Sizde de Doktor denilince beyaz önlüklü bir adam aklınıza geldiği olmaz mı? Ne bileyim. Gözlüklü ve hafif de kel! Ne yalan söyleyeyim, doktor denilince benim ilk aklıma gelen bu! Mesela kasap denince, aşçı denince aklınıza sizin de şöyle 'şişman, göbekli bir adam' gelmiyor mu Allah aşkına? Terzi denince 'makas', berber denince 'jilet', Müdür denince 'afilli masa'sı olan adam! Bunlar gelir denildiğinde nedense benim aklıma!
***
Elimde değil! Geçmişte de hiç bir kötü anım filan olmadığı halde.. Herhangi bir travma yaşatmamasına rağmen.. Gelen, giden bir kaçıyla 'sıkı' dostluğumuza rağmen.. Mesela Savcı denince aklıma, 'çatık kaşlı, soğuk bir yüz' gelir! 'Olsaydım çok iyi olurdu' dediğim mesleklerden biridir elbette! Ama gelir, savcı denildiğinde onlar gelir aklıma valla, ne yalan söyleyeyim! 'Karşısındaki tir tir titreten', 'hemen kodese tıkacak' diye korkutan, 'ellerine birazdan kelepçe vurduracak' diye ürküten bir adam aklımda kalmıştır hep!
***
Peki. İyi de. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler Avukat değil mi? Evet, Avukat! Peki öyleyse niye Ahmet Küçükler denince aklıma Savcı geliyor? Adı anıldığında, ya da şöyle diyeyim. Yüzünü gözümün önüne getirdiğimde! Beni şimdi azarlayacak! Düşen işimi 'asla yapmayacak' ve de 'Hele haydi, di git! Başka işlerim var benim!'' diye nezaketsizlik edip bana kapının yolunu gösterecek adam! Niye böyle bir adam hatırlatıyor Ahmet Küçükler bana? İşte anlamadığım da bu!
***
Niye anlamıyorum biliyor musunuz? Bakın Fırfırik'de hakkında onca şey yazdık, çizdik, bir gün olsun mahkeme-muhkeme yolunu tercih etmedi. 'Aba altından sopa' derseniz, vallahi de billahi de onu da göstermedi. Belki kavgada bile söylenmeyecek şeyleri söyledik hakkında ama, o'nun hiç bir zaman tavuğumuza 'kışt' demişliği olmadı! Yalan dersek, Allah sorar! Olmadı! Belki bir abone ve ara sıra da bir-iki reklamı dışında desteğini de görmedik ama, yok! Allah için yok! Adam bize karşı, Fırfırik'e karşı son derece saygılı ve ölçülü oldu!
***
Diyorum ya. Bütün bunlara karşılık bende bu 'Ahmet Küçükler fobisi' niye var, onu çözmeye çalışıyorum, galiba çözemiyorum. Sanıyorum aynı 'sorun', ya da 'fobi', çoğunuzda da var! Özünde birebir konuştuğunda sempatik, şakacı, senin-benim gibi biri! Ama öyle bir imajı var ki, 'gel bu deveye hendeği atlat'! Bakın üçüncü dönemi de istiyor, biliyorum ama Allah aşkına adı anıldığında denildiğinde şöyle bir içten rahatlayayım, yok! Yok oğlu yok! Zorla değil!
***
Geçenlerde haber sitelerinde bir haber okudum! 'Ahmet Küçükler sokağa çıktı' diye.. Hatta Haber Erk'ten arkadaşımız Orkun Çizmeli de bir üst başlıkla haberi daha da bir 'ajite' etmiş, 'Duvara çöp sokun!'' demiş! İnanamadım! Onca yıldır iyi-kötü tanıdığım Ahmet Küçükler'i doğrusu şöyle sokakta gezerken, halkın arasında dolaşırken, ne bileyim, bir Adnan Yılmaz'ın yaptığı gibi 'herhangi bir eve girerken, yoldan geçen sarhoşun elini sıkarken, yolda yürüyen erhamlı kadınlarla sohbet ederken', düşünemedim! Olmuyor! 'Fotoşop proğramım' çalışmıyor! Bir türlü o yüzü o fotoğrafa monte edemiyorum! Nitekim de haberin resmi ve içerideki detay da olayı netliğe kavuşturuyordu. Gazeteci arkadaşlarımızın sokak dediği Taşmağazaları, ziyaret ettiği vatandaş denilen de Taşmağazalar'daki bizim Zekeriye'lerin Güvenler Mağazası'ndaki kardeşi ve çalışanlarından başkası değil!
***
Ahmet Küçükler görev süresinde az iş yaptı, çok iş yaptı o ayrı bir konu. Ama şurası muhakkak ki 'gönülleri fetheden bir reis' olmadı! Olamadı! Geçenlerde erinmedim, göreve geldiği günden bugüne kadar beraber çalıştıkları Özel Kalem Müdürlerin tek tek hatırlamaya çalıştım! En eskisi neredeyse 18 ay! Sevgili başkanıma Özel Kalem Müdürü de dayanmamış! 6 tane ayrı adamla çalışmış, şimdiki ne zaman gider, bilemiyorum! Bir 3'ncü dönemi de kafasından geçiren Küçükler bundan sonra bana savcı değil de Avukat nasıl görünür, bunu başarır mı, zor! Ortadoğu'nun geleceğine benziyor o iş! Ha, bakarsın oldu mu, oldu! Belki de ilerisinde o duvara çöpü ben sokarım! Kimbilir! Bilmiyorum, bilemiyorum!