Bölge Haber Girişi : 25 Mayıs 2010 12:16

Erzurum'un önündeki fırsatlar!..

Erzurum'un önündeki fırsatlar!..
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanan 2009-2013 Stratejik Planda şehrin önündeki fırsatlar ve tehditler ortaya konuldu.

Erzurum Ajans-Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanan 2009-2013 Stratejik Plan’da şehrin önündeki fırsatlar ve tehditler ortaya konuldu.
Yaklaşık 100 sayfadan oluşan stratejik planda fırsatlar ve tehditler konusunda değerlendirmeler yer alıyor.
Planda bölgedeki hayvancılık potansiyelinin yüksek olması, 2011 Dünya Üniversiteler arası kış oyunları, Erzurum-Ovit tüneli, Bölgenin organik tarım potansiyeline sahip olması, Avrasya ve orta doğu ülkelerine yakın olmak fırsat olarak değerlendirilirken, Erzurum dışına nüfus, sermaye ve beyin göçünün artması, bürokrasinin yatırımcılara çıkardığı engeller, Katma değeri yüksek olan imalat sektörü üye sayısının az olması, Birinci organize sanayi bölgesinin giderek amacından uzaklaşması, İşletmelerin Kurumsallaşamamaları tehditler olarak belirlendi.
İŞTE FIRSATLAR
KOBİ Kredileri: Kalkınmakta olan bölgemiz yatırımcıları için KOBİ kredileri bir fırsattır. Odamız bu fırsattan yararlanmaları için üyelerimize gereken eğitimleri vermekte ve bilgilendirme toplantılarını yapmaktadır.
ERZURUM - RİZE ARASI OVİT TÜNELİNİN YAPILACAK OLMASI:
Ticaretin gelişmesinde en önemli unsurlardan biri olan ulaşımın yeterli olmayışı Erzurum ve ETSO üyeleri için bir tehdittir. Ancak Erzurum Rize arasında OVİT tünelinin açılacak olması Odamız ve Erzurum şehri için bir fırsattır. Karadeniz’e aynı zamanda limana kısa sürede ulaşacak olan İlimiz ve bu rotayı kullanan diğer iller açısından OVİT tünelinin açılacak olmasının, ekonominin hareketlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
BÖLGEDEKİ HAYVANCILIK POTANSİYELİNİN YÜKSEK OLMASI
Erzurum’da mera alanının oranı yüksek, orman alanları oranı düşüktür. Türkiye genelinde ise mera alanlarının oranı ile orman alanlarının oranı birbirine eşit durumdadır. Bu durum bölgenin hayvancılık potansiyelini doğrudan olumlu yönde etkileyen bir unsurdur. Buna ek olarak nüfusun büyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşamakta başlıca geçim kaynağı olarak hayvancılığı görmektedir.
2011 ÜNİVERSİTELER ARASI KIŞ OLİMPİYATLARININ ERZURUM’DA YAPILACAK OLMASI:
Erzurum ili için kış iklim şartlarının ağır olması bir tehdit iken, bu tehdit 2011 Üniversiteler Arası Kış Olimpiyatları ile fırsata çevrilmiştir. İlimizde öne çıkan sektörlerden olan turizm sektörü, gerekli tüm hazırlıklarını tamamlayarak 2011 Kış Olimpiyatları fırsatını değerlendirmek durumundadır. Bu deneyim turizm ve turizmle bağlantılı 31 adet meslek gruplarımızın gelişmesine etki ve öneminin artmasına ve aynı zamanda ETSO’ nun ve İlimizin turizm açısından gelişmesine vesile olacaktır.
ERZURUM’DA 2. OSB HAZIRLIKLARININ YAPILMIŞ OLMASI:
2. OSB ‘ye yönelik hazineye ait bir yer için çalışmalar tamamlandı ve Yatırım Yeri Tahsisi için sıkıntı yaşanmaması yönünde girişimler tamamlanarak yeni yatırımcıların önünü açıldı. Bu vesileyle Teşvik yasası kapsamında bölgemize yatırım yapmayı düşünen müteşebbislere altyapısı hazır bir şekilde arsa tahsisine imkân tanınmış oldu. ETSO da yönetim kurulunda bulunarak önümüzdeki yıllarda 2. OSB’nin işlerliği için gayret gösterecektir.
ERZURUM’UN TERMAL TURİZM POTANSİYELİNE SAHİP OLMASI:
Termal potansiyelimizin yüksek olmasına rağmen tesis ve işletme yetersizliği nedeniyle bu potansiyel gerektiği gibi kullanılamamaktadır. Sağlık Bakanlığı onaylı termal kaynaklı bir rehabilitasyon merkezi şehrimize kurulabilirse bu potansiyel değerlendirilmiş; turizm, sağlık ve sanayi sektörleri canlandırılmış olacaktır.
BÖLGENİN ORGANİK TARIM POTANSİYELİNE SAHİP OLMASI:
Bölge nüfusunun büyük çoğunluğu, kimyasal maddelerle kirlenmemiş kırsal alanda yaşamaktadır. Günümüz tarım sektöründe organik tarım yani doğal ürünler önemli yer tutmaktadır, dolayısıyla bölgemiz tarım arazisi değerlendirildiği ve yetiştirilecek ürünlerin pazarlama sorunu olmadığı sürece bölgemizin organik tarım potansiyeli ETSO ve üyeleri açısından bir fırsattır.
BÖLGEDEKİ YERALTI KAYNAKLARININ ÇEŞİTLİLİĞİ:
Yeraltı kaynaklarının sanayide hammadde olarak kullanılmasıyla birlikte üretim tesislerinin hammaddeye yakın kurulması fizibilite hesaplamalarında en önemli unsurlardan sayılmaktadır. Bölgemiz, yeni yatırım yapacak müteşebbislere fırsat ve avantaj niteliğinde, yeraltı kaynaklarının çeşitliliği ile geniş yelpazede üretim yapma imkânı tanımaktadır.
AVRASYA VE ORTA DOĞU ÜLKELERİNE YAKIN OLMAK:
Ülkemizin, Türk Cumhuriyetlerine, Kafkaslara ve Orta Doğuya en yakın coğrafyasında bulunan İlimiz, bu fırsatın farkındadır. Örneğin, Doğu Anadolu Serbest Bölgesi bir takım nedenlerle işletilememiş olmasına rağmen, ilimizin coğrafi ve stratejik konumu düşünüldüğünde serbest bölge nimetlerinden istifade edilmesi gerektiği ve bu konuda çalışmalar yapılması gerektiği de bilinmektedir. Dolayısıyla Erzurum, Ülkemizin sanayi ve ticaret merkezlerine uzak oluşu tehdidini, Avrasya ve Orta Doğu ülkelerine yakınlık fırsatı ile bertaraf edebilir. Bu itibarla Pazar sıkıntısı çeken üyelerimize Avrasya ve Orta Doğu pazarlarına girmeleri için Odamız yeni stratejiler belirlemektedir. Tüm dünya şirketlerinin siyasi ve ekonomik anlamda cirit attığı bu bölge pazarına girme konusunda geç kalındığı düşünülse de pazarın büyüklüğü ve sahip olduğumuz avantajlar henüz hiçbir şey için geç olmadığını söylemektedir.
ERZURUM ŞEHRİNİN ENERJİ KORİDORU ÜZERİNDE OLMASI:
Erzurum, enerji kaynaklarının nakli açısından stratejik öneme sahip bir noktaya gelmiştir. Şöyle ki; Bakü – Tiflis- Ceyhan Petrol boru hattı, Bakü- Tiflis- Erzurum Doğalgaz (Şahdeniz ) boru Hattı Erzurum’dan geçmektedir. Ayrıca, Türkiye – İran ve Türkiye – Gürcistan sınırından başlayan Erzurum’da birleştikten sonra Ortadoğu ve Hazar doğalgaz rezervlerini Marmara denizi üzerinden Avrupa ülkelerine kadar taşıyacak olan NABUCCO projesi, enerjinin dünyaya arz edilmesinde Türkiye’ye önemli bir misyon sağladığı gibi Erzurum ‘u da stratejik öneme sahip bir enerji koridoru haline getirmiştir. Dolayısıyla Erzurum’un bu stratejik önemi sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan bir fırsat olarak mutlak değerlendirilmelidir.
Yaklaşık Bin Yıllık Eğitim-Kültür Merkezi Olan Erzurum’da Kurulmuş Bir Oda Olmak: Odamızın kurulduğu Erzurum, Çifte Minareli Medresesi ve Yakutiye Medresesi gibi tarihi eğitim kurumlarıyla köklü bir kültür merkezi olmuştur. Odamız, köklü geçmişin geleceğe taşınmasında üzerine düşen görevin öneminin farkındadır. Bundan dolayıdır ki şehrimize yeni bir üniversite kurulması için girişimlerini tamamlamıştır. Çünkü ekonomik kalkınmasını sürdüren bir toplumda kültürel, sportif, sosyal ve sanatsal birikimin de olumlu yönde gelişerek devam etmesi; kuşkusuz ilimizin model il olarak örnek alınmasına ve öncü kimliğini korumasına katkı sağlayacaktır.
ERZURUM’DA KÖKLÜ BİR ÜNİVERSİTE OLAN ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ’NİN VARLIĞI:
Erzurum’da köklü ve büyük bir üniversitenin bulunması, bilginin kaynağından teminini sağlaması bakımından önemli görülmektedir. Odamız ve Atatürk Üniversitesi arasındaki işbirliği istenilen düzeyde olmamasına rağmen güçlendirilmesi gereken önemli yönlerimizden biridir. Eğitim tecrübesi uzun yıllardır devam eden bir üniversite ile aynı şehirde olmak üyelerimizin, ailelerinin, hemşehrilerimizin eğitim seviyesini artırmak üzere geliştirdiğimiz stratejilerde ETSO’ ya büyük avantaj sağlayacaktır.
KÜLTÜRÜMÜZ:
Etik değerleri ön planda tutan kültürümüz, “ticaret ahlakı” kavramını alışveriş sırasında sürekli hatırlatmaktadır. Müşteri memnuniyetini sağlamak için “yüzü sirke eli bal satan bakkalın hüsranla biten hikâyeleri” örneklenmiştir. Yine “yan komşusu siftah yapmayan satıcının ikinci müşterisini bu komşusuna yönlendiren” bir ticaret ahlakı hatırlatılır. Kültürümüz sürekli değişim göstermekle birlikte sağlam köklere sahiptir. Topluma, kaliteli yaşam ve ticaret için yol gösteren bir kültüre sahip olmak bizim için fırsattır.
İŞTE TEHDİTLER
KATMA DEĞERİ YÜKSEK OLAN İMALAT SEKTÖRÜ ÜYE SAYISININ AZ OLMASI:
İlimiz sektör dağılımına baktığımızda, hizmet gibi emek yoğun sektörlerin ağırlıklı olduğu görülmektedir bu nedenle ortaya çıkarılan katma değeri düşük olmaktadır. Neticede ise kalkınma düzeyi istenilen seviyeye ulaşamamaktadır. Aynı şekilde Odamız, katma değeri yüksek imalatçı üyelerinin fazla olması, beraberinde ihracat potansiyelinin değerlendirme imkanını getireceğinden Odamız ve üyelerimiz açısından bir fırsat olacaktır.
İŞLETMELERİN KURUMSALLAŞAMAMALARI:
Şehrimizde Sosyal sermaye (ortaklık kültürü) eksikliği göze çarpmaktadır. Bunun sonucu olarak Erzurum’da büyük sermayeli şirketlerin kurulması güçleşmekte ve ekonomik büyüme sağlanamamaktadır. Aynı şekilde ETSO’nun büyük yatırımlar gerektirecek projeleri de bulunmasına rağmen sosyal sermaye eksikliği nedeni ile bu yatırımların hayata geçirilmesi zorlaşmaktadır.
Serbest Bölgeyi Kullanamama: Serbest Bölgeler gelişmekte olan ülkelerde genellikle yabancı yatırımları çekmek, ülkede istihdam yaratmak, yurtiçine teknoloji transferi sağlamak, ihracatı geliştirmek, döviz kazançlarını artırmak gibi amaçlarla kurulmaktadır. Bu anlamda kurulduğu şehre sağlayacağı katkılar şüphesiz önemlidir. Ancak günümüz şartlarında Erzurum için istenilen düzeye getirilememiştir.
Serbest Bölge Erzurum’ da, Doğu Anadolu Serbest Bölgesi olarak Bakanlar Kurulu’nun 4.4.1995 tarih ve 95/6742 sayılı kararı uyarınca 13.11.1995 tarihinde kurulmuştur. Bölgede 17 ile ve sınır komşuları olan Gürcistan, Nahçıvan, Azerbaycan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye gibi ülkelere dağıtım yapılmıştır. Bu mallar özellikle üretilen malların dağıtımından çok ülkemizin gelişmiş illerinden malların perakendesi şeklinde gerçekleşmiştir. Ancak yetkili kılınan şirketin sermayesinin sınırlı olması ve ilimiz ekonomisinin az gelişmiş olması, yerli ve yabancı yatırımcıyı çekecek işlem hacminin yetersizliği gibi nedenlerle içinden çıkılamaz bir noktaya gelmiştir.
Kayıplarımız her geçen gün artmakta olup bu durumun fırsata çevrilmesi noktasında Ülkemizin doğusunda, dünyaya açılan ticaret kapısı özelliğine haiz tek serbest bölge olması avantajını kullanarak bölgemizdeki ticaret hacminin artırılması mümkün olacaktır. Ayrıca, bölgenin fırsata dönüştürülmesi amaçlı girişimlerde bulunulması iş planımıza alınmış bulunmaktadır.
I. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNİN GİDEREK AMACINDAN UZAKLAŞMASI:
Çoğunlukla Üretim yapan firmaların olması gerektiği Organize Sanayi Bölgesinde giderek depoların yer alması beraberinde bazı sorunlar getirmektedir. Bu durum birinci boyutta, depo olarak kullanılan alanların üreticilere tahsis edilememesi ikinci boyutta depo olarak kullanılan yerlerin lojistik, dağıtım merkezi konumuna gelmesi şeklinde ele alınmalıdır. Öncelikle birinci boyuttan ele alırsak, Teşvik yasasından istifade etmek isteyen üretici yeni yatırımcılara yer tahsisi noktasında ilimiz ciddi sorunlar yaşamaktadır. Depo olarak kullanılan yerlerin bu noktada rasyonel kullanılmadığı bir gerçektir. Yatırımcılara uygun yer tahsisi için tüm kamu otoriteleri elbirliğiyle çalışmalı ve bu olumsuzluğu fırsata dönüştürebilmenin gayreti içinde olmalıdır. Ancak konuya ikinci boyutuyla bakıldığında aynı zamanda da bölgenin bir dağıtım merkezi olması da pazarlama açısından bir fırsat olarak görülmektedir. OSB’nin birincil amacının üretici firmaları içermesi olduğu kanaatinden hareketle birinci boyutun göz ardı edilmesi mümkün değildir. OSB’lerin bazı illerde 3,4 olabileceğini ve olumlu etkilerinin de aynı ölçüde artacağını unutmamak gerektiğinin bilincinde olan Odamız konunun üzerinde hassasiyetle durmakta ve iş planı kapsamında 2. OSB’nin kurulmasına yönelik olarak eylem planları düşünmektedir.
BÜROKRASİNİN YATIRIMCILARA ÇIKARDIĞI ENGELLER:
İlimizin sürdürülebilir kalkınmasının sağlanmasında yeni yatırımcıların bölgemize çekilmesi ve/veya üyelerimizin yeni yatırımlara yönlendirilmesi önemlidir. Ancak yatırımcılar bilgi ve birim eksikliğinden, bürokratların yaklaşımlarından dolayı yatırımlara çekimser bakmaktadırlar. Bu engellerin tamamıyla ülkemize yani bir yurttaş olarak kendimize zarar verdiği unutulmamalıdır. Zayıf yönümüz olarak belirlediğimiz “yatırım destek mekanizmasının olmayışı” konusunda stratejiler belirlendiğinde bilinçlenen ve iyi yönlendirilen yeni yatırımcılar ile bu tehdidimizin etkisi biraz azalacağı düşünülmektedir. Bunların yanı sıra Valiliğin yatırımlar konusunda eğitimli uzmanlar istihdam ederek aktif çalışmalar yapılmasına öncü olması da faydalı olacaktır.
ERZURUM DIŞINA NÜFUS, SERMAYE VE BEYİN GÖÇÜNÜN ARTMASI:
Nüfus, sermaye ve beyin göçü İlimizin en önemli sorunlarından biridir. Şehir dışına nitelikli nüfus ve beyin göçü olduğundan girişim ve yatırımların sürdürülebilirliğini tehlikeye düşürdüğünden Odamızı da tehdit eder hale gelmiştir. Yetişmiş ve yetkin insan kaynaklarının elimizden gitmesi zaman, beşeri ve finansal kaynak aynı zamanda kültür erozyonuna da sebep olmaktadır.
İKLİM KOŞULLARININ ELVERİŞSİZLİĞİ:
Odamızın bulunduğu Erzurum şehri yaklaşık 2000 metre rakımda kurulmuş yoğun nüfusun bulunduğu nadir şehirlerden biridir. Yüksek rakımın getirdiği olumsuzluklarla birlikte soğuk iklim de uzun ve yoğun yaşanmaktadır. Yatırımcıların girdi maliyetlerini artıran İklim şartlarındaki olumsuzluklar inşaat sektörü başta olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkilemektedir.
KÜRESEL ISINMA:
Ülkemiz, küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubundadır ve özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz yönlerinden etkileneceği uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.
Su kaynakları bakımından zengin ve organik tarım potansiyeli fazla olan bölgemizde de benzer sorunların minimum seviyede yaşanması için toplumda gereken bilincin oluşturulması gereklidir. Odamız gereken tedbirlerin alınması ve toplumda bilincin oluşturulması için çevre stratejileri belirlemiştir.
ŞEHRİMİZİN, ÜLKEMİZ SANAYİ VE TİCARET MERKEZİNE UZAK OLMASI:
İlimizin Ülkemiz sanayi ve ticaret merkezlerine uzak olması girdi maliyetlerini artırmaktadır. Dolayısıyla yatırımların fizibiliteleri yapıldığında genelde İlimizin cazibesi azalmaktadır. Ancak ulaşım imkânlarının artırılması – özellikle demiryolu, limanların kullanımıyla, karayolları ağının çeşitlendirilmesiyle, komşu ülkelere direkt uçuş seferlerinin düzenlenmesiyle - ve Avrasya, Orta Doğu pazarlarına açılarak bu tehdit bertaraf edilebilir.
ULAŞIM İMKÂNLARININ YETERSİZ OLMASI:
Sanayi ve ticaret açısından ulaşım imkânlarının hayati önemi malumdur. Hammadde ve yarı mamulü en ekonomik şekilde elde etmek ve ürünü en uygun yollarla ve en kısa sürede pazara taşımak hayati önem noktasıdır. Aksi takdirde ne üretebilir ne de satabiliriz. Kaynaklara ve pazara yakınlık gerekli olmasına rağmen İlimizin coğrafi olarak sanayi ve ticaret merkezlerine uzaklığı olumsuz bir durumdur. Güçlüklerin göbeğinde fırsatlar yattığını söyleyen Albert Einstein gibi düşünen Odamız, ulaşım imkânlarının artırılmasına yönelik demiryolları, havayolları, karayolları alanlarında çeşitli projelerini desteklemek suretiyle Odamıza, İlimize ve Bölgemize fırsatlar yaratacağını düşünmektedir.
Taşımanın en ucuz deniz yolu, demiryolu ile yapılabileceği unutulmamalıdır. Sert ve uzun iklim şartlarına sahip bölgemizde karayolu taşımacılığının ne kadar pahalıya mal olduğu aşikârdır. Demiryolu hatlarıyla denize ulaşan ürünler deniz yolu ile Karadeniz’de kıyısı olan ülkelere kolaylıkla ulaştırılabilir. Üç tarafı denizlerle kaplı Ülkemizin kısıtlı olarak deniz ulaşımımı kullanmaması üzücüdür. Denize ulaşan yeni demiryolu hatlarının döşenmesi, mevcut hatların yenilenmesi ve hatta hızlı tren seferlerinin bölgemize de gelmesi konusunda Odamız üzerine düşen görevleri yapacaktır.
Avrasya ve Orta Doğu pazarına giriş yapan Odamız buralara direk uçak seferlerinin konulmasını önemsemektedir. Paydaşımız olan Ulaştırma Bakanlığına gereken girişimleri yapmayı planlamaktadır.
TOPLUMDAKİ ETİK DEĞERLERİN AZALMASI:
Etik değerlerin olumsuz yönde değişime uğraması, ticari ahlakta da değişmelerin olmasına neden olmaktadır. Bu durumun ticari hayatta da güvensizlik sorununa neden olmasından endişelenilmektedir. Değerlerimiz arasında yer alan “Dadaş ruhu* nun itici güç olarak kullanılmasıyla değişimlerin olumlu yönde olmasını sağlamak Odamızın önemli stratejileri arasındadır.
TİCARİ RİSKLERİN ARTMASI:
Ekonomik krizlerin etkilerinin, şehrimizin olumsuz koşullarıyla birleşerek uzun süre devam etmesi, mevzuatların sürekli değişmesi, bölgemizin sosyal yapısındaki çarpıklıkların artması gibi nedenler tarihinden günümüze kadar ticaret merkezi olan Erzurum’da esnaf ve tüccarımızın ticari hayatını giderek zorlaştırmaktadır.
HAYVANCILIK SEKTÖRÜ ÜRÜN VE ÜRETİMLERİNİN AZALMASI:
Bölgemiz mera alanları fazla olması nedeniyle hayvancılık potansiyeli fazla olmasına rağmen sektöre ait ürün ve üretimlerin yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir. Mevcut potansiyelin etkin kullanılamaması ilgili üyelerimiz açısından tehdittir. Ekim 2009’da GAP İlleri kapsamında verilecek Hayvancılık desteklerine Ocak 2010’da İlimizin içinde bulunduğu DAP illerinin de dâhil edilmesi bu tehdidi fırsata dönüştürebilir.
YERALTI KAYNAKLARININ YETERİNCE KULLANILAMAMASI:
Bölgemizdeki yeraltı kaynaklarının zenginliği bilinen bir gerçektir. Bu kaynakları çeşitli sanayi dallarında hammadde olarak kullanılabilme imkânı da söz konusudur. Ayrıca bu kaynakların etkin ve verimli kullanılması yeni sektör sahaları anlamına gelmektedir ki; şehrimizde dikkate değer, iş hacmini artıracak önemli bir unsurdur.
Örneğin su kaynaklarının daha etkin kullanılamaması ve markalaşamaması önemli bir eksikliktir. Bunun dışında rezerv olmasına rağmen Oltu Taşından başka yeraltı kaynakları değerlendirilememektedir. Bu konularda Odamıza bilimsel destek ve bilgileri Atatürk Üniversitesi’nin akademik kadrosunun vermesi gerekmektedir. Bu bağlamda üniversite ile daha sıkı temasta bulunmak hedefimizdir.
ERZURUM’UN KALKINMASINA KATKI SAĞLAYACAK SİYASETİN OLUŞTURULAMAMASI:
Erzurum’un siyasi tarihine bakıldığında, Erzurum’da yetişmiş siyasetçilerin sadece Erzurum’un değil ülkenin geleceğine ışık tutan ve ülke çapında tanınmış, itibar görmüş siyasetçilerin olduğu görülecektir. Fakat son yıllarda siyasi otoritelerce yapılan siyasetçi tercihlerinde Erzurum’u yeterince tanımayan ve Erzurumluların tanımadığı kişilerin tercih edilmesi şehir ile siyasetçilerin arasına mesafe koymakta ve bu da şehrin hemen her alanında ilerleme ve gelişmesine engel olmaktadır.
Özellikle siyasi lider tercihlerinde liyakat ve kişisel özelliklerine bakılmadan toplum odaklı kişilerin tercih edilmesi gerekmektedir.
Seçim sisteminin Erzurum’un demokratik temsili noktasında yetersiz kalması, Erzurum için geliştirilen siyasetlerin şehrimizdeki ekonomik, soysal, kültürel kalkınmaya yeterince katkı sağlayamaması ve siyasetçilerin bu noktada ilgisiz tespit ettiğimiz önemli bir noktadır.
DADAŞLIK RUHU
“Halkın şehre katkı sağlayacak kişileri belirleyememeleri, dadaşlık ruhunu* unutmaları bu durumun kronikleşmesine neden olmaktadır” tespitinin yapıldığı planda, “Odamız, bütün bu nedenlerin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasına yönelik başta seçim sistemi olmak üzere tüm siyasi kararların alınmasında güçlü kamuoyu oluşturmayı hedeflemektedir. Tehditleri fırsata çevirmek için stratejiler belirleyerek paydaşlarımızın da bu tehditlerden fırsat olarak yararlanmalarını sağlamak amacımızdır. Bu amacı gerçekleştirmek için fırsatları değerlendirerek gücümüzü kullanarak yapabileceğimize inancımız tamdır” denildi.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.