Bölge Haber Girişi : 06 Mart 2010 01:36

Erzurum'da eczacılık tarihi dersleri!..

Erzurum'da eczacılık tarihi dersleri!..
Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından düzenlenen "1. Erzurum Ulusal Eczacılık Öğrenci Kongresi" devam ediyor.

Erzurum Ajans-Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından düzenlenen “1. Erzurum Ulusal Eczacılık Öğrenci Kongresi” başladı.

Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen kongrenin açılışında konuşan Kongre Başkanı Fatih Aygün, Erzurum’da ilkini düzenledikleri kongrenin başarılı geçmesini diledi ve kongrelerin geleneksel hale gelmesini arzuladıklarını ifade etti.

Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Akçay ise konuşmasında, öğrenciler tarafından hazırlıkları bir yıldır sürdürülen Kongreye Türkiye’deki Eczacılık Fakültelerinden çok sayıda öğrencinin katıldığını, konuşmacıların, eczacılık eğitiminden, mesleğin icrasına kadar çeşitli konuları ele alarak tartışacaklarını anlattı.

Dekan Akçay, konuk öğrencilere Erzurum’un ve Atatürk Üniversitesi’nin tarihi hakkında bilgiler sundu. Akçay, Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin genç bir fakülte olduğunu, bugüne kadar 200 mezun verdiğini, şu anda ise 225 öğrenci, 13 öğretim üyesi, bir okutman, bir öğretim görevlisi ve on bir asistanla eğitimlerini sürdürdüklerini kaydetti.    

 

Rektör Koçak’ın konuşması

 

1.Erzurum Ulusal Eczacılık Öğrenci Kongresi’nde konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Erzurum’un, dostlukların, kardeşliklerin şehrini olduğunu, bu şehri ve Atatürk Üniversitesi’ni tanıyanların bu duyguları kısa sürede edindiklerini belirtti.

Rektör Koçak, YÖK’ün Erzurum’u ikinci bir kamu üniversitesi kurulması yönündeki teklifini Milli Eğitim Bakanlığı’na sunduğunu öğrendiklerini de hatırlatarak, “Kurulacak ikinci bir üniversite Erzurum’u tam bir eğitim merkezine dönüştürecek. Şehrimiz, bölgemiz ve ülkemiz bundan çok şey kazanacak,” dedi.

Rektör Koçak, Atatürk Üniversitesi’nde öğrenci merkezli bir eğitimin yürütüldüğünü hatırlatarak, “Üniversiteler olarak bizlerin görevi bilimi ve teknolojiyi, mezun ettiğimiz öğrencilerimiz yoluyla halkımızın ve ülkemizin hizmetine sunmaktır. Dünyanın her yerinde bilim adamları adeta gece gündüz çalışıyor ve bunun sonucu olarak da bilim çok hızlı gelişiyor ve değişiyor. Öğrendiğiniz bir bilginin ertesi gün yeni bir yüzüyle karşılaşıyorsunuz. Bu nedenle, öğrenmeyi sürekli hale getirmek, bilimsel çalışmaları yakinen takip etmek hem üniversitelerin hem de öğrencilerin görevi” uyarısında bulundu.

Rektör Koçak, konuşmasında, 1. Erzurum Ulusal Eczacılık Öğrenci Kongresi’ni hazırlayan öğrencilere ve fakülte yöneticilerine teşekkür etti ve başarılar diledi.

 

İlk ders: Eczacılık Tarihi

 

Açılış konuşmalarının ardından Yrd. Doç. Dr. Yeşim Aktaş, Eczacılığın tarihi gelişimini anlattı. Aktaş, “Biraz esprili bir şekilde Eczacılığın tarihi şöyle özetlenir: ‘M.Ö 2000 Al, bu kökü ye. M. S 1000 O kök kötü. Gel, bu duayı oku. M. S 1850 O dua batıl inanç. Al bu iksiri iç. M.S 1940 O iksir yılan yağı. Al, bu hapı yut. M.S 1985 O Hap etkisiz. Gel, bu antibiyotiği al. M.S 2000 O Antibiyotik işe yaramaz. Al, bu kökü ye,” diye özetledi.

Aktaş, bilinen ilk reçetenin çivi yazısıyla yazılmış Sümer tableti olduğunu ve bugün ABD’de bulunduğunu söyledi.

“Bilinen en eski eczacılık kitabı 1. ve 2.yy’lara ait ‘shennong bencaojing’ olup, bitkisel ilaçların klasiği olarak kabul edilmektedir” diyen Aktaş,  bu kitapta, 252 bitkisel, 67 hayvansal ve 46’sı mineral kaynaklı toplam 365 ilaç reçetenin yer aldığını ifade etti.

Anadolu’da MS 131-201 tarihleri arasında Bergama’da yaşan Galenos’un eczacılığın kurucusu olduğunu anlatan Aktaş, bu hekimin günümüze kadar gelen çalışmalarının 20 cilt halinde 1964-1965 yıllarında basıldığını bildirdi.

 

İslam Tıbbı/ Eczacılığı

  

Yrd. Doç. Dr. Yeşim Aktaş, İslam âleminde eczacılığın pirinin Lokman Hekim olarak bilindiğini söyledi. Batı dünyasında Aveicenna olarak tanınan İbni Sina’nın büyük bir âlim ve hekim olduğunu ifade eden Aktaş, Anadolu’da Selçuklu Sultanı Kılıç Aslan’ın kızı Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine 1206 yılında Kayseri’de yapılmış bulunan Gevher Nesibe Sultan Şifahanesi’nin de Anadolu’da açılan ilk eczane olduğunu bildirdi.

Aktaş, Batı dünyasında Elberuni veya Aliboron olarak bilinen Biruni (973-1051)’nin İslam dünyasında eczacılığın babası olarak tanındığını, İbni Sina’yla karşılıklı yaptığı yazışmalardaki ilmi metot ve yorumların günümüzde yazılmış gibi tazeliklerini koruduğunu vurguladı.

 

Osmanlılar dönemi

 

Osmanlılar döneminde eczacılığın daha düzenli yapılabilmesi için çeşitli kurallar getirildiğini anlatan Aktaş, 1573’da, II Sultan Selim’in emriyle, hekimlik yapacak kişilerin hekimbaşı tarafından imtihan edilmesi ve imtihanı kazananların aldıkları belgeyle mesleklerini yapabildiklerini ifade etti.

1861’de ise Osmanlı Tıp Meclisi’nin bir Nizamname çıkarak eczacılığın daha kurallı yapılmasını sağladığını anlatan Aktaş, 19. yy ortalarında İstanbul’da Mısır Çarşısında 500 aktarın geleneksel yöntemle bitkilerden ilaç yapmaya devam ettiklerinin bilindiğini vurguladı.

 

İlk eczaneler

 

İlk eczanelerin 18. yüz yılın ortalarında İstanbul’da ecnebilerce açıldığını anlatan Aktaş, şöyle devam etti:

“Çoğunluğu Galata ve Beyoğlu’nda 45 eczane vardı. 1885 nüfus sayımına göre Anadolu illerinde bulunan eczane sayısı ise 78’dir. O dönemde Adana’da 5, Ankara’da 2, Bursa’da 7, Diyarbakır’da 8, Edirne’de 7, Erzurum’da 4, İzmir’de 40, Konya’da 2 ve Trabzon’da 3 eczane bulunuyordu.”

Aktaş, Osmanlı döneminde eczacılık eğitiminin 19. yy ortalarına kadar usta-çırak ilişkileriyle sürdürüldüğünü, ancak 14 Mayıs 1839’da kurulan Mekteb –i Tıbbiye-i Adliye-i Şahene, 1867 yılında kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i Şahene, 1876’da kurulan Haydarpaşa Askeri Sağlık Mektebi, 1903 Şam Mektebi ve 1909’du kurulan Eczacı Mekteb-i Âlisi tarafından bilimsel yöntemlerle yürütüldüğünü hatırlattı.

Cumhuriyet döneminde bu okulların bazılarının İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne bağlandığını, 1962 yılında ise İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin kurulduğunu anlatan Aktaş, bunu yine 1960’da kurulan Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin takip ettiğini ve ilerleyen yıllarda daha pek çok üniversitenin eczacılık fakültesi kurduğunu söyledi.

Türk Eczacılar Birliğinin 1958 yılında aldığı karar gereği her yıl 14 Mayıs’ın Eczacılık Günü olarak kutlandığını ifade eden Aktaş, Türkiye’de, şu an, 30 bin 725 eczacı bulunduğunu sözlerine ekledi.

İki gün devam edecek 1.Erzurum Ulusal Eczacılık Öğrenci Kongresi’nde bilim adamları çeşitli bildiriler sunacak.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.