Eh!.. Artık yaşımız 40'ı aştı... Bu seçim meydanlarında 22 yıldır elimizde kalem, boynumuzda fotoğraf makinası gezip duruyoruz...
Şükür; gözümüz var görüyoruz, kulağımız var duyuyoruz... Ancak hiç bir dönem seçmenin bu kadar sessiz kaldığı bir seçim dikkatimizi çekmemişti...
Daha önce gazeteci olarak izlediğimiz seçim süreçleriyle, 12 Haziran seçiminin bir kıyaslamasını yaparsak, yaşanan bu sessizliğin pek hayra alamet olmadığını belirtmek isterim.
Bu 12 Haziran;
Ne Özal'ın 6-0'lı ANAP'ının yıkılışına,
Ne Demirel'in o meçhul süvarili Kırat'ının şahlanışına,
Ne Erbakan'ın tok başaklı Refah'ına,
Ne de Erdoğan'ın bilmem kaç voltluk ampülü yakışına benziyor...
Seçimlere 18 gün kalmasına rağmen, gerçekten de sessiz, tepkisiz, ilgisiz, heyecansız geçiyor Erzurum'da propoganda dönemi...
Siz bakmayın Cumhuriyet Caddesi'nde, dolaşan parti araçlarından yankılanan o yüksek sesli müziklere...
Şampiyonu ve düşeni belli olmuş bir ligde oynanan formalite maçlar gibi bu 12 Haziran...
Seçmeni de, siyasetçisi de maç bitse de gitsek havasındalar!
Duygularını her ortamda çoşkuyla belli eden Erzurum gibi bir şehirde ortamın aniden sessizleşmesi, bana o malum fıkrayı hatırlatıyor...
Hani, padişah her koydurduğu vergiden sonra görevlileri sivil olarak halkın arasına salıp, tepkilerini ölçtürürmüş...
Görevliler, "Padişahım! Halkımızın gıkı çıkmıyor. Herkes sessiz sedasız işinde gücünde" dedikçe, vergilerin miktarı artıyormuş.
Ne zaman ki, "Aman Padişahım! Halk bir acayip halde, işi gücü bırakmış, gülüp oynuyor, şarkılar türküler söylüyor!" diye rapor gelmiş, işte o an Padişah ürkmüş gidişattan, hemen vermiş emri:
"Tez, vergiler indirile!"
***
Acaba diyorum ki...
Erzurum'daki bu derin sessizlik, köklü bir değişimin habercisi mi?
Belli ki şöyle düşünüyor Dadaşlar;
Hep adayları değişiyor bu şehrin ama değişmeyen tek gerçeği cemaatler... Daha argo bir tabirle; ütücüler değişiyor dört yılda bir Erzurum'da fakat ütülenen pantolonlar hep aynı!..
Onun yılgınlığından da kaynaklanmış olabilir mi bu sessizlik...
Bana soracak olursanız; Erzurum'da taşlar yerine oturuyor. Mağduriyet gömleğini giyinerek çıktıkları zirvede kibirleriyle Palandöken'i ayaklarının altında görenlere sırtını çoktan dönmüş şehir... Hangi bindirilmiş kıtaları doldurursa doldursun seçime 24 saat kala İstasyon Meydanı'na iktidar, derin sessizliği ile her türlü sürpriz sonuca gebe Doğu'nun kadim şehri... Bu defa belli ki; kimsenin tapulu tarlası değil bu tarihi kent...
Hani o moda söylemle; Halep orada ise arşın da sizin elinizde...
---------------------
TEBESSÜM :)
---------------------
Doğruları Söyleyen Parti...
Televizyon kanallarında reklamı çıkan siyasi partiler kervanına Demokratik Sol Parti de katıldı. Kısa ve öz bir tanıtım filmi yapmışlar.
DSP Genel Başkanı Masum Türker’i mecburen geniş açı çekmişler. Diğer partilerin reklamlarına göbek farkı atmışlar!
Reklamda kullandıkları slogan da güzel:
Doğruları
Söyleyen
Parti...
Bakalım bu anlamlı slogan ve Türker’in vaatleri DSP’ye seçimde kaç oy kazandıracak?
Dilerim; Bir sonraki seçimde partinin sloganını şu şekilde değiştirmek zorunda kalmazlar:
Dokuz köyden Sürülenler Partisi!..