At
yarışları Erzurum’da 1980 yıllarına kadar Kars Kapı’daki yarış alanında
yapılmaya devam etmiş, daha sonra bu yarışlara ilgi azalmış olsa da
bugün Erzurum’da bir hipodromun yapılma fikri hâlâ tazeliğini
korumaktadır.
At yarışlarına olan ilginin azalmasının aksine, ciride olan ilgi de o kadar fazlalaşmıştır.
Özel olarak yetiştirilmiş atlarla oynanan cirit oyunu, kırk dakikalık iki devreli oynanmaktadır.
Ciritte
takım ‘alay’ ismi ile adlandırılır, bir alay yedi at ve sporcudan
teşekkül eder, beş kişilik takıma ise ‘bölük’ denir, takımların yedek
oyuncu sayısı ise üçtür.
Oyun; çavuş tabir edilen kişinin
binicileri övücü sözlerle izleyenlere tanıtmasıyla başlar, bu esnada
davul ve zurna da çalmaya devam eder.
Cirit oyunu her mevsimde oynanmakta olup, kış aylarında oynanan cirit oyununun seyri oldukça zevklidir.
Kar üzerinde dörtnala koşan atların ve onların üzerlerindeki sporcuların harikulade görüntüleri görülmeye değerdir.
Erzurum
Hemşehrisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk 3 Temmuz 1924’de Erzurum’a
geldiğinde, Üç Kümbetler’de dadaşlar cirit oynamışlar ve Gazi’nin
takdirini kazanmışlar, oyunu çok beğenen Gazi, bu ata sporunun
yaşatılmasını istemiştir. 1
1935 yılında Halkevi tarafından cirit oyunu organizasyonu yapılmıştır.
Ciritçiler
birlerine hiçbir zaman kasıtlı ve kötü hareketler yapmazlar, atılan
cirit rakibin baş ve göbek arasına doğru savrulur, bu kısımdan başka
yere cirit atan ciritçiye ceza verilir, kurallarda ata cirit atılmaması
vardır, ata cirit vuran ciritçiye ihtar verilir, tekrarı halinde oyundan
atılır.
Atlı cirit oyunu 120x40 oyun, 140x60 koruma alanlı düz
bir alanda oynanır, takımların oyuna başlaması için durdukları 5m
uzunluğunda, 40-50m genişliğindeki yere ‘alay durağı’ denir.
Dikdörtgen
şeklindeki cirit sahasında, alay durağı ve atış sahası arasında bulunan
15m eninde ve orta sahaya 5m derinlikteki alana ise ‘Yasak alan’
denilmektedir.
Yasak alandan oyun alanının ortasına 7m
derinlikteki alan ise atış alanıdır, sporcu bu alana girdiğinde ciridini
atma zorundadır.
Cirit; oyun başhakemi, yazı başhakemi, iki yazı hakemi ve orta saha hakemi tarafından yönetilmektedir.
Oyun
araçları, spora ismini veren cirit sopası, at ve çevgan denilen,
‘ciridi düşürmek ve yere düşen ciridi almak için kullanılan, bir ucu
eğri değnek’ten ibarettir.
Cirit sopası 100-120 cm boyundadır,
bir ucu 3,5 diğer ucu 2,5cm kalınlığında olup, kavak, gürgen, meşe gibi
ağaçlardan yapılmaktadır.
Kabukları yontulan sopaların uçları
silindir şeklinde kesilerek, yuvarlatılarak, oyun esnasındaki
yaralanmaların önüne geçilmesi sağlanır.
Usullere göre oyunu iki takım arasındaki yaşça en küçük oyuncu başlatır.
Atını
hızla rakip takıma doğru süren oyuncu, rakiplerine 10-15m kadar
yaklaştığında ciridini karşı takımdaki sporculardan birine doğru atar,
sonra atını kendi takımına doğru çevirir, oraya doğru hızla ilerler.
Rakip
oyuncu da hemen atını koşturarak ciridi atan oyuncuyu kovalamaya
başlar, oyuncuya yaklaşınca ciridi ona doğru savurur, daha sonra ilk
hamle yapan oyuncunun takımından bir sporcu takım arkadaşını kovalayan
rakibinin peşine takılır ve oyun bu kaçma ve kovalamacayla devam eder.
Puan Kaybedilen Hareketler
Yakın mesafede rakibine cirit atma -3 / Atını rakip atlıya kasten çarptırma -3
Ciridi ata kasten vurma -1 / Atı ile karşı alaya girmek -1 / Yan çizgi ihlali -1
Atış sahası dışından atış -1 / Cirit atma hakkını kullanma -1 / Erken ve çift çıkış -1
Attan düşme -3 / Attan düşme (ikinci kez) -6 / Attan inme (izinsiz) -1
Yasak sahada üç veya daha fazla oyuncu bulunması -1
Hamle hakkı doğan sporcunun yan çizgiden oyuna girmesi -1
Karşı alaya kasten dalan sporcuya -3 / Ciridini atış alanında kasten yere atan -1
Çift çıkış -1 / Erken çıkış -1 / Cirit düşürme -1 / Yasak saha ihlali -1
Puan Alınan Hareketler
Ciritçiye isabet orta saha 4 / Ciritçiye isabet alay durağında 4 / Rakibini yakalayıp bağışlama 3
Rakibini kesme 3 / Atılan ciridi oyun alanında havada tutma 3
Oyun alanında kamçı ve sopa ile çelme yiyen 4 / Eyeri boşaltarak rakibin ciridini boşa çıkartma 3
Rakibin ciridini oyun alanında tutmak 3
Alay durağında ve oyun esnasında isabetli her türlü cirit atışı 6
Hakemlerin kararına itiraz eden ve disiplinsizlik sergileyen oyuncu ihtar alır, tekrarında ise oyundan ihraç edilir.
Cirit
oyununun riskli ve tehlikeli yönleri olduğu için, oyun esnasında
yaralanmalara, hatta ölüm hadiselerine bile rastlamak mümkündür.
Töre
gereği, oyun esnasında ölüm hadisesi gerçekleşince ölenin ailesi
öldürenden davacı olmaz, bu hadise er meydanında olmuş gibi
değerlendirilir, hatta bir övünç olarak da kabul edilir.
Bir
savaş oyununun canlandırıldığı bu oyunda oyuncuların sporun ruhuyla
bütünleşen sevgi, barış ve kardeşlik duygularıyla hareket etmeleri
oldukça anlamlıdır, bu davranış biçiminin bir başka yansımasını da
dadaşların oynadıkları hançer barında görmek mümkündür.
Ciritçilerin belli bir giysileri yoktur, mevsime göre kışın uzun kollu kazak, yazın ise gömlek tercih edilir.2
Ata sporumuz atlı ciridin en fazla oynandığı Erzurum’da, bugün 10.000 kişilik açık tribünlü cirit oyun alanı mevcuttur.
1986 yılında yapılan bu oyun alanı Türkiye’de tek olmasıyla bilinir.
1930’lu
yıllara kadar düzensiz bir şekilde oynanan cirit, 1936 yılında Sipahi
Ocağı tarafından düzgün hale getirilmiş, 1949 yılında yeni kurulan 12
Mart Gençlik Kulübü tarafından Kavak Kapı’da cirit oyunlarının oynandığı
görülmektedir.3
1957 yılında kurulan Erzurum Atlıspor İhtisas Kulübü ile atlı cirit, Erzurum’da ilk resmi kuruluşuna kavuşmuştur.
Bugün Erzurum’da 25 Atlıspor İhtisas Kulübü bulunmaktadır.
Türkiye
genelinde bu sayının 65 civarında olduğu göz önüne alınırsa, Erzurum’un
atlı cirit konusunda özel bir konumda olduğu anlaşılmaktadır.
Binicilik
Federasyonu’na bağlı olan atlı cirit, 1996 yılında Geleneksel Spor
Dalları Federasyonu’na bağlanmış, ilk federasyon başkanlığını Erzurumlu
eski gençlik ve spor il müdürlerinden Nihat Gezder yapmış, halen bu
görevi yine bir Erzurumlu Fatih İstanbulluoğlu yürütmektedir
Erzurum’un
spor geçmişine bakıldığında, Rus işgali öncesinde Erzurum ili genelinde
geleneksel sporlardan olan atlı cirit, binicilik, güreş gibi sporların
yanında, gençler arasında da disk ve gülle atmanın bir çeşidi olan
batman atmak ve kol taşı atmak gibi sporların yapıldığı görülmektedir.
Özellikle
cumhuriyetin ilanından sonra, cumhuriyetin top yekûn kalkınma
proj1eleri arasında spora verilen önemle birlikte, çağdaş sporların da
Erzurum’un spor hayatına girdiğini, özellikle Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün “Bedeni idman, fikri idmanla muvazi gitmelidir” sözleri ile
bu projelerin desteklendiği anlaşılmaktadır.
Geleneksel sporlar içerisinde karakucak güreşleri de Erzurum’da en çok ilgi çeken sporlardandır.
Atlı
ciritten sonra kültür kuşağının günümüze yansıttığı sporlar içerisinde
güreş, Erzurum’da olduğu gibi Anadolu’nun çoğu yöresinde bütün
heyecanıyla yaşanmaktadır.
26 Eylül 1924’de başpehlivan güreş müsabakası ve orta pehlivan güreş müsabakaları yapılmıştır.
Güreş
müsabakaları bu dönemlerde Kars Kapı’daki cirit sahası civarında, Gazi
İlkokulu’nun bahçesinde ve İstasyon civarında yapılmıştır.
1967
yılında belediye başkanı Hilmi Nalbantoğlu’nun başkanlığında karakucak
güreşleri organize edilmiş, otuz kişilik komitenin yürüttüğü bu
organizasyon kale içinde gerçekleştirilmiştir.
Karakucak
güreşlerinin geleneksel hale dönüştürülmesi ise belediye başkanı Mahmut
Uykusuz tarafından 2002 yılından sonra olmuş, bu organizasyonlar hâlâ
devam etmektedir.
Erzurum ilçelerinden Hasankale, Tortum, Oltu, Olur, Narman ve Horasan’da da gençler arasında güreş sporu yaygındır.
Geçmiş
dönemlerde Tortum ilçesinden; Seyhan, Adnan, Cihan, Zakir, Cengiz ve
Hamza, Oltu ilçesinden; Ahmet ve Dursun, Narman ilçesinden Işıklı,
Pasinler ilçesinden Bahri, Bahşi ve Mevlüt, Dumlu’dan; Ziya ve Recep
Pehlivanlar karakucak güreşinin ustaları olarak hatırlanmaktadırlar.
Karakucak güreşleri geleneksel olarak Pasinler’de “Yedi Haftalar Güreşleri” ismi altında her yıl muntazam olarak yapılmaktadır.
Geleneksel
sporlara ilginin fazla olduğu Erzurum’da, şehir merkezinde olduğu gibi
kasaba ve köylerde de karakucak güreşleri düzenlenmektedir.
Diğer spor dallarında olduğu gibi cumhuriyetin yeni kurulduğu yıllarda, bu sporda da belli bir düzen ve nizamın olmadığı görülmektedir.
1930
yılından itibaren bu sporların bir disiplin içerisine sokulmasından
sonra belli bir düzen kurulmuş, 1938 yılında Ankara’da yapılan Türkiye
Güreş Birincilikleri Müsabakası’nda Erzurumgücü takımı üçüncü olmuştur.
1943
yılında Halkevi bünyesinde bir güreş takımı kurulmuş ve aynı yıl 216
sporcunun katıldığı güreş müsabakası tertip edilmiştir.
DEVAM EDECEK…