Ramazan Efendi

     Ramazan Efendiyi o yıllarda (70'li yılların başıydı...) tanıdım fırsat buldukça bana etrafı gezdirirdi. Bak derdi bu ağaçları ben diktim burada logar var,  burada kör kuyu var. İnşaat zamanında buranın bekçisiydim, her bölümünde emeğim var.

                 Bir gün; iki bahçenin ortasından geçen yolda durmuş, havuza bakıyorduk. Mevsim yaz . ''bak'' dedi ''Şu sağ köşedeki ağacı görüyormusun? Bu ağaç Erzurum'da  tektir, eşi, benzeri yoktur. Erzurumda yaşanan mevsimlere göre yeşillenir, sararır  ve yapraklarını döker.  Öyle kağıt üzerinde söylenen mevsimler bu ağaçta geçmez.  Ben bu ağaca bakar, ilkbahar mı, yaz mı, sonbahar mı olduğunu anlarım.  Bu bir çesit Akasyadır.  Bunu ben diktim  ve  yıllarca gözlemledim.  Çok geç yeşillenir, çok geç solar.  Hatta bir yetkili bu ağaç kurumuş keselim demişti de hemen atlamış ağacın durumunu söylemiştim.  Bunun öyle bir gölgesi vardır ki kesinlikle güneş geçirmez. Söğüt , kavak gibi kalleş değildir. Yeşili de dikkat et,  bu kadar ağacın içinde hemen fark edilir, kendine has bir yeşili vardır , dedim ya  Erzurumda  tektir  ve  doğal şemsiyedir.''

     Daha sonraki yıllar bu ağacı bende gözlemledim. Dediklerinin ne kadar doğru olduğunu yaşayarak anladım. Yaz mevsiminde dibinde oturduğunuzda, güneş ışınlarının o yapraklar arasından sızıp gözünüze vurması mümkün değildi.. Ne kadar kuvvetli rüzgar eserse essin onu sallayamaz, ne kadar kar yağarsa yazssın, aşağı doğru eğilmesi mümkün olmazdı. Müthiş bir duruş sergilerdi. Kırılır fakat eğilmezdi. Hani bir senesi 1,5 metre kar yağmıştı ya, işte o sene dallarından bazıları kırıldı ama yine eğilmedi. Belki 70 yaşındaydı ama nice gençlere taş çıkartırdı. Yıllarca kimse ona su vermedi o sesini çıkarmadı. Yıllarca gövdesine, dalına, dallarına pankartların, afişlerin ipini bağladılar yine sesini çıkarmadı. O gülümseyen güzelim duruşunu hiç bozmadı.

    Bahçedeki bütün ağaçlar mart, nisan aylarında yeşillenir, kabuk değiştirirken o mayıs ayının ilk haftasına kadar kupkuru idi. Ama mayıs ayında canlanmaya başlayınca, o kurumuş gibi duran dallarından binlerce, onbinlerce küçük küçük yaprakların yeşermeye başladığını, hergün binlerce kat çoğaldığını, adeta fışkırdığını gözlemlerdiniz. Sonbaharda ise bütün yeşillikler sararır, ağaçlar yapraklarını döker, hatta kurumaya başlar ama o, muhteşem yeşilliği ile bahçede tek kalırdı.  Ramazan Efendi, ''Ben poturumu, iç kazağımı bu ağaca göre giyer ve çıkarırım.. O yeşillenmeden çıkarmam o yapraklarını dökmeye başlayıncada giyerim''derdi.

    Ramazan Efendi rahmetli olduğunda 83 yaşındaydı. Ölmeden 1 yıl önce yine bana gelmişti. Heyecanla bahçelyi gezdi, yine elimden tuttu o ağacın yanına götürdü, ağaca bakarak  ''Hey aslanım hey en büyük evladım sensin.'' dedi. Bana dönerek, ''Burada kaldığın müddetce bu ağaca  iyi bak'' diye tembihledi.  Biz böyle konuşurken yanımızda orta yaşlı bir adamın duruğunu ve bizi dinlediğini fark ettim.  ''Buyrun beyefendi birşey mi istemiştiniz.'' dedim.  "Yok"dedi.
'' Ben Ramazan Efendinin oğluyum bizden habersiz evden çıkmış, çok aradım, tesadüfen burada buldum, güzel sohbetinizi duyunca bitmesini bekliyorum. Eve götüreceğim...''

    Ramazan Efendiyi bu son görüşüm oldu. Daha sonra rahmetli olduğunu duyunca, bu olaylar bir film şeridi gibi hızlı  ama çok hızlı bir şekilde, beynimde canlandı. Daha başka şeylerde canlandı. Dairesinde çay içmelerimiz,  oraları hergün deterjanlı su ile yıkaması,  herkesi kalorifer dairesine almaması,  bazı misfirlerini arka kapıdan kaçırması, yan bina yapılırken, ağaçları kestiler diye rastgele küfür etmesi vs... vs..

    Hey gidi Ramazan Efendi hey... Diktiğin Akasya yaşıyor hem de dimdik, aslanlar gibi  !!!??? 

Not: Bu yazıyı 02.03. 2008 tarihinde Ramazan efendinin  (Halk Eğitimi Merkezinin kalorıfercisiydi.) rahmetli olduğunu duyduğum gün yazmıştım .Ağaç sevgisini bu kadar içinde hisseden bu insanı rahmetle anıyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • FAİK ÜNLÜ 01 Ocak 1970 02:00

    ALLAH RAHMET ETSİN RAMAZAM EMİ DE ÇOK KAHRIMIZI ÇEKMİŞTİR. BENDE OAĞACI HATIRLAR GİBİ OLDUM...SEVGİ İLE KALIN.......

  • Yunus Onurlu 01 Ocak 1970 02:00

    Ağacı seven insanı da sever. Ağaç sevgisinin gençliğimize aşılanması adına güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler...