TBMM'ye sabah geldim, akşam ettim!

Dünden beri Ankara'dayım. Ee, iş Ankara olunca elbette ki TBMM'siz olmaz. Ben de öyle yapıyorum. Sabah kaldığım otelden çıkıp Meclis'e geliyorum. Koca yer. Onca gelmişliğim var ama ben yine de kimi nasıl bulacağımı bilemiyorum. Meclisin girişinde Milletvekilimiz Adnan Yılmaz'ın danışmanlarından Zafer Atik karşılıyor beni. Tam içeri giriş yaparken kapıda bir anda bir başka danışman beliriyor! Diğer milletvekillerimizden Muhyettin Aksak'ın danışmanı İsmail Kırküzer ile rastlaşıyorum. Uzun zamandır biraraya gelemediğimiz için 'hafız' (İsmail) ile ayaküstü sohbet ediyorum. Bu arada uzun zamandır orada bulunan ve meclisin 'imini-cimini' bilen biri haline gelen İsmail, kapıda görevli iki polis memuru ile tanıştırıyor beni. Bakıyorum, onlar da Erzurumlu. Zaten iki kelime ediyorlar, hemen anlıyorsun!

***

Sonrasında Adnan beyin bulunduğu Meclisdeki A Blok'a giriyoruz. Daha önce de geldiğim oda bu defa boş. Adnan ağabey, yok orada. Üyesi olduğu KİT Komisyonu toplantısında. Zafer, telefonla görüştürüyor beni. Adnan bey, orada oturmamı ve çok kısa süre içerisinde geleceğini söylüyor. Oturuyorum. Çayın biri geliyor, diğeri gidiyor. Bele eyy! Çok da sorun yok!

***

Yarım saat beklemiyorum. Adnan bey geliyor. Peşinden bir sürü kalabalık. Sözleşmiş gibi en az 10 kişi, özel işler için Yılmaz'ın peşinde odaya giriş yapıyor. Zaten o oda dar. Ama ek sandalyeler geliyor ve o kalabalık bir şekilde o odada yer bulabiliyor. Sıra ile herkes derdini anlatıyor. Herkesin derdi, talebi de ayrı. Adnan bey onlarla tek tek ilgileniyor. Aranacak yerleri arıyor, aratıyor. Aradıklarından biri de Erzurumlu Bakan İdris Güllüce. Kimseyi kırmamaya özen gösteriyor Adnan bey. Olacak iş ise, olacağını söylüyor. Olmayacak iş ise, açıkça 'Bu beni aşar' diyor..

***


Bakıyorum, vakit öğleni geçiyor. Hem de çok. Bayağı acıkmışım. Sözü var, yemek yedirecek ama Adnan beyin başını kaşıyacak hali yok. Ona rağmen bir ara bir boşluk buluyor. Gelenler birer birer yolcu edilirken, yemeğe gideceğiz diye kalkıyoruz. Ama yolda öğreniyorum. Saat 14.00'e geliyor, işe bak! Biz Çalışma, Sağlık ve Aile Sosyal Güvenlik Komisyonu toplantısına gidiyoruz! Adnan bey oranın da üyesi. Saatinde ve dakikasında beraber giriyoruz toplantıya. Daha doğrusu toplantı odasına. Başkan tanıdık bir isim. Necdet Ünüvar. Adnan Yılmaz, beni onunla tanıştırıyor. Çok cana yakın. Hemen Erzurum sohbeti yapıyoruz toplantı başlamadan. Erzurum'a eşinin Gez Mahallesi'ndeki dayısının ziyareti için zaman zaman geldiğini söyleyen Ünüvar, Emirşeyh'in köftesini özlediğini belirtiyor. Sonra toplantı başlayacak diye ben müsade istiyorum. Artık dışarıda bu defa Adnan beyin diğer danışmanı Tevfik Bozkurt ile beklemeye başlıyoruz.

***

Bir saat süren komisyon toplantısı sonrasında Adnan bey çıkıyor. Hemen yemeğe geçiyoruz. Geçerken meclisin meşhur 'Üzümlü kapı'sında hatıra fotoğrafı da çekiliyoruz. İlk olarak yıllar önce İsmail Köse ile girmişliğim olan o 'fiyatları ile ünlü' Meclis lokantasına dalıyoruz! O da ne? Direk karşıma Deniz Baykal çıkıyor. Arkadaşlarıyla yemek yiyor. Adnan beyi gören Deniz Baykal, hafif doğruluyor. Yılmaz'ın selamına karşılık veriyor. Adnan beye samimi davrandığını görüyorum. O arada ben de kendisine başımla selam veriyor. Benim de selamını alıyor, hafif tebessüm ederekten. Yan masaya oturuyoruz. Yemeğimizi yemeğe koyuluyoruz.

***

Etrafımızda çok sayıda miletvekili var. Ama tanıdıklarım var, tanımadıklarım var. Adnan bey tam da yanımadıklarımı tanıştırıyor. Yemek sonrası da MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural ile karşılaşıyoruz. Ayaküstü sohbet ediyoruz. Bakıyorum da Adnan bey Deniz Baykal'la olduğu gibi Oktay Vural ile de samimi. Ama seviyeli bir samimiyet var aralarında. Birbirlerini en azından sevdiklerini ve de iyi anlaştıklarını anlıyorum. Oktay Vural'dan sonra MHP'li Özcan Yeniçeri ve Yusuf Hallaçoğlu ile tanışıyorum. Sonra meclisin 25 yaşı ile en genç milletvekili olan AK Partisi'nden bir milletvekili ile de tanışıyor, kısa bir sohbette bulunuyorum.

***

TBMM Genel Kurulu var o esnada. Adnan beyin bu defa aceleciliği  Terörle Mücadele Kanunun görüşmesi için! O genel kurula katılırken biz de üst kata çıkıyoruz. Meclis TV'den canlı yayınlanan görüşmenin bir bölümünü takip ediyorum. Sonra ben danışman Tevfikle çıkıyorum. Sırasıyla milletvekillerimiz Muhyettin Aksak, Oktay Öztürk, Cengiz Yavilioğlu, Fazilet Dağcı Çığlık ve Recep Akdağ'ın odalarına gidiyorum teker teker. Muhyettin beyin dışında kimse yerinde yok. Olmayan vekillerimizin sekreterlerine not bırakıyorum, o ki gelmişim, diğer vekillerimizi de ziyaret edeyim istiyorum. Ne de olsa her biri ile bir şekilde dostluğumuz, tanışmışlığımız var.

***

Muhyettin Aksak ile görüşüyorum. Onun da odası kalabalık. Her kurumdan özel iş gelenler ile dolu odası. Bir ara müsait oluyor, Muhyetttin beye Hakan Şükür ile arasının nasıl olduğunu soruyorum. Çünkü Aksak, Hakan Şükür ile aynı koridorda çalışıyor. Odaları yan yana neredeyse. ''Vallahi önceden de Hakan Şükür ile pek alakam yoktu, şimdi de yok. Zaten o hiç milletvekilliği yapmadı ki'' diyor.

***

Sonra tekrar Genel kurula geçiyorum. Ama bu defa iktidar kulisindeyim. Gıda Tarım Bakanı Mehdi Eker'den, Şamil Tayyar'a, bir çok vekil ile karşılaşıyorum. İki saate yakın kuliste kalıyor, oradan, buradan kulisler yapıyorum. Sonra genel kuruldan çıkan Adnan bey ile burada biraz sohbet ediyorum. Gün boyu beraberiz ama ilk defa böyle başbaşa biraz sohbet ediyoruz. ''Ağabeyi, bir de çırağım diyorsun. Sen bayağı bir usta olmuşsun!' diye takılıyorum kendisine. Özellikle oluşan meclis üyesi listelerindeki etkisine gönderme yapıyorum. 'İnan yok. Beni aslında siz basın fazla abartıyorsunuz. Ben nezaketi ve itinayı önemsiyorum. Nezaket ve itinasız bir şeyin içinde olmuyorum' diyor, siyasette artık çırak değil, 'usta' olduğunu daha iyi anlıyorum.

***

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Altındağlı 01 Ocak 1970 02:00

    Daha sık bekleriz üstad,hoşgeldiniz.