Gülümün ince fikri

Son günlerde bazı  televizyonlardaki tartışmaları izleyenlerin de dikkatini belki çekmiştir.

Eli kanlı bir örgütün cinayetlerinden bahsederken ve örgütü satır aralarında tanımlarken “devrimci” sözcüğünü de sıkıştırmayı ihmal etmeyenlere birkaç söz söylemezsem içim rahat etmeyecek!

Örgüt kendini böyle ifade ediyor, diyenlere en baştan cevabımızı verip bir kenara koyalım. Onların başı da kendini kahraman olarak ilan ediyor; e o zaman ondan da “kahraman” olarak mı bahsedilecek!

Böyle bir saçmalığı ve izansızlığı kabullenmek; ya terör çamurunda yatan malakların ya da tarihte devrimci olarak anılanları karalamak isteyen salakların işine gelir.

Yani, Mustafa Kemal’in devrimleri ve devrimciliğinin yanına bu kanlı örgütü de koymak neyin nesi oluyor; bu ne cürettir, bu ne akılsızlıktır, bu ne hıyarlıktır böyle!

Belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik yapanlara veya yapılmasından yana olanlara devrimci denilir a benim aptallarım!

Bu PKK deniyen örgütü bu tanımın neresine koyuyorsunuz!

Devrimler bütün dünyada siyasi ve iktisat alanında yapılmıştır. Yani yönetim biçimi ve buna bağlı olarak üretim ve bunda bulunan bütün ögelerin üretenlerin tarafına konulmasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

Öncelikle devrimci sözcüğünü duyunca kızamık döken birleşik sermaye güçleri ve emperyalist devletler, kalkıp bu PKK denilen örgütü örtülü ve açık olarak destekleyecekler öyle mi!

Desenize dünya tersine dönmeye başladı!.. O halde güneş neden batıdan değil de doğudan doğmaya devam ediyor ki!

Irkçılık üzerine yapılan ve geliştirilen bir kanlı yapılanmanın tanımına, özünde ırkçılığı dışlayan devrimciliği kim yakıştırıyorsa halt etmekte.

Bölücülük ne zamandan beri devrimcilikle anılır oldu!.. Devrimciliğin köşe taşlarından biri ulusalcılıktır; bunu da o kalın kellelere müsait deliklerden sokmak gerekir.

Şu ikiyüzlülüğü hayatın her alanında bırakmak gerekir artık!

Mesela, çocuk istismarına karşı olan ve bu konuda zaman zaman proğram yapan bir televizyon şu günlerde bir parça çocuklara sahne kıyafetleri giydirerek ellerine mikrofon verip sözde şarkı ve ses yarışması yapmakta!

Üstü başı yağ içinde çalışan çocuklar istismar ediliyor; ama böyle bir yarışma çocuk istismarı olmuyor değil mi!

Bir tarafta çocukların emeğinden ucuz yoldan faydalananlar var, diğer tarafta çocukları eğlence için sunarak onların ruhuna tecavüz edenler var!

Bunda ne var, deyerek geçip gitmeyi içime sindiremiyorum her nedense!

Şu günlerde ağzımızı bozmayalım demiştik; ama bozduruyorlar işte!

Yukarıdaki her satır fikrimin ince gülü olmasa da gülümün ince fikridir.

Ee, herkesin göğsüne taktığı bir gül var, değil mi yani!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • nurten YILDIRIM 01 Ocak 1970 02:00

    gerçekleri dile getirmişsiniz.Üstelik doğru vurgular.. Anlatımınız ;bir gezide İrlandalı birirnin sözlerini anımsattı.Şöyle demişti:- SEVGİNİZ BOL AMA HİÇ KURALLARINIZ YOK.MÜZİĞİNİZ GİBİSİNİZ ARABESK.- demişti Çok öfkelenmiştim ama senırım acı gerçeğimiz rüzgara göre şemsiye açmak...