Yine, Murat Kılıç, derdim.

Bir kanyonda olduğunuzu düşünün...

Zamanın bozulmayan çarkı, her zamanki ritminde dönerek günü bitirmek üzere! Gözlerinizi kızıllaşmış güneşe sabitleyip o muhteşem manzarayı izliyorsunuz. Gökyüzünde parçalanmış birkaç bulut, ezilmiş vişne gibi kıpırdamadan öylece duruyor. Ne bir kuş sesi var ne de kulağınızı ıslığıyla okşayan rüzgâr!

O an içinizden, ünlü bir ressamın özenerek yapmış olduğu tabloyu andıran bu manzarayı birkaç satırla anlatmak istiyorsunuz.

Nasıl başlarsınız?

Nasıl başlarsanız başlayın, bu güzelliği aktarımınızda şu tümce ya da benzeri mutlaka geçecektir.

Güneş bütün heybetiyle batıyordu.. Aynı cümlenin olmasına gerek yok; ama o cümleyi nasıl kurarsanız kurun, güneşi ya batıracaksınız ya da göndereceksiniz.

İşte yanlış burada başlayacaktır.

Güneş neden batsın; ya da gitsin!

Doğrusu, dünya dönüyor, demeniz gerekmez mi?

Evet, doğrusu; dünya dönüyor!

Nasıl oluyor da bu yanlışı bile bile yapıyoruz; nasıl oluyor da hiç düşünmeden ezberimize sığınıyoruz!

Çünkü, kendimizi merkez olarak düşünüyoruz hep.

Merkez olarak kendimizi aldığımız için, gerçekler her ne olursa olsun kendi gerçeğinden soyundurup, kendi gerçeğimizi giyindiriyoruz; sonra da ona göre tanımlıyoruz.

Bu aşkta da böyle siyasette de!

Şu günlerde Erzurum'da herkes heyecan içinde ve kendine göre siyasetin dilini sökmeye çalışıyor.

Hangi partiden kim, niçin aday gösterilecek!

Ya da kim, niçin aday gösterilmeli!

Şhakespeare demiş ki; "Şeytan bir günah işleteceği zaman, işe, bu günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar."

Yukarıdaki bu sözü bir kenara yazın!

Biz de deriz ki; olaylar insanların gerçek kişiliğini ortaya koyar.

Bu sözü de lütfen unutmayın!

Eğer güneşin battığını değil, dünyanın döndüğünü söyleme cesaretiniz var ise, bunun için tek şart tarafsız ve gerçekçi olmanızdır.

Her zaman inanarak ettiğim kelam şudur. En mükemmel sistem yetersiz ve yeteneksiz birinin yönetiminde cehenneme döner; en kötü sistem de yetenekli ve yeterli birinin yönetiminde en iyi sisteme dönüşür... Burada söylemek istediğim, kişilerin kişiliği ve göğsündeki terazinin önemidir.

İmdi size beni etkileyen bir olayı aktarmak istiyorum.

Bundan birkaç yıl önceydi, ekmek derdine düşen herkes gibi erkenden kalkıp sabahın uyku açan serinliğinde işe yollanmak için otobüs durağında beklemekteydim. Henüz Erzurum'da kent merkezine kar düşmemişti ; ama dağlardaki karın soğuğunu taşıyan rüzgâr üşümeniz için yeterliydi.

Ve üşüyerek gelecek olan otobüsü bekleyen birkaç kişiden biriydim.

Bir köpeğin yola fırladığını gördüm ve bir araç fren yaparak köpeğe çarptı. Sonra da yoluna devam etti. Ardından gelen araç durdu. İçinden biri telaşla indi, yerde yatan köpeğe doğru koştu , onu kucaklayıp kravatlı göğsüne bastırarak hemen arabanın arka koltuğuna bindi, araba hızlanarak oradan uzaklaştı.

Bu adam kimdi!

Söyleyeyim.

O olaydan iki yıl sonra tanıştığımda "köpek öldü mü?" diye sorduğum zaman gülümseyerek, "yoo yaşıyor," diye yanıtlayan Ak Parti İl Başkanı Murat Kılıç'tı.

Burada insani duygulardan ve hafızadan söz etmek istediğim sanıyorum anlaşılmıştır.

"Bre Ömer, bunu herkes yapar!" Diyen varsa önce kendi kendine sorsun ve dürüstçe cevabını versin.

Peki, bir siyaset adamı basını yanına almadan hiç tanımadığı yoksul bir hastayı gizlice evinde ziyaret ederek ihtiyaçlarını karşılar mı! Ve de o yoksul evinde ağlayan çocukla ağlar mı!

Buna benzer birçok olay var bildiğim; ama kendisinden izin almadığım için burada yazmak hoş olmaz sanırım.

İnsan bildiği ölçüde fikrini söyler.

O yüzden bu satırların yazarı her zaman Murat Kılıç demiştir.

Bu yerel seçimlerde parti adının sanıldığı kadar önemli olmadığını; ama aday isminin belirleyici bir değer olacağını bilen genel merkezler o yüzden adaylarını ince eleyip sık dokumakta.

Yani adayın kişiliği, beceresi, yeteneği ön plana çıkar her zaman.

Elbet adı geçen diğer aday adayları da çok önemlidir. MHP ve CHP'nin aday adayları da ve de gösterilecek adaylar da mutlaka değerlidir.

AKP'de de Bekir Korkmaz, Sadullah Kara, Muzaffer Gülyurt da değerli isimlerdir.

Şu bilinmelidir ki, bizi burada kimsenin ne bugünkü hali ne de ikbali ilgilendirmez.

Bizim derdimiz Erzurum'un bugünkü hali ve geleceğidir. İşte bu yüzden Murat Kılıç ismi dilimizde daha çok yer almakta.

Yerel yönetimlerde kişilerin başarısı ya da başarısızlığı kişilere yazıldığı kadar bulunduğu partiye de yazılır. Bu da unutulmamalıdır.

Ve yine unutulmamalı ki; insan bildiği ölçüde fikrini söyler.

Eğer Murat Kılıç aday gösterilir ve seçilir ise, yaptıkları ve yapmadıkları konusunda en ağır eleştiri yine bu sayfada yerini alacaktır. Ben de bu sözümü unutmayacağım!

Bana göre bir kimsenin girdiği partinin kapısı değil, kendi yapısı önemlidir. Kimse kusura bakmasın, bir parti hariç, Murat Kılıç hangi partiden aday adayı olsaydı aynı şeyleri söylerdim.

Yine Murat Kılıç derdim.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ömer HANCI 01 Ocak 1970 02:00

    Erzurum`un derdinini içinde yaşayan bilir, içimizden bir cengaver çıkabilmeliydi, hiçmi akıllı adam yoktu sanki bu memlekette bu memleketi seven bu memleket için gecesini gündüzüne katabilecek. Belkide Mehmet Sekmen Bey çok başarılı olacak (olursa kesin aday) Başbakanımızın elbet bir bildiği vardır bizim bilmediğimiz ama yinede bu şehirde çelik çomak oynamış havasını azda olsa solumuş bir siyası daha fanatik soyunurdu işe diye düşünüyorum..Herşeyin hayırlısı bakalım. Elbet su akar yolunu bulur..

  • ERZURUMLU 01 Ocak 1970 02:00

    sayın ö. nazmi murat kılıç sevginizi anlamış değilim kaldıki gazeteciler kimseyi bedava sevmezler hemen kızmayın bu mesleğin anatomisinde vardır .sayın kılıç il başkanlığı yaptığı süre içinde 3mü 4 yılmı bilmem ama üstelik siyas i tarihin bana göre en güçlü ve parası bol zamanında erzurum gibi siyasetin yanından pekte geçmeyen bir şehirde iktidar partisine başkan olmuş ama karar merciinde pekte sesini duyuramamış hatta şehirdeki bütün belediyeler kendilerinden olduğu halde "oğlan gider oyuna ,kızlar gider toyuna" misali ufak bir koordinasyon sağlayamamış anlaşmazlıklarda topa girememiş belediyelerdeki aksaklıkları uzaktan seyrederek sanki kan kaybetmelerini bekler gibi b ir davranış sergilemiştir..vede aday olsada hatta seçilsede bu işi yapamayacağı kesindir niyemi siz hiç eleştirdiğiniz belediyelerin içine girdinizmi syasiler tarafından desteklenen ve gırtlağına kadar siyasete bulaşmış amirler başkanın telefonuna çıkmayan daire başkanları vede amira ikide bir ceket çıkarıp dışarı çağıran memur vede işçiler ve iddia ediyorumsayın akdağda dahil hiçbirisi ahmet küçükler kadar iş yapamayacak ve başarılı[ hernekadarsa ]olamayacaklar...yaşayıp göreceğiz...

  • m.ak 01 Ocak 1970 02:00

    ben senu desteklemıyorum kardes sen kımsen murat kılıcın ıcraatları ne sen sölermısn..orda en dolusu sn bekır korkmaz bence bekır korkmaz baskan olmalı bak hızmet nasıl olumuş