Siyaset Haber Girişi : 25 Şubat 2013 23:01

''Daha ne kadar seyirci kalacağız?''

''Daha ne kadar seyirci kalacağız?''
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Cenevre'de katıldığı Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nde yaptığı konuşmada Suriye ve Filistin meseleleri üzerine önemli açıklamalarda bulundu.
Erzurumajans-Konuşmasına BM’nin dünya sahnesindeki yerine temas ederek başlayan Davutoğlu, “Biz, farklı ülkelerin hükümetleri olarak ortak insanlık şuurunu temsil ediyoruz. Siyasi farklılıklarımıza rağmen, mevzubahis insan hakları ve insani meseleler olduğu zaman herhangi bir ayrım yapmaksızın müşterek bir şekilde insani değerler üzerinde yoğunlaşmalıyız. BM çatısı altında ‘müşterek insani şuur’ ile hareket etmeliyiz. Suriye'deki felaketten Filistin'deki kabul edilemez hadiselere, ırkçılığa karşı savaştan göçmen haklarının ihlaline ve ifade özgürlüğüne kadar Konseyin ilgilendiği mevzular küresel gündemin ön planında yer alan meseleleridir. Burada yapılan iş, ana esasları teşkil eden rehberlik olduğundan son derece ciddidir” dedi.

Suriye’de tüm insanlığın gözleri önünde kabul edilmesi mümkün olamayan felaketlerin yaşandığına ve insan hakları ihlalinin en büyüklerine şahit olunduğuna dikkat çeken Davutoğlu, “Paylaştığımız değerlere itibar edilmediğinden, Suriye'deki insanlık trajedisi hala uluslararası kamuoyunun gözleri önünde devam etmektedir” dedi.

Türkiye’nin Suriye’de çalışma yapmak isteyen bağımsız milletlerarası komisyonlara her türlü imkânı tanıdığını ifade eden Davutoğlu, “Suriye’deki zor şartlar yüzünden;
- 3,5 milyon insan evini barkını kaybetti

- Yaklaşık 1 milyon Suriyeli komşu ülkelere iltica etti

- Suriye nüfusunun dörtte birinden fazlası Suriye'de ve komşu ülkelerde insani yardım ihtiyacı içinde” diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye’de yaşamakta olan Suriyeli mültecilerin son vaziyetine dair bazı istatistikî bilgileri de paylaştı. Buna göre;

- Toplam 17 kamptaki Suriyelilerin sayısı 185 binden fazla

- 100 binin üstünde Suriyeli şu an Türkiye'nin farklı şehirlerinde yaşıyor

- Kamplardaki 372 sınıfta 26 bin 315 öğrenci bin 224 öğretmenden ders alıyor

- 24 bin 370 Suriyeli teknik eğitim alıyor

- 727 bin 640 hasta tedavi edildi, 17 bin 670 hasta hala daha Türk Hastanelerinde, 10 bin 450 cerrahi operasyon gerçekleştirildi.

- Daha da önemlisi 2 bin 490 bebek bu kamplarda dünyaya geldi.

Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu çocuklar kendi ülkelerinde ve huzur içinde eğitim almalıydılar. Fakat onların bu temel hakları tecavüze uğradı. Bizim için bu büyük meblağlara mal olan zorlu bir mesuliyettir. Türkiye kısa zamanda 600 milyon ABD dolarının üzerinde para harcamıştır. Fakat bu mesuliyetin ne kadar zor olduğu bizim için mesele değil, biz açık kapı politikalarımızı devam ettirmeye ve Suriyeli kardeşlerimizde yan yana olmaya devam edeceğiz.”

Davutoğlu, “Milletlerarası cemiyet olarak bu vahşetin yaşanmasına daha ne kadar seyirci kalacağız?” diye sorduğu konuşmasında, Şam’daki rejimin meşruiyetini tamamen kaybettiğini tekrarladı.

Filistin Meselesine dair konuşan Ahmet Davutoğlu, İsrail’in Filistin topraklarında “işgalci güç” olarak Filistin halkına zulmettiğini ifade etti. Davutoğlu, kendisini milletlerarası hukukun ve tüm insanlığın üzerinde gören İsrail’in Filsitin’de sürekli milletlerarası hukuka aykırı şekilde işgaller gerçekleştirerek ve Filistinlileri hukuka aykırı şekilde İsrail hapishanelerinde toplayarak zulmettiğini, Doğu Kudüs ve Gazze’nin her gün aşağılandığını, ayrıca Gazze’nin hukuka aykırı şekilde ablukaya alındığını ifade etti. Davutoğlu, Filistin’in BM üyeliği ve tam bağımsız ülke olarak tanındığı zaman tüm bu gerçeklerin daha büyük bir ciddiyetle karşılanacağını söyledi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Uluslararası kamuoyu, Suriye'ye insani yardım amacıyla giriş için uygun bir ortam kurmalıdır" dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cenevre'de katıldığı Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinde yaptığı konuşmada Suriye ve Filistin meseleleri üzerine önemli açıklamalarda bulundu.

Suriyeli insanların gelecekleri için verdikleri mücadelede destek ve dayanışmaya ihtiyaçları olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Şu an onların ihtiyacı olan şey daha fazla şefkat konuşması ve sadece verilen sözler değil, etkili ve gerçek bir destek. İnsan Hakları Konseyi'nin ana hedefi insan hakkı ve özgürlüklerini korumak ve desteklemektir. Bu ana hedefler ayrım gözetmeksizin el üstünde tutulmalıdır" dedi.

Davutoğlu, konseye iki girişimi üzerine alması için seslenmek istediğini ifade ederek şöyle konuştu:

"İlk olarak, Uluslararası kamuoyu tüm Suriye'ye insani yardım amacıyla giriş için uygun bir ortam kurmalıdır. P5'in farklı politik görüşleri olabilir fakat ortak insani değer yargıları etrafında birleşmek zorunludur. İnsani yardım için girişe mani olmak anlaşılmaz bir durum. BM Güvenlik Konseyi bu insani giriş kararlılığını benimsemeli ve bunu savunanlar için önlemler almalıdır.

İkinci olarak, Savaş zamanında bile kurallar vardır. İnsani organizasyonların desteklendiği Cenevre bu gerçeğin son derece farkındadır. Bugün rejim Suriyelilere karşı ayrım farketmeksizin bombalamalar ve SCUD saldırıları ile merhametsiz bir savaş başlatmıştır. Biz Suriye rejimi tarafından insanlara karşı işlenen bu suçlara bir son vermek için verilen çabalara katılmalıyız. Suç işleyen hiç kimsenin cezasız kalmayacağından emin olmalıyız."

FİLİSTİN SORUNU


Davutoğlu, oturumdaki konuşmasında ayrıca İsrail işgali altındaki Filistinlilerin acılarına da odaklanılması gerektiğini söyledi. İsrail işgali altındaki Filistin meselesinin Birleşmiş Milletler kurulduğundan beri tüm insanlığın kanayan yarası olduğunu ifade eden Bakan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bugün işgalci güç kendini tüm uluslararası insan haklarının ve insan hakları kanunlarının üzerinde sayıyor ve esas olarak Filistinlilere 3 ana yolla zarar veriyor: toprak, insan ve onur.

İlk olarak, 1967 yılından itibaren Filistinlilerin topraklarını sistematik olarak işgal ederek Filistinlileri ata topraklarından mahrum eden yerleşimler yasa dışıdır. Keşif Heyeti tarafından geçen yıl hazırlanan rapora göre bu topraklarda yarım milyon yasa dışı yerleşimci vardır. Biz raporun da belirttiği gibi iki devletin yan yana barış ve güvenlik içinde yaşaması vizyonunu yıkan bu durumu 'ürpertici bir ilhak' olarak kınıyoruz. İsrail anlaşmazlığı çözmektense şeklini değiştirmeye çalışıyor. İroniktir ki İsrail kapsamlı ve kalıcı bir barış sağlanmadan güvenliğini hiçbir zaman için garantiye alamayacağını asla anlamıyor.

İkinci olarak, İnsanlar İsrail güvenlik güçlerinin elinden acı çekmektedir. Dünya 1948'den beri Filistinli mültecilerin komşum ülkelerde katlandığı durumlara tanıklık etmektedir. Fakat işgal edilen bölgelerde durum gittikçe kötüleşmiştir ve yaralamalar, keyfi tutuklamalar ve ayıplayıcı ayrımcılıklar günün sıralaması olmaktadır. Söylediğimiz gibi, binlerce Filistinli İsrail hapishanelerinde aylarca ve yıllarca tutularak hukuk sürecinden mahrum bırakılıyor.

Ve son olarak, Kudüs'ün doğusunu da içine alan işgal bölgelerinde her gün ve her meydanda sınanan şey insanın benlik saygısıdır. Bu sınamalar, mantar gibi çoğalan kontrol noktalarında, insanların evlerine yapılan baskınlarda, keyfi verilen askeri emirlerde ve Gazze'de toplu tutuklamalarda sınanmaktadır. Biz tekrar bu insanlık dışı, illegal müdahaleyi kınıyoruz. ve uluslararası kamuoyunu İsrail'in Filistinlilerin üzerindeki blokajı kaldırarak insan onuruna saygı duyması için İsrail'e karşı baskı yapmaya çağırıyoruz.

Biz Filistin devletinin bu yüce milletler ailesine katılmasıyla sesimizin daha yüksek çıkacağına inanıyoruz. Filistin Devleti güneşin altındaki haklı yerini almalıdır."

TEMEL İNSAN HAKLARI ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Günümüzde ırkçılık, ırk ayrımcılığı, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi'deki artışın temel insan hakları ve özgürlükler önündeki en önemli engeller olmaya devam ettiğini vurgulayan Davutoğlu, "Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile savaş her zamankinden daha önemli hale gelmiştir" ifadesini kullandı.

Ayrımcılığın kendi kendine son bulamayacağını, bununla mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Türkiye, hoşgörüsüzlükle mücadele konusundaki aktif ve yapıcı çabaların bir parçası olmaktan gurur duymaktadır" diye konuştu.

Türkiye ve İspanya'nın inisiyatifiyle başlatılan Medeniyetler İttifakı'na da değinen Davutoğlu, bu projenin kutuplaşma ve aşırılığın önüne geçilmesi için önemli bir güç olduğunu söyledi. 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.