Siyaset Haber Girişi : 30 Mart 2013 23:52

''PKK Anayasa siparişi verdi''

''PKK Anayasa siparişi verdi''
Dün akşam kara yolu ile Antalya'ya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Manavgat İlçesi Sueno Otel'de partisinin 'Belediye Başkanları Toplantısı'na katıldı.
Erzurumajans-Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve hükümetin suçun tüm unsurlarına alenen bulandığını savunarak, "Bize göre, birlikte yaşamamızı kemiren, millet varlığını kazıyan, Türkiye'yi kökünden çürüten her beyan, her açıklama, her girişim suçun daniskasıdır. PKK'ya sınırlarda refakat etme hazırlıkları suça hazırlık aşamasıdır" ifadelerini kullandı.

Dün akşam kara yolu ile Antalya'ya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Manavgat İlçesi Sueno Otel'de partisinin 'Belediye Başkanları Toplantısı'na katıldı. Toplantıya belediye başkanlarının alkışları eşliğinde giren Bahçeli, 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Seçimlerinin üzerinden 4 yıl geçtiğini hatırlatarak, "Milletimizin vazifelendirdiği değerli belediye başkanlarımız çok başarılı çalışmalara imza attı. Ülkemiz genelinde 8'i il, 96'sı ilçe 264'ü belde olmak üzere toplam 368 belediye yönetiminde MHP farklılığını sizlerin sayesinde ortaya koyduk" dedi.

Geride kalan 4 yılda MHP'li belediyelerin baskı, suçlama ve mesnetsiz şikayetleri boşa çıkardığını savunan Bahçeli, "Tüm zorlamalara rağmen sizler hizmet sevdası ile yanıp tutuştunuz. Baskılara ve itibarsızlaştırmalara milliyetçi duruşunuzla karşı durdunuz. İktidar şirretliğinden, oyunlarından korkmadınız geriye çekilmediniz. MHP dürüstlüğün yolundan ayrılmamıştır. Millet vicdanında tertemiz şekilde yerini bulmuştur. Yerel yönetimlerde gösterilen başarı milletin nazarında karşılıksız kalmayacaktır. Millet, iktidara getireceği yönetimi yerel yönetimlerde sınavdan geçirmektedir. Çalışma temposu, icraatların niteliğini ve kapsayıcılığını en başta yerel ölçekte değerlendirmektedir. Buna göre millet siyasi tutum takınmaktadır. İktidar vizesi her şeyden önemlisi yerel yönetimlerdeki canlılığa ve fedakarlığa bağlıdır. Gelecek seçimlerde en büyük kozumuzun yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarıdır" diye konuştu.

"YAŞANANLAR KARŞISINDA KARAMSAR OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL"

Konuşmasına Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu değerlendirerek devam eden Bahçeli, yaşanan son olaylarla ülkede güzel şeylerden bahsedemediğini söyledi. Yaşananlar karşısında karamsarlılığa düşmemenin mümkün olmadığını savunan Bahçeli, "30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri için 24 Ocak 2013 günü Söğüt'ten millet huzuruna çıktık ve belediye başkan adaylarımızı da coşku ve heyecan dalgası eşliğinde bir bir açıklamaya başladık. Karşılaştığımız muazzam ilgi, gördüğümüz muhteşem yakınlık bizi oldukça heveslendirmiş ve çalışmalarımızda teşvik edici olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi 44 yıllık şerefli mazisi, 44 yıllık deneyimi ve 44 yılın emanetleriyle milletinin hizmetinden bir an olsun ayrılmamış, bundan sonra da ayrılmayacaktır. Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, partimizin 44 yıllık tarihinde fedakarlığın ve inanmışlığın muhterem izleri vardır. Sabrın, sağduyunun ve asaletin muazzez sonuçları görülmektedir. Türklüğü ve İslam'ı zirveye çıkarmaya adanmış milliyetçi-ülkücü ömürler bulunmaktadır" şeklinde konuştu.
Bahçeli, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Ancak şu günkü ülke manzarasına baktığımızda kaygılanmamak, yeise kapılmamak ve karamsar olmamak mümkün değildir. Duyarlı her insanımız Türkiye'nin nereye gittiğini sormakta ve buna da cevap beklemektedir. Vicdan sahibi, milli kimliğini kaybetmemiş, insafını yitirmemiş kim varsa bugünkü gidişattan rahatsızdır. Türkiye Cumhuriyet'i maalesef bir terör örgütünün, 29 yıldır kan döken, can alan bir cinayet çetesinin eline bakar hale getirilmiştir. İmralı canisinin ne söylediği, Kandil'deki katillerin neyi ima ettikleri, BDP'li aracıların nelerden bahsettikleri herkesin dilinde olup gündem oluşturmakta ve manşetlerden kamuoyuna yansımaktadır. AKP hükümeti benimsediği bölücü stratejiyle PKK'yı toplumsal yapıda meşruiyet dairesine sokmaya, militanları da siyasal bir aktör haline getirmeye çalışmaktadır."

MEDYAYA ELEŞTİRİ

Medyayı da eleştiren Bahçeli, "Medyanın önemli bir bölümü, yandaş yönetim altında bulunan üniversiteler, bazı sivil toplum kuruluşları, niyetleri hepimizin malumu olan uluslararası çevreler, kalemşorlar hep bir ağızdan çözüm şakşakçısı kesilmişlerdir. Türk milletinin milli ve manevi değerlerine ne kadar aykırı tutum, tavır, emel varsa AKP'nin yönlendirmesi altında harekete geçmiştir. Bugünkü ortamda, süreç isimli birliğimizi, beraberliğimizi ve bütünlüğümüzü süpürme gaddarlığı, olan biten gücüyle ilerletilmektedir. Görülmektedir ki Türkiye sorunlar yumağına dönmüştür. Türkiye korku kuşağına girmiştir. AKP hükümeti, ülkemizi bölücülüğün, bölünmenin ve terörün kapkara ve düşmanlık kokan sularına müzakere dümeniyle taşımış, burada varlığımızı, birliğimizi torpillemeye başlamıştır. Türk milletinin bin yıllık anıları, bin yıllık emanetleri ve bin yıllık kardeşlik hukuku hedefe konulmuş, ateş altına alınmıştır. Türkiye'nin kuruluşunda hiçbir dahili, hiçbir katkısı ve hiçbir desteği olmayan işgal müdavimlerinin şimdilerde izinde ve yolunda gidenler, birlikte yapmadıklarını beraberce yıkmaya yüzsüzce koyulmuşlardır. Türk milletinin bağımsızlığında payı olmayan köhnemiş esir zihinliler dört bir yandan milli ve manevi değerlerimize hançer sallamaya başlamışlardır" şeklinde konuştu.

"KARDEŞLİĞİMİZ SULANDIRILMAKTA"

Türkiye'nin enerjisinin tüketildiğini, milletin sırtından vurulduğunu söyleyen Bahçeli, "Kardeşliğimiz sulandırılmakta, birlikte yaşama idealimiz tahrik edilmektedir. Çözüm sözleriyle Türk milleti çözülmenin bataklığına çekilmek istenmektedir. Hükümet niyeti bozmuştur. Hükümet yoldan çıkmıştır. Hükümet milli ilke ve kurallarla yolunu çoktan ayırmıştır. AKP zihniyeti, iktidar gücünü kötüye kullanmış, yıkımın ve çöküşün hizmetine koşmuştur. Aldığı milli emanete hıyanetlik etmiş, bundan da hiç gocunmamıştır. Bunların yanı sıra şehitlerimizin aziz hatıralarını çiğnemiş, gazilerimizin haklarını heba etmiştir. İmralı canisi pazarlıklarla, verilen tavizlerle diriltilmiş ve Türk devletine muhatap haline getirilmiştir" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, şöyle konuştu:

"Başbakan Erdoğan'ın mantığına göre, müzakere etmek pazarlık değildir. Başbakan Erdoğan için PKK'ya yanaşmak, İmralı canisiyle bölücülük kampanyasında buluşmak sorun olarak görülmemektedir. Bu kafa yapısı istismar ve yalanın dibine kadar gömülerek amaçlarının terörle mücadele olduğunu iddia etmektedir. Etnik temelli bölücü terörün dayatmalarını karşılayarak aklınca anaların ağlamasına engel olacaklarını söylemektedir. Şurası nettir ki, Başbakan Erdoğan katille maktulü birbirine karıştırmaktadır. Yine Başbakan yanlışın içinde doğrunun izini sürmekte; kandan, cinayetten ve ölümden başka geçim kapısı olmayan teröristlerle Türkiye'nin geleceğini masaya yatırmaktadır. İktidar partisi tüm gücüyle, tüm imkanlarıyla çözüm süreci denilen ihanetin kabullendirilmesi için uğraşmaktadır."

"TARİHLER UYUŞMUYOR"


PKK'nın sınır dışına çıkması konusunda her kafadan bir ses çıktığını dile getiren Bahçeli, "Bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkes terör örgütünün nasıl, hangi yollarla ve ne zaman ülkemizi terk edeceğini konuşmaktadır. PKK bilirkişileri ekranlarda ahkam kesmekte, gazete sayfalarında yorumlar yapmaktadır. Ne var ki, militanların sınır dışına çıkmaları konusunda ortaya atılan değişik tarihler bir türlü birbiriyle uyuşmamaktadır. Kimisi Haziran'ı, kimisi Temmuz'u, kimisi Eylül'ü işaret etmekte ama her şart altında bu yılın Kasım ayına kadar bu işin biteceği ifade edilmektedir. Hükümet kaynaklı haberlere göre PKK terör örgütü ilan ettiği eylemsizlik kararından sonra, Temmuz ayının sonuna kadar sözde çekilme işlemini tamamlayacaktır. Bu evrede yasal düzenlemeler yapılacak, akil adamlar devreye girecek, Meclis'te komisyon kurulacak ve yeni anayasa süreci hızla tamamlanacaktır. Normalleşme adı verilen 3'ncü etapta ise, silah bırakan PKK'lı militanlar bir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye döneceklerdir" ifadelerini kullandı.

Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
"Tüm bu gelişmelerin bütçe görüşmelerine veya yıl sonuna kadar gerçekleşmesi sağlanacaktır. Hatta Kasım ayında, yeni bir Türkiye'nin müjdesini veren maksadı şaibeli manşetlere dahi şahit olunmaktadır. AKP, PKK ve İmralı canisinin şevkle yürüttüğü rezil pazarlıklar, karşılıklı almaya-vermeye dayalı olarak kurgulanan süreç ihaneti, öz ve özet olarak bu sacayak üzerinde gidecektir. Anlaşılan AKP'nin gözü kararmış, şuuru kapanmış, vicdanı rehin alınmıştır. Bir avuç eşkıya hükümeti köşeye sıkıştırmış, ensesinden yakalamıştır. Bu aşamada sormak lazımdır ki, PKK terör örgütü nizami ve kanuni bir güç müdür ki, çekilmesinden bahsedilmektedir? Sayıları bin 500'ü bulduğu iddia edilen eşkıyaların ülkemizi terk etmesi bu kadar alengirli, bu kadar netameli midir? PKK, nereden gelmiş ve nereye gidecektir? Sınırlarımız kalbura ve yol geçen hanına dönmüşken, silahı alan vatanımıza ölüm saçmak için koşmuşken, bugüne değin hükümet nerededir, neyle meşgul olmuştur? Madem bu kadar terörist ülkemiz sınırlarındadır, o halde düne kadar terörle mücadeleden nasıl ve hangi yüzle bahsedilebilmiştir? TBMM'den alınan 'sınır ötesi tezkere' izni niçin çarçur edilmiş? Niçin gereği tam olarak yapılamamıştır? AKP hükümeti Türk milletinin kutlu iradesine saygısızlık yaptığını, aldığı yetkiyi kasten kullanmadığından suça battığını hangi şartlarda anlayacaktır? Vatan topraklarımızın bir bölümü bölücü terör örgütü tarafından işgal edilmiştir de, def olup gitmesi için yalvar yakar mı olunmaktadır? PKK terör örgütü nelerin karşılığında sözüm ona sınırlarımızdan çıkıp gidecek, gittiği yerde de ne yapacak, mümkün olursa silahlarını neyin karşılığında ve kimlere teslim edecektir? 21 Mart Nevruz Bayramı'nda, İmralı canisinin mektubundan sonra teröristlerin sınırlarımız dışına hemen çıkacağını söyleyenler şimdi ne yapacaklar, bahane olarak neyi ileri süreceklerdir?"

"KEPAZELİĞİN KARŞILIĞI OLACAKTIR"

"Anlaşılmaktadır ki, PKK, AKP'nin kendisine verdiği tavizleri almadan, yüze yüze kuyruğuna getirdiği taleplerini elde etmeden herhangi bir yere kımıldamaya ne isteği ne de niyeti vardır" diyen Bahçeli, "Başbakan Erdoğan ve hükümeti havanda su dövmektedir. Türk milletinin onurunu, itibarını ve varlık haklarını müzakerelerle lekeletmekte ve ezdirmektedir. Bunun vebali büyüktür. Bu sorumsuzluğun, bu art niyetin ve bu kepazeliğin karşılığı mutlaka ağır olacaktır. Başbakan ve hükümeti anayasa suçu işlemekte, ihanete tam teşebbüs etmektedir. Kaldı ki Adalet Bakanı pervasızca, meydan okurcasına, 'Barışı getirmek suçsa ben bu suçu işliyorum' diyebilmektedir. Hukuk devletini savunma ve haklarını koruma makamında bulunan birisi, açıkça adaleti umursamamaktadır. İmralı canisiyle görüşmeleri barış olarak yutturmaya çalışmakta, PKK'yla görüşmeleri çözüm diyerek tevil etmeye çabalamaktadır. Adalet Bakanlığı görevini uhdesinde bulunduran bir şahsın, hukuku ciddiye almadığı, zımnen savcılara gözdağı verdiği bir ülkenin ayakta kalması, kamu düzenini sağlaması ve milli güvenliğini sağlama alması şüphesiz imkansız olacaktır.Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devlet olma vasfı bizzat siyasi sorumluluk taşıyanlar tarafından yerle bir edilmekte, azami derecede hırpalanmaktadır. Şu kadarını söylemeliyim ki, bir devletin varlığını devam ettirmesi hukukun gücüne ve herkese eşit ölçüde uygulanmasına bağlıdır. Ancak AKP hükümeti talan ve yağmayı hukuka da sıçratmış, siyasal müdahalelerle adaleti linç etmiştir. Diyebilirim ki, Türkiye beka düzeyinde tehdit altındadır. Rejim çökmenin sınırında, devlet tükenmenin arifesindedir. AKP zihniyeti Habur hukukunu genelleştirmiş, her tarafa yaygınlaştırmış ve Türkiye'yi can evinden vurmuştur. Hiç kimsenin hukuken ayrıcalığı, hukukun üstünde bir konumu, hukuku görmezden gelecek özelliği yoktur ve olamayacaktır" ifadelerini kullandı.
Bahçeli şöyle devam etti:

"Anayasa'nın 6'ncı maddesine göre; hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacaktır. Aksini yapanlar, aksine cüret edenler tümüyle suç işlemiş olacaklardır. Bu itibarla Anayasa ve yasalara göre İmralı canisiyle, kanlı terör örgütüyle görüşmek, teröristlere gayri meşru sözler vermek suçtur. Türk milletinin bölünmesine dönük her adım suçtur. Türkiye'nin toprak ve idari bütünlüğünü parçalama girişimleri suçtur. Milli değerlerimizi sabote etmek, milli kimliğimizi yıkmak suçtur. Terör örgütüne barış ve çözüm sözleriyle Türk vatanını devretme teşebbüsleri; özerklik, eyalet yönetimi, federasyon özlemlerine kucak açmak hem suç hem de günahtır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti suçun tüm unsurlarına alenen bulanmıştır. Bize göre, birlikte yaşamamızı kemiren, millet varlığını kazıyan, Türkiye'yi kökünden çürüten her beyan, her açıklama, her girişim suçun daniskasıdır. PKK'ya sınırlarda refakat etme hazırlıkları suça hazırlık aşamasıdır. Mehmetçiğimizi, polisimizi, korucumuzu ve masum vatandaşlarımızı katleden teröristlere uğurlama törenleri düşünülmesi bile büyük densizlik ve kifayetsizliktir. Bununla birlikte TBMM'yi ihanet ortak etme niyetleri bedbahtlık, sakil ve seviyesiz adamlar heyetiyle Türk milletine psikolojik hareket yapma sinsiliği haramzadelikten başka bir şey değildir. Başbakan Erdoğan bize kandan beslendiğimiz iftirasını hayasızca atacağına, kendisinin ve zihniyetinin, elinde ve vicdanında şehit kanını taşıyan canilerden nasıl nemalandığını itiraf etmelidir. AKP, değil terörü bitirmek, her tarafa yaymak için mücadele vermektedir. Analarımızın gözünden damlayan tek bir damlanın sorumluluğu dahi bölücü terör örgütüyle tokalaşan, edepsizce pazarlıklara tutuşan AKP'nin üzerindedir. Bu nedenle çözüm çöküştür. Bu nedenle çözüm çözülüştür. Barış sözleri bitişi, süreç ifadeleri sürgünü ifade etmektedir."

"ÇÖZÜM SÜRECİ MELANET BİR PROJEDİR"

PKK'nın silah bırakmasının, emellerinden vazgeçmesinin, terörü durdurmasının, bölücülükten caymasının söz konusu olmadığını iddia eden Bahçeli, "Başbakan Türk milletini kandırmaktadır. Başbakan Türk milletini dağılmaya sürüklemektedir. Başbakan Türk devletini imhaya götürmektedir. Çözüm süreci PKK'nın siyasallaşması ve statü elde etmesine ayarlı melanet bir projedir. İmralı canisiyle birlikte militanların genel afla salıverilmesi, Türkiye'nin parçalanması süreç denilen kabusun bariz amaçlarındandır. Başbakan Erdoğan başkan olabilmek, ilk başta eyalet sistemini kurmak, Türklüğü Anayasa'dan elemek ve milliyetçiliği anlamsızlaştırmak için yapmayacağı kötülülüğün olmadığını iyice göstermiştir. Ne gaflettir ki, PKK AKP'ye anayasa siparişi vermiştir.
PKK, Türk milletinin yeniden tanımlanması, milli kimliğin yeniden belirlenmesi, vatandaşlık tarifinin bölücü perspektifle yeni baştan tarifi için AKP'ye mühlet tanımıştır" ifadelerine yer verdi.

"KİMSE HAYAL PEŞİNDE KOŞMAMALI"

Bahçeli, sözlerine şöyle sürdürdü:
"Nereden gelirse gelsin, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, Cumhuriyet'in kuruluş ilkelerini ve yapısını tartışmaya açmak, etnik köken farklılıklarına dayanarak bunları yıkmaya çalışmak veya bunlara seyirci kalmak, bilinmelidir ki devletin ve milletin varlığına kastetmekle eş değerdir. Bunun da adı bize göre ihanettir. Milliyetçi Hareket, bu düşünceleri besleyenlere hiçbir şart altında izin vermemek üzere Türk milletinden destek ve yetki almıştır. Bu bakımdan kimse hayal peşinde koşmamalı, Türk milletinin gücü ve Milliyetçi Hareket'in sabrı üzerinde yanlış hesap yapmamalıdır. Bugün yaşadığımız nazik ortamda hükümetin aklını başına alması vazgeçilmez bir önemdedir. Türkiye sevdalılarının ihanet girişimlerine karşı milli bir duruş sergilemeleri, toplumsal huzurun tesisi ve korunması konusunda tarihi bir görev ve sorumluluk içinde hareket etmeleri elzemdir. Milliyetçi Hareket'in bir mensubu olarak, buradan bir kez daha ilan ediyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti; ülkesi, milleti ve egemenlik unsurları ile tektir ve üniter bir devlettir. Türk milleti tarihi ve kültürel kökleri itibariyle ayrılık kabul etmeyen bir bütündür. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, istiklal ve bağımsızlık mücadelemizin taçlandırılmasıdır. Türk milliyetçiliği hem devlet kuran, hem Türk milletini mensubiyet temelinde yücelten, hem de ebediyete taşıma hedefinde olan muazzam bir fikir sistemi olarak birlikteliğimizin teminatı ve güvencesidir. Ay yıldızlı al bayrağımız milli şerefimizin, milli egemenliğimizin, milli birliğimizin ve beraberliğimizin sembolüdür."

BAYRAK AÇIKLAMASIBahçeli, Türk bayrağının isminin değiştirilmesinin gündeme getirilmesiyle ilgili olarak, "Türk bayrağının ismini değiştirme teklifleri getirebilecek kadar küstahlaşanlara, bayrağın itibarını zedeleyecek kadar köhnemişliğin içine çakılanlara Allah'ın izniyle hiçbir ortamda fırsat verilmeyecek ve de göz açtırılmayacaktır. İstiklal Marşı'mız, milli mücadelenin kahramanlık destanıdır ve o günlerin mukaddes bir hatırasıdır. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil ülküsüdür. Milliyetçi Hareket Partisi, bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri yüksek fedakarlık, kararlılık, milli şuur ve millet sevgisi ile korumaya hiç kimsenin kestiremeyeceği, tahmin edemeyeceği kadar azimli ve isteklidir. Bunlar, Milliyetçi Hareket'in varlık ve yaşama nedenleridir, bu kutlu siyasi hareketin aşılamayacak kırmızı çizgileridir. Bizim uzlaşma ve diyalog zeminimiz ancak bunlara saygı ve riayetle mümkündür. Bunun dışında her yol bize uzaktır, her öneri bize yabancıdır. Milliyetçi Hareket'in ayrılıkta, bölünmede, çözülmede, dağılmada mutabakat araması asla ve asla mümkün değildir. Şimdi bunu iktidarla taçlandırmak, iktidarla buluşturmak hepimizin boynunun borcudur. Bunun için ilk durak 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleridir" açıklamasında bulundu.

EYALET AÇIKLAMASI

"AKP, 365 gün sonra yapılacak demokratik imtihanda uyarılmalı ve yenilgiyle tanışmalıdır" diyen Bahçeli, "Bu siyaset anlayışı Türkiye'yi tasfiye etmeden, siyasi mevtaya çevrilmelidir. Önümüzdeki yıl yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerine giderken, her dava arkadaşım, bilhassa Yeni Büyükşehir Kanunu da iyi şekilde anlatmalı ve izah etmelidir. Parti olarak, büyükşehir statüsü kazanan illerimiz bizi elbette sevindirmekte ve memnun etmektedir. Şayet yeni kanun, sosyo-ekonomik gelişmeye kapı aralayacaksa, insanımızın huzuruna katkı verecekse diyeceğimiz bir şey yoktur ancak bunun böyle olmadığı tümüyle sabittir. Yeni Büyükşehir Kanunu'yla neyin amaçlandığı, nereye varmak istendiği çoktan anlaşılmış ve somutlaşmıştır. Başbakan Erdoğan sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştır. Gizli gündeminde eyalet sisteminin olduğunu ifşa etmiştir. İmralı canisinin beklentisi de kuşkusuz buna yöneliktir. Maksat Türkiye'nin üniter devlet yapısının bozulmasıdır. Maksat eyalet yönetiminin önünü açmaktır" ifadelerini kullandı.

"VERGİ VE ZAMLAR ARTACAK"

Bahçeli konuşmasını şöyle tamamladı:
"AKP hükümeti hiçbir kaygıyı dikkate almadan, yangından mal kaçırırcasına kendi ikbal ve siyasi emelleri doğrultusunda eyaletleşmenin ve federalleşmenin parke taşlarını döşemiştir. Türkiye'nin idari bütünlüğü bu kanunla sakatlanmıştır. AKP hükümeti, sınırları il mülki sınırlar olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyeleri kurmuş ve tehlikeli bir yola sapmıştır. Aceleyle çıkarıldığı baştan beri belli olan bu Kanunun, ekonomik ve sosyal ölçekte de birçok açmazı ortaya çıkacağı kesine yakındır. Köylerin tüzel kişiliği bitecek, belde belediyeleri kapatılacak, hatıralar heba olacaktır. Bunun yanı sıra belde belediyelerimizin kaldırılması da demokratik katılıma, hizmetlerin mahallinde sunulmasına ve doğrudan temsile son derece aykırı olduğundan buna her zaman karşı çıktığımız bilinen bir husustur. Büyükşehir belediyesi sınırları içinde yeni zamlar, yeni vergiler ve artan katılım payları vatandaşlarımızı canından bezdirecektir. Hepiniz bunları anlatmalı, AKP'nin gerçek amaçlarını gözler önüne sermelisiniz. Türkiye'nin istikrar kazanması, Türk milletinin uyanışa geçmesi için 30 Mart 2014 tarihi bir milattır. Ülke kaderinin önümüzdeki yıl yapılacak seçimlere bağlı olduğunu unutmayınız."
Bahçeli, ardından partisine yeni katılan başkan ve üyelere rozetlerini taktı. Basına kapalı devam eden toplantının ardından Bahçeli, Gazipaşa ilçesindeki programı için otelden ayrıldı.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.