Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Pazar gününe kadar İstanbul adayınla alakalı yolsuzluk klasörünü açıkla, açıklamazsan ben açıklayacağım" dedi.
Erzurumajans-Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Pazar
gününe kadar İstanbul adayınla alakalı yolsuzluk klasörünü açıkla,
açıklamazsan ben açıklayacağım" dedi.
Başbakan Erdoğan, CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Şahsım ve oğlumla ilgili eğer
namusluysan, şerefliysen kalk belgelerini ortaya koy. Benim oğlumu
hiçbir zaman bu tür şeylere karıştıramazsın ama biz senin SGK'da
yaptığın yolsuzlukları biliyoruz" dedi.
Erdoğan, kendisini
yolsuzlukla suçlayan Kılıçdaroğlu'nu "O önünde poz verdiğin İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ile ilgili klasörü açıkla" sözleriyle
eleştirdi. Başbakan, "Pazar gününe kadar İstanbul adayınla alakalı
yolsuzluk klasörünü açıkla, açıklamazsan ben açıklayacağım" diye
konuştu.
TÜSİAD'I TOPA TUTTU
Başbakan Erdoğan, TÜSİAD
Başkanı Muharrem Yılmaz'ın açıklamalarını eleştirerek, "Ey TÜSİAD,
ananas meselesinden niye rahatsız değilsin? Uganda'da sizlere rafineri
bağlantısı kuranlardan niye rahatsız değilsin? Yargı içindeki paralel
örgütlenmenin, iş dünyasındaki şantajından niye rahatsızlığın yok? Niye,
çünkü bazılarının işleri tıkır tıkır yürüyor. Ananaslar gelip gidiyor"
dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara belediye başkan
adaylarının tanıtım toplantısında konuştu. Erdoğan, "Bugün bu
tanıtacağımız Ankara'nın ilçelerinde belirlediğim adayların Ankara tüm
Ankaralılar için hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Tüm
adaylarımıza 30 Mart'a kadar devam edecek büyük yolculukta ardından
milletten yetki almak suretiyle başlayacak hizmet yolculuğunda Allah'tan
sonsuz başarılar diliyorum. Rabbim inşallah utandırmasın. AK Parti
olarak 12 Haziran 2011'de seçim sandıkları kapandığı andan itibaren bir
sonraki seçimin startını vermiştik. Keçiören sandıklarını patlattığınız
gün bir başka olacak ona göre. 30 mart seçimlere biz teşkilat olarak 2,5
sene öncesinden hazırlanmaya başlamıştık. Hazırlarımız belli bir
aşamaya gelmiş çalışmalarımız beli bir seviyeye ulaşmıştı. Son aylarda
hazırlıklarımıza hız verdik" dedi. Türkiye'de toplamda bin 392
belediyenin olduğunu belirten Erdoğan, sadece belediye başkanlığı aday
adaylığı için başvuranların sayısının 6 bin 415 kişi olduğunu ifade
etti. Erdoğan, "Bin 392 adaylık için 5 katı. Bize adaylık için başvuran
bu 6 bin 415 adayın hemen tamamı belediye başkanımız olacak liyakata
tabidir. Bir eleme yapmamız gerekiyordu. Bu elemeyi bir kuyumcu
hassasiyetiyle, kriter ve metodu kullanarak yaptık. Halkın nabzını
tuttuk, anketler yaptık, performansları ölçük, temayül yoklamaları
yaptık. İl başkanlarımızın, ilçe başkanlarımızın, kanaat önderlerimizin,
milletvekili genel başkan yardımcılarımızın değerlendirmelerini aldık.
Son istişareleri yaptık ve adaylarımızı belirledik. 81 ilimizin
adaylarını kamuoyuna açıklayıp, tanıttık. İlk kez başkent Ankara'da ilçe
belediye başkan adaylarımızı tanıtıyoruz. Bazı illerimizde bakan, genel
başkan yardımcısı arkadaşlarımız ilçe belediye adaylarını tanıttılar.
Pazar günü de İstanbul ilçe adaylarımızı açıklayacak ve tanıtacağız.
Süreç içinde tüm adaylarımız belirlenmiş şekilde tam kadro sahadaki
yerimiz almış olacağız" ifadelerini kullandı.
"30 MART SEÇİMLERİ, BUGÜN HALA SANDIK DIŞI YÖNTEMLER ARAYANLARIN HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKACAK"
Başbakan
Erdoğan, "30 Mart'a kadar aynı kararlıkla aynı heyecanla varız dimi?
Sandıklar AK Parti'nin inşallah ampuluyle Türkiye'nin 780 min
kilometresini aydınlatmaya varız' değil mi? Sevgili Ankaralılar, son
derece önemli bir seçime giriyoruz. 11 yılın en önemli, hayati, aynı
zamanda da demokrasi sürecimizdeki en tarihi seçime giriyorduk. 30 mart
milli iradeniz, sandığın ve demokrasinin ilan edeceği, ülkemiz ve
milletimiz adına dönüm noktası taşıyan bir seçim. 30 mart bugün hala
sandık dışı yöntemler arayanların heveslerini kursaklarında bırakacak.
30 Mart bugün hala demokrasi dışı yöntemlerden medet umanları daimi bir
yenilgiye uğratacak. Milli iradenin, millet egemenliğinden başka umutlar
arayanların umudunun kıracak, statüko 30 Mart'la birlikte tüm
umutlarını yitirecek. 30 mart artık kalıcı olarak Türkiye'de
demokrasinin yerleştiğini, iktidarların milletin belirlediğini gördüğü
gün olacak. Burada sizlere yakın tarihimizin son derece üzücü bir
olayını tekrar hatırlatmak istiyorum. 27 Mayıs 1960'ta siyasete el
konuldu. Başbakan ve arkadaşları Yassıada'ya gönderildi. Başbakan ve 2
bakanı idam edildi. 27 Mayıs cuntasının Başbakan ve 2 bakanın idam
etmesi sadece o güne has bir olay değildir. Demokrasiye ve milli iradeye
kastedenlerin aslında farklı niyetleri vardı. Geleceğin başbakanları,
hükümetlerine çok açık aynı zamanda çok korkunç mesaj vermek
istiyorlardı. 'Eğer bizim çizgimize girmeseniz akıbetiniz böyle olur'
mesajını veriyorlardı. 27 Mayıs'ın bu korkunç mesajı yıllar boyunca
hükümetlerin üzerinde tehdit olarak sallandı. Bürokratları, böyle
korkuttular. Menderes'e yapılan zulmü korkutma aracı olarak kullandılar.
Siyasetin üzerine tesis ettikleri vesayetlerle, yasama ve yürütmeyi her
zaman kontrol altında tutmak istediler. Biz 3 kasım seçimlerine
girerken en başta bu korkutmaya ne dedik? 'Yeter" diye konuştu.
"Bu
öyle kuru kuruya bir slogan değildir" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü: "Bizim siyaset anlayışımızın en temelinde bu ilke yer aldı. 11
yıl boyunca bu ilkeyi unutmadık, geri plana asla itmedik. Milletin
kararını yok sayanlara karşı cesaretle milletin kararını savunduk.
Milletin yetkisini iradesini, egemenliğini küçümseyenlere karşı ısrarla,
inatla, cesaretle, umutla, milletin mührünü savunduk. Mafyayla,
cuntayla, çetelerle mücadele ederken bu ilkeden hareket ederek, sonuna
kadar bunun arkasında durduk. Darbe senaryolarına karşı bu ilke hep yol
arkadaşımız oldu. 11 yıl boyunca her ne yaptıysak millet için yaptık.
Milletle birlikte yaptık. Milli iradeyi güçlendirmek için yaptık. Neyi
desteklediysek milet için destekleriz. Hiçkimsenin cesaret edemediği,
hayalini kuramadığı reformları biz gerçekleştirdik."
Türkiye'de
malum bir medya yapılanmasının olduğuna işaret eden Erdoğan,
"Çıkarlarına uyanı göklere çıkarıyor, uymayanları acımasızca
yıpratıyorlar. Milleti artık inandıramıyorlardı, sizler artık
manşetlerin dilini çözdünüz. Fotoğrafların, köşe yazılarının manasını
milletim artık çok iyi anlıyor. İşte bu malum detay bu olumsuz etkisini
yitirdiğini için, şu anda son bir gayretle demokrasiye saldırıyor.
Demokrasi ve milli irade üzerinde keyfice tarafta bulunan sermayeydi.
Onlar da millet iradesini yok saydılar hükümet yıprattılar. Eski
günlerdeki gibi şu anda bunu yapamıyorlar yine belli yerlerde
toplanıyorlar. 'Oralarda AK Parti iktidarını nasıl yıkarız' bunu
yapıyorlar. siyaset sahasında varlık gösteremiyorlar. Yeni Türkiye'den
rahatsız oluyorlar. Eski günlere dönmek için feryat ediyorlar" dedi.
ERDOĞAN, TÜSİAD BAŞKANINA SERT ÇIKTI
Başbakan
Erdoğan, "Şimdi Türkiye'nin en büyük salonlarından olan bu
salonlarından, Türkiye'ye sesleniyorum. Dün TÜSİAD Başkanı çıkıyor
olduğundan çok farklı bir Türkiye, manzara çizmeye çalışıyor. Neymiş,
HSYK ile ilgili Kanun Teklifi'nden büyük rahatsızlık duyuyorlar. Senin
rahatsızlık duyduğun ne? Bir defa sen şuan da neden rahatsızlık duyduğun
için hiç gelip de bu ülkenin yetkili birimi olan Adalet Bakanı ve
Hükümeti ile görüştün mü? Yok. Etrafınızda belli maaşlı memurları var.
Onların sizlere vermiş olduğu bilgilerle mi siz bunu
değerlendiriyorsunuz? Siz işinize gelmeyeni hemen kapıya koyarsınız.
Hükümet şu anda bu ülkenin menfaatlerini korumayan insanlarını sağa-sola
atama imkanına sahip mi? Maalesef değil" diye konuştu.
Başbakan
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Ey TÜSİAD ananas meselesinden
niye rahatsız değilsin. Uganda da sizlere rafineri bağlantısı
kuranlardan niye rahatsız değilsin. Yargı içindeki paralel
örgütlenmenin, iş dünyasındaki şantajından niye rahatsızlığın yok? Niye,
çünkü bazılarının işleri tıkır tıkır yürüyor. Ananaslar gelip gidiyor.
Ananas bunun kod adıdır, kod. Rafineri dağıtımları da yapılıyor.
Rafineriyi alırken rahatsız değilsin, cezalar kesilirken rahatsız
oluyorsun. Yanlışın varda onun için. Devlet içindeki paralel yapıdan
değil o mücadelede attığımız adımlardan rahatsızsın. Yargıda bozulan
tarafsızlığı hiç dile getirmiyorlar. Biz bağımsız ve tarafsız yargı
diyoruz. TÜSİAD kusura bakmasın bugüne kadar milletin yanında
durmuyorlardı, bugün de durmuyorlar. Şantajı, tehditleri biz kaldırdık
biz kaldırıyor. Eğer bugün kendi ifadeleriyle bire beş kazandık diyenler
var bunun içinde. Şimdi utanmadan, sıkılmadan, 'böyle bir ülkeye
küresel sermaye gelmez' diyorlar. 120 milyarlık sermayeyi siz mi
getirdiniz bu ülkeye? Üyeleriniz küresel sermayeyle ortaklık kurarken
neye dayanak kurdular? Bu atmosfere dayanarak buraya geldiler. O olayı
görerek geldiler. Türkiye'yi güvenli bir liman olarak gördükleri için
geldiler. Bu TÜSİAD, bugüne kadar bu ülkede hiç samimi davranmadı. Yeri
geldi, hükümet başarılı ama bizim oyumuz başka yere bunu da kullandılar.
Vermezsen verme, bize milletimiz yeter. Siz yine gidin o yolsuzluklarla
oturun, belli yerlerde lobi faaliyetlerini yapmaya devam edin. Bunlarla
beraber çalışıyorlar ama bugüne kadar sustuk. Bundan sonra
susmayacağız. Bunları artık yeri geldiği zaman teşhir edeceğiz. Çünkü AK
Bunlar bu ülkede hükümete karşı yapılan darbe girişimine tavır ortaya
koymadılar. Siz darbe girişimine karşı ortaya tavır koymuyorsanız, o
zaman bizi karşınızda bulacaksınız. Bugüne kadar kendileriyle birçok kez
bunları konuştuk. Dürüst davrandığınız sürece sizin yanınızdayız ama
yanlışınızda bizi yanınızda bulamazsınız."
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na sert çıkış
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun
açıklamalarına ilişkin, "Benim oğlumla alakalı, şahsımla alakalı
söylediği şeylerde de eğer namusluysan, şerefliysen kalk belgelerini
ortaya koy. Benim oğlumu hiçbir zaman bu tür şeylere karıştıramazsın,
Ama biz senin SGK'da yaptığın yolsuzlukları da biliyoruz" dedi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Belediye Başkan Adaylarının Tanıtım
Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, "Şimdi enteresan devlete paralel yapının
ki TÜSİAD'ın içinde bu şekilde olanların bir çoğunun şahsımla gelip
yaptıkları görüşmelerde söyledikleri ifadeler var ve döneminizde nasıl
imkanları nerelere götürdüklerini kendileri bize ifade etmişlerdi. Yeri
geldiği zaman, vakti geldiği zaman da onu da açıklarız. Onu da
açıklarız. Ama ben şunu söylüyorum; kalkıp da TÜSİAD'ın başkanı 'böyle
bir ülkeye küresel sermaye gelmez' ifadesini kullanamaz. Eğer
kullanıyorsa bu ülkeye karşı bir ihanettir. Bunu dediğin andan itibaren
sen hangi yüzle bu idarenin, bu hükümetin bakanlarını TÜSİAD'a davet
edeceksin. Hangi yüzle buradaki yatırımlarında sen başta Başbakan olmak
üzere bizimle kalkıp da herhangi bir işini görme yoluna gideceksin. Onun
için dürüst olmaya mecburlar. Dürüst olmadıkları sürece kusura
bakmasınlar biz bu makamlara TÜSİAD'la gelmedik. TÜSİAD'a rağmen geldik.
TÜSİAD'a rağmen de milli iradeyi, demokrasiyi savunmaya, paralel
örgütle mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye'ye mali sermaye gelmez diye
adeta kendi ülkelerini, kendi hükümetlerini tehdit ediyorlar. Öyle mi? O
zaman cevabını alacaksın. AK Parti iktidarına kadar 79 yılda Türkiye 15
milyar dolar uluslararası yatırım çekebildi. Dikkat edin buraya.
İktidarımıza kadar 15 milyar dolar. 11 yılda ise Türkiye'ye gelen
uluslararası yatırım miktarı 120 milyar doların üzerinde. 79 yılda
yapılanın neredeyse 10 katını biz şu 11 yılda yaptık. Bunu AK Parti
iktidarımı yaptı. Bunu istikrar sayesinde, güven sayesinde başta yargı
olmak üzere her alanda yaptığımız reformlar sayesinde yaptık. Bunu da
TÜSİAD'a rağmen başardık. İstikrar ve güven içinde göreceksiniz çok daha
fazlasını yapacağız. Millet iradesi güç kazandıkça, demokrasinin
standartları daha ileri seviyelere ulaştıkça, devlet içine sızmaya
çalışan çeteler temizlendikçe, Türkiye ekonomisinin de uluslararası
yatırımların da çok daha arttığını göreceğiz. Medyaya, belli sermaye
guruplarına değil millete kulak verdiğimiz için bugünlere ulaştık. Aynı
şekilde milletimizle çok daha iyisini başaracağız" ifadelerini kullandı.
"CHP'NİN GENEL MÜDÜRÜ HER ZAMAN AKŞAM BAŞKA, SABAH BAŞKA KONUŞMUŞTUR"
TÜSİAD'ın
ve bazı çevrelerin yaptığı açıklamalar dolayısıyla açıklama yapmak
zorunda olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Gündemimizde olan malum
HSYK ilgili Parlamentodaki görüşmeler. Kardeşlerim, biliyorsunuz
günlerdir Parlamentoda komisyonda şimdi de Genel Kurulda bazı sıkıntılar
yaşanıyor. Tabii yatığımız görüşmelerde gönlümüz arzu ederdi ki HSYK
ile ilgili düzenleme, Adalet Akademisi ile ilgili düzenleme bu konuların
hepsini biz bir Anayasa değişikliği ile çözelim ve bu konuyla ilgili
olarak sayın Cumhurbaşkanımız bizlere davet etti. Tek tek iktidar ve
muhalefet partisinin genel başkanlarıyla görüşmeler yatı. Bu
görüşmelerde sayın Cumhurbaşkanımıza birinci derecede Anayasa
değişikliği konusuna taraftarız elimizden geleni yapmaya hazırız. Gerçi
dedim ben inanmıyorum bunların destek vereceklerine, katkı
vereceklerine. Fakat madem sizin böyle bir arzunuz, böyle bir
talimatınız var biz buna uyarız ve ben yarın arkadaşlarımızı bizzat
muhalefet partilerine göndereceğim dedim. Ertesi gün Adalet Bakanım ile
Grup Başkanvekilim Nurettin Canikli beyi gönderdim. CHP anında cevap
vermedi. Dedi ki biz Perşembe günü cevap verelim. MHP bir çay dahi ikram
etmedi. Arkadaşlarımızın girişiyle çıkışı neredeyse anında oldu. Ya
randevu veriyorsun be bu milletin bir ananesi, örfü var. Eskiden
derlerdi ki kahve içenler bu sefer bunu unuttular. Önemli değil.
Arkadaşlarımız BDP'ye de gittiler. BDP önce olumlu refleks verdi. Tabii
anayasa değişikliği için BDP'nin oyu yeterli değil. Perşembe günü
CHP'den cevap geldi. 'Biz Katılmıyoruz' dediler. Bunu bilmenizi
istiyorum. Çünkü bu CHP'in genel müdürü her zaman akşam başka
konuşmuştur, sabah başka konuşmuştur. Dürüst değildir. Sıkıntı burada.
Tabi durum böyle olunca biz o zaman dedik ki yasal düzenlemeyi yapmaya
devam edeceğiz" dedi.
"SABIR SABIR, TAHAMMÜLÜN DE BİR SINIRI VAR"
HSYK
Yasa Tasarısı'nın kavga gürültü komisyondan geçtiğini ve Genel Kurul'a
geldiğini anlatan Erdoğan, "Genel Kurul'da da yine her türlü yaygara
yapılıyor. Maalesef dün de bildiğiniz gibi arzu edilmeyen durumlar oldu.
Peki niye oldu? Kardeşlerim siz bu ülkenin başbakanına, bakanlarına bu
ülkenin bu insanlarının ailelerine varıncaya kadar her türlü hakareti
yapacaksınız, bu tür hakaretlere karşı oradaki AK Parti Grubu kusura
bakmayın biraz açık konuşacağım ama 'herhalde şamar oğlanı' değil. Onlar
da bir yere kadar sabır, sabır, sabır ondan sonra da dayanılmıyor,
tahammülün de sınırı var, onlarda kalkıp bizim de onurumuz haysiyetimiz
var' deyip onun gereğini yapıyor. Bir şeyi söylemek zorundayım. Bakınız
şu ana kadar partimizle alakalı olarak bizim en güçlü yanımız nedir.
Yola çıkarken söyledik. Yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele,
yoksullukla mücadele. Biz yolsuzlukla mücadele de başarılı olamasaydık
ülkemizi bu değişim dönüşüme kavuşturamazdık. Bir tane köşe yazarı bugün
demek ki hiç takip edemiyor zavallı, diyor ki, 'Erdoğan diyor 11 yılda 6
bin kilometre yol yaptık. Eğer bu kadar yol yapmasaydık, yolsuzlukla
mücadelede iyi noktada olabilir miydik?' Takip edemiyor. Ey köşe yazarı 6
bin kilometre yol 79 senede bizden öncekiler yaptı. Biz 10 yıla 17 bin
kilometre bölünmüş yol sığdırdık. Önce bunu öğren. Yani bizim
yaptıklarımıza bunların hayalleri bile ulaşamıyor. Kalkmış şunu da
bilmiyor köşe yazarısın bir aç karıştık. Biz geldiğimizde Milli Gelir
239 milyar dolarmış. Ah garibim ah 230 milyar dolar bunu önce bir
düzelt. İki; şu an geldiğimiz Milli Gelir'de 800 milyar doların
üzerinde. Bak nereden nereye geldik. Niye yazmıyorsun orada Marmarayı bu
iktidar nasıl yaptı. Bu iktidar YHT'yi nasıl yaptı. Ankara-Konya,
Eskişehir-Ankara, Konya-Eskişehir. Bu YHT'yi nasıl yaptı. Eğitimde,
verilen burslar, krediler kim müracaat edere bu krediyi alıyor.
Cumhuriyet tarihinde yapılan okulların yarısı kadar okul yaptık. Bunları
görmüyor. Hastanelere baktığımız da aynı şekilde artık hastanesi
olmayan ilimiz kalmadı. İlçelerimizin ciddi kısmında devam ediyor.
Enerjide aynı şekilde. KÖYDES'le tüm köylerimize ulaştık. İçme suyu,
yolları vs. Ama bunları göremezler niye iftira atacak" diye konuştu.
"EY GENEL MÜDÜR O KLASÖRE ELİNİ KOYARAK DURDUĞUN İSTANBUL'A ADAY GÖSTERDİĞİNİZ ŞAHSIN YOLSUZLUK KLASÖRÜYDÜ"
Vatandaşın
yolsuzluk konusunda hassasiyeti olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Biz
yolsuzluk mücadele konusunda başarılıyız. Önce sen ey genel müdür o
klasöre elini koyarak durduğun pozun var ya senin, neydi İstanbul'a aday
gösterdiğiniz şahsın yolsuzluk klasörüydü. Onu partinizden ihraç
ederken o yolsuzluk klasörünün önünde sen poz veriyordun poz. Şimdi ben
buradan sesleniyorum sana Pazar gününe kadar müsaade. Eğer Pazar gününe
kadar sen İstanbul Büyükşehir adayınla alakalı o yolsuzluk klasörünü
açıklamazsan ben CHP'nin özet raporunu kendim açıklayacağım. Kendim
açıklayacağım. Eğer dürüstsen, eğer yolsuzluğa karşı mücadelede
samimiysen önce İstanbul adayının klasörünü açıkla, yoksa ben
açıklayacağım. Yoksa ben açıklayacağım. Ve benim oğlumla alakalı,
şahsımla alakalı söylediği şeylerde de eğer namusluysan, şerefliysen
kalk belgelerini ortaya koy. Benim oğlumu hiçbir zaman bu tür şeylere
karıştıramazsın, Ama biz senin SGK'da yaptığın yolsuzlukları da
biliyoruz. Oları da ben Büyükşehir Belediye başkanım Melih Beye havale
ediyorum. Onları da sen açıkladı. Ve Rahşan affı çıkmamış olsaydı bugün
başka yerdeydi. İki; zaten sen kendi genel başkanına eğer o kaset
olayını yapmamış olsaydın bugün zaten burada değildin. Sayın Baykal'a bu
tezgahı kuranın da kim olduğu ortaya çıkıyor zaten. İşte demek ki
paralel kasetçiler de var arada. Her şey çıkıyor ortaya. Buralara gelmek
isteyenler bu oyunlarını kullanmak suretiyle buralara gelebiliyorlar.
Bu kadar mahirdir onu da özellikle vurgulamak istiyorum" şeklinde
konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onun
için HSYK ile alakalı biz şu anda dünkü olaylardan sonra akşam
arkadaşlarımı toparladım ve onlara dedim ki biz Adalet Akademisiyle
ilgili olan kısmı bunu Meclisten geçirelim. HSYK ile ilgili olan kısmı
şimdilik kaydıyla donduralım. Ve mesafe alalım, çünkü seçim yaklaşıyor.
Mart 1'den itibaren de Mecliste çalışmalar duracak. Arkadaşlarımızla
hemfikir olduk. Sadece Adalet Akademisiyle ilgili kısmı, bunların
yanında bir iki madde daha var onları çıkaracağız ve bu işi kapatmış
olacağız. Bazıları diyor ki bir yerden emir mi aldın. Kusura bakmayın
Tayyip Erdoğan emirle iş yapmaz. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum.
Kimsenin emriyle iş yapmam. Bu benim karakterime terstir, yapıma
terstir. Bizimle ancak müzakere yapılır, ondan sonar ortak karar ortak
akıl verilir. Biz aldığımız kararları istişareyle alırız. Emirler de
bunu değiştirmez. Bunu da ben özellikle milletimizin bilmesini
istiyorum. Gazetelerde bazı köşe kapanların, köşe kapmaca oynayanların
yazdıkları yazı AK Parti iktidarına da yön vermez bunu da bilmelerini
istiyorum."