Sen kapat biz seni ararız... Ya da dur!

Bal arılarının saniyede tam 200 kere kanat çırptığını duymuşsunuzdur... Biz bu sesi vızıltı şeklinde işitiriz. Bal üretebilmek için çiçekten çiçeğe konan tek bir arı 100 bin kere kanat çırpıyor...

Çıkan sesi düşünün...

Bu muhteşem yaratıkların inanılmaz özellikleri bir yana Ege Erzurumlular Dernekleri Federasyonu dün Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenlemiş...

Gündem yoğunluğu nedeniyle toplantıya katılamadım ancak Sinan Özçaylak’ın kaleminden toplantıda olup bitenleri öğrendim.

Toplatının sonlarına doğru federasyonun yönetim kurulu üyesi Mine Tüzemen hanımefendi doğup, büyüdüğü ancak 23 yıl sonra ilk kez geldiği memleketi (!) Erzurum ile ilgili düşüncelerini (!) aktarmış...

“Erzurum’dan insanlar neden kaçıyor? Suçu birazda kendimizde arayalım” diye başlamış söze...

Ardından bombayı patlatmış; “Erzurum yeniliklere karşı, yabancı insanları bünyesinde barındırmıyor. Bu yüzden geri kalıyor. Oruç tutmuyor diye insanları döven, başı açık kızları kapanmaları konusunda rahatsız eden bir şehir...”

Bu cümleleri okuyunca güldüm... Aklıma hemen şu liseli gençlerin kendi aralarında yaptıkları espri geldi; ‘Oldu canım, sen kapat biz seni ararız!’

Ama ‘dur’ kapatma...

Bal arılarının en önemli özelliklerinden birisini daha yazayım; arının beyni saniyede 16 milyar işlem yapabiliyormuş. Yani bu en hızlı bilgisayardan 80-90 milyon kat daha hızlı olması anlamına geliyor...

Belli ki, Mine Tüzemen hanımefendi uzun yıllar sahil kenarında, sıfır rakımda yaşayınca, bir anda çıktığı yüksek rakımda etkilendi ve işlem yapamaz oldu...

Ama merak etmeyin bu durumun tedavisi var... Arı gibi vızıldayıp, onun ürettiğinin milyonda birini yapamayanlara, daha sağlıklı işlem yapabilmeleri için format atarız!..

Şimdi kapat!

Rica ediyorum, ne siz bir daha buraya gelin..

Ne de biz sizi arayalım...