Parti grubunda yerel seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Hitler ve Mussolini örneğini verdi.
Erzurumajans-Geçtiğimiz
hafta yapacağı grup konuşması öncesi saldırıya uğrayan CHP lideri için
bu hafta geniş çaplı güvenlik önlemleri alındı. Korumaları eşliğinde
kürsüye yürüyen Kılıçdaroğlu, sözlerine hükümeti eleştirerek başladı.
KIZDIRACAK BENZETME
Konuşmasında
seçim sonuçlarına da değinen CHP lideri "Karşıdaki insana saygı
göstermezseniz, siz hukuk devletinden uzaklaşırsınız. Hitler örneği
vardır. Seçimle geldi. Mussolini örneği var. Seçimle geldi. Seçimle
geldiler ne oldu? Bir süre sonra ben devletim demeye başladılar. Herşey
benden sorulur demeye başladılar. Ne demek yani demeye başladılar.
İnsanlık tarihi çok ağır bedelller ödedi. Bizim demokrasimizde de ağır
bedeller ödendi. Başbakanlar gencecik çocuklar idam sehpalarına
gönderildi. Hukukun üstünlüğü bu açıdan çok önemli bir kavramdır.
Özellikle iktidardakiler bu kavramı öğrenmelidir" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları;
İktidardakiler
hukuk devletini kavramış değiller. Ben size akademisyenlerin
tanımlarını yapmayacağım. İpsala Kaymakamlığının internet sitesinde
yazıyor. Hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren her eylem ve işlemi hukuka uygun olan,
her anlamda adaletli bir hukuk düzeni kurup geliştirerek sürdüren,
anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet
organlarına egemen kılan, anayasa ve hukukun üstün kurallarına kendini
bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun
da bozamayacağı temel hukuk ilkeleriyle anayasanın bulunduğunun
bilincinde olan devlete hukuk devleti denir. Yani hiçbir güç anayasanın
üstünde değildir. İktidarlar yasalara uymak zorundadılar. Bu kavramı
büyütmek ve geliştirmek zorundadır diyor. Başbakanlık koltuğunda oturan
zatın hukuk devleti nedir bildiği yok. İpsala kaymakamlığının internet
sitesine girsin oradan okusun öğrensin.
"KİMSE HUKUKUN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"
Türkiye
Cumhuriyeti bir hukuk devleti midir? Anayasaya bakacağız. İkinci madde
laik sosyal bir hukuk devleti diyor. İkinci madde üstelik değiştirilmesi
dahi teklif edilemeyen maddelerden biridir. Yani olmazsa olmazdır.
Değiştirilmesi için teklif dahi verilemez. Hukuk devletini anaysamızda
bu kadar içselleştirmiş durumdayız. Hukuk devletinde kişiye göre yasa
olur mu? Olmaz. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Herkes hukuka
tabidir. Üstünlerin hukuku yoktur hukukun üstünlüğü vardır.
"VERGİ ALIYORSAN HESABINI VERECEKSİN"
Eğer
bunu sağlarsak hukuk devletini yüceltmiş oluruz. Güçlüler haklı
değildir, haklılar güçlüdür. Haklının güçlü olduğu devlet hukuk
devletidir. Hesap vermek de hukuk devletinin temel kuralıdır. Yurttaştan
vergi alıyorsan hesabını vereceksin.
Hukuk devleti dayatmacı devlet değildir. Baskı kuran devlet değildir. Hepimizin ihtiyaç duyduğu bir devlet sistemidir.
"SANDIKLAR KONUR VE KAZANILIR"
Peki
siyasal partiler? Onlar vazgeçilmez unsurdur. Partiler vatandaşa
giderler programlarıyla vaatleriyle giderler. Sandıklar Konur ve
kazanılır. Birisi devleti yönetmek üzere gelir devlet olmak için gelmez.
Arada dünya kadar fark var. Ben kazanırım gelirim devleti yönetirim.
Devleti yönetmek için gelip devlet olan parti önce hukuk devletini yok
eder. Çünkü hesap vermez. Peki devleti madem ki yönetecek bu. Madem
böyle kurallar var. Devleti nasıl yönetecek? Onun da kuralı var. Anayasa
devletin nasıl yönetileceğini ortaya koymuş. Madde 8'e göre yürütme
yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasaya
ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Yani sen
devleti anayasa ve kanunlara uygun yöneteceksin. Ben kazandım oyumu
aldım istediğim gibi yönetirim diyemezsin. Hukuk devleti buna engeldir.
Bunu gücü kontrol etmek için getiriyor anayasa. Demokrasilerde güç
mutlaka kontrol edilir.
"TÜRKİYE BU KAVRAMI UNUTMUŞ GÖRÜNÜYOR"
Hukuk
içinde kalarak adalet içinde kalarak ahlak içinde kalarak devleti
yönetmesini sağlar. Hukuk devleti başlı başına hepimizin bilmesi
öğretmesi ve anlatması gereken bir kavramdır. Türkiye bu kavramı büyük
ölçüde unutmuş görünüyor.
Kılıçdaroğlu salona koruma ordusuyla geldi...
"HİTLER VE MUSSOLİNİ ÖRNEĞİ VAR"
Tarihe
baktığımızda insanlık tarihinin hukuk devleti yolunda demokrasi yolunda
ağır bedeller ödediğini görüyoruz. Seçimiler iktidara gelip ben
devletim diyenler oldu. İstediğini yaptılar. Sandık önemlidir ama tek
başına demokrasi değildir. Karşıdaki insana saygı göstermezseniz siz
hukuk devletinden uzaklaşırsınız. Hitler örneği vardır. Seçimle geldi.
Mussolini örneği var. Seçimle geldi. Seçimle geldiler ne oldu? Bir süre
sonra ben devletim demeye başladılar. Herşey benden sorulur demeye
başladılar. Ne demek yani demeye başladılar. İnsanlık tarihi çok ağır
bedelller ödedi. Bizim demokrasimizde de ağır bedeller ödendi.
Başbakanlar gencecik çocuklar idam sehpalarına gönderildi. Hukukun
üstünlüğü bu açıdan çok önemli bir kavramdır. Özellikle iktidardakiler
bu kavramı öğrenmelidir.
"TÜRKİYE AĞIR ADIMLARLA SÜRÜKLENİYOR"
Bizim
demokrasimiz gelişiyor mu? Son 10 yıllık sürece bakalım. Demokrasimizin
ayaklar altından kaydığını göyüroruz. Her gün bunu yaşıyoruz. Baskını
arttığını gücün herşeye egemen olmak istediğini görüyoruz. Farklı bir
rejimin içine Türkiye ağır adımlarla sürükleniyor. Bütün yurttaşlarıma
sesleniyorum. Bugün size dokunmayan yarın dokunacaktır. Bana dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın asla dememeliyiz. Komşunuza arkadaşınıza haksızlık
yapılıyorsa ona destek vereceksiniz. Aksi halde demokrasimizi
güçlendiremeyiz.
"HUKUK DEVLETİ KONUSUNDA CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR"
Demokrasi
kan kaybediyor derken birileri diyecektir ki muhalefet işte söylüyor.
TBMM Başkanlığı koltuğunda oturan kişi yani TBMM Başkanı Anayasa'nın
138. maddesi çökmüştür yargı yoktur dedi. Yargı çökmüşse hukuk devleti
konusunda çok ciddi sorunlarımız var demektir. Eğer esnaf dükkanında
rahat para kazancaksa, sanayici rahat üretim yapacaksa, çiftçi rahat
çalışacaksa, memur vatandaşa hizmet edecekse bütün bunları bir araya
getiren hukukun üstünlüğüdür.
"HEPİMİZ BUNUN FARKINDAYIZ"
Demokratik
hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu bütün yetkilerin bir elde
toplandığı demokratik olmayan devlete totaliter devlet deniyor. İşin özü
bu... Hak ve özgürlüklerin baskı altında olduğu bir devlet...
Türkiye'de baskı altında mı.. Evet.. Medya istediğini yazamıyor. Havuz
medyası oluşturuldu mu? Bütün yetkilerin bir elde olduğu doğru mu?
Evet... Totatilter devlet inşası ağır ağır devam ediyor. Totaliter
baskıcı devlet önümüzde ağır ağır inşa ediliyor. Hepimiz bunun farkında
olmalıyız. Totaliter devletlerde hukukun üstünlüğü kadın erkek eşitliği
olmaz. Adalet ve Kalkınma partisinden belediye başkan yardımcısı olmak
istiyor kadınlardan yönetici olmaz diyor. Örfümüze aykırı diyor. İşte
totaliter rejim.
"HÜKÜMET HESABINI VERMELİ"
Totaliter
rejimde iktidar hesap vermez. Sayıştay raporları niye gelmiyor? Gelirse
duman olurduk diyorlardı. Neden gelmiyor? Çünkü totaliter rejimlerde bir
kişinin söylediği olur. Göndermeyeceksiniz diyor orada bitiyor.
Sayıştay raporlarıyla ilgili kendi paramızla ilan vermek istedik.
Vatandaş vergisini ödüyorsa hükümet hesabını vermeli... Sadece bu cümle.
Başbakanlık koltuğunda oturan zatın talimatıyla bu ilanımız
yayınlanmadı.
"EE NİYE ÇIKMADI SİZDEN SES?"
Dün beni
meslek örgütleri ziyarete geldi. Siyasette daha yumuşak bir dil
kullanılacakmış. Siz vergi veriyorsunuz, sendikalar iş verenler var,
TBMM'ye bütçe yasası geliyor, sayıştay raporu gelmiyor, vergilerin
nerede harcandığı gizleniyor, içinizden birisi çıkıp konuştu mu?
Konuşmadınız. İşverenlere ait bir STK kalktı açıklama yaptı. Dedi ki,
hukukun üstünlüğü yoksa yabancı sermaye gelmez. Doğru mu doğru... Yine o
zevata sordum. Buna karşılık Başbakan ne dedi? Bunlar vatan hainidir
dedi. Sizden bir ses çıktı mı? Çıkmadı... Ee niye çıkmadı sizden ses? Bu
tür demokrasilerde korkunun egemen olduğu demokrasilerde altını özenle
çiziyorum hiçbir yurttaşımın korkmasını istemem, sizin en büyük
güvenceniz Cumhuriyet Halk Partisidir...
Demokrasi konusunda elbette mücadele edeceğiz. O nedenle diyorum korkmayın yılmayın. Zalimin zulmüne boyun eğmeyin.
"TOTALİTER REJİM BUDUR"
Totaliter
devletlerde çifte hukuk vardır. Bir Cihan Kırmızıgül'e uygulanan hukuk
vardır. Puşi taktı diye hapse girer. Bir de Rıza Sarraf'a uygulanan
hukuk vardır. Hırsızlık yapar serbest kalır. Ergenekon ve Balyoz'daki
gibi yüzlerce insanı hapiste tutarlar. Bir de Deniz Fener'indeki gibi
hırsızları serbest bırakırlar. Totaliter rejim budur.
"BASKICI BİR REJİM İÇİNDE YAŞIYORUZ"
Vatandaşlarıma seslendim yine sesleniyorum. Hırsızları koruyacak mısınız?
Totaliter
rejime geçerken ipuçları verildi bu topluma. Başbakanlık koltuğunda
oturan zat televizyonlarda yasama ve yargı benim için ayak bağıdır dedi.
Dün gelen zevata da söyledim, yasama ve yargı benim için ayakbağı
diyordu sizin içinizden gıkını çıkaran oldu mu? Olmadı... Totaliter
devlet budur. Yasama ve yargıyı arka bahçesi haline getirir. Medya için
de aynı baskıyı yapıyor. Çıktı ne söyledi? Gazetecilere "sizin tasmanızı
ben çıkardım" dedi. Baskıcı bir rejim içinde yaşıyoruz. Bu sistem ağır
ağır oluşturulmaya çalışılıyor. Siz hiç totaliter bir rejime gidilirken
bir üniversitenin konuştuğunu gördünüz mü? 100'ün üstünde üniversite
var. El pençe divan oturuyorlar. Bu üniversiteler mi özgürlük getirecek?
Yeniden düşünmeliyiz.
"ORADA DA İNSANLAR VİCDAN SAHİBİ"
Anayasa
mahkemesini düne kadar göklere çıkardılar. Şimdi AYM bir numaralı
düşman. İki karar verdi diye bir numaralı düşman oldu. AYM niye var
arkadaşlar? Anayasaya aykırı uygulamaları iptal için var. Anayasadan
okuyum size... 2010 yılındaki değişiklik bu. Anayasa mahkemesi
kanunların, kararnamelerin ve TBMM içtüzüğünün anayasaya şekil ve esas
bakımından uygunluğunu denetler. Dendi ki bu yetmez. Bireysel başvuru
hakkı getirelim. İyi... Bireysel başvuru hakkı da geldi. Niye
getirdiler? İnsanlar AİHM'e gitmesin diye. AYM elimizin altında,
dosyaları atarlar bir köşeye yıllarca bekler diye düşündüler. Ama öyle
olmadı. Orada da insanlar vicdan sahibi. Onlar da düşünüyor. Anayasanın
verdiği yetkiyi kullanıyor. Haber alma hakkını sınırlamak istediler.
"BUNLARIN UMRUNDA MI?"
Çıktı
Başbakan 20 Mart'ta dedi ki..."Twitter falan hepsinin kökünü
kazıyacağız" Hadi kazı bakalım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gücünü
gördü. Türkiye devletinin gücü hukuk devleti olmaktan geçer, baskıcı
devlet olmaktan değil. Mahkemelere talimat verdi hemen twitteri
yasaklayın dedi. Emrindeki mahkemelerden biri twitteri yasakladı. İtiraz
geldi açacaksınız denildi. Ama TİB açmıyor. Anayasa Mahkmesine bireysel
başvuru yapıldı AYM bunu açtı. Youtube'u da mahkeme kararı olmadan TİB
tarafından yasaklandı. Hani hukuk devleti? Hepsi hikaye... Bunlar bu
ülkede 76 milyon insanın gözü önünde olan şeyler. Avrupa ayağa kalkmış,
demokratik ülkeler ayağa kalkmış. Totaliter bir demokrasi olamaz diyor.
Genişlemeden sorumlu kişi böyle giderse Türkiye ile müzakereler askıya
alınır diyor. Bunların umrunda mı?
"SEN VERGİ KAÇAKÇISI GÖRMEK İSTİYORSAN..."
Baskıyı
ve şiddeti önümüzdeki süreçte arttıracaklar. Twitter vergi
kaçakçısıymış. O zaman gönderirsin müfettişlerini raporunu yazarlar.
Asıl amaç o değil. Sen vergi kaçakçısını görmek istiyorsan koluna 700
bin liralık saati takan adama bakacaksın.
Esnaf ve çiftçi
kardeşime sesleniyorum. Sen vergi vermezsen maliye müfettişleri ensende
boza pişiriyorlar. Ama 700 milyarlık kol saati alan adamdan bir kuruş
vergi alınmıyor. Sen mi çok kazanıyorsun o adam mı? Sen mi vergi
veriyorsun o adam mı vergi veriyor?
BURHAN KUZU'YA AĞIR ELEŞTİRİ
Tabi
işin ilginç tarafı twitteri yasaklıyor ama kendisinin de hesabı var.
Daha garip olanı bunların içinde Kuzu var bir tane. Anayasa Hukuk
profesörü sözde. Nasıl almış o diplomayı araştırmak lazım. AYM'ye
başvuru yapıyor başvurusunu da twitter aracılığıyla bildiriyor. Zekaya
bak. Anayasa Mahkemesi bu yasağı iptal etti. Çünkü anayasaya aykırı.
Anayasamız diyor ki, 26. maddede, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
başlığında, "Herkes düşünce ve kanaatini söz yazı resim veya başka
yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine
sahiptir"...
Twitter yasağı neden kaldırıldı? İşte bunun için...
Bütün çağdaş ülkelerde bu böyledir. Bu anayasanın vermiş olduğu bir
güvencedir. Sen nasıl bütün Twitter'ı yasaklarsın. Anayasa Mahkemesi
iptal etti diye "örgüt" haline geldi dediler.
Anayasanın 28.
maddesi diyor ki, "Devlet basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak
tedbirleri alır"... Siz haber alma hürriyetini kesiyorsunuz. Yasak
getiriyorsunuz. Yasak kalkınca da Anayasa mahkemesini en ağır dille
suçluyorsunuz. Anayasa mahkemesinin HSYK kararı doğru ama zamanlama
anlamında gecikmiş bir karardır.
"CEHALETİN BU KADARINA İLK KEZ TANIK OLUYORUM"
Milli
bir karar değilmiş diyor. Sen düne kadar her tür milliyetçiliği ayaklar
altına alıyorum diyordun. Milliyetçiliğin de ne olduğunu bilmiyor.
Adalet evrensel bir karardır. Bunun milliyetçiliği olmaz. Ahlak, hukuk
her yerde evrenseldir. Kimse mahkemenin verdiği karara "bu karar
millidir gayri millidir" diyemez. Peki bizim insanımız niye AİHM'e
gidiyor? Onların verdiği kararlar milli karar mıdır? Cehaletin bu
kadarına ilk kez tanık oluyorum.
Anayasamız uluslararası
sözleşmeleri esas alır. Ama bunlar milletin kafasını bulandırmak için
"milli" kavramını uydurdular. Mahkeme kararlarının millisi gayri millisi
olmaz. İşin özü budur.
"HUKUK DEVLETİNİ SAVUNACAĞIZ"
Devletin
otoriterleştiğini ifade ettim. Şimdi Mecliste yeni bir yasa
görüşülüyor. Türkiye süratle bir istihbarat devletine dönüşüyor. Bir
gazetede CHP milletvekilleriyle ilgili olarak MİT'in tuttuğu fişlemeler
yayınlandı. Sorduk bu milletvekilleriyle ilgili neden fişleme yapıldı
diye. Daha bu yasa çıkmamıştı üstelik. Şimdi yasayla fişlemeler meşru
hale gelecek. Devlet istihbaratla değil bilgiyle ahlakla hukukun
üstünlüğüyle yönetilir. Devleti istihbarat devletine dönüştürürseniz
baskıcı bir yönetime dönüşürsünüz. İstihbarat özel olarak partiye gider.
Almanya'da Gestapo'yu unutmayın. 2. Dünya savaşı öncesi Almanya'yı
unutmayın. Gestapo yasaldı. Ama devlete istihbaratı yapmıyordu. Partiye
yapıyordu. Aynı olay Türkiye'de yaşanıyor. İstihbarat partiye veriliyor
devlete değil. Bu süreci hayata geçirmek istiyorlar. Yeni bir Gestapo
kurmak istiyorlar. Bütün yurttaşlar dikkatli olmalı. Hukuk devletini
savunacağız. Özgürlükleri savunacağız hep beraber.
Türkiye'deki
üç büyük devrimin altında CHP'nin imzası var. Cumhuriyeti kuran çok
partili yaşamı getiren sosyal demokrasiyi getiren partidir. Dördüncü
büyük devrimi de biz yapacağız. Özgürlük ve demokrasiyi getireceğiz. Baskılar gelecektir baskılardan yılmayacağız. Bize tek bir görev düşüyor çalışmak... Adım adım çalışmak...