İhmalin şakası olmaz...

Mezar taşıyla iftihar edenlerden olmadık, fakat mensubu olmaktan her daim mutlu olduğumuz şehrimizin tarihteki misyonunu ve günümüzdeki konumunu da ıskalamadık.

Erzurum her ne kadar 80'li yıllarda başlayıp halen devam eden  iktisadi ve kültürel erozyona duçar kalmış ise de, esasında bu ülke ve devlet için son derece stratejik bir öneme sahiptir.

Bu önemi en iyi kavrayan kişilerden biri de Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Başbakan Erdoğan 11 yıllık AK Parti hükümetleri sırasında, Erzurum'u hep korudu ve kolladı, daha da önemlisi çok özel bir anlam yükledi. Gerçi bu durum, yerel siyasette ve bürokraside aynı derecede karşılık bulamadı ama Tayyip Bey'in özel ilgisi sayesinde Erzurum ciddi çapta kamu yatırımı aldı.

Şu sıralar birbiri ardına bazı olumsuzluklar yaşıyoruz. Misal; Danıştay, ETÜ inşaatını durdurdu, Anıtlar Kurulu kent meydanına geçit vermiyor, müteahhit firma hastane inşaatını bırakıp kaçtı, kentsel dönüşümde kaplumbağa hızını geçemiyoruz ve şehir genelinde dişe dokunur bir yatırım yok...

Bütün bunlar şehirde ister istemez psikolojik bir travmaya yol açıyor.

Yerel siyasetçilerimiz yaklaşan belediye seçimlerinden ötürü, neredeyse bütün mesailerini seçim çalışmalarına ayırmış durumdalar. Bu da işlerin yürümesinde olumsuz bir etken oluşturuyor. Halbuki seçim süreçleri şehirlerde yeni hamlelerin doğması demektir. Nedense bizde tam tersi oluyor.

Yerel yöneticilerimize tavsiyemiz, yönettikleri şehrin dününü ve bu ülke için ne ifade ettiğini çok iyi bilmeleridir. Bu kapsamda onlara şunu öneriyorum.

Okumuş olanlar muhakkak hatırlayacaktır; İsmet Paşa'nın meşhur "Doğu Raporu"nda Erzurum'a geniş bir yer ayrılmıştır. Mustafa Kemal Paşa'ya sunulmak üzere, cumhuriyetin kuruluşundan sonra kaleme alınan söz konusu bu raporda, Erzurum için "...vatanın teminatı, Türkiye'nin gözbebeği" gibi birilerine göre, "hamaset" ölçüsünde görülebilecek iddialı ifadeler kullanılmaktadır.

Tarihi bilmeden ne günümüzü iyi analiz edebiliriz ne de geleceğe yönelik güçlü ve kalıcı projeler üretebiliriz. Bu sebeple, başta mahalli yöneticilerimiz olmak üzere, bu şehir adına siyasete soyunmuş ve aktif biçimde siyaset yapan kişiler, hiç olmazsa cumhuriyet tarihini sentez yapabilecek boyutta bilmek zorunda. Aksi halde, Erzurum'un tarihteki stratejik ve jeopolitik önemi ıskalanmış olur. Mesele, yalnızca "askeri açıdan önemli" şeklinde sınırlı olsaydı, belki her kurum aynı çerçevede sorumlu olmayabilirdi. Ama işin bir de sosyal ve siyasi yanı var. -Ki, günümüzün geçer argümanları bakımından bu cephe çok daha öne çıkmaktadır.- Soğuk savaş döneminin geride kalmasıyla, Erzurum ve Türkiye için artık bir Sovyet tehdidinden söz etmek akıllıca olmayabilir; fakat Batı orijinli kimi senaryolar karşısında, Erzurum için sosyal ve siyasi gelişmeler olmadığı kadar önem kazanmaktadır.

Bu şehrin iktisadi açıdan düzlüğe çıkması ve sosyal hayatın bu girdaptan kurtulabilmesi için daha nitelikli ve de feraset yüklü bir bakış açısına ihtiyacımız var. Şehir negatif yönde hızlı bir dönüşüm içerisinde... Demografik yapının endişe verici boyutta değişmesi, "çekirdek Erzurum"u öylesine erozyona uğratıyor ki, merkez-çevre ilişkisinde, çevrenin baskın bir hale geldiğini görüyoruz.

Oysa İsmet Paşa, ta 1930'lu yıllarda, bu "sorun"a işaret ederek, "...Devlet Erzurum'un sosyal ve kültürel yapısını muhafaza için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalıdır" diyor. Şayet AB süreci nedeniyle aksi bir politika ve senaryo hayata geçirilmeyecekse, bu şehirdeki kamu kurumları ve tüm sivil örgütler  bir "aksiyon projesi" ortaya koymalıdır. Rasyonel kriterlerle kuşatılacak bu aksiyon projesi, daha ziyade bir "silkinip kendine gelme harekatı" seviyesinde olmalıdır.

Değerli yöneticilerimiz bilmelidir ki, bu şehrin tek sorunu, müflis bir spor kulübünü, "en öncelikli mesele" görmek değildir.

Sırf günü kurtarma adına peşine düşülen işler için harcanan mesai, çaplı meselelere ayırmamız gereken gücümüzü tüketiyor. Zayıf enerjiye sahip bir projektörle, ne bugünü kavrayabiliriz ne de yarınları aydınlatabiliriz. Raporlar, tarihin tozlu raflarında küflensin diye değil, ibret alınıp gereği yapılsın diye kaleme alınır.

Erzurum'a sahip çıkmak, cumhuriyeti ve istiklali kavramaktır.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Turgut Ünsal 01 Ocak 1970 02:00

    Çeşitli kalkınma modelleri arasına yeni bir model öneriyorsunuz. Hamasete Dayalı Kalkınma Modeli diyebileceğimiz bu Erzurum`a özgü modelin ana stratejisi blöftür. Bakın İsmet Paşaya sunulan rapor ne demiş, "Erzurum`a yatırım yapılmazsa Cumhuriyet elden gidermiş" de falan filan... Ne yani çalışma, üretme, çağa uyma sonra da "bak Erzurum şöyle önemli, böyle önemli" de yatırım iste... Çok ucuz hamaset bunlar..Kalkınan gelişen diğer iller ne ile kalkındılar acaba!!! Gaziantep, Maraş,Urfa, Adana, Aydın, Van, Manisa vb iller ne ile kalkındılar, çalışma ile taassup ile değil, üretim ile hamasetle değil, farklılıkları şehre entegre ederek sizin yaptığınız gibi tehdit göstererek değil... Mehmet bey bu değerlendirmeleriniz bazılarını memnun edebilir ama Erzurum`a fayda sağlamaz, kimse Erzurum`un belirttiğiniz özellikleri var hadi yatırıma demez. Ha yatırım sadece taş, çimento da değil, bana göre Erzurum da insana yatırım yapmak lazım... Ve eğer gelişmesini istiyorsanız insanlara korku ve endişe değil umut, heyecan vermelisiniz.

  • Davut 01 Ocak 1970 02:00

    "Erzurum`un kalkınmasını az senelerde temin edebilirsek, şimalde hududa karşı ve içeride Kürtlüğe karşı sağlam bir Türk merkezini yeniden kurmuş oluruz." Mehmet bey kastınız herhalde Şark Islahat Raporunda geçen yukarıdaki ifadeden anlaşılan! Huduttan gelen tehdit olmadığına göre sorun herhalde Kürtler! Valla isterim Erzurum`a yatırım yapılsın ancak derdiniz bu ise muvaffak olmanız zor. Çünkü gerikalmışlık aslında ilmen, fikren geri kalmışlıktan da kaynaklanır. Bana göre Erzurum yatırımı Türklüğe değil hoşgörüye, kardeşliğe, evrensel değerlere yapmalıdır. Zaten bahsettiğiniz rapor aslında insanlığa karşı suç raporudur. Tehciri, siyasi ve kültürel asimilasyonu tavsiye eden bir rapordu. Bir kısmı hayata geçirilmiş olsa da hakkı çöp tenekesi olan rapor vijdanlı ve insaflı- imanlı insanların eliyle çöpe atılmıştır. İlginç husus 2013 yılında hala o raporu referans kabul etmektir. Mehmet bey Erzurum`un durumunu 80 yıl önce kafatasçı bir grup tarafından hazırlanan bir faşist raporla açıklamaya çalışmanız da garip... Erzurum`un problemlerine o rapor çözüm olamaz, kılavuz 30`lu yılların kafası ise gideceğimiz yer Hitler Almanyası, Sisinin Mısır`ı olur. Ekonomik geri kalmışlığı bu tür argümanlarla çözemezsiniz. Zaten bu kafadan da ekonomik kalkınma çıkmaz.

  • Ahmet 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın yazar asıl meramınızı saklamaya çalışsanız da ne demek istediğinizi anlıyorum. Merkez- çevre derkende, demografik yapının enfişe edici boyutta değişmesi derkende, İsmet İnönü`nün raporuna atıf yaparkende kastınız Kürt siyasi hareketi ve özellikle BDP` nin birkaç belediye kazanma ve Kürtlerin Erzurum da siyasi aktör olma ihtimalinden endişelenmenizdir. Daha önceki yazılarınızda bu durumu açıkça tehdit olarak değerlendirmiştiniz. Yine aynı şekilde hemşehrileriniz olan Kürtleri tehdit olarak gösteriyorsunuz. Kullandığınız dil bir Güvenlikçileştirme dilidir. Gerçekte olmayan bir problemi dil aracılığıyla, kaleminizle tehdit gibi gösteriyor ve böyle bir algı oluşmasına yol açıyorsunuz. Bu güvenlik eksenli dil ve bakış nedeniyle bazı toplumsal kesimler problem kaynağı görülür ve farklı kesimler karşı karşıya getirilir. Erzurum`un gelişmemesinden hareketle siyasi bir sonuca varmanız da ayrı bir konu ayrıca... Erzurum`un geri kalmasında bahsettiğiniz değişimler mi rol oynamıştır, göç eden sadece Merkez dediğiniz kesim midir? Birileri mi göçe zorlamıştır? Çevrenin merkeze gelmesi neden kaygı kaynağıdır? Çevre Erzurum`un gelişmesinin önünde ne şekilde engeldir? Bu arada söyleyeyim çevre merkeze yerleşir, merkezi de kendine benzetir!!! Gerçi İbni Haldun çevre zamanla merkeze benzer der ama bu sefer bedeviler hadarilere galip gelecek gibi!!!Merkezde ki oligarşi ve kaymak tabaka endişelenmekte haklı aslında çünkü çevrenin kaybedecek birşeyi yok!!! Hadi bunları bir kenara koyalım. Ne yani devlet ne yapsın? Erzurum`a yatırım yapılırsa tersi bir süreç mi bekliyorsunuz? Uyarınızı yapıyorsunuz da neler yapılabilir onu da söyleyin!!! Merkezde olmanın avantajları var herhalde sizin için.. Mesala Erzurum`a pasaportla giriş olsun! Veya Güneyden gelenler alınmasın! Hatta tarihiniz de örnekleri çok..Şöyle bir tenkil ve tehcir hareketi de iyi olur!! Aslında bir yazınızda yorum yazan biri Güney ilçelerini ayıralım demişti. Valla fena fikir değil, belki o zaman Erzurum gelişir!!! Cumhuriyet ve istiklal de korunur!!!