Uçkur meselesi.

Sanki seksen sene önce sek sek oynayarak kuruldu bu Cumhuriyet!

Sanki herşey düzgündü, herşey yolundaydı da, niye o zaman şunu şöyle yaptılar, bunu böyle eylediler, diye geçmişi ve mezardaki kahramanları eleştirmeye kalkanları, akıllarıyla baş başa bırakmaktan başka çare yok!

Okur-yazar olanların bir kısmı cephelerde can vermiş, bağımsızlığın manasını bilmeyen bazı mandacılar da yurdu terk etmiş; hal böyleyken, eli kalem tutanlar genç Cumhuriyet’in dairelerinde göreve getirlimiş…

Elbet güzel işler de işlenmiş, yakışıksız ve yanlış işler de!

Bunları gözardı ederek o yıllarda yapılanları eleştiren ve karalayan zihniyetin sinir bozucu son söylemleri ise, kürtaj, sezaryen ve kaç çocuk doğmalı konularına geldi dayandı.

Ruhsal ve bedensel yönünün bireyleri ilgilendirdiği kürtaj konusuna hiç mi hiç karışmam!

Sezaryene gelince, mesele şuymuş!.. Normal doğum yapması gereken hamileleri bazı özel hastaneler sezaryen yaparak paraları ham etmekteymişler… Peki, Erzurum’da olan özel hastaneler kimlerin ve hangi sermaye ve zihniyetin yapılarıdır, diye sorarsak ayıp mı olur!

Neyse, biz insanların döl  yatağından düşüncelerimizi çekerek ve de yönetenlerin de yönetenlerin yörüngesindekilerin de hoşgörüsüne sığınarak birkaç cümleyi bu dalgalı denize salalım bakalım ne çıkacak oltanın ucunda!

Efendim, Sağlık Bakanı der ki; komşudaki veya işyerindeki bir ayının tecavüzüne uğrayan kadın koşarak hastaneye gitmesin, doğursun!.. Gerekirse tecavüzcüye en ağır cezayı verelim!..

Peki verelim!.. Ama ilerki günlerde aynı cenahtan kimse, tecavüze uğrayan kişi tecavüzcüsünün nikahı altına girsin, diye emir buyurmasın!

Belli mi olur, bakarsınız bu konuda ağır yaptırımları olan yasa ihracaatla ilgili maddelerin arasına karışarak bir nefeste geçmiş!

Bakın, yakın zamanda şunlara da şahit olursak hiç şaşırmayalım.

Akşam eve geldiniz, memleketin ahvalini öğrenmek için televizyonunuzu açtınız, her kanalda aynı siyasetçimiz icraatın içinden, kenarından, köşesinden konuşuyor.

Ve diyor ki;

“Benim aziz çocuk üretenlerim, sizden çok çocuk istedik; tamam, bizi kırmadınız, elinizden ve belinizden geldiği kadar yaptınız… Ancaak, yaptığımız araştırmalara göre bu çocukların temelinin cumartesi geceleri atıldığını öğrendik… Neden cumartesi gecesi, çünkü ertesi gün pazar ve tatil.. İşte bu olmaz, bunların mübarek gecelerde yapılmasını daha uygun gördük. Bu yüzden şahsen ben sizlerden bu işin perşembe geceleri yapılmasını istemekteyim; çünkü, perşembe gecesi düşen döl daha hayırlıdır!..”

Peki, dediniz siz de! Bütün memlekette perşembe geceleri perişan oldu.

Zaman sonra yine televizyonda izliyorsunuz.

“… Perşembe geceleri yapın, dedik, yaptınız.  Yine yaptığımız araştırmalara göre, perşembe geceleri halden düşen vatandaşlarımız, ertesi gün işyerlerinde verimli olamamaktadır. Bu memleket için çok zararlı bir konu haline gelmiştir. O yüzden sizleri düşünerek, bundan böyle tatil gününü cuma yapmaya karar verdik… Perşembe gecesi yorulanlar, ertesi gün rahatça dinlensin artık!..”

Böyle dedik ama bu kadarı da olmaz elbet!

Af dileyerek biraz abarttık işte!

Af dilemeden ve abartmadan söylenecek şeyler az mı sanki!

Dengeli nüfus elbette önemli. Ancak bu sosyal koşullarla çok ilgilidir… Eğer anne ve baba geleceği güvence altında görseler, çocuklarının perişan olmayacağını bilseler, zaten bunu emirle değil zevkle yaparlar. ..

Ama biliyorlar ki; ister sezaryen ister normal doğumla dünyaya getirdikleri bir canlar, yarın sokaklarda öğrenci ve memur olarak haklarını ararken biber gazı ve jop yiyecekler.

Yani, fert başına düşen milli gelirle öğünenler yine övünürken ve de bu memleketin kaymağını küçük bir azınlık yerken,  büyük bir kesim de bu memleketin dayağını yiyecekler…

Yoksa canını bu vatana kurban eden bir halk, memleketin geleceği için uçkurunu mu esirger!

Bu yüzden kimsenin uçkur meselesine karışmamak ve memleketin derdi olan adaletsiz gelir dağılımını düzeltmek gerekmez mi!

Kadın bedenlerini çocuk üretme tezgâhı olarak görmek, bu da yetmez gibi kadının rahmine de sahip çıkmak biraz acıtıcı ve aşağılayıcı olmalı kadınlar için!

Bir de tasma meselesi var; kimler tasmalı, kimler tasmasız bir sonraki yazıda havlayacağız!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • ali 01 Ocak 1970 02:00

    Ömer Nazmi Kılıçdaroğlu , Kılıçdaroğlu tadında yine sadece karalamış :) Sezaryen para meselesi değildir sadece ancak atıp tutmak için yazmayın.Zor doğumların çoğu mecburiyetten sezeryan ile yapılmaktadır. Ayrıca maşallah siz hükümet yetkilisi olsanız uçkur bakanı olursunuz en iyi yazdığınız o gibi .

  • Gürhan Özorhan 01 Ocak 1970 02:00

    Üstadım havlayanlara ançak kocaman bir HOOOOOOOŞT. Dilinizin sürçtüğüne inananlardanım.Selam ve saygılarımla.