Seçimin kaybedeni Erdoğan

Bu seçimin tartışmasız galibi HDP dir.
Diğer bir ifadeyle Selahattin Demirtaştır demek daha doğru ve yerinde olur.
Seçime iddialı olarak giren diğer üç parti kaybetmiş, azalmış, ama HDP Genel Başkanını kişisel başarısı nedeniyle önündeki barajı yıkmış, demokratik hiç bir izahı olmayan barajı savunan, devamında partisi adına siyasi menfaat hesapları yapanların başına geçirmiştir.
Bu seçim partiler arasında olmaktan çok Tayyip Erdoğan'la HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş arasında geçti.

Adaletsiz, eşitsiz, hukuksuz bir seçim sürecine rağmen Demirtaş'ın başarısı çok önemlidir.
Demirtaş'ın bu başarısı demokratik parlamenter sistemin devamını sağlaması bakımından da önemlidir.

Tayyip Erdoğan'ın  400 milletvekili ile açılışını yaptığı ihale, seçim sürecinde gittikçe elini küçültüp 336 ya indirmesi sonraları tek başına iktidar sayısı 276 ya bile razı olacağı izlenimi vermesi HDP nin barajı aşmasının görünür olması nedenine dayanıyordu.

Tayyip Erdoğan'ın Başkanlık sistemine indirgediği seçimi, Selahattin Demirtaş açıkça "Seni başkan yaptırmayacağız"diyerek kontrol altına aldı.

Dediğini yaptıran biri olarak "bekleme odasındaki" parlamenter sistemi kurtarmış, başkanlık macerasını ise morga yollamıştır. Artık Cumhurbaşkanı ve oğlu Bilal, merhum başkanlık sisteminin ruhuna bir aşır okuyabilir.

Demirtaş'ın sempatik, yumuşak, espirili, olumlu tavrını diğer Genel Başkan'lar iyi değerlendirmeliler ve ders almalılar.

Dediğim dedik, ali kıran baş kesen, güç zehirlenmesine tutulmuş bir zihniyetin fireni boşalmış bir iktidarın, hukuku hiçe sayan, yargıyı siyasi emellerine alet eden, kamu imkanlarını siyasi menfaatine alabildiğine hoyratça kullanan, bir anlayışın önü kesilmiştir.

Bu seçimin gerçek kaybedeni Tayyip Erdoğan'dır. Dolayısıyla da Tarafsız(!) Cumhurbaşkanı'nın gönlünde yatan aslan olan AKP kaybetmiştir.

Devletin sınırsız imkanlarına, belediyelerin ölçüsüz abanmasına, yargının görmezden gelmesine, Diyanet'in sipariş üzere fetva ve hutbelerine rağmen Sultan'ın AKP'si milyonlarla ifade edilecek oy kaybına uğramıştır.

Davutoğlu Ahmet Bey'in, balkon konuşması tam manasıyla karanlıkta korkudan ıslık çalmayı çağrıştırıyordu. Hamaset, pof pof yüklü, içi boş, anlamsız ve insicamsız konuşmasından anladığımız kadarıyla yenilmiş olmanın ağır psikolojik baskısı altında ezildiğinin işaretiydi.

AKP'nin iktidarını devam ettirmesinin tek yolu Tayyip Erdoğan'la iplerini tamamen kesmesine bağlı. Eğer bu bağını ve bağımlılığını devam ettirirse erken seçim kaçınılmazdır.
Buda AKP'nin sonu demek olur.

AKP tamda kırk katır mı, kırk satır mı ikilemi arasında kibrin zirvesine çıkanları hak ile yeksan edermiş... Allah bazen şerrin eliyle hayıra vesile olurmuş. O
rtadaki durum da tam da bu vesselam. 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • adsız 01 Ocak 1970 02:00

    bu neyin kafası? ne içtin sen ?hangi ülkede yaşıyorsun?kimin tarafındasın? mhp oyunu artırdı bi kere.RTE yi kötülemek için de ülke mahvolmuş umurunda değil.sen kimin kalemisin?

  • MÜTHİŞ BİR YAZI 01 Ocak 1970 02:00

    yorum yazan şahıs sende adam olmuşsun konuşuyorsun DURSUN BEYHARİKA BİR YAZI YAZMIŞ hani 8 haziranda yüzünüzü görürüz diyenler menfaatçiler ihaleciler ekmek kesilecek onun derdi tutdu yediğiniz haramlar, YAPTIĞINIZ ZULÜMLERi HESABI SORULACAK ALLAHIM HESABINI SORMAYI NASİP ETSİN.

  • Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00

    Yazar olmuşsun fakat cehalet kokuyorsun dursun şen! Kaybeden Türkiye oldu! Karanlık ve kaostan başka bir şey olmayan koalisyonlar geri geldi.Ancak sen bunu da anlamazsın yada çıkarların için anlamazdan gelirsin!