İlahi lezzetler peşinde koşan Kemali Efendi Erzurum ve Güllü köyünü asla unutmamış
"Erzurum güzeldir arzı soğuktur. Sükkanı zekidir,sahibi yoktur. Orda ağniyanın kibri pek çoktur.
Sığmadım o yarin kesiri idim." diyerek şairlik yönüyle bu hasretini dile getirmiştir.
Köylerin güzeli olarak gördüğü Güllü Köyünün, dağları,çiçekleri,havası,suyu hiç hayalinden silinmemiştir.
Güllü köy ben seni sevdim ezelden Sevginle vazgeçtim her bir güzelden Hayalin hoş gelir cümle emelden Ey güzeller köyü, köyler güzeli.
Sende saklı durur anamla babam Onlar orda iken ben nere gidem Ölmekle ben sanma seni terk edem Ey güzeller köyü, köyler güzeli
Ah o dağlar o dereler o taşlar. Ah orada kalan eski kardeşler Toprağına insan yüz can bağışlar Ey güzeller köyü, köyler güzeli.
Yurdunu sevmeyen değildir insan Bak yurtsuz değil en vahşi hayvan Yurttadır ar u ırz yurttadır iman Ey güzeller köyü,köyler güzeli.
Adıma cihanda dediler Osman Çalışınca oldum hafız-ül Kur'an Verdiler soyadı Kemali Ozan Ey güzeller köyü,köyler güzeli..
Tasavvuf deryasında yüzen,dini iklimlerde yetişen Osman Kemâli efendi aynı zamanda milli duyguları da yoğun olan bir kişiliğe sahiptir.
Çanakkale ve Kore şehitleri için yazdığı şiirleri, onun bu milli hassasiyetini anlatmaktadır.
Ey Türk! Bu yerlerden geçme bigane Eğer malik isen pak bir vicdane Bunun ulviyeti sığmaz beyana Çanakkale diyip atma yebane
Ey Türk ! bu şehitler sanma öldüler Hep aşk-ı vatanla sermest oldular Bu fena mülkünde beka buldular Yetiştiler hayat-ı cavidane
Mecma-i kemalat, Mustafa Kemal Tulu etti, buldu düşmanlar zeval Anafartalar da bitmişti her hal Bir ders verdi düşmanlara merdane...
İzmitli Duriye hanımla evlenen Osman Kemâli efendinin bu evlilikten Selahattin,Nurettin,Bahattin isminde üç oğlu ve Sakine isminde bir kızı olmuştur.
Osman Kemali efendinin büyük oğlu Selahattin Ozan'ın Müfide hanım ile olan evliliğinden Fahrettin ve Gülay isimli iki çocuğu olmuş,Gülay hanım İstanbul da yaşamakta olup, Dedesi Osman Kemali efendinin yolunu takip etmekte,tasavvuf sohbetleriyle gönüller kazanmaya çalışmaktadır.
Deniz işletmelerinden emekli olan Selahattin beyin Müfide hanımla olan evliliği ise oldukça anlamlı bir hikayeyle başlamış.
Kars'ta görev yapan bir subayın kızı olan Müfide hanım 3 gün boyunca rüyasında Eyüp Sultan Hazretlerini görür ve durumu ailesine anlatır.
Bir müddet sonra Eyüp Sultan Hazretlerini ziyarete giden aile, Osman Kemâli efendinin akrabalarıyla tesadüfen Eyüp Sultanda tanışırlar ve aralarında bir muhabbet oluşur.
Daha sonra bu aileler aralarında anlaşarak, Osman Kemali efendinin oğlu Selahattin beyle, Müfide Hanımı evlendirirler, dolayısıyla bir subay kızı olan Müfide Hanım Dergaha gelin gider ve tam 28 yıl dergahın hizmetinde bulunur.
Uzun ve meşakkatli bir ömür süren Osman Kemâli efendi arkasında hoş bir sada ve Divan-ı Kemali eserini bırakarak 8. Ocak 1954 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Eyüp camiinde kılınan cenaze namazından sonra Edirne Kapı mezarlığına defin edilen Osman Kemali efendinin mezar taşında
"Cismim ruha döndü elhamdülillah Her şey fena bulur,Bakidir Allah. Hak'tır,Muhammed'dir,hem Resulullah Ben Al-i abanın kıtmiri idim". yazmaktadır.
Mezarı gurbette kalan Osman Kemali Efendinin Güllü köyünde yaşadığı ev bu gün imam evi olarak kullanılmakta olup, hemşerilerinden müze olmayı beklemektedir.
Hasılı çok gezdim gurbet ellerde Söyledim her yerde,türlü dillerde Şimdi de sözlerim gezer ellerde Sözüm okuyanlar,Suzan dediler.
Makamı cennet olsun
Kaynakça:
Baha Doğramacı,Kemâli Divanından Aşk sızıntıları,İstanbul 1977