalılar``,``Allah ın öküzleri`` gibi tanıtlamalar ı kendinize yakıştırıyor musunuz ? Ben insan olan hiç kimseye hele senin gibi ulvi kişiliğe sahip müstesna bir insana hiç yakıştıramadım. 3)Bilgi background nuzun çok zayıf olduğunu düşünüyorum.Çünkü bir halk ve bu halkın üzerinde yaşadığı toprak parçasının nasıl adlandırılacağını bilmiyorsunuz.Sosyoloji ve Antropoloji diye iki kavram var duydunuz mu hiç?Bunlar kavram olmayı da aşıp aslında metodolojileri olan bilim dallarıdır.Keşke haberiniz olsaydı :( Alman bir kimseye ALMAN,Türk olan bir kimseye TÜRK,Kürt olan bir kimseye KÜRT...denir.Anadolu bir coğrafya ismidir tıpkı bavyera saksonya mezopotamya sahra gobi gibi.Ama Kürde Kürt diyemediğimiz için ve onların yaşadığı bölgeye de gerçek ismiyle hitap edemediğimiz için bir yerlerden uyduruyoruz.Sosyal antropolojiyi ve sosyolojiyi takip etmenizi bu anlamda çok önemsiyorum. 3) Cehaleti mazur göremeyeceğimi affınıza sığınarak söylüyorum.Kültür ve medeniyet kavramlarının farklılığını öğrenmenizi şiddetle tavsiye ederim.Zira alfabenin bize ait olmadığını bizim aslında Latin Alfabesini kullandığımızı lütfen biliniz ve milli alfabe diye nitelenen ve gerçeklikle ilgisi olmayan safsataları bir kenara bırakınız. 4)Osmanlı da Türk kelimesinin ne zaman kullanıldığına ilişkin gerçeği öğrenmek istiyorsanız,Prof Dr.Hüseyin AKYÜZ Beyfendinin hem kitaplarını okuyunuz hem de fırsat bulursanız kendisiyle sohbet ediniz.Ben kendisinden çok istifade ettim size de tavsiye edebilirim. Akil insanlar heyetine yönelik serzenişiniz sizin görüş ve düşünceleriniz olduğundan dolayı kabul etsem de etmesem de saygı duyuyorum.Münazara ve Müzakere kültürünü karşılıklı kişilik haklarımıza riayet ederek geliştirirsek düşüncelerimiz daha fazla anlamlı olur.Duygularımızın politik reflekslerimizi yönlendirdiği nokta da lütfen kendimize hakim olalım ve kimselere odun kafalılar Allah ın öküzleri gibi çirkin yakıştırmalarda bulunmayalım.Zira her tanıtlama biçimi sahibinin varlığından azade değildir.Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.Sevgiyle kalın.

  • sakallı 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın köşe yazarı Ömer NAZMİ beyfendi; bu yazıyı okurken belli aralıklarla hem güldüm hem kızdım hemde zavallı halinize çok acıdım.Bir yazıyı okurken neden bu kadar değişik reaksiyonlar gösterdiğimin nedenlerini sıralıyorum. 1)Şekilcilik çağın hastalığıdır,şekilci değilim fakat senin kurduğun mantık silsilesine dayanarak;milliyetçi bir kimlik taşıdığına kanaat getirdim.Eğer milliyetçiysen o saç sakal ne öyle be adam hiç utanmıyor musun o halinden ! Bir Türk e yakışır mı gavur stili saç sakal uzatmak ? Darwin gibisin. 2) Okur kitlesine ``dar kafalılar``,``Allah ın öküzleri`` gibi tanıtlamalar ı kendinize yakıştırıyor musunuz ? Ben insan olan hiç kimseye hele senin gibi ulvi kişiliğe sahip müstesna bir insana hiç yakıştıramadım. 3)Bilgi background nuzun çok zayıf olduğunu düşünüyorum.Çünkü bir halk ve bu halkın üzerinde yaşadığı toprak parçasının nasıl adlandırılacağını bilmiyorsunuz.Sosyoloji ve Antropoloji diye iki kavram var duydunuz mu hiç?Bunlar kavram olmayı da aşıp aslında metodolojileri olan bilim dallarıdır.Keşke haberiniz olsaydı :( Alman bir kimseye ALMAN,Türk olan bir kimseye TÜRK,Kürt olan bir kimseye KÜRT...denir.Anadolu bir coğrafya ismidir tıpkı bavyera saksonya mezopotamya sahra gobi gibi.Ama Kürde Kürt diyemediğimiz için ve onların yaşadığı bölgeye de gerçek ismiyle hitap edemediğimiz için bir yerlerden uyduruyoruz.Sosyal antropolojiyi ve sosyolojiyi takip etmenizi bu anlamda çok önemsiyorum. 3) Cehaleti mazur göremeyeceğimi affınıza sığınarak söylüyorum.Kültür ve medeniyet kavramlarının farklılığını öğrenmenizi şiddetle tavsiye ederim.Zira alfabenin bize ait olmadığını bizim aslında Latin Alfabesini kullandığımızı lütfen biliniz ve milli alfabe diye nitelenen ve gerçeklikle ilgisi olmayan safsataları bir kenara bırakınız. 4)Osmanlı da Türk kelimesinin ne zaman kullanıldığına ilişkin gerçeği öğrenmek istiyorsanız,Prof Dr.Hüseyin AKYÜZ Beyfendinin hem kitaplarını okuyunuz hem de fırsat bulursanız kendisiyle sohbet ediniz.Ben kendisinden çok istifade ettim size de tavsiye edebilirim. Akil insanlar heyetine yönelik serzenişiniz sizin görüş ve düşünceleriniz olduğundan dolayı kabul etsem de etmesem de saygı duyuyorum.Münazara ve Müzakere kültürünü karşılıklı kişilik haklarımıza riayet ederek geliştirirsek düşüncelerimiz daha fazla anlamlı olur.Duygularımızın politik reflekslerimizi yönlendirdiği nokta da lütfen kendimize hakim olalım ve kimselere odun kafalılar Allah ın öküzleri gibi çirkin yakıştırmalarda bulunmayalım.Zira her tanıtlama biçimi sahibinin varlığından azade değildir.Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.Sevgiyle kalın.

  • kaygısız 01 Ocak 1970 02:00

    ``` Ne alakası varsa işte, birden geliverdi aklıma.`` aklına geliverenleri yazacağına biraz düşün taşın bir bilene danış öyle yaz amcaoğlu . tutmuşun köşe başını sallayon bol keseden .ilim yok irfan yok birikim yok kulaktan dolmayla anca bu kadar olur .bırak bu işi ehline ...